Geçmişten Günümüze Türk-Ermeni İlişkileri Uluslararası Sempozyumu
Bayburt'ta düzenlenen "Geçmişten Günümüze Türk-Ermeni İlişkileri Uluslararası Sempozyumu" sona erdi.
Bayburt'ta düzenlenen "Geçmişten Günümüze Türk-Ermeni İlişkileri Uluslararası Sempozyumu" sona erdi.
Devlet Arşivleri Genel Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Mustafa Budak, Bayburt Üniversitesi Konferans Salonu'nda düzenlenen sempozyumda yaptığı konuşmada, Ermeni ilişkilerindeki tehcirin dünyada ve Türkiye'de "Ermeni soykırımı" olarak kabul ettirilmek istendiğini belirtti.
Sözlü ve yazılı basının da etkisiyle böyle bir kanaat, zihinlerde soru işaretleri oluşmaya başladığını ifade eden Budak, "Ümit ederim ki bu sempozyum, bu algıyı bertaraf etmeye yönelik olup tarihi gerçeklerin ışığında Türk-Ermeni ilişkilerini gençlerimize anlatmak için vesile olmuştur" dedi.
Budak, Ermeni olayları konusunda kamu diplomasisi, lobi çalışmaları, propaganda faaliyetleri, Azerbaycan ile geliştirilecek ortak siyasi stratejilerin yürütülmesiyle sonuçların alınacağını kaydederek, şunları söyledi:
"İsveç ve İspanya'nın soykırım kararlarını geri almaya başlamasını da siyasi faaliyetlerin sonucu olarak kabul etmemiz gerekiyor. Ermeni örgütlerinin Hrant Dink Vakfı üzerinden sempozyumlar düzenleyeceklerini hatırlatmak istiyorum. Ermeniler artık gayrimenkullerin peşine düştüler. Tarihçi, tarih çalışmalarına devam edecek ama bu meseleyi çözecek olan siyasilerdir. Üsküplü yaşlı bir vatandaşın dediği gibi bu konularda öncelikle Türkiye'nin güçlü olması gerekiyor. Bütün mesele Türkiye'nin her açıdan güçlü olmasıyla alakalıdır."
TOBB Ekonomi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yusuf Sarınay ise Türkiye'nin ilk yıllarında bütün düşmanlıkları bir yana bırakarak kalkınmaya odaklandığını, bundan dolayı da Türk-Ermeni ilişkilerindeki tarihi suskunluğun bütün dünya tarafından Türk tarafının "suçlu" olarak algılanmasını beraberine getirdiğini söyledi.
Ermeni ilişkileri konusunda bilimsel, tarihi ve hukuki açıdan Türk milletinin elinin güçlü olduğuna işaret eden Sarınay, "Ermenilerin en zayıf olduğu nokta da tarihi ve hukuki anlamdadır. Bu sebeple bu konunun üzerine gidememektedirler. Parlamentolarda kararlar geçirerek Türkiye'ye siyasi baskılarla bunu kabul ettirmeye ve akabinde de Türkiye'yi tazminat ve toprak isteme gibi bir zemine doğru sürüklemeye çalışmaktadırlar. Bizim bu konuda asla öz güvenimizi kaybetmeyerek dik durmamız gerekiyor. Batı ne derse desin, bunu Türkiye kabul etmemelidir. Bütün parlamentolarda kararlar alınsa da moral bozukluğu içerisine düşmememiz gerekiyor" diye konuştu.
Bayburt Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Selçuk Coşkun ise sempozyumdaki tebliğleri en kısa zamanda yayınlayacaklarını kaydederek, "Anlaşıldı ki Türk-Ermeni ilişkileri sadece devletin işi değil, millete de düşen bazı görevler var. Birtakım ortamlarda bu konuyu bilerek, farkında olarak ve sağlam temeller üzerinde durarak anlatmamız gerekiyor. Özellikle öğretim elamanlarımız, gençlerimiz bu meseleyi çevresindekilere anlatmalılar diye düşünüyorum" ifadesini kullandı.
Bayburt Üniversitesi Bayburt Tarihi ve Kültürü Uygulama ve Araştırma Merkezince düzenlenen ve 2 gün süren sempozyumda, 25 akademisyen tebliğ sundu.