Süveyş Kanalı: Bir Ticaret Yolu Değil, Kan ve Gözyaşı
1859 yılında başlayan Süveyş Kanalı projesi, Mısır'ı yüzyıllık bir sefalete sürükleyen borç tuzağına dönüştü. Kanal, Mısır'ın bağımsızlık mücadelesinde bir dönüm noktası oldu. Günümüzde ise Süveyş Kanalı, küresel ticaretin can damarı olarak işlev görüyor ve Mısır ile gelişmekte olan ülkeler arasındaki işbirliğine katkı sağlıyor.
KAHİRE, 29 Nisan (Xinhua) -- 25 Nisan 1859 tarihinde bir Fransız, gösterişli top atışları eşliğinde Mısır'ın günümüzdeki Port Said kentinin kıyılarında insanoğlunun hayal gücünü zorlayan, on yıl sürecek kana bulanmış bir proje için ilk kazmayı vurdu.
Temel atma töreninde açılışı yapan Mısır'ın İskenderiye kentinin eski Fransız konsolos yardımcısı Ferdinand de Lesseps, etrafına toplanan Mısırlı işçilere, "Unutmayın, sadece toprağı dönüştürmekle kalmıyor, aynı zamanda ailelerinize ve bu güzel ülkeye refah da getiriyorsunuz" diyordu.
Daha sonraki gelişmelerse bu sözlerin Batılı sömürgecilerin bir başka boş vaadinden ibaret olduğunu ortaya koydu.
Takip eden yıllarda kazı çalışmaları sırasında 120.000 Mısırlı, ağır çalışma koşulları altında canını dişine taktı. Kanalın tamamlanmasından sonra İngiltere ve Fransa, kritik önem taşıyan bu deniz ticaret yolunu kontrol etmeye yönelik entrikalar yoluyla borç tuzaklarına ve hatta Mısır'a savaş açmaya başvurarak Mısırlıları yüzyıllık bir sefalete sürükledi.
Mısır'daki Süveyş Kanalı İdaresi'nin yönetim kurulu üyesi olarak görev yapmış olan Wael Kaddour, "Bu kanal başkalarının gözünde bir ticaret yolu olarak görülebilir, ama Mısırlılar için oradan akan kan ve gözyaşıdır" diyor.
80 yaşındaki Kaddour, "Kanal, hayatımızın bir parçası" diye ekliyor.
BOŞ VAAT
Geçtiğimiz Perşembe günü, Süveyş Kanalı'nın kazılmaya başlanmasının 165. yıldönümüydü. Kanalın hikayesi, Mısır'ı yöneten Muhammed Said'in 1854 yılında de Lesseps'e kanalı inşa etmek ve Mısır'a devretmeden önce 99 yıl işletmek üzere şirket kurma imtiyazı vermesiyle başladı.
İmtiyaza göre Mısır, de Lesseps tarafından kurulan Evrensel Süveyş Deniz Kanalı Şirketi'ne kazı yapma ve kanalı yönetme haklarını teslim ederken, aynı zamanda kanal projesine ilgili araziyi ve işgücünün beşte dördünü bedelsiz olarak sağlamayı taahhüt ediyordu.
De Lesseps'in şirketi, kanal kazısı için gereken 200 milyon frankı temin etmek amacıyla fonlarını halka açık 400.000 hisseye böldü. Ancak bu hisselerin yalnızca yarısından biraz fazlası satın alındı. Mısır ise 100.000 hisseden azını alabildi. İngiltere, ABD, Avusturya ve Rusya'ya tahsis edilen hisselerin hiçbirine alıcı çıkmadı.
Süveyş Kanalı projesinin başarılı olması için can atan Fransızlar, Mısırlıları geri kalan hisseleri satın almaları yönünde teşvik etti. Ancak Mısır mali açıdan halihazırda darda olduğu için bu kadar büyük bir miktarı karşılamak imkansız görünüyordu. Said'in fahiş faiz oranlarıyla İngiltere ve Fransa'dan büyük miktarda borç almaktan başka seçeneği yoktu.
Mısır böylece Batılı güçlerin özenle tasarladığı borç tuzağına yavaş yavaş çekilmeye başladı.
