Haberler

Basel 101

Adnan Ateş

Adnan Ateş

Gazeteci / Ekovizyon Dergi
04.09.2024 05:04

2008 krizinden sonra tüm ülkeler de bankacılık anlamında ciddi düzenlemelere gidildi. Türkiye'de bankacılık sektörü ile ilgili çok sıkı politikaları uygulayarak sektörü ciddi anlamda disiplin altına aldı diyebiliriz. Bu anlamda Türkiye bankacılık sistemi birçok ülkeye göre çok ileride.

'Kara Çarşamba' olarak da bilinen 21 Şubat 2001 tarihinde vuku bulan krizden sonra Türkiye bankacılık sisteminde çok ciddi yapıcı düzenlemelere geçiş yaptı. 2008 dünya krizi ise dünyaya finansal disiplin ve düzenlemeler anlamında bir silkinmenin başlangıcı yada kilometre taşı oldu diyebiliriz. Bankaların daha sağlam bir yapıya sahip olmasını ve finansal sistemin istikrarını sağlamayı amaçlayan uluslararası bir dizi düzenlemeler yapıldı. Buna da 'Basel' düzenlemeleri denildi. Bu düzenlemeler, bankaların ne kadar sermaye bulundurmaları gerektiği, riskleri nasıl ölçmeleri ve yönetmeleri gerektiği gibi konularda belirli standartlar ortaya koymayı amaçlıyordu.

2008 küresel finansal krizinde bankaların yetersiz sermaye ve risk yönetimi gibi sorunlar yaşadığı görülmüştü. Bu durum, dünya ekonomisini olumsuz etkilemişti. İşte bu yüzden, bankaların daha sağlam bir temel üzerine inşa edilmesi ve gelecekteki krizlere karşı daha dirençli hale getirilmesi için Basel Kriterleri gibi düzenlemeler hayata geçirilmişti.

Basel Kriterleri Neleri Kapsıyor?

Bankaların olası zararlara karşı daha fazla sermaye bulundurmasını zorunlu kılar. Bu sayede bankalar, beklenmedik durumlarda daha rahat hareket edebilir ve müşterilerine güven alabilirler. Bankaların kısa vadeli borçlarını karşılamak için yeterli nakit veya kolayca nakde çevrilebilecek varlıklara sahip olmasını sağlıyor. Bu sayede bankalar, ani para çekme taleplerine karşı daha hazırlıklı olabiliyorlar. Basel Kriterleri bankaların risklerini daha iyi anlamalarını ve yönetmelerini sağlar. Bu sayede riskli yatırımlardan kaçınılabilir ve olası zararlar minimize edilebilir. Basel Kriterleri, bankaların borçlarının kendi sermayelerine oranını sınırlar. Bu sayede bankaların aşırı borçlanmasının önüne geçilir.

Türkiye'de Basel kriterleri

Türkiye de Basel Kriterleri'ne uyum sağlamak için önemli adımlar attı. Türk bankacılık sistemi, bu sayede daha güçlü ve güvenilir hale gelmiştir. Sonuç olarak, Basel Kriterleri, küresel finansal sistemin istikrarı için önemli bir role sahiptir. Bu kriterlere uyum sağlayan bankalar, hem kendileri hem de müşterileri için daha güvenli bir ortam yaratırlar.

Ülkeler Basel kriterlerine uymak zorunda mı?

Basel Kriterleri uluslararası bir anlaşma olmasına rağmen, ülkelerin bu kriterleri doğrudan uygulamak zorunda olmaması bir nüans. Ancak, ülkelerin kendi bankacılık sistemlerinde bu kriterlere uygun düzenlemeler yapmaları büyük ölçüde beklenir. Çünkü Basel Kriterleri, küresel finansal sistemin istikrarı için önemli kabul edilir ve bu kriterlere uymayan ülkelerin bankaları uluslararası arenada daha zorlanabilir.

Türkiye'nin Basel kriterlerine uyum süreci

Türkiye, Basel Kriterlerine uyum konusunda önemli adımlar atmıştır. Basel II ve Basel III düzenlemelerine uygun olarak Türk bankacılık mevzuatı güncellenmiş ve bankaların sermaye yeterliliği, likidite ve risk yönetimi konularında daha sıkı denetimler altına alınmıştır.

Basel kriterlerinin dünya üzerindeki etkileri

Basel Kriterleri, dünya genelinde bankacılık sisteminin daha güvenli ve daha şeffaf hale gelmesine katkıda bulunmuştur. Ancak, bu kriterlerin uygulanması tüm ülkelerde aynı hızda ve aynı şekilde gerçekleşmemektedir. Bazı ülkeler, gelişmekte olan ülkeler özellikle, bu kriterlere uyumda zorluk yaşayabilmektedir.

Basel kriterleri ve altın ilişkisi

Basel Kriterleri ve altın, ilk bakışta birbirinden bağımsız gibi görünse de, özellikle finansal sistemin istikrarı ve güvenilirliği açısından önemli bir ilişki içindedirler.

Altın ve finansal sistem

Altın, tarih boyunca güvenli bir liman olarak kabul edilmiştir. Enflasyona karşı korunma, para birimlerinin değer kaybetmesi durumunda alternatif bir değer deposu olma gibi özellikleriyle yatırımcılar tarafından tercih edilmiştir.

Basel kriterleri ve altın arasındaki ilişki

Basel Kriterleri, bankaların risklerini daha iyi yönetmelerini ve sermaye yeterliliğini artırmalarını hedeflediğinden, dolaylı olarak altınla bir ilişki kurar. İşte bu ilişkinin bazı yönleri:

Bankaların altın gibi likit varlıklara sahip olması, sermaye yeterliliği açısından olumlu değerlendirilir. Altın, gerektiğinde hızlı bir şekilde nakde çevrilebilen bir varlık olduğu için, bankaların olası risklere karşı daha hazırlıklı olmasını sağlar. Altın, portföy çeşitlendirmesi için kullanılarak risk dağıtımı sağlanır. Bu sayede bankalar, tek bir varlık sınıfına bağlı kalmaktan kaçınır ve risklerini azaltır. Altın, tarihsel olarak güvenilir bir değer deposu olarak kabul edilmiştir. Bankaların altın tutması, müşterilere ve yatırımcılara güven verir ve bankanın itibarını güçlendirir. Merkez bankaları, genellikle altın rezervlerine sahiptir. Basel Kriterleri, merkez bankalarının altın rezervlerini yönetme şekilleri üzerinde de dolaylı olarak etkiler yaratabilir.

Basel Kriterleri ve altın, finansal sistemin istikrarı ve güvenilirliği açısından birbirini tamamlayan unsurlardır. Altın, bankaların risklerini yönetmelerine, sermaye yeterliliğini artırmalarına ve müşterilere güven vermelerine yardımcı olurken, Basel Kriterleri de bankaların altın gibi varlıklara sahip olmalarını teşvik eder.

title