Haberler

Hdp ve Kandil'den Çelişkili Açıklamalar

Stratejik Düşünce Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Birol Akgün, "Silah terk edilmeden, HDP'nin Türkiye'de bağımsız irade geliştirmesi mümkün değildir.

Stratejik Düşünce Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Birol Akgün, "Silah terk edilmeden, HDP'nin Türkiye'de bağımsız irade geliştirmesi mümkün değildir. O zaman da silahla ilişki devam ediyorsa, silahı elinde bulunduran son sözü söyler. HDP, Türkiye'nin demokrasisine istikrarına katkı sağlayacaksa, önce Kandil ile ilişkisini kesmesi, Türkiye'nin partisi olması gerekir. Yoksa silahı elinde bulunduran sahadaki bu aktörleri istediği şekilde yönlendirir. Zaten fiilen olan da budur" dedi.

HDP'nin "emanet oylar", "koalisyon" ve "silahsızlanma çağrısı"na ilişkin açıklamalarına PKK ve KCK yöneticilerinden uyarı niteliğinde eleştiriler geldi.

HDP'nin "Emanet oylar" açıklaması, KCK eleştirisiyle değişti

Seçim sonrası kameralar karşısına geçen HDP Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, "Bizim aldığımız oyda, bize emanet edilen oylar olduğu gerçeğini çok iyi biliyoruz ve hiç aklımızdan çıkarmayacağız. Bize emanet oy veren bütün yurttaşlara da bunun teminatını veriyoruz. Sağ olsunlar, var olsunlar" değerlendirmesinde bulunmuştu.

Bu açıklamanın ardından HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş, seçim sonuçlarını değerlendirdiği konuşmasında "Bize emaneten oy vererek de HDP'nin demokratik siyasetin önünü açmak isteyenleri de mahcup etmeyeceğiz" yorumunda bulundu.

HDP'den gelen bu açıklamalar üzerine terör örgütü PKK'ya yakınlığıyla bilinen bir televizyon kanalına konuşan KCK Yürütme Konseyi Üyesi Mustafa Karasu, Demirtaş ve Önder'i şu, sözlerle eleştirdi:

"Emanet oylar falan yoktur. HDP'liler de bunu yanlış değerlendiriyor. Her parti yeni seçmenler kazanabilmek için seslenmiyor mu. Herkes birbirinden oy alabilmek için seçime girmiyor mu? Mesela Alevilerin oyu emanet değildir. Aleviler seçim bildirgesine oy vermiştir. Bu nereden çıktı anlayamadım. Bazıları HDP'nin barajı aşması için oy vermiş olabilir. Bu emanet değildir. Öyle emanet oylardan falan bahsetmemek gerekir. HDP seçime ilkeleriyle girdi ve HDP'nin ilkeleri oy kazandı."

Karasu'nun bu açıklamaları üzerine Demirtaş, "emanet oylar" konusundaki ilk açıklamasını şöyle değiştirdi: "Biz yüzde 13.02'ye yakın oy aldık. Bunun içinde bir tane bile emanet oy varsa bu bizim için kıymetlidir. Fakat biz emanet oylarla barajı aşmış bir parti değiliz. Çok güçlü, örgütlü bir tabanımız var. Tabanın desteğiyle barajı aştık."

HDP'den farklı PKK'dan farklı "koalisyon" açıklaması

HDP Eş Başkanı Figen Yüksekdağ'ın "koalisyon" kapsamında "Biz gelebilecek bütün önerileri, hükümet kurma, koalisyon oluşturma eksenindeki bütün görüşmelere açığız" değerlendirmesini ise PKK'nın Kandil'deki yöneticilerinden Duran Kalkan, şöyle eleştirdi:

" Türkiye'de yasalar, Anayasa, sistem değişmedi. Türkiye'yi bu yasa, Anayasa ile kim yönetir, hükümet olursa o düzenin partisi olur. CHP ve MHP de yeniden yapacak durumda değiller. Hükümet arayışını mevcut düzeni sürdürmek amacıyla düşünmemek gerekir. Türkiye halkının yeniden demokratikleşmesi olarak ele almak lazım."

"Silahsızlanma çağrısı" tartışmaları

Selahattin Demirtaş'ın "Silahlar konusunda çağrı yapacak olan Sayın Öcalan'dır ve o da çağrı yapmaya hazır bir şekilde İmralı'da bekliyor" açıklamasını ise yaptığı yazılı açıklama ile KCK, şöyle yalanladı:

"Şunu açıkça vurgulamalıyız ki gerillanın Türkiye'ye karşı silahlı mücadeleyi bırakma konusu ve bunun iradesi tamamen Özgürlük Hareketimize aittir. Şunu herkes bilmelidir ki HDP PKK'nin yasal partisi değildir. Zaten bileşimi bunu ortaya koymaktadır. Türkiye'nin demokratikleşmesini ve Kürt sorununun çözümünü isteyen çok farklı kesimler ve bireyler HDP içinde yer almaktadır. Dolayısıyla böyle bir çağrıyı HDP yapamayacağı gibi, mevcut İmralı koşullarında bulunan Önder Apo'nun da böyle bir çağrıyı yapması mümkün değildir."

