Koç: Kuzey Irak'a Davul Zurna ile Gidilmez
Tezkerenin Meclis'ten Çıkmasından Sonra Kontrolün Askeriyeye Geçtiğini Belirten Rahmi Koç, 'Zaten 'Davul Zurna ile Biz Geliyoruz' Diye Gitmek Olmaz' Diye Konuştu.
Kuzey Irak’a askeri operasyon yapılmasına olanak sağlayan tezkerenin Meclis’ten çıkmasından sonra kontrolün askeriyeye geçtiğini belirten Koç Holding Şeref Bankanı Rahmi Koç, "Zaten ’davul zurna ile biz geliyoruz’ diye gitmek olmaz. Onun için böyle bir harekat yapılacaksa, onun en iyi zamanını yine kendileri takdir edeceklerdir" diye konuştu.
KUZEY Irak’a askeri operasyon yapılmasına olanak sağlayan tezkerenin doğru bir karar olduğunu vurgulayan Koç Holding Şeref Bankanı Rahmi Koç, "davul zurna ile biz geliyoruz" diyerek bir operasyon yapılamayacağını söyledi. "Onun için böyle bir harekat yapılacaksa, onun en iyi zamanını yine kendileri takdir edeceklerdir" yorumunu yapan Koç, "İlk tezkerede hata yapmasaydı, Kuzey Irak meselesinde Türkiye’nin eli daha güçlü olurdu" diye konuştu.
İLK TEZKEREDE HATA YAPILDI: Rahmi Koç, geçen ay sonunda Dünya Anıtlar Vakfı’nın (World Monuments Fund), Koç Ailesi ve Vehbi Koç Vakfı’na verdiği ’Hadrian Ödülü için düzenlenen tören sonrasında, Ekonomist dergisi’ne son dönemin öne çıkan konularına ilişkin görüşlerini açıkladı. "Bence Türkiye, Amerikan ilişkilerinde hata yaptı" diyen Rahmi Koç, tezkere ve Kuzey Irak politikasına ilişkin şu görüşleri dile getirdi: "O ilk tezkereyi çıkartıp kuzeye Amerikalılar’la birlikte girseydi, bugün belki Kürdistan dedikleri Kuzey Irak bizim kontrolümüz altında olacaktı. Petrolün yüzde 20’si oradan geliyor. Irak’ın ihraç ettiği petrolde belki hakkımız olacaktı. Bu hakkı kaçırdık. Şimdi Amerika geldiği zaman gitmedik, Amerika gelmediği zaman gitme durumuna giriyoruz, ki bence çok ciddi olarak düşünülmesi lazım gelen bir konu."
ARTIK KONTROL ASKERİYENİN: Meclis’ten tezkere kararı alınmasının doğru olduğunu söyleyen Rahmi Koç, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bence halkın buradaki arzusunun bir nebze önünü kesmek ve hafifletmek için gerekiyordu. Bu Meclis’ten çıktıktan sonra kontrol askeriyeye geçiyor. Hareket tarzı ve ne zaman yapılacağı gibi ayrıntılarda söz askeriyenin. Bizde askerler hálá en organize kuruluştur ve bu gibi hadiseleri mutlaka çok evvelden planlamışlardır. Zaten ’davul zurna ile biz geliyoruz’ diye gitmek olmaz. Onun için böyle bir harekat yapılacaksa, onun en iyi zamanını yine kendileri takdir edeceklerdir."
İNCİRLİK KAPATILMAZ: Türkiye’nin makul düşünmesi halinde İncirlik’i kapatacağını sanmadığını söyleyen Rahmi Koç, şöyle konuştu: "Şimdi oraya girildiği zaman ne olur, ne biter, onu düşünmek bile istemiyorum. Birincisi, Kuzey Irak’taki Kürtlerle başımız derde girer mi, girmez mi? İkincisi, Amerikalılarla bir zorluk ya da çatışma yaşanır mı? Üçüncüsü de "Size kızdık, İncirlik’i kapatıyoruz" derler mi, onu bilmiyoruz. Ancak, Türkiye’nin makul düşünmesi halinde, İncirlik’in kapatılacağını katiyen sanmıyorum. Biliyorsunuz, laf ortaya atılır atılmaz, petrol fiyatları arttı ve bir de Amerikalılar B planını yapmaya başladılar."
ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞI: ABD Başkanı George W.Bush’un ilk defa Üçüncü Dünya Savaşı’ndan söz ettiğine dikkat çeken Rahmi Koç, "Bu çok önemli bir şey. Bunun bir ’sürçü lisan’, dil sürçmesi olduğunu sanmıyorum. Üzerinde düşünülmüş bir kelime olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla, yani, bu gelişmeler sadece Türk-Amerikan konusu olmaktan öte" diye konuştu.
Avrupalılar Türkiye’yi AB’ye istiyoruz diyor ama aslında gönülleri razı değil
RAHMİ Koç’un Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne tam üyeliği konusundaki görüşleri de şöyle: "Vaktiyle bir Amerikalı büyükelçi, ’Washington, Ankara’ya Brüksel’den daha yakın’ demişti. O mühim bir laftır. Dolayısıyla, Amerika, Türkiye’nin en kuvvetli dostlarından biriydi. Ancak, Avrupalılar, Türklere o kadar sıcak ve yakın gözükmüyorlar. Bunu son üç dört sene için söylüyorum. Her ne kadar oraları ziyaret ettiğimiz zaman politikacılar ve işadamları, ’Biz Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girmesini istiyoruz’ diye konuşuyorlarsa bile, konuştuğumuz zaman esasında pek gönülleri razı olmuyor. Sebebi de Avrupa’daki 3.5 milyon Türk’ün yaşadıkları ülkeye entegre olmamalarıdır. Avrupa Topluluğu’nun yaşam tarzına alışamamış olmasından endişe ediyorlar. Türklerin Avrupa’da serbest dolaşma fikri onları rahatsız ediyor."