Haberler

Her çocuğun babasına benzediğini bilmez misiniz?

Doç. Dr. Abdurrahim Kaplan

Doç. Dr. Abdurrahim Kaplan

Akademisyen / Mardin Artuklu üniversitesi
23.10.2022 11:48

Peygamberlerini ilah olarak gören milletlerden biri de Hristiyanlardır. Allah tarafından bir mucize olarak yaratılan Hz. İsa, babasız doğmuştur (Müminûn, 23/50). Hz. İsa'nın babasız dünyaya gelişi Hristiyanların onu insanüstü bir varlık olarak görmelerine sebep olmuştur. Hristiyanlar, Hz. İsa'yı insanlığı kurtarmaya gelen insan suretinde tanrı-tanrının oğlu olarak görmüşlerdir. Onların bu tutumu Hristiyan inancını tevhit inancından koparmış böylece onları teslis inancına sürüklemiştir. Kur'an, birçok ayette bu düşüncenin yanlışlığına vurgu yaparak Allah'ın bir olduğunu, doğmamış, doğurmamış ve denginin olmadığını haber vermiştir (İhlas,112/1-3). Aynı şekilde Hz. Peygamber de ihtiyaç duyulan her ortamda Allah'ın birliğine vurgu yapmış Hristiyan düşüncesinde yaygın olan teslis inancının yanlışlığını ortaya koymuştur. Hz. Peygamber döneminde yaşayan ve onu ziyaret eden Hristiyanlar ile gerçekleşen diyalogda da bu konu gündeme gelmiş ve Hristiyanlar Hz. Peygamber tarafından uyarılmıştır. Aynı şekilde Kur'an da Hz. İsa'nın babasız dünyaya gelişinin Hristiyanları teslis inancına sürükleyecek bir durum olmadığını şöyle haber vermektedir: " Şüphesiz, Allah Katında İsa'nın durumu, Âdem'in durumu gibidir. Onu topraktan yarattı, sonra ona "ol" demesiyle o da hemen oluverdi "(Al-i İmrân, 3/59). İsa'nın ve tasdik ettiği bütün peygamberlerin getirdikleri ilâhî kitaplar, Hz. Âdem'in de beşerden bir babası olmadığını haber vermektedir.Bütün ilahi dinlerin şehadetiyle Âdem ne Allah'tır ne de Allah'ın oğludur. İşte İsa da tıpkı onun gibi ne Allah, ne de Allah'ın oğludur. Allah, İsa'nın babası değil, yaratıcısı ve rabbidir; İsa, ancak Meryem'in oğludur.

Siyer kaynaklarında nakledildiği üzere Necran Hristiyanlarından 60 kişilik bir topluluk Medine'ye gelip Hz. Peygamber'le görüşmek ve İsâ (a.s) hakkında tartışmak istediklerini söylediler. Bu topluluğun arasında Hristiyan ileri gelenlerinden on dört kişi bulunuyordu. Heyette bunları sevk ve idare eden bir başkan ve iki yardımcı da yer alıyordu. Din ve dünya ile ilgili konularda geniş bilgiye sahip olmaları onların iyi karşılanmalarına ve saygı görmelerine sebep oluyordu. Nitekim dönemin Rum kralı da bu heyete değer verip iyi ağırlayanlar arasında yer alıyordu.

Necran topluluğu bir gün ikindi namazı kılınırken Mescid-i Saadet'in önüne geldiler. Üzerlerinde göz alıcı güzel giysiler vardı. Onların da ibadet vakti girince Mescide girip namaz kılmak istediler. Ancak sahabe onların bu talebine sıcak bakmıyordu. Durumu fark eden Hz. Peygamber, sahabeye Necranlı Hristiyanların ibadetlerini yerine getirebilmeleri için kendilerine gereken desteğin sağlanması emrini verdi. Necranlı Hristiyanlar doğuya yönelerek ibadetlerini yaptıktan sonra Hz. Peygamber'in huzuruna yöneldiler. Hz. Peygamber onların iki önemli kişisine:

