4. Uluslararası Katılımlı Aile Hekimliği Kongresi
Antalya'da düzenlenen 4.Uluslararası Katılımlı Aile Hekimliği Kongresi'nde, aile hekimlerinin kanserle mücadelede daha etkin rol alacağı belirtildi.
Antalya'da düzenlenen 4. Uluslararası Katılımlı Aile Hekimliği Kongresi'nde, aile hekimlerinin kanserle mücadelede daha etkin rol alacağı belirtildi.
Antalya'nın Belek bölgesinde düzenlenen 4. Uluslararası Katılımlı Aile Hekimleri Kongresi'nin basın toplantısında, Türkiye'de yılda yaklaşık 175 bin kişiye kanser teşhisi konulduğu, kanser vakalarının yaklaşık üçte ikisinin ise erkeklerde görüldüğü bildirildi. Türkiye'deki kanser vakalarının önemli kısmının sigara ve obeziteyle ilişkili olduğuna dikkat çekilirken, doğru korunma stratejileriyle kanser vakalarının üçte birinin önlenebildiği ifade edildi.
Aile Hekimleri Derneği Federasyonu (AHEF) Başkanı Dr. Murat Girginer, çevresel etkenlerin, kanser oluşumunda yüzde 90-95 etkili olduğunu belirterek, "Kanser oluşumunda etkisi olan kötü beslenme, hareketsiz yaşam, tütün ve alkol kullanımı ile güneş ışığının zararlı etkilerine maruz kalma gibi çevresel etkenlerin kontrol altına alınması kanser görülme sıklığını azaltıyor. Dolayısıyla sağlıklı yaşam davranışlarıyla kanserden korunmak mümkün olabiliyor. Tarama programları sayesinde erken teşhis konularak yaşam süreleri uzatılabiliyor. Dünya nüfusunun yüzde 8'i kanser bakımından takip edilirken, Türkiye'de nüfusun yüzde 27'si kanser gelişimi açısından takip altında tutuluyor" dedi.
"MEME, RAHİM AĞZI VE BAĞIRSAK KANSERLERİNDE ERKEN TEŞHİS İMKANLARI ARTACAK"
Aile hekimlerinin asli görevleri olan koruyucu hekimliği uygulamaya başladıklarını ve "Kansere dur" dediklerini söyleyen Dr. Girginer, uygulanan kanser tarama programlarının etkinliğinin artırılması için ulusal standartlar belirlendiğini ve yayınlandığını kaydetti. Girginer, "Bu çerçevede, ülkemizde meme kanserinin daha erken yaşlarda görülmesi nedeniyle meme kanseri tarama yaşı 40'a indirilmiştir. Rahim ağzı kanserlerinin erken teşhisi için 30-65 yaşları arasında devam edilen smear (sürüntü) programına HPV testleri de ilave edilmiştir. Ayrıca bağırsak kanserlerine yönelik ülke genelinde 50-70 yaşlar arasındaki vatandaşlarımızın dışkıda gizli kan testi ile taranmaları sağlanacaktır. Bütün bu taramalar sayesinde bu üç kanser türünde de erken teşhis imkanları artacak ve hastalarımızda ciddi yan etkilere neden olan tedavilerin önüne geçilecektir" diye konuştu.
"AİLE HEKİMLERİNİN OLUŞTURDUĞU VERİ TABANI, SAĞLIK POLİTİKALARINI BELİRLEMEDE ETKİLİ OLABİLECEK"
Türkiye'nin en önemli eksiklerinden biri olan sağlık ile ilgili istatistiksel veri tabanı göz önüne alındığında hastaların takip formları ve yapılan ve yapılacak olan anketlerin ülkenin sağlık profilini oluşturmada ne kadar önemli olduğunun altını çizen AHEF Başkanı Dr.Murat Girginer, orta ve uzun vadede sağlık ile ilgili toplumsal risklerin ve olasılıkların önceden bilinmesi, koruyucu hekimlik ve sağlık yatırımlarının yapılmasında söz konusu veri tabanının pusula görevini yerine getireceğini söyledi. Dr. Girginer, öte yandan iç ve dış piyasada sağlık endüstrisinin yapacağı yatırımların belirlenmesinde de toplum beklentisi ve ihtiyaçlarının, önceliklerin ortaya konulması bakımından aile hekimliği veri tabanının çok büyük öneme sahip olduğuna dikkat çekti.
