Kazanan kim kaybeden kim?
Muhammed Furkan Güneş
Epeydir peş peşe, her biri birbirinden ağır ve boğucu gündemlerle nefessiz kaldık.
Altı ayı aşkındır dünyanın en büyük terör örgütü İsrail, Gazze'de çoluk çocuk, kadın erkek, yaşlı genç, sivil asker, demeden tüm dünyanın gözü önünde katliamlarına devam ediyor. Altı aydır 34 bine yakın insanı hayatından etti.
Soykırımına devam eden İsrail yetmiyor gibi, tüm dünyayı 3. Dünya savaşının eşiğine getirdi.
İnsanların kahır ekseriyeti 3 gün önce sahnelenen 3. Dünya Savaşı provasının, teatral bir gösteriden fazla olmadığını düşünse de maalesef bu bile cebimizdekini eritmeye yetti.
İsrail'in Şam'daki İran büyükelçiliğini vurmasının ardından, İran bu saldırıya karşılık vereceğini duyurdu ve silahlı insansız hava araçları ve füzelerle, İsrail'e doğrudan bir saldırı gerçekleştirdi.
Saldırı planı iki Arap ülkesi; Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan tarafından, İsrail'in müttefiki ve İran'ın ezeli düşmanı Amerika'ya sızdırılıp, İran, saldırısını farklı ülkelerden; İran, Irak, Suriye ve Yemen'den gerçekleştirince, tedirginlik 3. Dünya savaşı tedirginliği boyutuna vardı.
Haksız bir tedirginlik değildi elbette. Çünkü saldırıda en az dokuz ülke doğrudan rol almıştı; İran, Irak, Suriye ve Yemen'den ateşlenen dron ve füzeler, İsrail, ABD, İngiltere, Fransa ve Ürdün tarafından etkisiz hale getirilmişti.
Bir anda iki cephe açılmış ve birinde 4, diğerinde 5 ülke siper almıştı. Tüm dünya geceyi yüreği ağzında geçirdi.
Bu İran'ın doğrudan İsrail'i hedef aldığı ilk saldırısıydı. Ve birçok insanın yorumuyla randevu alınarak yapılmış göstermelik bir tiyatro oyunuydu.
O oyun bir çok borsayı sallarken, altını tırmandırdı, kripto para piyasalarını sarstı. Sahnelenen bu oyunun sonrasında kim ne kazandı, ne kaybetti?
Öncelikle İsrail, Gazze'deki soykırımına ciddi tepki göstermeyip cılız itirazlarda bulunan Batının desteğini yanına çekmiş oldu.
Bununla beraber İsrail her ne kadar kayıp vermese de İran'ın saldırısını engelleyemeyerek bir prestij kaybına uğradı.
Diğer taraftan her ne kadar saldırıyı gerçekleştirse de İran hiçbir hedefini vuramayarak ya da vurmayarak, zayıflık ve beceriksizliğini ortaya serdi.
Saldırı şunu da ortaya çıkardı ki bu saldırıda, İran komşu ülkelerin desteğini alamadı ve olası benzer saldırılarda yalnız olduğunu anladı.
Kim kazandı kim kaybetti? Sorusu farklı uzmanlarca farklı yorumlansa da orta da olan apaçık gerçek, hiçbir savaşın kazananı ve hiçbir barışın kaybedeni olmaz.
Umarım tüm dünya bunu kavrar da artık, yeni bir dünya savaşının provalarından vazgeçeriz.
Ve biz Ortadoğu halkları, artık batılı güçlerin kendi coğrafyalarında değil de evlerinden uzak bizim coğrafyamızda, kozlarını paylaşmalarına ve savaşmalarına karşı daha güçlü karşı durmamız gerektiğini bir daha görmüş olduk.