Haberler

Narsist bir birey ile ilişki kurulabilir mi?

Meltem Şarkışlalı

Meltem Şarkışlalı

Zayıflama Güzellik Uzmanı / MELs Slim Light
04.01.2021 04:48
Merhabalar, hepinizin yeni yılını en içten dileklerimle kutluyorum. Sağlıklı mutlu ve sevinçleriyle 2020'yi aratmayan bir yıl olması dileğiyle. Yeni yıldaki ilk yazımızda Ünlü Psikolog Tülay KÖK ile narsist bireyler hakkında konuştuk.

Narsist denildiğinde neden hep erkekler aklımıza geliyor, narsist kadın yok mu?

Olmaz olur mu? Sonuçta bu bir kişilik yapısı. Erkeklerde ya da kadınlarda görülebilir. Ancak araştırmalar narsistik kişilik yapısının yüzde yetmiş seksen oranında erkeklerde daha fazla görüldüğünü söylüyor.

Çok fazla kadın eşinin narsist olduğundan şikayet ediyor. Kadın erkek ilişkilerinde yaşanan temel sorun narsizm mi? Bu kadar narsist erkek var mı?

Bazı kavramlar bazı zamanlarda daha fazla gündeme geliyor. Bir zamanlar empati böyle bir kelimeydi hatırlarsınız. Sonra o geçti tükenmişlik sendromu gündeme geldi. Psikolojik kavramları daha çok duyuyor olmamız bir şey değiştirmez. Ayrıca kadın erkek ilişkilerinde çiftlerin mizacından sosyoekonomik durumlarına, yaşadıkları mahalleden kaçıncı kardeş olduklarına kadar o kadar çok değişken var ki. Bir kavrama gereğinden fazla anlam yükleyerek aslında bakmamız gereken yerlere bakma sorumluluğundan kaçıyor olabiliriz. "Benim eşim narsist" dediğinizde irili ufaklı pek çok sorunun üzerini örtüvermiş oluyorsunuz. Ama sorunlar örtünün altında yaşamaya ve bizim tarafımızdan çözülmeyi beklemeye devam ediyor.

Bakmamız gereken yerler derken ne demek istediniz?

Bizler hep eşimizi mercek altına alıyoruz. Acaba narsist mi, acaba travmaları var mı, acaba annesinin etkisinde mi kalıyor, acaba tembel mi? Bir "acabalar" bulutu içinde, tüm dikkatimizle karşımızdaki kişiyi çözmeye çalışıyoruz. İlişkide sorunlar çıkıp, mutsuz olmaya başladığımızda diğerine daha da odaklanıyoruz. Evet karşımızdaki kişiyi tanımaya çalışmak önemli. Ama bunu ilişki başlamadan önce yapıp daha sonra aramızdaki duruma "ilişki" demek daha doğru olur. Evet göç yolda düzelir, evet ilişki içinde insanların başlangıçta göstermedikleri yüzleri ortaya çıkabilir. Belki yanılmış olabiliriz. Bu noktada karşımızdaki insana yöneldiğimiz kadar kendimize de yönelmemiz gerektiğini söylemeye çalışıyorum. Kendimizi suçlamak, neden yaptım, neden sevdim, neden evlendim, nasıl göremedim diyerek kendimize zulmetmek değil demek istediğim yanlış anlaşılma olmasın. Bu ikisinin arasını bulmamız lazım. Bazılarımız başına gelen her şey için diğerini suçlarken bazılarımız da her hatanın suçunu kendinde arıyor.

Peki bu dengeyi nasıl kuracağız?

Öncelikle suçla sorumluluk arasındaki farkı anlayalım. Seçimlerimizden sorumluyuz ama suçlu değiliz. Başka türlüsü mümkün olsaydı zaten yapabilirdik. Demek ki elimizden gelen bu. Kendimizi suçlarsak kendimizi anlamak için enerjimiz kalmaz. Sakin kalarak seçimlerimizin altındaki düşünce yapısını anlamaya çalışmalıyım. Örneğin, eşinin ya da sevgilisinin hakaretlerine maruz kalan, yaşadığı aşağılanmadan dolayı ilişkisini bitiren bir kadın yeni ilişkisinde de aynı sorunları yaşıyorsa, yine hakarete maruz kalıyor ve bu durum her ilişkisinde tekrar ediyorsa kadının kendisini suçlamadan yaptığı seçimleri sorgulaması gerekir. Neden hep benim başıma geliyor diyerek kendine acımak faydasızdır. "Bütün erkekler böyledir", "bütün kadınlar şöyledir" gibi genellemeler de sağlıklı ilişki kurmak isteyen, ilişki kurmayı öğrenmek isteyen insanlara zarar verir. İyi ve kötü insanlar her zaman vardır ama hep kötü insanlar bizi buluyorsa burada normal olmayan bir şeyler var demektir. Çünkü bu istatistiksel olarak bile mümkün değil. On kere yazı tura atsam her seferinde yazı gelmez sonuçta

O zaman bir kadın her ilişkisinde narsist bir erkeğe tutuluyorsa neyi anlaması gerekiyor olabilir?

Kendini sevmeyi, kendine değer vermeyi öğrenmesi gerekiyordur. Ruhunda bıraktığı çatlaklardan hayatına sızan insanları durdurmanın yolu kendini onarmaktır. Bir kadının ruhsal açıdan kendini muhtaç sanması, kendi ruhsal zenginliğinin farkında olmaması kadını, narsist erkekler için hedefe dönüştürür. Kendi değerini bilmeyen kadın, bu değeri ona veren erkek karşısında tüm ruhsal kaynaklarını sömürüye açmış, bir anlamda kendini hayatındaki insanın insafına bırakmış olur. Karşımızdaki insan ne kadar iyi olursa olsun bir an gelir ve çıkarlarımız çatışır, sular ısınır, ortam gerilir. İşte bu noktada değersizlik duygusundan kaynaklanan kaybetme korkusu kadına hata yaptırır.

Kadının değersizlik duygusundan nasıl kurtulabileceğini, kullanılmaktan korkmadan nasıl sevebileceğimizi de başka zaman konuşalım o zaman.

Çok teşekkür ederim.

title