Haberler
Lübnan-İsrail arasındaki ateşkes için saat veren Biden'dan dikkat çeken Türkiye açıklaması

Lübnan-İsrail arasındaki ateşkes için saat veren Biden'dan dikkat çeken Türkiye açıklaması

Lübnan Başbakanı'ndan ateşkes sonrası kritik çağrı: Derhal uygulayın

Lübnan Başbakanı'ndan ateşkes sonrası kritik çağrı: Derhal uygulayın

Netanyahu ateşkesin ardında yatan sebebi açıkladı: İran tehdidine odaklanmak

Netanyahu ateşkesin ardında yatan sebebi açıkladı

BAE'de öldürülen İsrailli hahamın katilleri Türkiye'de yakalandı

BAE'de öldürülen İsrailli hahamın katilleri Türkiye'de yakalandı

Yılda 450 Bin Kadın Meme Kanserinden Hayatını Kaybediyor

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Sinan Yavuz, ciddi bir sağlık problemi olan meme kanserinin her 8 kadından birinde görüldüğünü, her yıl dünyada 450 bin kadının meme kanserinden hayatını kaybettiğini, ancak son zamanlarda erken teşhisle ölümlerin önüne geçildiğini söyledi.

Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Sinan Yavuz, ciddi bir sağlık problemi olan meme kanserinin her 8 kadından birinde görüldüğünü, her yıl dünyada 450 bin kadının meme kanserinden hayatını kaybettiğini, ancak son zamanlarda erken teşhisle ölümlerin önüne geçildiğini söyledi.

Prof. Dr. Yavuz yaptığı açıklamada, bundan 10 yıl öncesine dek meme kanserinin 'ölümcül bir hastalık' olarak nitelendirilirken, günümüzde erken tanı konulduğunda hastaların uzun yıllar sağlıklı bir yaşam sürebildiğini, erken teşhis sayesinde memenin alınmasına da gerek duyulmayabildiğini kaydetti. Yavuz, ciddi bir toplum sağlığı problemi olan meme kanserinin kabaca her 8 kadından birinde görüldüğünü belirterek, "Her yıl dünyada yaklaşık 450 bin kadın meme kanseri nedeniyle yaşamını yitiriyor ki bu tüm kadın kanserlerine bağlı ölüm nedenlerinin yüzde 14'ü gibi yüksek bir rakamını oluşturuyor. Oysa obezite, hareketsiz yaşam ile alkol tüketiminde artış nedeniyle kadınlarda daha sık görülen meme kanseri erken teşhis edildiğinde hem meme koruyucu cerrahi şansı doğuyor, hem de hayat kurtarıcı bir tedavi mümkün olabiliyor. Öyle ki her 2 kadından 1'inin memesi korunabiliyor. Günümüzde modern tedavi yöntemleriyle uzun sağ kalımların elde edildiği bu hastalık grubunda, dişiliğin sembolü olan memenin korunarak radikal cerrahi tedavilerin uygulanabiliyor olması, psikososyal bakımdan da bir kadın için oldukça büyük öneme sahip. Bu nedenle kadınların kendi kendine muayene ve rutin muayenelerini asla atlamamaları gerekiyor" dedi.

Yavuz, uygun tarama testleriyle meme kanserinin erken teşhis edilmesinin hayat kurtarıcı bir role sahip olduğuna dikkat çekerek şunları kaydetti:

"Ailesel kanser öyküsü olmayan ve standart risk grubunu oluşturan kadınlarda 20 yaşından itibaren aylık kendi kendine meme muayenesi, eğitim verilerek başlatılmalı. 35 yaşından itibaren yıllık klinik meme muayenelerinin hekim tarafından gerçekleştirilmesi öneriliyor. 40 yaşından sonra da 2 yılda bir, 50 yaşından itibaren ise her yıl mamografik tarama testlerinin başlatılması erken tanı için son derece önem taşıyor."

Riskli grubun rutin muayenelere daha erken yaşta başlaması gerektiğini anlatan Yavuz, "Birinci derece yakınlarında meme kanseri, yumurtalık kanseri, rahim kanseri, kolon kanseri ile prostat kanseri öyküsü olan kadınlar yüksek risk grubuna giriyor. Özellikle anne ve/veya kız kardeşlerinde meme kanseri olan kadınlar yüksek risk altında. Aile bireylerinden en genç kanser teşhisi alan kişinin tanı anındaki yaşından 10 yıl önce, kadına tarama testlerinin başlatılması gerekiyor. Örneğin annesi 33 yaşında kanser tanısı almış bir kadında 23 yaşından itibaren yıllık hekim klinik meme muayenesi ve meme ultrasonografisi ile tarama sürecine girilmeli. Genel olarak ailede kanser hastalığı bulunan kadınlarda 25 yaş klinik muayene ve tarama testlerinin başlatılması için en uygun dönemi oluşturuyor" diye konuştu.

Mamografinin özellikle 35 yaşından sonra çok önemli olduğuna işaret eden Yavuz, şöyle devam etti:

"35 yaş altındaki kadınlarda mamografinin duyarlılığı az olduğu için klinik meme muayenesi ve ultrasonografik inceleme ön planda oluyor. Şüpheli durumlarda meme MRG (Manyetik Rezonans Görüntüleme) daha iyi bilgi verebiliyor. Mamografi 35 yaşından sonra daha uygun bir yöntem ve uluslararası kabul gören en önemli tarama testi. Meme dokusunun yoğun olarak korunduğu kadınlarda yaş ne olursa olsun mamografinin yanı sıra ultrasonografi ve gerekirse meme MRG ile şüpheli lezyonların netleştirilmesi yoluna gidiliyor. Yüksek şüphe uyandıran lezyonların biyopsiyle araştırılması ise en doğru yaklaşımı oluşturuyor." - ADANA

Kaynak: İhlas Haber Ajansı / Yaşam
title