Barış ve çözüm için biraz sessizlik
Muhammed Furkan Güneş
Ha gayret bu sefer olacak gibi. Kürt meselesinde, bu coğrafya ve insanının, hiç alışkın olmadığı bir sağduyu ile süreç, taraflarınca hızlı bir biçimde yürütülüyor.
Süreci yürüten partilerin tabanlarında,yaşanacak kızgınlık ve küskünlükle yer değiştirip başka partilere kayacak seçmeni kazanma derdiyle, bildiğimiz eski ezberi tekrarlayıp uluyanlar hariç ki onlar da kayda değer bir kütle ya da kitle olarak değerlendirilemez, bir çok siyasi parti aklıselim bir tavır koyuyor ortaya.
2013 ve 2015 yılları arasında hayata geçirilmeye çalışılan önceki çözüm sürecinde, en büyük karşı duruşu sergileyen ve atılacak adımlara karşı gösterdiği dirençle, sert tavrını, meclisteki grup toplantısında, kürsüden yağlı urgan fırlatmaya kadar vardıran parti, Milliyetçi Hareket Partisi ve lideri Bahçeli, sürecin başını çekiyor.
Artık bu sorunun çözüleceğine dair yeniden yeşeren en büyük umudu besleyen de budur. Yani daha önce çözümün önünde direnen ve milliyetçi reflekslerle çözüme taş koyanın, bugün çözüm için en çok çabalayanlar olmasıdır.
Hani çok bildik bir klişe vardır; umut işkenceyi uzatır derler. Doğrudur. Ama umut olsun ya da olmasın politik zeminde 100 yıldır bu coğrafyada yaşadığımız antidemokratik uygulamalarla, bazen düşük bazen yüksek dozda, o işkencenin her türlü versiyonunu yaşayan halklar olarak zaten sıyrılamadığımız, politik ve ekonomik işkencelere alıştık.
Bazen kanımıza, bazen cebimize girdiler. Bazen canımızı, bazen terimizi ve cebimizi sömürdüler. 2014 yılında umuda demir atmıştık. Hepimiz umutlanmış o zaman da bu sefer olacak demiştik.
Kandil'de basın açıklaması yapan Karayılan, Öcalan'ın çekilin çağrısıyla, örgütün sınır dışına çekileceği tarihi açıklarken, devletin haber ajansı Anadolu Ajansı dahil bir çok medya kuruluşu Kandil'e çıkmış ve açıklamayı takip etmişti.
"Toplumsal barış yollarının araştırılması ve çözüm sürecinin değerlendirilmesi" amacıyla mecliste bir araştırma komisyonu kurulmuş. CHP ve MHP tepki göstererek komisyona üye vermemişti.
Kimi tutuklular bırakılmış, kimileri de Kandil'den ailelerine dönmüş, sınırda zılgıtlarla karşılanmıştı. Çözüme direnen, suyu bulandırıp savaş çığırtkanlığı yapan çok odak vardı.
CHP ve MHP politik kaygılarla, 10 yılların terör sorununun ve Kürt meselesinin, AK Parti'nin karnesine artı olarak düşürmek istemiyor.
FETÖ bir yandan Gezi olaylarının fitilini yakıyor, diğer yandan 2016 yılının 15 Temmuzunda kanlı bir darbe girişimine hazırlanıyordu.
PKK, FETÖ, Hizbullah gibi bir çok silahlı illegal örgütü, hükümet karşıtı ve kaos yaratmak için kullanan, İran, Suriye, Yunanistan, Amerika, Rusya, İsrail gibi en bildik tanımıyla 'dış mihraklar' sürecin çözüme kavuşmaması için bütün imkanlarını seferber ediyordu.
Görünen o ki önceki çözüm denememizde, direnç gösteren ve çözüme taş koyanlar, bu sefer çözümün parçası olmaya çalışmak gibi bir tavır sahibiler. Hadi diyelim bu çok iyimser bir yaklaşım ama en azından belli ki çözüme taş koymayacak, suyu bulandırmaya çalışmayacaklar.
Onun için ne kadar az konuşup ne kadar az sahne alırsak, bu iş o kadar hızlı ilerler. Susup çözüme odaklanmak ve tarafları kışkırtacak yorum ve açıklamalardan kaçınmak en doğrusu olacaktır.