Bir başkadır benim memleketim
Burcu Kösem
Taşköprü Alternatif Turizmin Yeni Adresi Olabilir
Geçtiğimiz hafta, Kastamonu Kadın Derneği Başkanı Emine Çelik ve Taşköprü Belediye Başkanı Abdullah Çatal tarafından organize edilen "Hayallere Giden Adımlar, İlham Veren Hikayeler" başlıklı söyleşi programının konuğu olarak Taşköprü'deydim. Hayallerine sımsıkı tutunan, geleceğe umutla bakan gençlerle interaktif bir söyleşi gerçekleştirdik. Konuşmam sırasında üstünde ısrarla durduğum gibi 'Hayat hayallerin gerçeğe dönüşeceği uzun bir yolculuk', bu yolculuk sırasında karşımıza birçok engel çıkacak, birçok problemle karşılaşacağız. Sanılanın aksine engeller, zorluklar bizleri yıldırmak için değil, aslında daha çok güçlenebilmemiz için karşımıza çıkıyor. Bu inançla hareket edip, engelleri aşabilenler, problemleri çözebilenler güçleniyor, marifetleniyor ve diğerlerinden ayrışıyor. Güçlü liderler, güçlükler karşısında pes etmeyen ve bahanelerin arkasına sığınmayanların arasından çıkıyor.
Başarı için azim ve süreklilik şart
Gençlere, hayallerine kavuşmak için hedef belirleyen, bu hedef için çalışan, yılmayan ve sürekliliğini sağlayanların başarılı olduklarını yaşanmış örnekler ile anlattım. Bazen hayallerimiz çok uzak gibi görünse de uzağı yakın edecek bizleriz ve biz gerçekten istersek başarmamak için bir neden yok. İlerleyen bölümlerinde girişimcilik, liderlik, mutluluk ve başarı gibi birçok kelimenin epistemolojisine de yer verdiğim söyleşide, cevapları ile fark yaratan, öz güven sahibi 3 gencimiz bende iz bıraktı. Bu gençlerden ikisinin söyleşi sonrasında bana sosyal medyadan ulaşmaları da ayrıca mutluluk vericiydi. Gençlerle bir arada olmak bana her zaman iyi gelse de, memleketimin gençleri ile bir arada olmak beni ayrıca mutlu etti…
Adını Gökırmak üzerindeki köprüden alıyor
Söyleşinin ardından Taşköprü'yü yakından tanımam için Taşköprü Belediye Başkanlığı tarafından organize edilen programa katıldım. Her sene memleketim olan Kastamonu'nun bir çok ilçesine (başta Abana olmak üzere) ziyaretlerde bulunan ben, bugüne kadar Taşköprü'ye hiç gelmemiştim ve gezi programı bittiğinde bunun ne kadar büyük bir eksiklik olduğunu anlamıştım. Henüz Taşköprü'yü görmemiş olanlar için şimdi kısaca anlatmak isterim:
Taşköprü Kastamonu'nun en büyük ilçesi, adını Gökırmak üzerinde Roma öncesi dönemlerde yapıldığı tahmin edilen (Köprünün restorasyon çalışmalarında büyük kemerlerden birinde kilit taşı olarak kullanılan haç motifli mermer bloğa rastlanmış. Ayrıca Bizantologlar, köprünün pek çok özelliği nedeniyle Orta Bizans Dönemi'ne ait olduğunu düşünmekte) 68 metre uzunluğundaki Taş Köprü'den alıyor. Taşköprü denilince ilk akla gelen (gezi öncesi benimde ilk ve tek aklıma gelen) beyaz altın diye adlandırılan sarımsak olsa da, kale kapı kaya mezarı, antik pompeipolis kenti kalıntıları, 30'a yakın arkeolojik sit alanı ve 1 adet doğal sit alanı ile tarih meraklıları için tam bir turizm ilçesi olduğunu söyleyebilirim.
