Terör Örgütüyle Pazarlık Olmaz!

Okan Geçgel

Geçtiğimiz günlerde Dem Parti heyeti İmralı'ya giderek terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan ile bir kez daha görüştü ve bu görüşmenin ardından, örgütün kendini feshetmesi ve silah bırakması yönünde bir metin kaleme alındı. Söz konusu metin, Kürtçesi Ahmet Türk, Türkçesi ise Pervin Buldan tarafından okunarak kamuoyuna duyuruldu. Türkiye, 40 yılı aşkın bir süredir PKK terör örgütüne karşı amansız bir mücadele verirken, böylesine kritik bir gelişme hem siyasi çevrelerde hem de halk nezdinde büyük yankı uyandırdı.
Ancak bu sürecin nasıl sonuçlanacağı belirsizliğini koruyor. Öcalan'ın, örgütün kongresini toplayarak kendini feshetmesi yönünde çağrı yapması dikkat çekici olsa da, örgütün bu çağrıya nasıl bir yanıt vereceği merak konusuydu. Nitekim gelen cevap, sürecin ne denli hassas ve riskli olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Terör örgütü tarafından yapılan açıklamalarda, Öcalan'ın çağrısı ile örgütün talepleri arasında ciddi farklılıklar olduğu görülüyor. Özellikle örgütün silah bırakma konusunu bir pazarlık unsuru haline getirdiği ve Öcalan'ın serbest bırakılması gibi kabul edilemez taleplerin ön plana çıkarıldığı net bir şekilde anlaşılıyor.
Oysa ortada pazarlık edilecek bir durum yoktur! Türkiye, 40 yıldır kanlı eylemlerle ülkemizi hedef alan, on binlerce masum vatandaşımızın ve güvenlik görevlimizin şehit olmasına sebep olan hain bir yapıyla karşı karşıyadır. PKK, sadece can kayıplarına yol açmakla kalmamış, aynı zamanda Türkiye'nin ekonomik, sosyal ve siyasal gelişimini de baltalamıştır. Yatırımları engellemiş, turizmi sekteye uğratmış, bölgede yaşayan vatandaşlarımızın refah seviyesini aşağı çekmiş ve ülkemizi sürekli bir güvenlik tehdidiyle karşı karşıya bırakmıştır.
Bugün gelinen noktada terör örgütü, geçmişe kıyasla çok daha zayıf bir hale gelmiştir. Güvenlik güçlerimizin üstün mücadelesi sayesinde örgüt, eleman temininde büyük sıkıntılar yaşamakta, lojistik kanalları kesilmiş durumda ve sahadaki etkinliği her geçen gün azalmaktadır. Irak'ın kuzeyinde, Suriye'de ve yurt içinde örgüte karşı yürütülen operasyonlar neticesinde lider kadrosu bir bir etkisiz hale getirilmiş, örgüt içindeki çözülmeler hızlanmıştır.
Dolayısıyla, bu aşamada herhangi bir pazarlık yapılmasına gerek yoktur! Beklentimiz nettir: Terör örgütü hiçbir şart öne sürmeden, kayıtsız şartsız silah bırakmalıdır! Türkiye Cumhuriyeti, terörle mücadelesinde pazarlık masası kuracak bir devlet değil, terörün kökünü kazıyacak bir devlettir.
Terör örgütlerinin geçmişine baktığımızda, hiçbirinin pazarlık yoluyla varlığını sonlandırmadığını görürüz. Örgütler ancak tamamen yok olma noktasına geldiklerinde teslim olmayı düşünürler. Bugün PKK'nın içinde bulunduğu durum tam olarak budur. Örgüt, artık sürdürülebilir bir yapı olmaktan çıkmış, lojistik destek bulmakta, eleman devşirmekte ve sahada etkinlik gösterebilmekte ciddi sorunlar yaşamaktadır. Buna rağmen pazarlık masası kurmaya çalışması, gerçekte hâlâ bir siyasi koz elde etme çabasının bir ürünüdür.
Fakat Türkiye Cumhuriyeti'nin tavrı nettir:
• Terörle müzakere olmaz, mücadele olur!
• Silah bırakmak isteyen varsa tek bir yolu vardır: Şartsız ve koşulsuz teslim olmak!
• Terör örgütünün lider kadrosu ve militanları, adaletin karşısına çıkmadan, hesap vermeden bu işten sıyrılamaz.
Bugün devletimiz, terör örgütünün nefes alacak hiçbir alan bırakmamış, ülkemizin dört bir yanında güvenliği sağlamış ve terörü minimize etmiştir. Şimdi PKK'nın tamamen tasfiye edilmesi, terörle mücadelede son darbeyi vurmanın zamanıdır.
Bu noktada, devletimizin kararlılığı tartışmasızdır: Türkiye, terörü bitirmeye kararlıdır ve bunu yaparken hiçbir taviz vermeyecektir!
Kalın sağlıcakla.