Haberler

Türkçe tabelaya ceza

Muhammed Furkan Güneş

Muhammed Furkan Güneş

19.04.2024 03:01

CHP'li Bursa Büyükşehir Belediyesi "Türkçe'nin Korunması Kanunu"na dayanarak meclis kararıyla Arapça tabelaları yasakladı. Özellikle Suriyelilerin ikamet ettiği bölgelerde bulunan Arapça tabela ve yazılar indirilmeye başlandı.

Suriye ile sınır illerimizden Kilis'te de aynı uygulama hayata geçirilerek aynı şekilde Arapça tabelalar kaldırılmaya başlandı.

Sadece bunlar değil, İzmir, Yalova ve Uşak'ta da zabıtalar Arapça tabela avına çıktı. Göçmenlere karşı faşizan çıkışlarıyla başı çeken Tanju Özcan çok daha evvelinden tabelalarla işini bitirmiş o sonraki aşamaya geçmişti bile.

Arapçaya karşı olan bu tahammülsüzlük başka dile karşı var mı? Mesela İngilizce ya da Fransızcaya olmadı İspanyolca.

Hadi onlarla ilgili dünya dili martavalını okudunuz da o dilleri kurtardınız diyelim. Peki diğer komşu ülkelerle olan sınır illerimizde; mesela Bulgaristan ile sınır illerimiz Kırklareli ve Edirne'de Buşgarca tabelalara da savaş açtık mı?

Mesele Arapça mı yoksa Arap düşmanlığı mı? Ya da şöyle sormalı: Her dem ümmet edebiyatı, din kardeşliğini dilinden düşürmeyen bizler, zaten geçim derdiyle kıvrandığımız topraklara savaş muhaciri insanlar kaçıp sığınınca mı düşman kesildik dillerine ve kendilerine? Ensar olmanın esamesi okunmuyor artık.

Hadi diyelim kanıksamasak da bu uzun hikâye, bir de madalyona tersinden bakalım. Geçtiğimiz hafta gazetelerde bir haber çıktı.

31 Mart Mahalli İdareler Genel Seçimlerinde, seçimi kazanarak, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi'ni kayyumdan tekrar alan DEM Partili belediye eş başkanları Ayşe Serra Bucak Küçük ile Doğan Hatun, ne yapsa beğenirsiniz.

Pozitif ayrımcılık bahanesiyle, işyerlerine Kürtçe isim verip bunu tabelalarına yansıtanlara vergi indirimi uygulayacaklarını ilan etti.

Madalyonun tersine bir de ters bakış açısıyla bakarsak, aslında belediye işyeri ismi ve tabelası Türkçe olanlardan daha yüksek vergi alacağını ilan etmiş oldu. Diyarbakır'da Türkçe tabelalar vergiyle cezalandırılmış oluyor.

Bu kaş yapmaya çalışırken göz çıkarmaktır, bu faşizan bir ayrımcılık, bu bariz bir provokasyona alan açmak, kayyuma davet çıkarmaktır.

Elbette ki kimse; Kürtçe olur, Arapça olur, kendi ana dilini yaşatmak ve geliştirmek isteyenin çabasına itiraz edemez ya da etmemelidir. Ama bu şekilde o çabanın başka dile karşı negatif bir ayrımcılık doğurmasına yol vermek kabul edilemez.

Ne Arap ve Arapça düşmanlığıyla muhacirlere diş bileyen bir faşistlik Türkçeyi korur, ne de vergi indirimi ve birkaç tabelayla Kürtçe gelişir.

Bunu anlamayacak kadar bu halkı tanımıyor ve siyaset bilmiyorsanız, hasbelkader oturduğunuz o koltuklarda mesainiz çok sürmez.

title