TÜM KATEGORİLER
Cuntacıların Ateşiyle İkinci Kez Gazi Oldu
SONER AKSAKAL - Mardin'de görev yaptığı sırada 15 Mart 2001'de katıldığı operasyonda yaralanarak gazi olan polis memuru Halil İbrahim Yılmaz, 15 Temmuz darbe girişimi sırasında raporlu olmasına rağmen silah arkadaşlarının yardımına koştuğu Ankara İl Emniyet Müdürlüğünde cuntacıların açtığı ateş sonucu ikinci kez yaralandı.
TANJU ÖZKAYA - SONER AKSAKAL - Mardin'de görev yaptığı sırada 15 Mart 2001'de katıldığı operasyonda yaralanarak gazi olan polis memuru Halil İbrahim Yılmaz, 15 Temmuz darbe girişimi sırasında raporlu olmasına rağmen silah arkadaşlarının yardımına koştuğu Ankara İl Emniyet Müdürlüğünde cuntacıların açtığı ateş sonucu ikinci kez yaralandı.
AA muhabirine açıklamalarda bulunan Halil İbrahim Yılmaz, 15 yıl önce Mardin'de katıldığı bir operasyonda gazi olduğunu, ilerleyen yıllarda ise geçirdiği ağır sağlık sorunları nedeniyle 5 yıl boyunca kısmi felç geçirdiğini anlattı. Bütün olumsuzluklara rağmen mesleğine devam ettiğini, başarılarından dolayı "Devlet Övünç Madalyası" ile ödüllendirildiğini aktaran Yılmaz, darbe gecesi şahit olduğu olaylar karşısında büyük şaşkınlık yaşadığını, o anları unutmasının mümkün olmayacağını dile getirdi.
Yılmaz, "Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarıyla birlikte yıllarca bir kardeş gibi Doğu'da göreve yaptık, operasyonlara gittik. Bir grup cuntacının hiç beklediğimiz bir şekilde bizlere insafsızca saldırmalarını hazmedemiyorum. Yaralar elbette geçecek ama içimizdeki o acı hiçbir zaman dinmeyecek." dedi.
"Baba bu gidişinin dönüşü olmayacak"
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişiminde bulunduğu 15 Temmuz gecesinde raporlu olduğu için evinde çocuklarıyla vakit geçirdiğini söyleyen Yılmaz, Ankara İl Emniyet Müdürlüğünden cep telefonuna gelen mesaj ile darbeden haberdar olduğunu söyledi. Mesajda bütün personelin silahlarıyla birlikte ivedi bir şekilde emniyet merkezine gelmelerinin istendiğini belirten Yılmaz, bunun üzerine evden çıkmak için hazırlık yapmaya başladığı sırada oğlu Hasan'ın kendisine, "Baba bu gidişin dönüşü olmayacağını biliyorum. Allah rızası için kendine dikkat et" dediğini aktardı.
Yılmaz, o gece yaşadıklarını şöyle dile getirdi:
"Heyet raporlu olmama rağmen silahlarımı alarak görev yerime gittim. İkinci nizamiye kapısına doğru gittiğimde tanklar bize uçaksavarlarla ateş ediyordu. O arada arkadaşlarımızdan biri yaralandı. Onu almaya çalışırken tank projektörlerini yoğun bir şekilde üzerimize yansıtıyordu. Yaralı arkadaşımıza ulaşmamızı engelleyerek, onun orada can vermesini istercesine bize engel oluyordu. Zor şartlarda arkadaşımıza uzandık ve onu çekmeye başladık. Tankı kullananın, arkadaşımızı kurtarmamıza sinirlendiğini hissedebildim. Çünkü o kadar hızlı ve seri olarak bizi taramaya başladı ki bizler ne yaptığımızı anlayamadık. Çok yoğun bir şekilde bizi ateş altında bıraktı. Yaralı arkadaşımızı çekerken can verdiğini gördük."
Tanktan ateş eden kişinin intikam hırsı ile kendilerini hedef aldığını ifade eden Yılmaz, bütün uyarılara rağmen yoğun ateşin devam ettiğini söyledi. Daha güvenli bir yere geçmek istediği sırada göğsüne ve başına gelen şarapnel parçaları ile yaralandığını belirten Yılmaz, arkadaşlarının yardımı ile hastaneye kaldırıldığını söyledi.
Yılmaz, başına aldığı şarapnel parçaları nedeniyle zorlu bir süreç yaşadığını belirten dile getirerek, "Başımda şu an sinir uçlarında bir sıkıntı var. Yoğun bir şekilde tedaviye başladık. Bunlar geçecek ama içimizdeki o acı hiçbir zaman dinmeyecek. Emniyet Sarayına, Cumhurbaşkanlığına, TBMM'ye, Genelkurmaya, sivil vatandaşlara yapılan saldırılar hazmedilecek bir olay değildi. Bizler oraya giderken Allah rızası için önce vatanı, milleti, bayrağı korumak için gittik. Çocuklarımızla helalleştik." sözlerine yer verdi.
"Bu benim ikinci gaziliğim"
Daha önce görev yaptığı yerdeki operasyonda gazi olduğunu belirten Yılmaz, cuntacıların açtığı ateş nedeniyle aldığı yaradan dolayın ikinci kez gazi olduğunu belirterek, şu ifadelere yer verdi:
"Bu benim ikinci gaziliğim ama bunu kırık bir şekilde söylüyorum. Çünkü karşımdakinin bir PKK'lı gibi saldırması beni çok rahatsız etti. Sadece beni değil, Türk milletini rahatsız etti. Allah'ın izniyle inşallah bugünler geçecek. Bizler mücadelemizi yapacağız, yine ayağa kalkacağız ve gerekirse Doğu'ya, Cerablus'a operasyonlara katılmak için gönüllü olarak gideceğiz. Gitmediğimiz taktirde çocuklarımıza güzel bir gelecek bırakamayacağız. Bizler kendimizi feda edeceğiz ki bu insanlara güzel bir gelecek bırakabilelim. Birileri ölecek, birileri kazanacak. Bizler ölmek için bu mesleği seçtik."
