Sizin hikayeniz hangisi?

Hikaye okumayı, dinlemeyi ve yazmayı seviyoruz. Hikaye yazmak denildiğinde benim aklıma gelen başka bir husus daha var, kendi yaşam hikayemizi de belli ölçülerde yazıyoruz. Elbette bizim dışımızda gelişen konular oluyor, diğer yandan bu bizi tamamen etkisiz hale getirecek boyutta değil çoğu zaman.

Yaşam hikayemizi belli ölçülerde biz yazıyorsak, kalemi elimizde tutuyorsak o zaman neden sadece güzel hikayeler yazmıyoruz? İster sonu güzel biten güzel bir hikaye olsun ister bize üzüntü veren bir hikaye yazıyor olalım kendi hikayelerimize çok bağlanıyoruz, bunu unutmayalım lütfen.

Özellikle de ilişkiler konusuna nasıl baktığımız, nasıl yaklaştığımız çok önemli. Devam eden veya sona eren ilişkiler hakkında kendinize nasıl bir hikaye anlatıyorsunuz? Hikayenizde kendinize biçtiğiniz rol hangisi? En son hikayeniz geçmişteki hikayelerinizle benzerlikler taşıyor mu? Eğer öyleyse bu hikayeyi bırakıp farklı bir tane yazabilir misiniz?

Bir şey sonuçlandığında bu ister ilişki olsun ister iş veya farklı bir konu insan tatmin edici bir açıklama duymak istiyor, maalesef bu her zaman mümkün olmuyor, işte orada en kuvvetli hikayeler devreye giriyor, canımızı en çok acıtabilecek hikayeleri yazıyoruz. Gerçek olmama ihtimali çok yüksek olmasına rağmen bu hikayeye bağlanıp çevremize de anlatıyoruz.

Hikaye yazarken kendinizden bir kahraman mı yaratıyorsunuz, yoksa kendinize biçtiğiniz rol bir kurban rolü mü, mağduru oynamayı mı seviyorsunuz?

İnsan zihni açıklama duymayı sever, karar alırken, bitmiş şeyleri yorumlarken bu hikayeler zihni susturmak için bazen gereklidir, diğer yandan yazan siz olduğunuza göre ne yazdığınıza dikkat edin lütfen.

Olabildiği ölçüde dengeli ve objektif olmaya çalışın, özellikle ilişkiler ile ilgili konular iki kişinin sorumluluğunu içerir, kendinizi tamamen olayların dışında tutmak da tüm sorumluluğu üzerinize almak da dengeden uzak yaklaşımlardır.

Hikayeler hep var olacak, bundan sonra daha olumlu ve gerçekçi hikayeler yazmaya çalışın lütfen.