Kanser Haftası
Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) Onkoloji Hastanesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve Türk Tıbbi Onkoloji Derneği Basın ve Hakla İlişkiler Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Alper Sevinç, sigara içmemiş akciğer kanseri hastalarının tedavisinde gelişmeler kaydedildiğini bildirdi.
Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) Onkoloji Hastanesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve Türk Tıbbi Onkoloji Derneği Basın ve Hakla İlişkiler Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Alper Sevinç, sigara içmemiş akciğer kanseri hastalarının tedavisinde gelişmeler kaydedildiğini bildirdi.
Sevinç, yaptığı yazılı açıklamada, 1-7 Nisan Ulusal Kanser Haftası'nda, Türkiye'de önemi giderek artan kanser hastalığına karşı bilgilendirme, bilinçlendirme ve farkındalık kazandırmanın amaçlandığını belirtti.
Tütün kullanımının her çeşit kanseri arttırdığını, sigaranın başta akciğer kanseri olmak üzere birçok hastalıkta önemli bir faktör olduğunu vurgulayan Sevinç, sigara içmemiş akciğer kanseri hastalarının tedavisinde gelişmeler kaydedildiğini vurguladı.
Akciğer kanserinin büyük oranda sigaraya bağlı olduğuna işaret eden Sevinç, şunları kaydetti:
"Sigara içmemiş akciğer kanseri hastalarının tedavisinde genetik faktörlere odaklanılarak elde edilen yeni tedaviler oldukça yüz güldürücü sonuçlar vermektedir. Bunlardan ilki yaklaşık 10 yıl önce ortaya çıkan genetik olarak EGFR mutasyonu dediğimiz bir mutasyonun saptanması oldu. Elimizde şu anda Türkiye'de hali hazırda tedavi seçenekleri mevcut. Yani bu mutasyonu belirlediğimiz zaman kemoterapi dışında hedefe yönelik 'kişiye özel' tedavi veriyoruz. Kişiye özel tedaviler yaklaşık 15 yıldır kullanılıyor ancak birçok kanser tedavisinde kişiye özel tedavi uyguladığımız halde akciğer kanserindeki gelişmeler son 5 yılda daha da ileri gitti. Bu alanda artık hastaları önceden ayırt etmek gerekiyor. Dolayısıyla hastaların bu konuda farkındalığının arttırılması gerekli."
Özellikle bağışıklık sisteminin güçlendirildiği ilaçların artık kanser tedavisinin içine girmesi sonucunda "immuno-onkoloji" adı verilen bağışıklık sistemini ilgilendiren alanda önemli gelişmeler yaşandığına dikkati çeken Sevinç, "Bir yıl içinde büyük gelişmeler oldu ve bağışıklık sistemini güçlendiren ancak direkt aşı olmayan bazı ilaçlar ortaya çıktı. Bu tedavi seçenekleri umut vaad eden yöntemler olarak karşımıza çıkıyor. Hatta son çalışmalarda gösterilen ufuklara bakılırsa önümüzdeki dönemlerde immuno-onkolojik ajanlar tedavilerde daha ön basamaklara gelebilecek" ifadelerini kullandı,
"Kanser yapıcı etkenlerden uzak durulmalı"
SANKO Üniversitesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Hasan Bakır, kanserden korunmak için öncelikle kanser yapıcı etkenlerden uzak durulması gerektiğini bildirdi.
Yrd. Doç. Dr. Bakır, yaptığı açıklamada, kanserin, vücut hücrelerinin kontrolsüz bir şekilde üreyerek, komşu dokuları işgal etmesi veya kaynağını aldığı organdan daha uzak bir yere lenf yoluyla yayılması ile oluşan bir hastalık olduğunu belirtti.
Kanser hücresinin büyümesini ve çoğalmasını kontrol eden hücre genlerinin mutasyonu veya anormal aktivasyonu sonucunda ortaya çıktığına işaret eden Bakır, kanserden korunmanın başlıca iki yolu bulunduğunu ifade etti.
Birinin kanser yapan etkenlerden kaçınma, diğerinin ise erken teşhis olduğunu vurgulayan Bakır, şunları kaydetti:
"Kanser ne kadar erken teşhis edilirse, tedavisi de o düzeyde başarılı olur. Kanser belirtilerinden herhangi biri görüldüğünde, hiç çekinmeden doktora görünmek hayat kurtarır. Her şeyden önce hastalıkların tedavisinde esas rolü, vücudun bağışıklık sistemi üstlenmektedir. Bağışıklık sistemini zayıflatan etmenlerin ortadan kaldıran kaldırılması tedavinin ilk basamağıdır. Kanser tedavisini cerrahi, radyoterapi ve kemoterapi başlıkları altında değerlendirebiliriz. Cerrahi müdahalede kanserli doku ve çevresindeki bir miktar sağlıklı doku çıkarılır. Radyoterapi ışın tedavisi, kemoterapi ise kanser hücrelerini öldüren ilaçların kullanılmasıdır."