Sirtuin geni: Uzun yaşamın sırrı mı?
Prof. Dr. Barış Öztürk
Çok yakın geçmişte (30 yıl önce) keşfedilen ve önemi her geçen gün daha iyi anlaşılan sirtuin genlerini sıklıkla duyuyoruz. Vücudumuzda enerji dengesini koruması, hücre yenilenmesini sağlaması nedeniyle sirtuinlere "gençleştirici genler" ismini vermek bence yerinde olacaktır.
Bu genlerin yaşlanmayı geciktirmesi, kalbi koruması, obezite ve Alzheimer gibi hastalıkları önlemesi durup dururken olmuyor. Sağlıklı beslenerek, bazı besinleri daha fazla tüketerek ve orta düzeyde fiziksel aktiviteyle bu gen ailesini aktifleştirmemiz gerekiyor. Aksi takdirde fonksiyonları zayıflıyor. Konu bu yüzden biz diyetisyenleri ve sağlıklı yaşamı hedefleyen bireyleri çok yakından ilgilendiriyor.
Sirtuinlerin insan ömrünü uzatması ve bazı hastalıkları önlemesi genetik sağlığı, metabolizmanın kontrolü, hücrenin ve DNA'nın onarımı, kalbi ve sinir sistemini koruması ve kanserin önlenmesi gibi önemli rolleri üstlenerek gerçekleşiyor.. Ayrıca kalp kası hücrelerini yaşlanma ve oksidatif stresten korur ve kardiyak çarpıntılarını baskılar, kalpteki programlı hücre ölümünü ve stres tepkilerini düzenler.
Yaşlanmayı düzenlemeye ek olarak, sirtuin gen ailesi, organizmanın enerji dengesinin ve hücre ömrünün sürdürülmesinde kilit roller oynar. Sirtuin ailesinin en dikkat çekici önemi, tüm önemli metabolik dokularda şeker ve yağ metabolizmasını düzenlemesidir.
Sirtuin sistemi, kalori kısıtlamasından güçlü bir şekilde etkilenir. Sirtuinlerin metabolik kontroldeki rolünün aydınlatılması, metabolik sendrom veya metabolik bozukluğun önlenmesi ve tedavisi için gereklidir.
Sitruinler travmatik beyin hasarı ve Alzheimer hastalığı gibi nörolojik hastalıklarda nöronların korunmasında da önemli roller üstlenmiştir. Sirtuinlerin, serebral iskemi, aksonal hasar, Alzheimer hastalığı, Parkinson hastalığı, Huntington hastalığı, amiyotrofik lateral skleroz ve multipl skleroz gibi yaygın nörolojik bozukluklara karşı koruyucu etkileri de bildirilmiştir.
Yukarıdakilere ek olarak, sitruinler böbrek ve kemik sağlığı İçin de çok önemli roller üstlenmiştir.
Sirtuinlerimizi nasıl aktifleştirebiliriz?
Sirtuinler insan ömrünü uzatmada doğrudan etkili olsa da, fiziksel aktivite ve sağlıklı beslenme bu mekanizmayı aktifleştirir. Zerdeçal, resveratrol, B3 vitamini, piceatannol, tanenler ve benzeri gibi doğal bileşikler veya nutrasötiklere bazı umutlar bağlanmıştır.
Kalori kısıtlaması ve aralıklı açlık uygulamalarını içeren metabolik otofaji diyeti (daha önceki yazılarımdan okuyabilirsiniz) sirtuin aktivitesi için çok güçlü etkilere sahiptir.
Sirtuinler, B3 vitamini, bitki polifenolleri (resveratrol, kuersetin, piceatannol, tanenler) zerdeçaldaki kurkumingibi çeşitli uyaranlara yanıt olarak enerji metabolizması gibi birçok temel biyolojik süreci düzenler.
Esas olarak kırmızı üzümde, kırmızı şarapta ve yer fıstığında bulunan doğal bir polifenol antioksidan olan Resveratrol, sitruin'i aktive eder ve obezitenin önlenmesinde ve ayrıca tümör oluşumu, sinir hücresi kaybı ve kalp fonksiyonunda yaşlanmaya bağlı düşüşü önlemede yardımcı olabilir.
Resveratrol mor üzümlerin renginden sorumludur ve üzümün kabuklarında ve çekirdeklerinde bulunur. Akdeniz insanları dünyadaki diğer insanlara göre daha uzun ömürlüdür ve daha az kalp-damar hastalıklarına sahiptir, çünkü diyetleri resveratrol bakımından zengin kırmızı şarap ve kırmızı üzümlerin yanı sıra deniz ürünlerini de içerir.
Resveratrolü takviye olarak alırsanız, bu etkileri çok zayıf olacaktır.
Kurkumin, zerdeçal yumrusundan ekstrakte edilen doğal sarı bir polifenol pigmentidir. Zerdeçal, antioksidan, antienflamatuar ve anti-kanser aktivitesi dahil olmak üzere birçok biyolojik özelliğe sahiptir, ancak yaşlanma karşıtı etkisi hala incelenmektedir.
Sirtuin aktivasyonunu sağlayan diğer bitkisel besinler, çay yaprakları, üzüm, havlıcan, hurma, elma, portakal, çilek, kiraz, fındık, ceviz, soya fasulyesi, lahana, zeytinyağı, kakao ve yan ürünleri, çikolata, ginkgo, mangosteen, biber, kırmızı biber, maydanozdur.