Arpa Hasadının Devam Ettiği Yozgat'ta Çiftçi, Randevu Sistemine Tepkili
Yozgat’ta Toprak Mahsulleri Ofisi’nde (TMO) uygulanan randevu sistemi nedeniyle sırası gelinceye kadar ürününü tarlada bekletmek zorunda kalan çiftçiler sisteme tepkilerini dile getirdii. Randevu sisteminin kaldırılmasını isteyen bölge çiftçisi, “Ekini sıcaktan yanmaması için biçtirmek zorundayız. Randevu alıyoruz, randevuya göre biçerdöver bekliyor, nakliye için araç bekliyor. Bu da ek fiyat demek. Randevu olmadan erken gelen teslimatını yapmış olsa tarlada bekleme olmaz, masraf da düşer” dedi.
SEYFİ ÇELİKKAYA
(YOZGAT) - Yozgat'ta Toprak Mahsulleri Ofisi'nde (TMO) uygulanan randevu sistemi nedeniyle sırası gelinceye kadar ürününü tarlada bekletmek zorunda kalan çiftçiler sisteme tepkilerini dile getirdii. Randevu sisteminin kaldırılmasını isteyen bölge çiftçisi, "Ekini sıcaktan yanmaması için biçtirmek zorundayız. Randevu alıyoruz, randevuya göre biçerdöver bekliyor, nakliye için araç bekliyor. Bu da ek fiyat demek. Randevu olmadan erken gelen teslimatını yapmış olsa tarlada bekleme olmaz, masraf da düşer" dedi.
Türkiye'nin en fazla hububat ekiminin yapıldığı bölgeler arasında yer alan Yozgat'ta bu yıl kuraklık ve hava sıcaklıklarının mevsim normallerinin üzerinde seyretmesi nedeniyle hasat erken başladı. 20 gün önce başlayan hasat devam ederken TMO'nun alımları dün itibarıyla başlattığı kaydedildi. Hem ürünün fazla olmaması hem de randevu ve kota uygulaması nedeniyle TMO'nun ve özel siloların alım merkezlerine gelen çiftçinin fazla beklemeden ürününü teslim ettiği bildirildi. Bu nedenle randevu sisteminden bu yıl vazgeçilip, erken gelene öncelik verilerek, alımların yapılmasının çiftçinin mağduriyetini önleyebileceği vurgulandı.
"İki senedir nakliyeci esnafı biraz sıkıntıda, bu sene işler de düştü"
Tarlada hasadın yapılıp, biçerdöver tarafından kasasının dolmasını bekleyen nakliyeci Ekrem Ceylan, 14 yıldır nakliyecilik yaptığını belirterek, iki yıldır nakliyeci esnafının zor bir dönem geçirdiğine dikkat çekip, şöyle dedi:
"Nakliyeci esnafıyım, dededen toruna bu işi yapıyoruz. Biz köyden buğday yüklüyoruz, burada ofisimiz buğday alıyor, çelik silolar var, lisanslı depocular. Köylüyle anlaşıyoruz, üç lira, örnek konuşuyorum, biz oraya gitmeden, parayı almadan yakıta zam geliyor. Petrolcü de nitekim üstüne koyuyor bu sefer. Geliyoruz adama diyoruz ki; Süleyman abi böyle böyle oldu. 'Ya bana ne' diyor, çok sıkıntılar yaşıyoruz. İki senedir nakliyeci esnafı biraz sıkıntıda, bu sene işler de düştü. Yakıttan ziyade bazı şeyler bizi çok çok yoruyor. Her şey yakıtla bitmiyor. Bu arabanın lastikleri en önemlisi, bir lastik üç lirayken on lira oldu, yani üç lirayken on lira oldu, direkt böyle oldu. Bir cıvata, bir lirayken on lira oldu. Diyeceksiniz ki senin araban da bir liraydı, on lira oldu da, olmasaydı benim arabam da, keşke böyle de şeyler olmasaydı. Fırsatçı insanlar çoğaldı. Sanayiye giremiyoruz, paran varsa sanayide iş yaptırırsın. Paran yoksa sanayide iş yaptıramazsın. Artı insanları kolaylaştırmaya yönlendirdiler. Zaten öyle tamir falan yok. Kaldır at, yenisini getir."
