Well-being nedir ?

Umut Elbir

Well-being nedir?
Well-being, bireyin fiziksel, zihinsel, duygusal, sosyal ve mesleki açılardan dengede ve iyi hissetme halidir. Yani sadece hasta olmamak değil, aynı zamanda kendini güvende, anlamlı ve bağlı hissetmek de bu kavramın içindedir.
Fiziksel esenlik: Uyku, beslenme, hareketlilik
Zihinsel esenlik: Odaklanma, stresle başa çıkma
Duygusal esenlik: Duygu farkındalığı, pozitif ruh hali
Sosyal esenlik: İş arkadaşlarıyla sağlıklı ilişkiler
Mesleki esenlik: İşte tatmin, gelişim imkânı, anlam bulma
İş yerinde bu alanların biri bile eksikse, çalışan tam performansla var olamıyor.
Neden Önemli? Çünkü İnsan Odaklılık Verimi Artırır
Well-being, bireysel olduğu kadar kurumsal bir meseledir. Araştırmalar gösteriyor ki:
Esenlik seviyesi yüksek çalışanlar daha az hata yapıyor.
Tükenmişlik ve devamsızlık oranı düşüyor.
Kuruma olan bağlılık ve sadakat artıyor.
İş kazaları azalıyor, çünkü dikkat dağınıklığı ve stres daha az.
Kısacası, sağlıklı ve mutlu çalışan, verimli çalışan demektir.
Çalışanlar Ne Yapabilir?
Çalışanlar olarak da kendi iyi oluşumuz için sorumluluk almalıyız:
İş-özel yaşam dengemizi korumalıyız.
Düzenli mola ve hareket alışkanlığı edinmeliyiz.
Gerekirse profesyonel psikolojik destek almalıyız.
Pozitif sosyal ilişkiler kurmalıyız.
Kendi değerimizi kendimiz hatırlamalıyız.
Unutmayalım: Esenlik bir sonuç değil, bilinçli bir seçimdir.
Peki Ya İşverenler?
İşverenlerin ise çalışan well-being'i desteklemek adına uygulayabileceği birçok strateji var:
Esnek çalışma modelleri sunmak
Psikolojik danışmanlık hizmetleri sağlamak
Ergonomik ve güvenli ortamlar oluşturmak
Takdir ve ödüllendirme kültürü geliştirmek
Kapsayıcı ve destekleyici bir iletişim ortamı sağlamak
Bu adımlar, sadece çalışanı değil, markayı ve kurum itibarını da güçlendirir.
Uygulama Örnekleri: Türkiye ve Dünyadan 10 İyi Örnek
Google – Esenlik bütçesi uygulaması
Microsoft – Mental sağlık izni
Zappos – Çalışma arkadaşlarını ödüllendirme
Salesforce – Ofiste mindfulness odaları
Bu örnekler, küçük dokunuşların büyük farklar yaratabileceğini gösteriyor.
Sonuç: Well-being Bir Lüks Değil, Zorunluluk
İş hayatında çalışan mutluluğu bir "ekstra" değil, bir "temel ihtiyaç"tır.
Esenliği yüksek bireylerden oluşan kurumlar, sadece daha verimli değil; daha yaratıcı, daha sürdürülebilir ve daha insani yapılardır.
Bu nedenle, tüm işverenleri ve yöneticileri çalışanlarının iyi oluşunu öncelemeye, tüm çalışanları ise kendi dengelerini korumaya davet ediyorum.
Öğr. Gör. Umut Elbir
İstanbul Bilgi Üniversitesi
A Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı