Haberler

Katilin el kitabı

Muhammed Furkan Güneş

Muhammed Furkan Güneş

11.09.2024 10:48

Daha önce okuduğum kitaplarından tanıdığım, vicdanı ve ahlakı hür güzel bir adam Senai Demirci. Ve sosyal ağları en güzel, en naif kullanan kim derseniz ilk aklıma gelendir.

Vicdan ve ahlaken çirkinliğin iğrençliğin en dibinde debelendiğimiz şu dönem, önüme öylesi güzel birkaç cümlesi düştü ki tam da yeridir onu sizinle paylaşmanın:

"Ritüele indirgenmiş din, beş vakit namaz kılınca cennete gideceğini, hacı olunca anadan doğma masum kalınacağını anlatır. Böyle anlaşılan din, namazın ve haccın temsil ettiği içerikten sorumlu tutmaz kişiyi. Derken, din ve ahlak birbirinden ayrı köşelere geçer. Dahası, karşı kefelere yerleşirler. Dindarlığını yükselten kişi kendini ahlaklı olmaktan muaf görebilir."

Dindarlığımızın, din anlayışımızın, İslamcılığımızın, içinde çürüyüp kibirlendiğimiz, kendini cennetlik gayrısını cehennemlik addeden kokuşmuşluğumuzun tanımı tam da bu değil midir?

Böyle olmasa, henüz 8 yaşındaki bir çocuğu vahşice öldürüp elifbası ve başındaki tülbendiyle bir çuvala koyup gizleyebilir miydik?

21 gün önce gittiği Kuran kursundan dönmeyince kaybolduğu bildirilen ve 19. gün küçük cansız bedenine ulaşılan Narin..

Neredeyse bütün ailesi şüpheli olarak gözaltında olan ve bütün köyün şaibe altında olduğu olayla ilgili söylenecek o kadar şey var ki.

Bir milletvekilinin aile dostumuzdur demesini mi, bir diğer vekilin köy ziyaretini, etrafındaki zevatla fotoğraflama çabasını mı, bunca ağır ve katlanılmaz bir acı ve vahşetin iki parti arasında siyasi bir polemiğe dönüştürülmesini mi ne söylemeli bilemiyorum.

İnsanlığımızdan utandıran ve önümüze konan her detayda neredeyse hepimizin lanet okuduğu bu acı olay ilk değil ve maalesef son da olmayacak.

Sapkınlığımıza alan açan, sapıklarımıza fırsat verip çocukları kurban eden köhnemiş zihniyetimizi, gelenek diye kutsayıp, o geleneğe sarıldıkça maalesef daha nice çocuk kaybolacak, taciz edilip canına kıyılacak.

Kimi kaynakların zikrettiği istatistiklere göre 2023 yılında çocuklara yapılan cinsel istismarla ilgili savcılığa 66 bin suç duyurusunda bulunulmuş. Bunlardan 14 bin 500'ü hakkında dava açılmış.

Sanıyor musunuz ki geriye kalan dava konusu olmamış 51 bin 500 vaka suç unsuru taşımayıp dava sürecine girmemiş.

Hiç sanmıyorum. Adımız çıkmasın, namusumuz kirlenmesin, ekmeğiyle oynamayalım, yaptı bir cahillik harcamayalım, filankesin bilmem nesi yakarlar, sürerler, ilişmeyelim, bir kereden bir şey olmaz görmezden gelelim gibi yaklaşımlarla kayda geçilmemiş incelenmemiş ve dava konusu olmamıştır birçoğu.

Belki bu son olayda da medya bu kadar gündeme getirip işlemese sosyal ağlarda bunca paylaşılmasa yine mesele sümenaltı edilecek ve Narin hala bulunmamış olacaktı.

Medya araçlarının bu yönüyle iş görmesi elbette ki sevindiricidir. Ama hiç aklınıza geldi mi bilmiyorum vakanın bütün detaylarıyla bu denli işlenmesi ve ortaya serilmesi farklı sonuçlara da götürebilir bizi.

Sapık eğilimli benzer şahısların benzer eylemleri için ellerine bir el kitabı tutuşturduğumuzu düşünüyorum.

Bu olaydaki sapığın ve katilin hangi detay ve eylemlerden kendini ele verdiğini okuyup izleyen her bir diğer sapık için, yol haritası ya da tabiri caizse katilin el kitabı gibi bir eser ortaya koymuş olmuyor muyuz?

Onun içindir ki mutlak surette, özellikle çocuklar ve çocuk istismarı ile ilgili haberlerde doğru haber dili ve yaklaşımı nedir, sorusuna cevap aranmalı ve bu cevap tüm haber çalışanlarıyla paylaşılmalıdır.

title