- "Demirtaş'ın mı, Öcalan'ın mı, Kandil'in mi sözü geçecek?"

HDP ve Kandil'den gelen bu açıklamaları AA muhabirine değerlendiren Stratejik Düşünce Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Birol Akgün, "HDP 7 Haziran seçimlerinde Meclis'e girmiş olan meşru bir siyasi partidir. Lakin iç işleyişi ve politikaları bakımından partinin başında bulunan kişinin iradesinin ne kadar etkili olduğu, partinin yetkili kurullarının ne kadar bağımsız hareket ettikleri tartışmalıdır" diye konuştu.

Akgün, gerek seçimden sonra gerek seçimden önceki açıklamalar ve aday belirleme süreçleri göz önüne alındığında HDP'nin PKK, Abdullah Öcalan ve yurtdışındaki Kürt Diasporasının etkisi altında olduğuna dikkati çekerek şöyle konuştu:

"Önümüzdeki dönemde de kurulması muhtemel olan hükümetler bakımından da bunun yaratacağı handikaplar vardır. Koalisyon hükümeti kurmak isterseniz, bu koalisyon hükümetinde kimin sözü geçecek? Demirtaş'ın mı, Öcalan'ın mı, Kandil'in mi sözü geçecek? Kendi içlerinde HDP, Kandil'in bir sözcüsü mü yoksa kendi kurulların emrindeki bağımsız bir Türkiye partisi mi hususunda şüpheleri izale edecek bir politika geliştirmelidir."

"Emanet oylar" konusunda Demirtaş'ın söylediğini Kandil'in yalanladığını hatırlatan Akgün, "Kandil'in söylediğine karşı gelemiyor. Demek ki nihai olarak kendi iradelerine bağlı değil, dışarının etkisi vardır. Bu da Türkiye demokrasisine maalesef yapıcı bir katkı sağlamaz" ifadesini kullandı.

"Silah terk edilmeden, HDP'nin Türkiye'de bağımsız irade geliştirmesi mümkün değildir" diyen Akgün, şöyle devam etti:

"O zaman da silahla ilişki devam ediyorsa, silahı elinde bulunduran son sözü söyler. HDP, Türkiye'nin demokrasisine istikrarına katkı sağlayacaksa, önce Kandil ile ilişkisini kesmesi, Türkiye'nin partisi olması gerekir. Yoksa silahı elinde bulunduran sahadaki bu aktörleri istediği şekilde yönlendirir. Zaten fiilen olan da budur."

"Kandil'e, şiddete oy vermemişlerdir"

Yazar Vahdettin İnce, seçim sonrası ortaya çıkan siyasi manzara karşısında Kandil, HDP ve bileşenlerinin açıklamalarının "AK Parti, bir koalisyona mahkumdur, pazarlığı yüksekten açmayın" şeklinde okunması gerektiğini belirterek, şu anda hiç bir partinin hükümetsiz kalmanın sebebi olarak gösterilmeyi göze alamayacağını bildirdi.

HDP tabanın "Türkiye yönetiminde, gücünüz oranında yer alın" mesajı verdiğini ifade eden İnce, özellikle seçmenin çözüm sürecinde HDP'nin yer almasını istediğini vurguladı.

İnce, "HDP'ye oy veren Kürtler, barış sürecine oy vermişlerdir. Kandil'e, şiddete oy vermemişlerdir. Kürtler, HDP, siyasal bir parti olarak bu süreci siyasetle çözeceği için oy vermiştir" dedi.

İnce, HDP'ye giden oyların Çözüm Süreci'nin güçlü bir şekilde devam etmesini isteyen kitlelerin verdiği "emanet oylar" olduğunu belirtti.

HDP'nin seçim öncesindeki "AK Parti ile koalisyon yapmam ya da bu işte yokum" gibi muhtemel hükümet formasyonları içerisinde yer almaması veya dışarıdan destek vermemesinin siyaset teorilerine aykırı olduğunu dile getiren İnce, Türkiye'nin hükümetsiz kalması yüzünden Çözüm Süreci'nin akamete uğramasının faturasının HDP'ye güçlü bir şekilde çıkarılacağına işaret etti.