"Tayyip'ten çok AK Partiliydim. Ben bu yıl gibi böyle bir dünya görmedim"
Yozgat'ın Yerköy ilçesinde 35 yıldır biçercilik yapan, bu yıl ise ek olarak çiftçilik yapmaya başlayan Ömer Güder, artan maliyetlere karşılık, üreticinin ürettiğinin bedelini alamadığını anlatarak, şöyle konuştu:
"Biçim yapıyorum şu anda. Geçen sene ben bu köyde 110 bin liraya biçtim, şu anda 130 lira diyor köylü. Köylü de haklı. Geçen sene mazot 27 liraydı, 42 lira. Geçen sene biçerin bir parmağı 15 liraydı, şu anda 50 lira. Bir kayış bin liraydı, 5 bin lira oldu. Bir şoför (biçerdöver operatörü) 30 bin liraydı, 90-100 bin lira oldu. Güneydoğu'daki adam 250 bin liraya gidiyor, şoför olarak üç aylığına. Böyle bir hayat var mı? Böyle bir dünya var mı? Mazot 27 liraydı, 47 lira oldu. Böyle bir dünya varsa çiftçiye dön, ekin hiç yok. Geçen sene ben arpayı 7 bin liraya verdim, bu sene 7 bin 250'ye verdim. Zaten ekin yok, mazot parası yok. Mazot parası biçer kaldı, parası yok, bitti. Köylüye dön köylü para yok diyor, mahsul satmayınca. Petrolcü litre yazıyor, yarın zam gelecek, onu öde. Bu nasıl bir dünya ya? Samimi olarak söylüyorum; AK Partiliydim. Bak tam olarak söylüyorum, Tayyip'ten çok AK Partiliydim. Ben bu yıl gibi böyle bir dünya görmedim. Böyle bir dünya var mı abi ya? Geçen sene 110 liraya bu sene biç 130 liraya. Arpayı geçen sene sat 7 bin liraya, şimdi sat 7 bin 250 liraya. Para da yok. Gerçekten ben şimdiye kadar hep Tayyip'e verdim. Bu dönemde Tayyip'e verdim. Bak bu dönemde Tayyip'e verdim diyorum. Ama böyle bir şey var mı abi ya? Böyle bir şey var mı ya? Böyle bir şey varsa söylerim. Şu anda mazot parası yok cebimizde, kart patladı. Bu nasıl olacak? Bilmiyorum. Hayat durdu."
"Randevu nedir? Hastaneye gitmiyoruz, postaneye gitmiyoruz"
Randevu sisteminden de yakınan Güder, "Bu yıl çiftçiliğe de başladım. 35 yıldır biçercilik yapıyordum. Babam ekip biçiyordu, ben çiftçiliğe başladım. Bu sene bir 50 dönüm yer icarladım. Tam 60 bin lira masraf ettim. Tarlam da burası, ben geri 50 bin lirayı alamam. 20 bin lirayı zor alırım. Motor parası yok, biçer parası yok, 20 bin lirayı zor alırım. Benim suçum, günahım ne ya? Geçen sene 9 bin liraya verdik buğdayı, bu sene de 9 bin lira. Böyle bir dünya varsa desinler. Tarım Bakanı desin ki; böyle bir dünya var desin. Gerçekten inanmıyorum. Böyle bir dünya varsa söylesin. Mehmet Şimşek söylesin. Ekonomi… Sıka sıka, sıka sıka kemer de kalmadı. Al, al bir şey kalmadı. 35 yıldır biçercilik yapıyorum. Ben böyle bu yıl gibi görmedim. Bir de randevu çıktı. Burada ekin biçiliyor, adamın randevusu var. Burayı koyuyoruz, şuraya gidiyoruz. Randevu nedir? Hastaneye gitmiyoruz, postaneye gitmiyoruz. Böyle bir randevu var mı? Bankadan sıra beklemiyoruz, bu biçim. Buraya bırakıp, oraya gidiyoruz leylek gibi geziyoruz. Mevsimlik bir şey, böyle randevu olur mu? Bir litreye yakıyorsa dönümde iki litre çıkıyor. Randevu neymiş randevu? Abi hastaneye mi gidiyoruz ya? Çiftçiye kota kondu bir de randevu çıkarttılar. Adamın tarlası kaldı, randevusu yok. Allah vermesin bir yangın çıksa yanacak adamın tarlası. Biçer yatıyor, Tır yarım oldu, adamın randevusu bitti. Biçer kaldı bu gün" diye konuştu.