Mısır, kazı çalışmaları ilerlerken maliyetlerin daha da artması nedeniyle İngiltere ve Fransa'dan borç almaya devam etmek durumundaydı. Mısır'ın demiryolları, arazileri ve hatta gelecekteki kanal gelirleri, Avrupalı uluslara teminat olarak verildi. Kanal tamamlandığında Mısır'ın finansal durumu çöküşün eşiğine gelmişti.
Mısır, hızla biriken borçları yüzünden 1876 yılında iflasını ilan etti. Bunu fırsat bilen İngiliz alacaklılar Mısır'ın Süveyş Kanalı'ndaki hisselerinde hak iddia ederken, Batılı güçler tek bir kurşun sıkmadan kanalın tüm kontrolünü ele geçirdi.
ULUSUN BAĞIMSIZLIĞINDA BİR DÖNÜM NOKTASI
1952'de Cemal Abdunnasır önderliğindeki Mısırlı subaylar askeri darbe yaparak Batı yanlısı monarşiyi devirdi. Ertesi yıl ise Mısır Cumhuriyeti kuruldu.
Takvimler 26 Temmuz 1956'yı gösterdiğinde devrimin dördüncü yıldönümünü kutlamak isteyen 100.000 Mısırlı, İskenderiye'deki Tahrir Meydanı'nda toplanmıştı. Coşkulu kalabalığın önünde konuşma yapan Cumhurbaşkanı Abdunnasır, o gün Süveyş Kanalı Şirketi'nin kamulaştırılmasına yönelik yasayı imzaladığını ilan etti.
Abdunnasır, "Emperyalistlerin yahut sömürgecilerin bize hükmetmesine izin vermeyeceğiz. Tarihin bir kez daha tekerrür etmesine izin vermeyeceğiz" dedi.
Abdunnasır'ın Süveyş Kanalı'nı kamulaştırma kararı, İngiltere ve Fransa'nın temel çıkarlarına aykırıydı. Diplomatik yollarla Mısır'ı zorlama ve ikna etme çabaları boşa çıkan İngiltere ve Fransa, savaş başlatıp Süveyş Kanalı'nın kontrolünü ele geçirmek amacıyla o zamanlar Mısır'la arası açık olan İsrail ile ittifak kurmaya karar verdi.
Savaş başlayınca, Süveyş Kanalı'nın yeniden Batılı güçlerin eline geçmesini önlemek isteyen Mısır halkı, kanaldan geçişi engellemek üzere kanaldaki onlarca gemiye akın etti. Küresel çapta kınanma baskısı ve Mısır halkının kanalı savunmaya yönelik sarsılmaz azmi karşısında saldırganlar nihayet geri adım atarak Mısır'dan çekildi.
KÜRESEL GÜNEY İLE GELECEĞE ATILAN ADIM
Süveyş Kanalı günümüzde küresel ticaretin can damarı olarak işlev görüyor. En işlek dönemlerde günlük bazda dünya konteyner trafiğinin yaklaşık yüzde 30'u ve 1 milyon varili aşkın petrol bu su yolundan geçiyor.
Günümüzde Süveyş Kanalı hattında Mısır ile gelişmekte olan ülkeler arasındaki karşılıklı faydalı işbirliği ise verimli sonuçlar doğuruyor.
Süveyş Kanalı'nın yaklaşık 50 kilometre güneyindeki çölde kurulan Çin-Mısır TEDA Süveyş Ekonomik ve Ticari İşbirliği Bölgesi; yeni inşaat malzemeleri, petrol ekipmanları, yüksek ve düşük voltajlı teçhizat ve makine imalatı gibi geniş yelpazedeki bir dizi sektörde faaliyet gösteren 140'tan fazla şirketi kendine çekerken, bölge sakinlerine de 50.000'den fazla istihdam sağlıyor.
Süveyş Kanalı'nın hemen karşısındaki Sina Yarımadası'nın güneyinde ise Mısır ve Suudi Arabistan'ın geliştirdiği yeni bir kent hızla şekil alıyor. Bu kentin Ortadoğu'da hayati önem taşıyan bir turizm, ticaret ve teknoloji merkezi olması planlanıyor.
Mısır'ın yeni idari başkentinde ve Kızıldeniz kıyısındaki turistik bölgelerde Mısır ile diğer BRICS ülkeleri arasındaki ekonomik ve ticari işbirliği projelerinin sayısı da giderek artıyor.
Asırlık Süveyş Kanalı an itibarıyla kadim bir medeniyetin yeni bir kalkınma dönemine adım atmasına tanıklık ediyor.