Kandil'in "Biz silahlı mücadele dönemini bitirdik, siyaset yapacağız" demesine rağmen söylemin halen aynen devam ettiğinin altını çizen İnce, bir siyasal parti söylemini her zaman tutturamayan HDP'ye de bunun yansıdığını, zaman zaman "dağın jargonunu" kullandığını vurguladı.

-"Silahlı gücü hissetirecek dil tehdittir"

İnce, bir siyasi partinin arkasında silahlı gücü hissettirecek dil kullandığı zaman bunun tehdit olduğuna dikkati çekerek, "Ancak şunu da söylemek gerekir ki HDP'nin tamamen Kandil ile bağını koparması rasyonel olmaz. Ama en azından Kandil'e 'Madem ki sizler bir noktaya geldiniz, silahlı mücadele dönemi bitti, o zaman siyasete alan açın, bizi rahat bırakın. Biz daha rahat hareket edelim, biz mücadelemizi yapalım, siz orada artık yeni döneme uygun pozisyon almayı becerin, silahları gömün, silahlara veda edin, gelin siyaset yapalım' demesi gerekiyor" ifadesini kullandı.

"Kandil'de bir sandalyenin yeri bile Öcalan'ın iradesine bağlı"

Abdullah Öcalan'ın Kandil'e yönelik muhtemel bir "silahları bırakın" çağrısına Kandil'in tavrının ne olacağıyla ilgili ise İnce, "Silahları bırakın çağrısını Kandil dinlemek zorunda. Bu ortamda 'Öcalan bir kenara bırakılmış, Kandil bağımsız hareket ediyor' gibi bir algı oluştu. Şu inancı halen taşıyorum. Kandil'de bir sandalyenin yerinin değişmesi bile Öcalan'ın iradesine bağlıdır, bu o kadar kolay değildir. Öcalan'ın liderliği pekişmiş durumda, etkisi kaç defa test edilmiştir. Kandil'in, Öcalan'ın herhangi bir söylemine yüzde 100 muhalefet edeceğini hiç inanmıyorum" dedi.

İnce, Öcalan'ın seçimin ortaya çıkardığı siyasi tabloda "suların durulmasını" beklediğini ve partilerin pozisyonlarını belirlemesinden sonra tavrının netleşeceğine işaret ederek, bunun HDP heyetinin İmralı ziyaretinin ardından belli olacağını anlattı.

İnce, AK Parti-CHP koalisyonunun çözüm sürecinin kaderi açısından önemli olduğunu belirterek, HDP'nin olası AK Parti-CHP koalisyonunda elinin daha rahat olacağını söyledi.

-"Kürtler, HDP'ye oy vermemişlerdir"

HDP'ye oy veren Kürt seçmenin partinin iktidara gelmesi için oy verdiğini vurgulayan İnce, "Kürtler, HDP'ye oy vermemişlerdir. HDP'ye oy veren Kürtler barış sürecine oy vermişlerdir. Bu kadar net. Kürt hareketinin siyasallaşmasına oy vermişlerdir. Kandil'e ve şiddete oy vermemişlerdir. HDP'ye siyasal bir parti olarak bu süreci siyasetle çözeceği için oy vermişlerdir. Emanet oylar bunlar" ifadesini kullandı.

İnce, HDP'nin Türkiye siyasetinde yer almasının Kandil ile arasına mesafe koymasını sağlayabileceğini belirterek, "Türkiyelileşme söylemi, güzel bir söylem ama bunu realitede göstermek gerekir. Türkiyelileşmek demek, Türkiye'yi hükümetsiz bırakmamak demektir, Kürt sorunundan kurtarmak demektir. HDP'nin şiddetle arasındaki mesafeyi sonuna kadar uzaklaştırması gerekiyor" diye konuştu.

"HDP, CHP-AK Parti koalisyonuna destek verecektir"

Gazeteci-yazar Nevzat Çiçek, HDP'nin aldığı oyları "emanet oylar" olarak değerlendirdi. Çiçek, HDP'nin muhtemel koalisyonlar içerisinde yer alma ihtimalinin olmadığını, ancak Çözüm Süreci'nin devam etmesi, Türkiye'nin demokratikleşmesine katkı sunmak ve yeni Anayasa sürecinde sunacakları destekleri kamuoyuyla paylaşması gerektiğini bildirdi. Çiçek, TBMM'ye güçlü bir şekilde giren HDP'nin güçlü geldiği Meclis'te süreci tıkayan bir noktaya gelmesi halinde bu aşamada Batı'daki oyları da heba edeceğini söyledi.

Çiçek, seçmenin HDP'ye net olarak "Sen şu ana kadar itiraz ettin, 'Demokratik siyaset kanalı kapalıdır' dedin, biz sana demokratik siyaset kanalını en iyi şekilde sunduk, dolayısıyla sen de git demokratik siyaset kanallarını uzlaşmacı bir tavırla aç" mesajını verdiğini belirtti.