"Mahsulümüz de yok, biz masraflarımızı dahi alamıyoruz şu anda"
Yozgat'ın Bahçecik köyünden Sümmani Akgül, bu yıl mahsulün olmadığını, bu nedenle de yaptıkları masrafları dahi alamayacaklarına vurgu yaparak, şunları söyledi:
"10 yıldır çiftçilik yapıyorum. Eskiden beri köylüyüm ama sanayiciydim, şimdi çiftçilik yapıyorum. Vatandaş gerçekten ne yapacağını bilmez bir durumda. Şu anda o sezon bitmiş, iki aydır ekim biçim yapılıyor. Sezon bitmek üzere ofisimiz daha şu anda yeni alıma başlamıştır. Bundan 20 gün önce Yerköy'de biçerdöverler ekin biçiyordu, Güneydoğuyu dahil etmiyorum. Daha dün fiyat açıklandı, zaten açıklanan fiyat bir şey değil. Geçen yılki fiyata veremiyoruz. Mahsulümüz de yok, biz masraflarımızı dahi alamıyoruz şu anda. Hangi bir derdimizi anlatacağız? Şu anda zaten yangın, kuraklık bizlerin kendi hatalarımızı devlete, hükümete veya hiç kimseye mal edemeyiz. Sigorta yaptırmadıysak bu kendi sorunlarımız. Ama devlet de sorumluluk alanın içindeki yapması gerekenleri yapmıyor. Bugün randevu sistemi var. Randevuya kardeşim gelmiyorsan o adamın randevularını iptal et. veya ediyorsan da o insanları çalıştır. Şu anda mahsul yok, ülkemizde genel olarak. Mahsulümüz yok, bunu biliyorsunuz. Ofis gece gündüz çalışsa ne olur ki? Bırak çalışmayı, şu anda randevu almışlar ama ofiste alım çok az, giden yok, randevudan dolayı. Silolarda sıra beklemiyor adam gidiyor hemen yıkıp geliyor ama randevudan dolayı gidemiyor. Şu anda benim biçerdöverler yatıyor, niye yatsın? Hemen biçer, gider, yıkar gelir, bu randevunun sakatlıkları olmasa. Zaten bir kota sistemi çıkarmışsın. Ben kotama göre vereceğim. Hiçbir çiftçi bundan şikayetçi değil ki, oraya gidip de beklemekten. Kardeşim herkes erken gelen gelsin yıksın gitsin. Mahsulüm kuruyor, kuruduğu yerde denesi dökülüyor."
"4 bin liraya, 4 bin 500 liraya arpa istiyorlarmış. 6 bin liraya, 7 bin liraya buğday diyorlarmış"
Çiftçi Akgül, "Geçen yıl 7 bin liraya sattık arpayı, 8 bin liraya sattık buğdayı. Bu sene de aynı fiyata satıyoruz. Belki satamayacağımız gün de olacak, oradan geçmeyen buğdayları tüccarlar almıyor. 4 bin liraya, 4 bin 500 liraya arpa istiyorlarmış. 6 bin liraya, 7 bin liraya buğday diyorlarmış. Zararına bir şeyler" dedi ve şunları belirtti:
"Şimdi adam benden para istiyor, biçerdöverci, haklı. İşçime para veremiyorum diyor. Sen işçisin çalıştığının hakkını alabileceksin bakalım. O adam benden alamayınca veremeyecek. Ben devletten alamayınca veremeyeceğim, zincirleme. 45 gün sonra diyor. Ben 45 gün sonra vereceğine de inanamıyorum. Daha bundan kısa bir süre önce, geçen yılki verdiğim prim paramı aldım, bir yıl geçmiş, daha yeni ve daha da almadık insanlar var. Şu anda mazota en az 4 - 5 bin lira civarında zam geleceği söyleniyor, bir iki gün içinde. Biz adamlarla fiyat kestik, 'mazota zam gelirse ben otlarım' diyor. Ben diyorum anlaştık arkadaş. Ne yapacak bilmiyoruz."