Kısa Klasikler dizisi iki yeni eserle büyüyor
Tocqueville, siyaset felsefesinin temel metinlerinden biri olan bu kitabında, eşitlikle özgürlük arasındaki dengeyi ve gücün tek elde toplanmasının sakıncalarını tartışıyor.
Demokratik Zorbalık
"Despotizmden bilhassa demokratik çağlarda korkmalı."
Fransız hukukçu, düşünür ve tarihçi Alexis de Tocqueville'in 1835 ve 1840'ta iki cilt halinde yayımlanan Amerika'da Demokrasi başlıklı çalışması, siyaset bilimi literatürünün kanonik eserlerinden biridir. Demokratik Zorbalık kitabı, Amerika'da Demokrasi'nin "Demokratik Duyguların ve Düşüncelerin Siyasal Topluma Etkisi Üzerine" başlıklı dördüncü ve son bölümünden oluşuyor. Tocqueville, bu ülkenin toplumsal yapısı ve genç Amerikan demokrasisinin siyasal sistemi üzerine yaptığı gözlem ve incelemeler ışığında "yaşlı Avrupa"da yaşanan siyasi gelişmeler, kamu yönetimi sistemleri, güncel sorunlar ve çözüm yolları üzerine karşılaştırmalı bir çözümlemeye girişir.
Düşüncesinin temel eksenini liberalizmin ön plana çıkardığı özgürlükle, sosyalizmin temel aldığı eşitlik kavramları arasında bir denge kurma çabası oluşturur. Düşünürün o dönemde ortaya attığı sivil toplum destekli katılımcı demokrasi modeli, çağdaş demokrasi anlayışının kurucu öğelerinden biridir.
Yazarın bu katkıları, çağdaş demokrasilerin yaşadığı sorunlarla yeniden güncellik kazanmıştır. Tocqueville'in düşüncesinin temel eksenini özetleyen bu kitap, bugün belki çok kullanılmaktan içi boşalmış bazı kavramların kökenini hatırlatarak günceli anlamlandırmamıza ve güncel sorunlarla ilgili tartışmalara katkıda bulunacaktır.
"Yürümek bir sanattır."
19. yüzyılın en ünlü doğa tutkunu, şair ve felsefecilerinden biri olan Thoreau'dan, doğada yürümenin felsefesi üzerine şiirsel bir metin.
19. yüzyıl Amerika'sının önemli entelektüellerinden, ilk çevreci aktivist diyebileceğimiz Thoreau'nun Excursions (Gezintiler) adlı yapıtından seçtiğimiz birbirini tamamlayan üç denemesi "Yürümek", "Bir Kış Yürüyüşü", "Gece ve Ay Işığı" ayrıntı ustası bir münzeviden yürümenin felsefesi üzerine bir ders. Yürüyüşü fiziksel bir eylemden çok soylu bir sanat, kişinin içsel dünyasında gerçekleştirdiği yabanıl bir gezinti olarak nitelendiren yazar, bir yandan da kapitalizmin "medenileştirdiği" insanların doğayla ilişkilerine keskin eleştiriler yöneltiyor. Doğanın donanımlı, tarafsız bir öğretmene dönüştüğü bu metinlerde okuru dingin bir kış sabahına uyandırıp bir kutup gününde ormanın içinden, donmuş nehirlere, kuytu vadilere, buz tutmuş çayırlara, düşman filolarıyla çarpışan aya, kısacası kendi deyimiyle "ilkel bir çağın saflığı"na doğru bir gezintiye çıkarıyor.
"Doğanın farklı itkiler üflediği biridir o, ki sanırım bunların arasında bazı gizleri de var."