Tarihi eserleri ile muhteşem bir turizm kenti
Taşköprü Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Mehmet Tuğcu ve Müdür Yardımcısı Lütfü Güntekin'in ilçenin tarihine hakim olmaları ve ilçenin kültür mirasını zaman zaman hikayeler ile zenginleştirerek anlatmaları beni ilçeye ayrıca hayran bıraktı. Şimdiye kadar gerçekleşen kazılarda (Kastamonu Müze Müdürlüğü başkanlığında çok uluslu uzman bir ekip ile ilçede tarihi gözler önüne sermek için kazılar devam ediyor) tamamı masif mermerden yapılmış bir tiyatro, yüzölçümü açısından örneğine az rastlanan mozaiklerle donatılmış bir villa, bazilika, tapınak, hamam, forum, odeon ve macellum gibi mimari kalıntılara ulaşmışlar. Bunlara ilave olarak, sikkeler, çanak ve çömlek parçaları da görülmeye değer tarihi kalıntılar olarak ilçenin geçmişine ışık tutuyor.
Kültür Müdürlüğü'nden Lütfü Bey'in rehberliğinde gerçekleştirilen gezide,Taşköprü Kent Tarihi Müzesini, Romalılar tarafından Paphlagonia (Paflagonya) Eyalet Merkezi olarak kurulan, eyalet valisinin sarayı, mabetler ve kentin ileri gelenlerinin yaşadıkları villaların bulunduğu ve halen büyük kısmı toprak altında bulunan ama kentin ortaya çıkması ile Efes Antik kentine benzer bir yapının ortaya çıkacağı düşünülen Zımbıllı Tepesi Höyüğünü (Pompeipolis Kentini), ilçenin tarihi konaklarını, 19. yüzyılda Kara Mustafa Paşa tarafından yapılan Taş Camii ve de Tabakhane Camii'ni, 1935 yılında yapılan Hidroelektrik Santrali'ni gezdik, gördük, ziyaret ettik. Ayrıca anlatılanlar ışığında ilçenin 1833 yılında ilk demokratik seçimlerin yapıldığı yer olduğunu, Hidroelektrik proje ile 1935 yılında kendi elektriğini üretip dağıttığını, Taşköprü'nün geleneksel mimarisinin hımış tekniğine dayandığını, dağ köylerinde ise yapılaşmanın çivi kullanılmadan yapılan çantı ya da kandil olarak adlandırılan evlerden oluştuğunu öğrendim. 'Manda Yuva Yapmış Söğüt Dalına' şarkısının kimin tarafından, nasıl bestelendiğini ve bu şarkının gerçek hikayesini de öğrenmek, bir Kastamonulu olarak benim için ayrı bir tecrübe oldu.
Köy-Üret ile kadın girişimciler fark yaratıyor
Taşköprü'nün binlerce yıllık kültür birikimi ve il sınırlarındaki coğrafi çeşitliliği yemek kültürünün zenginliğinde de kendisini göstermişti. Bu ziyaretimiz sırasında Köy-Üret Tesisleri'nde birbirinden lezzetli yemeklerin de (tarhana çorbası, mantı, ince makarna, etli ekmek, keşkek, dolma, cevizli köy baklavası, köy helvası, elma eğşisi) tadına bakmış bulundum. Köy-Üret kadın girişimciliğinin en güzel örneklerinden biri. Taşköprü'deki yöresel ürünlerin değerlendirilmesi ve ev hanımlarının örgütlenerek üretime katkı sağlayabilmesi amacıyla ilçenin ilk kadın kooperatifi olmuş bir girişim hikayesi. Buradaki girişimci kadınlar ürünlerini hem ülkemiz, hem de dünya pazarına sunmayı hedefliyorlar ki bence başarmalarının önünde hiçbir engel yok.
Velhasıl kelam, ülkemiz için prestij kenti olabilecek Taşköprü'nün tarihi dokusuna, yemeklerine ve tabii ki insanına hayran bir şekilde ayrıldım ilçeden. Eğer yöresel yemeklerden tatmak, tarihin tozlu sayfalarında değil, tarihin ta kendisinin gözler önüne serildiği bir yerde bulunmak isterseniz Taşköprü'yü mutlaka görmelisiniz.