Türkiye'nin Tıbbi Cihaz Sektöründe Hedefi Büyük
Ali Güreli - Türkiye'nin tıbbi cihaz ihracatının 10 yıl sonra 5 milyar dolar, sonraki 10 yılda 30 milyar dolara çıkarılmasının hedeflendiği bildirildi.
Ali Güreli - Türkiye'nin tıbbi cihaz ihracatının 10 yıl sonra 5 milyar dolar, sonraki 10 yılda 30 milyar dolara çıkarılmasının hedeflendiği bildirildi.
Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Başkan Yardımcısı Dr. Ercan Şimşek, AA muhabirine yaptığı açıklamada, tıbbi cihaz konusunun önemi dikkate alınarak, Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın talimatıyla, bakanlık bünyesinde Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu'nun kurulduğunu belirtti.
Günlük hayatta kullanılan gözlükler, doğum kontrol yöntemi olarak kullanılan kondomlar ve bazı diş macunları gibi ürünlerin "tıbbi cihaz" sınıfında değerlendirilebileceğini ifade eden Şimşek, dünyadaki tıbbi cihaz sektörünün 300 milyar dolarlık sektör olduğuna dikkati çekti.
Bu sektörde Türkiye'nin yıllık harcamasının 3,5 milyar dolar civarında olduğunu belirten Şimşek, şöyle konuştu:
"Ülkemiz adına üzücü olan, biz bu 3,5 milyar dolarlık tıbbı cihaz ürünlerinin neredeyse yüzde 90'ını ithal etmekteyiz. İthal edilen bu ürünler dünya standartlarında ürünler. Tomografi ve MR gibi aklınıza gelebilecek tüm tıbbi cihazlarda ABD'de, Almanya'da ve dünyanın gelişmiş diğer ülkelerinde hangi tıbbi cihazlar varsa, Sağlık Bakanlığı olarak, özel sektördeki temsilciler ve sağlık hizmeti sunan kurumlar bunları Türk halkının hizmetine sunuyorlar. Tıbbi cihazlar, sağlık sektörü çalışanlarının verdiği emek ve kullanılan ilaçlar kadar önemli ve kıymetli ürünler. ve bu ürünlerin tedavi aşamasında son derece güvenli ortamlarda ve güvenli bir şekilde uygulanması gerekir."
-Sektöre daha fazla teşvik-
Şimşek, son 1 yıldır dünyada bu alandaki gelişmeler çerçevesinde tıbbi cihaz sektörünün maddi açıdan desteklenmesi noktasında hükümetin ciddi teşvikler verdiğini söyledi.
Sağlık Bakanlığı'nın yanı sıra Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile Ekonomi Bakanlığı'nın gelecek yıllarda Türkiye'deki tıbbi cihaz sektörünün istenilen seviyeye gelmesi için daha fazla destek olacağını açıklayan Şimşek,
"Bu hedeflere ulaşabilmemiz için sektöre yön veren ciddi yasal düzenlemeler yapıyoruz. Bu konudaki çalışmalar sürüyor. Türkiye'nin tıbbi cihaz sektöründe kendi ihtiyaçlarını karşılayan bir ülke konumuna gelmesi, 10 yıl sonra dünya pazarında pay sahibi olabilmesi ve sonrasında ihracatımızı dünyanın önde gelen ülkeleriyle yarışır bir pozisyona getirmek istiyoruz" dedi.
-"Türk şirketlerin büyümeye ihtiyacı var"
Tıbbi cihaz üretiminde ham maddenin ötesinde ciddi bir kurum ve bilgi birikimi gerektiğini, bu alandaki araştırma ve geliştirme merkezlerinin güçlü olmasının önem taşıdığını dile getiren Şimşek, şunları kaydetti:
"Ülkemizdeki tıbbi cihaz üreticilerinin önemli bir kısmı KOBİ seviyesinde. Şirketlerin büyümeye ve Ar-Ge desteklerine ihtiyaçları var. Ülkemizdeki üniversitelerde ve yurt dışında eğitim alan onlarca mühendisimiz bunu yapabilecek tecrübeye ve bilgiye sahip. Bu bilgiyi nereden alabileceğini bilecek olan genç potansiyelimiz var. 350 milyon dolarlık tıbbi cihaz ihracatımızı, ülkemizin 2023 vizyonu kapsamında ilk hedefte 10 yıl sonra 5 milyar dolar seviyesine, daha sonraki 10 yılda da 30 milyar dolar seviyesine çıkarmayı planlıyoruz. Sektörün bu hedeflere ulaşması konusunda üzerimize düşen görevi yapmaya çalışıyor, bir tıbbi cihazın üzerindeki düğme için bile yurt dışına bağımlı olmamak için akademisyenlerimizle çeşitli projeler üzerinde çalışmalar yapıp bunu sektörümüzle paylaşıyoruz."
-Savunma sanayi ile işbirliği-
Şimşek, tıbbi cihaz üretimine ilişkin olarak savunma sanayinde hizmet veren ASELSAN, HAVELSAN ve diğer özel kuruluşlarla işbirliği yaptıklarını da bildirdi.
Bu kuruluşların üretim tesislerinde hangi tıbbi cihazın üretilebileceğinin çalışmasının yapıldığını söyleyen Şimşek, "Umut ediyoruz ki, bir kaç yıl sonra Türkiye'de de yapılamayacağını düşündüğümüz bazı tıbbi cihazların üretimini,
'offset' denilen finansman metoduyla göreceğiz. Bu 'offset' unsuru, gerekirse yurt dışından da bir üreticinin Türkiye'de yatırım yapması ve bizim insan kaynaklarımızın eğitimlerini de kapsayan geniş bir ihale metodudur. Bu yöntemle birkaç yıl sonra bilgi birikimimiz artacağından dolayı, çok farklı alanlarda özellikle Afrika ülkeleri, Türk Cumhuriyetleri ve Orta Doğu'da ciddi pazar sahibi olacağımızı düşünüyoruz" diye konuştu.
Yayıncı: Tevfik Işık - ADANA