Haberler

İslam Sanatında Figür Kullanımı

Tülay Çağlar Kadı

Tülay Çağlar Kadı

Eğitimci - Yazar
29.12.2023 12:42

İslam Sanatında Figür Kullanımı

İslam sanatı, Oryantalist olarak bilinen, geometrik çiçek veya bitkisel tasarımların kullanılması gibi tekrarlayan motiflerle karakterizedir. İslam sanatındaki arabesk, genellikle Tanrı'nın aşkın, bölünmez ve sonsuz doğasını sembolize eder!

İslam sanatında figür kullanımına çok sıcak bakılmamasına rağmen zaman zaman figürlü süslemelerle karşılaşılmaktadır, figürler daha çok İslam sanatının yayıldığı uzun zaman dilimi göz önüne alınınca, çok az sayıda yer kaplamaktadır. Araştırmalarımdan anladığım kadarıyla İslamiyet'te, ayet veya hadislerde insan figür yasağını belirten herhangi bir ibare yoktur hatta Erken İslam Sanatında gündelik sayılan mimari ve plastik sanatlarda insan figürünün kullanıldığına çok kez rastlarız.

İslam'ı kabul eden toplulukların sanat geleneklerini sürdürmeye devam etmeleri etkili olmuştur. Selçukluların İslamiyet'i kabulünden sonrasında İslam kültüründe tasvir alanında ciddi bir atılım yapılmıştır İslam sanatı, hem din temalı hem de din temalı olmayan sanat biçimlerini tamamını içerir. Dini sanat, cami parçaları , ahşap işleri ve halılar gibi dini binaların kaligrafi, mimari ve mobilyalar...

Örneğin, Anadolu-Türk Sanatında figürün mimari süslemede kısıtlı kullanıldığı ve mevcut örneklerin de daha ziyade din dışı yapılarda mevcut olduğu şeklindedir. Halbuki zaman zaman İslam mimarisinin odak noktası olarak görülen camilerde de figüre yer verilmiştir örneğin figürlerin yapının iç mekânına değil de dış cephelere yerleştirilmesi, dini yapılara figür işlenmemesi kuralına kısmen de olsa uyulduğunu göstermektedir. Mevzu eski dönemlerden kalan, put veya ikame anlayışını reddetmekle ilgilidir.

Anadolu coğrafyasında gelişen Selçuklu kültür ve medeniyetinin; yaşam biçimi İran kültürü ile Orta Asya Türk geleneklerinin etkisine, dinsel inancı ise Hıristiyanlıkla kaynaşmış ve eski Şaman inancının izlerini taşıyarak İslâm dinine dayandığı söylenebilir "İslam sanatı" kavramı bazı modern sanat tarihçileri tarafından aldatıcı bir Avrupa merkezli tanım olarak eleştirilmiş olsa bile İslam dünyasında çok farklı zamanlarda üretilen sanatlar ile mekanlar arasındaki benzerlikler yeterlidir.

Artuklu' dan kalan el sanatları da önemli bir kolu temsil eden ve kesintisiz bir üretim çizgisiyle gelişen maden sanatı, üretildiği dönem ve coğrafyanın sanatsal bakış açısına dair pek çok dinamiği içerisinde bulundurması açısından önem teşkil etmektedir.

Taşınabilir kültür varlıkları niteliğindeki madeni eserler, coğrafi olarak temasta olunan farklı kültürlerle etkileşimin ve sanatın sınır alışverişinin gözler önüne serildiği özel bir grubu temsil etmektedir. Orta Çağ Anadolu'sunda maden sanatı adına en görkemli eserlerin, Konya ve Artuklu hâkimiyet sahasında gelişen maden atölyelerinde verildiği bilinmektedir.

Şamanik kültürün etkisinde kalmaya devam eden Anadolu sanatı, Anadolu Selçuklu sanatına da yansıyarak İslam sanatından farklı bir şekilde gelişmesine zemin hazırlamıştır.

Anadolu'nun fethiyle bu coğrafyaya yerleşen Artuklular, Hasankeyf – Diyarbakır, Mardin ve Harput gibi önemli merkezlere yerleştikten sonra göçebe kültüründen yavaş yavaş kurtularak yerleşik kültüre geçmeye başlamıştır.

Göçebe etkilerin kültürel yaşamda gezen Türk kavramını yani Türkmen kavramını açığa çıkararak, aynı olan tek bir mayayı yeryüzü planında farklı coğrafyalarda izlememize vesile olmuştur.

Sanat tarihine ilişkin tüm durumlar önceki kitaplarımda da değindiğim gibi "göç ve sosyo-kültürel etkisiyle" incelenmelidir. Bir toplumun yaşadığı göç olgusunun etkisi ekonomik bir değişim süreci olduğu gibi, aynı zamanda, göçe maruz kalanlar için bir semptomdur. Her ne kadar dünyanın farklı coğrafyalarındaki göç ve göçmenlerin ortak deneyimleri varsa da, her birey için farklı özgün etkileri de vardır.

Müslüman olmayan toplulukların Türkiye'den göçü 1900'lere uzansa da, geri dönüş sürecinin oluşum dinamikleri yanında; geri döndüklerinde evlerinde karşılaştıkları ve karşılaşmaları olası sosyo - ekonomik, siyasal ve kültürel olguları sanat tarihi ile ilişkilidir.

Putperestliğin yasaklanmasından ve kısmen de canlı formların yaratılmasının Tanrısal olanın tek ve bütn oluşu, anlayışı iledir, Müslümanlar yasakları farklı zamanlarda ve yerlerde farklı şekillerde yorumlamışlardır. İslam sanatı tipik olarak figürlerin yokluğu ve kaligrafi, geometrik ve soyut çiçek desenlerinin yaygın kullanımı ile karakterizedir.

title