10. Girişimsel Radyoloji Yıllık Toplantısı
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Radyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Füruzan Numan, açık ameliyat olmadan girişimsel radyoloji yöntemiyle tedavi olan hastaların şaşkınlık yaşadığını belirterek, "İşin en komik tarafı hasta yara istiyor" dedi.
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Radyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Füruzan Numan, açık ameliyat olmadan girişimsel radyoloji yöntemiyle tedavi olan hastaların şaşkınlık yaşadığını belirterek, "İşin en komik tarafı hasta yara istiyor" dedi.
Türk Girişimsel Radyoloji Derneği (TGRD) tarafından Belek Turizm Merkezi'ndeki bir otelde düzenlenen 10. Girişimsel Radyoloji Yıllık Toplantısı kapsamındaki basın toplantısında konuşan TGRD Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Mehmet Halil Öztürk, girişimsel radyolojide yüksek teknoloji kullandığını söyledi.
Yüksek teknolojinin, hastalara konforlu tedavi imkanı sunduğunu belirten Öztürk, bu tedavi yönteminin pahalı olduğuna işaret etti. Malzemelerin temini konusunda da bazı sorunlar yaşamaya başladıklarını anlatan Öztürk, "SGK'nın son yapmış olduğu fiyat değişikliği sebebiyetiyle birçok işlemimiz tehlike altına girdi. Çünkü her işlemimizin bir kritik malzemesi, bu kritik fiyatlandırma sebebiyle temin edilememe riski altında. İşlem için gerekli olan 9 malzemeyi buluyorsunuz bir tanesini bulamıyorsunuz" dedi.
Girişimsel radyolojideki sorunlardan birinin halen resmi bir yan dal olamamasından kaynaklandığını vurgulayan Öztürk, şöyle konuştu:
"Radyolojinin altında bir yan dal ya da ayrı bir bilimsel dal olmamamız, bu işlemleri yaygınlaştırmamızı, daha çok ulaşabilir olmamızı engelliyor. Yan dal ya da bağımsız bir bilim dalı olamadığımız için, hastalarımız bize doğrudan ulaşamıyor. Ancak doktorların yönlendirmesiyle bizlere ulaşabiliyor. Bu durumda da vatandaşlarımız yanlış yerlerde zaman kaybedebiliyor."
"Hasta yara istiyor"
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Radyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Füruzan Numan, girişimsel radyolojide açık ameliyatlar yapılmadığı için hastaların tedavi olduğuna inanmakta güçlük çektiğini söyledi.
Hastaların girişimsel radyolojiyi hafife aldığını savunan Numan, "İşin en komik tarafı, hasta yara istiyor. Karnında yara yok, inlemiyor. Aile gelip başında ağlamıyor, sızlamıyor. Yoğun bakım yok. Hiç trajik bir olay yok. Hasta duruma inanamıyor" diye konuştu.
Girişimsel radyoloji sonrasında hastaya yapılanları tek tek anlattıklarına değinen Numan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İnsanoğlunun yıllarca öğrenilmiş cerrahi alışkanlığı var. Cerrah ne yapar? Ameliyat eder, kurtarır. Ama bir radyoloğun girip bu işi çok rahat bir şekilde yapıp çıkması algılanamıyor. Bütün olay bu. Çok büyük bir ameliyatı çok büyük hazırlıklarla yapıyorsunuz ama hasta hiç hissetmiyor."
"Her gün en az yarım saat yürünmeli"
TGRD Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Levent Oğuzkurt, toplardamardaki kapakların yetersizliğine bağlı gelişen bir toplardamar hastalığı olan varis konusunda bilgi verdi.
Varisin kadınlarda ve gelişmiş ülkelerde daha sık görüldüğünü ifade eden Oğuzkurt, şunları kaydetti:
"Yeni iş ve yaşam koşulları nedeniyle bacaklarımızı eskisinden daha az hareket ettiriyoruz. Çünkü daha az yürüyor, daha çok oturup daha uzun süre ayakta hareketsiz kalıyoruz. İşe gitmek, okula gitmek ya da gezmeye gitmek için yürümüyor hemen her zaman araçlara binmeyi tercih ediyoruz. Bu bazen bir tercih bazen de bir zorunluluk. Varis herkeste görülmekle birlikte hareketsiz yaşam tarzı olanlarda daha sık görülüyor. Hareketsiz yaşam vücuttaki birçok organ ve uzvun çalışması için kötü sinyaller verir. Bu nedenle herkesin mümkünse her gün en az yarım saat yürüyerek, yüzerek ya da bisiklete binerek bacaklarını çalıştırması gerekir. Çünkü vücudumuz böylesinin doğru olduğunu söylüyor."
Girişimsel radyolojideki bilimsel gelişmeler ve güncel uygulamaların sunulacağı toplantı, 29 Mart'ta sona erecek.