Sebep sonuca değişti
Muhammed Furkan Güneş
"Faiz sebep, enflasyon neticedir" haklı mı haklı. Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası, Para Politikası Kurulu (PPK) bir dönem söylenen ve üstüne vaveyla kopartılan bu sözü, politika faizini 500 baz puan artırarak yüzde 50'ye çıkararak,doğruladı. Enflasyonu düşürmek, fiyatları baskılamak için yapılan bu hamle, akıllara; faiz, nas, haram çıkmazında beslenen enflasyon canavarını getirdi mi?.
"Neymiş efendim? Faizleri arttırıyormuşuz. Benden başka bir şey beklemeyin. Bir ekonomist olarak ekonomi neyi gerektiriyorsa onu yapmaya devam edeceğiz. Elhamdülillah biz doğru yoldayız. Fakiri enflasyon'a ezdirmeyeceğiz."
Yabancı gelmedi değil mi? Bir zamanlar yukarıdaki ifadelerin ters yüz edilmiş halini hepiniz duymuşsunuzdur. Üstüne yapılan tartışmaları, iktidarın ekonomi yönetiminin, enflasyona rağmen faiz indirimlerini.
Bugün yüzde 50'ye çıkarılan politika faizinin o gün kaç puana kadar indirildiğini hatırlıyor musunuz? Yüzde 8 olduğuna inanamazsınız. Bugün geldiğimiz noktada faizin yüzde 8'den 50'lere kadar çıkarılması ne anlama gelir.
Yeni ekonomi modeli çabuk eskidi diyebilirsiniz. Faizin haram olduğu çabuk unutuldu da diyebilirsiniz. Ama hepsinden önce, faizin düşülerek bütün bir ülkenin ekonomisine ödetilen bedel, faiz yükseltilerek geri alınabilecek mi, diye sorulması gerekir.
Elbette "faiz sebep, enflasyon neticedir" denklemi doğru da olsa tek başına bir doğru değildir. Enflasyonun bu kadar artmasının altında farklı birçok neden de vardır.
Merkez Bankasının faizi arttırması, talep enflasyonunu düşürmeye dönük bir hamledir ki bu da arz talep dengesinde, arzın üstüne çıkan talepleri azaltarak tüketicinin tasarruf eğilimini artırmaya dönüktür. Ekonomi literatüründe buna, para sıkılaştırma politikası deniyor.
Para sıkılaştırma politikasıyla talep enflasyonunu düşürsek bile, arz enflasyonu ya da adına maliyet enflasyonu deyin, üretim sürecinde artan, emek, sermaye, doğal kaynak gibi faktör ve hammadde, emek gibi girdi maliyetlerinin artmasının önüne nasıl geçilebileceği bir başka sorun.
Hadi bunları çözdük diyelim, enflasyonla artan fiyatlara karşı yaşam standardını düşürmek istemeyen işgücü, ücret zammı talep ettiğinde baş gösteren ve ben de buradayım, az da beni yemleyin, diyen yerleşik enflasyon'u nasıl düşüreceğiz.
Az buçuk ekonomi okumuş, mürekkep yalamış herkes bilir ki ekonomi de iki çarpı iki her zaman dört etmiyor.
Faizi düşürdük, enflasyon çıktı. Faizi düşürelim de enflasyon insin olmuyor.
Makrosu, mikrosu derken birden fazla bağımlı değişkene sırtını vermiş sola çeksen sağı patlar, sağa çeksen solu yıkar.
Hani bir şarkı var "Olmuyor/ ne yapsam olmuyor… Hiç bekleme dönemem/ Dönemem belki de" diyor ya. Umarım enflasyonu, kayda değer bir diyetle küçültüp tek haneli kafesine tekrar geri dönmeye ikna edebiliriz.