Yüksekdağ'ın son açıklamalarıyla ilgili ise Çiçek, HDP'nin seçim öncesi ve sonrasında fark olduğuna değinerek, ilerleyen günlerde hükümetsizlik anlamında siyaseten bir tıkanma noktasında HDP'ye oy veren kitlelerin parti üzerinde ciddi bir baskı oluşturma durumunun ortaya çıkabileceğini ifade etti.

Çiçek, güçlenen bir HDP'nin Kandil'in söylemini zayıflatacağının çok net olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:

"Kandil bu rolü HDP'ye kaptırmak ister mi sorusunun cevabı ise şu aşama tamamen 'hayır' olmasa da kısmen 'hayır' gibi görünüyor. Kandil'in siyaseten müdahil olmasını gerektirecek herhangi bir şey yok. Kandil, HDP'nin önünü  açmak istiyorsa gerçekten HDP'nin siyaseten var olmasını ve demokratik kanalları kullanmasını istiyorsa ona yardımcı olacaksa silahları tamamen terk ettiğini açıklamasıdır. Böyle bir açıklama gelirse bu Kandil'in HDP üzerinde çok ciddi olumlu etki olarak yansır. Türkiye'de demokratik siyaset kanalı bu kadar açılmışken, HDP toplumunun farklı kesimlerinden bu kadar oy almışken, Kandil'in halen HDP üzerinden bir siyaset söylemi içerisinde girmesinin özellikle Batı'da HDP'ye oy verenler içerisinde de bir tedirginliğe yol açıyor. Kandil'in bunu terk etmesi gerekiyor."

Çiçek, siyaset kanalının güçlenmesi halinde silahın sorgulanacağını, toplumun farklı kesimlerinde "silahı bırakın" baskılarının artacağına dikkati çekti.

Çiçek, silah bırakılması çağrısıyla ilgili, " Öcalan her türlü silah bırakın çağrısı yapacaktı ama Kandil'den  en son silahların bırakılmasıyla ilgili yapılan çağrı Öcalan'ı bir şekilde köşeye sıkıştıran bir çağrı oldu. Şu ana kadar Öcalan'ın açıklamalarına baktığınızda çok farklı bir yelpazede duruyordu" dedi.

Demokrasi kanalların açılması ve kamuoyuna bir koalisyon şansının verilmesi gerektiği söyleminin Öcalan'dan gelme ihtimalinin yüksek olduğunu düşünen Çiçek, Kandil'in silahın bırakılması noktasında Öcalan ve HDP dışında kendisini niye adres gösterdiğinin sorgulanması gerektiğini belirtti.

Çicek, Öcalan'ın bu süreçteki tavrının ise özellikle mevcut yapının değişmesi noktasında demokratik vurguyu hızlıca yaparak HDP'nin politikalarını Türkiyelileşme projesine uygun olarak şekillendirmesi gerektiği yönünde açıklamalar yapacağını anlattı.

Çözüm Süreci'nin olası AK Parti-CHP  koalisyonunda devam etme şansının olduğunu, Türkiye siyasetinin önünü açacağına işaret eden Çiçek, bu noktada HDP'nin "kırmızı çizgiyle" değil, rasyonel olarak ilkelerini ortaya koyarak Çözüm Süreci'nin yürümesi noktasında politikalar geliştirmesi gerektiğini kaydetti.

"Öcalan yumuşak bir mesaj verebilir"

El-Şark Forumu Araştırma Direktörü ve El Cezire Araştırma Merkezi Türkiye ve Kürt Çalışmaları Kıdemli Araştırmacısı Galip Dalay, AK Parti'nin hükümet  içerisinde olmadığı bir süreçte Kürt sorunun çözümünde bir muamma yaşanacağını dile getirdi.

Çözüm Süreci'nin hangi aktörlerle devam edeceği konusunda bir muamma olduğuna dikkati çeken Dalay, Abdullah Öcalan'ın "silahları bırakın" çağrısından ziyade Kandil ve diğer bileşenleri dikkate alarak koşullara bağlı olarak yumuşak bir mesaj verebileceğini söyledi.

Dalay, "Kürtler hem HDP'ye hem de Çözüm Süreci'ne oy verdi. Ayrıca Ortadoğu'daki Kürt aktörlüğü duygusuna oy verdi" dedi.

Dalay, Suriye'de yaşananlarının ve Çözüm Süreci'nde daha güçlü aktör olunmak istenmesinin de bunda etkili olduğunu kaydetti.

Kaynak: AA / Güncel

Halkların Demokratik Partisi Abdullah Öcalan Kandil Dağı Türkiye Politika Güncel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title