Fetö'nün "Uyuyan Hücresi" Davası

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişiminde görev almayıp daha sonra yapılabilecek eylemler için kendilerini gizledikleri iddia edilen, aralarında muvazzaf askerle merkeze alınan vali yardımcısının da bulunduğu 40'ı tutuklu 45 sanığın yargılanmasına devam edildi.

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi karşında yapılan binada görülen duruşmada, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) FETÖ Darbe Girişimini Araştırma Komisyonunda ifade veren Hasan Polat, FETÖ'nün "uyuyan hücresi" davasında tanık olarak dinlendi.

Mahkeme Başkanı Cem Karaca, Polat'a yemin ettirerek tanık olarak beyanda bulunmasını istedi.

Polat'a, yalancı tanıklık yapmasının tespiti halinde Türk Ceza Kanunu'nun ilgili maddeleri uyarınca hakkında cezai işlem yapılacağı hatırlatıldı.

Bunun üzerine söz alan Polat, 2002 yılından sonra silahlı terör örgütü FETÖ'yle bir iltisakının bulunmadığını ve bu örgüt tarafından hain olarak anıldığını ifade etti.

Polat, teşhis ettiği üç kişiyi Deniz Harp Okuluna kendi gayretleriyle yerleştirdiğini ve bunu Darbe Araştırma Komisyonunda da beyan ettiğini söyledi.

15 Temmuz darbe girişiminden sonra gözaltına alındığını ve ifade verdiğini anlatan Polat, "7 gün Şişli'de, 12 gün de Vatan'daki emniyet binasında gözaltındayken ifade verdim. 2002 yılına kadar bu yapının içinde bulundum. O dönem (2002 yılı öncesi) Deniz Harp Okulunda okuyan bazı öğrenci askerleri isimleriyle teşhis ettim. Teşhisini yaptığım kişilerin şuan ki unvanlarını veya görev yerlerini bilmem mümkün değil." dedi.

Deniz Harp Okulundaki, öğrencilerle ilgilenmişler

Polat, hakkında yalan tanıklık yaptığı iddialarını reddederek, şöyle devam etti:

"Fatih'te bulunduğum sürede ev abiliği yaptım. Pertevniyal Lisesinden gelen yetenekli ve başarılı öğrencilerle de ilgileniyorduk. Yaklaşık 100 öğrenciyle ilgilenildiğini ve cemaate kazandırılmaya çalışıldığını biliyorum. Bu öğrenciler peyderpey sohbete katılıyorlardı. Pertevniyal Lisesinden mezun olan bazı öğrencileri Deniz Harp Okuluna yerleştirmiştik. Hatta şunu belirteyim, Kadir Akyol, İsmail İpekçi ve Yavuz Al'ın Deniz Harp Okuluna girmesinde gayretlerim oldu. Bu şahıslardan Kadir Akyol'un daha sonra bu yapıdan ayrıldığını duymuştum. İlerleyen zamanda Deniz Harp Okulundan tanıştığımız başka harbiyeli öğrenciler de olmuştu. Öğrencilerle ayda bir veya iki kere görüşürdük."

Polat, harbiyeli öğrencilerle görüşmelerde bazı kriterler olduğunu vurgulayarak, mezun olanlarla okuyan öğrencilerle ilgilenen "abilerin" farklı olduğunu ve birbirleriyle irtibatlarının olmadığını iddia etti.

FETÖ yapılanmasında gizliliğin esas olduğunu anlatan Polat, "2002 yılından önce denizci harbiyeli öğrencilerle ilgileniyordum. Öğrencilerle mezun olana kadar irtibatım sürerdi. Mezun olduktan sonra ise irtibatım tamamen kesilirdi ve görüşmem kesinlikle yasaktı. Cemaatte gizlilik esastır ve üzerinde hassasiyetle durulurdu. Öğrencilerle ilgilenmek, genelde eğlenmek, yemek yemek, hoş sohbetler etmek üzerine olurdu. Baskıcı bir eğitimin içinde oldukları için onları motive edici şeylerden bahsederdik." ifadelerini kullandı.

Duruşmada teşhis de yapıldı

Duruşmada harbiyelileri tekrar teşhis etmesi istenen Polat'a, harp okullarına ait 1993-94 yıllına ait öğrenci yıllığı gösterildi. Polat, sadece fotoğrafların bulunduğu bu yıllığa bakarak yaklaşık 40 kişi teşhis etti.

Burada araya giren sanık avukatları, teşhisin yanlış yapıldığını iddia etti.

Duruşma, tanık Polat'ın beyanının alınmasıyla devam ediyor.?