-İslâm'a girin selâmete kavuşun! diyerek onları İslam'a davet etti. Onlar:

-Biz sizden önce Müslüman olduk, yani Hakk'a teslimiyet göster¬dik, şeklinde cevap verdiler. Hz. Peygamber:

-Doğru söylemiyorsunuz, aslında sizi İslâm'dan alıkoyan neden, Allah'a oğul İsnat etmeniz, haça tapmanız ve domuz eti yemenizdir. Bu sözden sonra aralarında şöyle bir konuşma geçti:

Necranlı Hristiyanlar:

-Eğer İsâ Allah'ın oğlu değilse, babası kimdir, söyler misiniz?

Hz. Peygamber:

-Her çocuğun babasına benzediğini bilmez misiniz?

-Onlar: Evet, biliriz dediler.

-Hz. Peygamber:

-Rabbimizin hep diri ve ölümsüz olduğunu; İsa'nın da ölümlü bir insan olduğunu bilmez misiniz?

-Onlar: Evet, biliriz dediler.

Hz. Peygamber:

-Rabbimizin kudretiyle her şeyi tutup gözettiğini, koruyup ayakta tuttuğunu bilmez misiniz? Aynı zamanda her canlının rızkını verdiğini kabul etmez misiniz?

-Onlar: Evet, bilir ve kabul ederiz dediler.

Hz. Peygamber:

- Peki, İsâ Peygamber bu saydıklarımdan birini yerine getirmeye kâdir midir?

Onlar:

-Hayır, cevabını verdiler.

Hz. Peygamber:

-Allah'ın yerde ve göklerde ne varsa her şeyi bildiğini, hiçbir şeyin ona gizli kapalı bulunmadığını bilmez misiniz?

Onlar:

-Evet, biliriz dediler.

Hz. Peygamber:

-İsa'nın ancak kendisine öğretilenden başkasını bilmediğini bilmez misiniz?

Onlar:

-Evet, biliriz dediler.

Hz. Peygamber:

-Rabbimizin İsa'yı ana rahminde dilediği biçimde tasvir ettiğini ve Rabbimizin bir şey yiyip içmediğini bilmez misiniz?

Onlar:

-Evet,biliriz dediler.

Hz. Peygamber:

-İsa'nın anasının her kadın gibi gebe olduğunu ve her doğum yapan kadın gibi doğum yaptığını ve İsa'nın her çocuk gibi beslendiğini, kendisine gıda verildiğini, sonra yiyip içip abdest bozduğunu bilmez misiniz?

Onlar:

-Evet, biliriz dediler.

Hz. Peygamber:

-O halde İsâ sizin iddia ettiğiniz gibi nasıl ilâh olabilir?

Hz. Peygamber'in söylediği sözler üzerine cevap veremeyen heyet susup kaldı. İman etmeleri gerekirken inat ve inkârlarında direnip durdular. (Taberî, Tarih, III, 162-163) Bu ve buna benzer birçok hâdiseden anlaşılacağı üzere Hristiyanlar Hz. İsa'yı ilah olarak görmektedir. Hâlbuki Hz. İsa, Hristiyanların iddia ettikleri gibi Allah'ın oğlu ve Rab değildir. Hristiyanlara gönderilen bir peygamber olup Allah'ın seçkin kuludur.

Teslis inancı onun tarafından emredilmemiş ondan sonra yayılmıştır. Dolayısıyla bu iftiradan beridir. Kur'ân ve İncil'de peygamber olarak gönderildiğini haber veren onlarca ayet vardır. İncil'de Rab ve Allah'ın oğlu olduğuyla ilgili ayet pasajları tahrif edilmiş kısımlardır. İnandırıcılığı yoktur.

Hoşça kalın..

Dostça kalın…

title