"AİLE HEKİMLERİ MEME KANSERİ KONUSUNDA FARKINDALIK OLUŞTURUYOR"
AHEF olarak toplum sağlığı konusunda ve özellikle kanser ile ilgili duyarlı ve sorumlu olduklarını, düzenledikleri kongre ile ortaya koyduklarını hatırlatan AHEF Başkanı Dr. Girginer, şunları söyledi:
"Pembe Kurdele Derneği ile yaptığımız ortak çalışma ile aile hekimlerine meme kanseri ile ilgili farkındalığın anlatılması hedefleniyor. Pembe Kurdele Derneği Başkanı Prof. Dr. Ekmel Tezel tarafından hazırlanan 'Meme Kanserinde tanı algoritmaları' AHEF tarafından Türkiye genelinde e-kitap olarak yaklaşık 20 bin aile hekimine ulaştırıldı. AHEF olarak ülkemizin önemli sorunlarından kanser, obezite, hipertansiyon,diyabet, kardiyovasküler hastalıklar gibi konularda halkı bilinçlendirmek ve bilgilendirmek için projeler yapmayı planlamaktayız. Türkiye'nin nüfusu ve artan sağlık harcamaları göz önüne alındığında koruyucu hekimliğin ve dolayısı ile aile hekimliğinin önemi bir kez daha ortaya çıkmaktadır. Dünya'da Amerika Birleşik Devletleri başta olmak üzere pek çok ülke artan sağlık harcamaları ile başa çıkmakta ciddi zorluklar yaşamaktadır. Koruyucu hekimlik uygulaması sağlık harcamalarının kontrolü ve sınırlandırılmasında çok önemli bir avantaj sağlarken ülkemizde bu uygulamanın baş aktörlerinin aile hekimleridir. Aile hekimleri asli görevleri olan bu koruyucu hekimlik hizmetlerini sunmalıdır. Oysa aile hekimleri görev tanımlarında olmayan başka kurumların başka disiplinlerin işleri yüklenmekte ve aile hekimlerinin asli görevlerini yapmaları ve bu ülke insanının layık olduğu koruyucu sağlık hizmetini almalarına engel olunmaktadır. Bu ülke insanının sağlıklı yaşamaya, sağlıklı yaşlanmaya hakkı vardır. Aile hekimliğinin görevleri olmayan iş yükleri nedeniyle asli görevleri olan koruyucu hekimlik yapmalarına engel olunmakta ve vatandaşın sağlık hakkı engellenmektedir. AHEF ve aile hekimleri bu ülke insanına layık olduğu koruyucu sağlık hizmetlerini sunmaya devam edecektir. En önemlisi koruyucu hekimlik sonra rehabilite edici hizmetler geliyor. Koruyucu hekimlik çok önemli. Aile hekimleri olarak meme kanseri taramasıyla ilgili bazı periyodik muayene programlarına başlanıyor."
"AİLE HEKİMLERİ GÖREVLERİNİ YERİNE GETİREMİYOR"
Aile hekimlerinin asli grevlerini görevlerini yerine getiremediğinin de altını çizen AHEF Başkanı Dr. Murat Girginer, her bireyin sağlıklı yaşama hakkı olduğunu, bunun ancak aile hekimleri aracılığıyla yapılabildiğini söyledi. Dr. Girginer, "Meme kanserine 'dur' demek istiyoruz ama bu görevi yapmamızı bir şekiyle de engelleyen ve üzerimize yüklenen ekstra yükleri de kabul etmediğimizi bir kez daha söylemek istiyorum. Biz meme kanserine 'dur' diyeceğiz. Elimizden geleni yapacağız. Aile hekimlerinin eğitim eksikliği olduğunu asla kabul etmiyoruz. Sahada yıllardır çalışan hekimleriz. Aynı zamanda tıp eğitiminin acillerde yapılmadığını bütün dünya biliyor. Bu gerçekçi bir yaklaşım değil. İkinci üçüncü basamaktaki hasta yoğunluğunun sebeplerini araştırmak lazım. Burada bizim için önemli sebep acile başvuran hastaların aslında acil olmaması. 70 milyon ülkeni acil müracaatı 90 milyon. Aile hekimlerine başvuran hastalardan 3 TL katkı payı alınıyor: Acil servise gidenlerden katkı payı alınmıyor. Katkı paylarını tam tersine çevirmek lazım. Aile hekimlerine gidenlerden katkı payı alınmaması, acile gidenlerden alınması lazım. Bunun böyle önlenebileceğini düşünüyoruz. Başka kurumdaki hekimler yerine bizim yedek kuvvet olarak çalışmamızın doğru olmadığını düşünüyoruz. Acil hizmetler ayrı bir tıp bilim dalıdır. Hastanedeki hekimlerin kendi içlerinde çözmesi gereken bir sorun olarak değerlendiriyoruz" diye konuştu.
Sağlıkta birinci basamak olan aile hekimlerinin yeterli eğitim sahibi olmadığı düşüncesinin kendileri için çok yaralayıcı olduğunun altını çizen Dr. Girginer, "Eğitim eksikliğimiz yok. Aslında hekime şiddetin de sebeplerinden biridir bu anlayış. Halkımız bu haberleri okuyarak hastaların kafasında hekimin itibarıyla ilgili soru işareti oluşturuyor. Bu ülkede tıp doktoru diploması olan herkes, hasta bakma yetkisi ve bilgisine sahiptir. Bunun dışında uzmanlık eğitimini sürekli dile getirilmesi doğrudur. Bütün aile hekimleri bu programlara dahil edilebilir ama bunun zorunlu olarak ortaya konulması çok hatalı" dedi.
"SÖZLEŞMELİ DOKTORLAR ALINABİLİR"
Hastanelerdeki nöbetçi doktor açığının kapatılması için Kamu Hastaneleri Birliği tarafından hizmet alınabileceğinin de altını çizen AHEF Başkanı Murat Girginer, "Hastaneler dışında farklı alanlarda görev yapan, genç emekli olan çok sayıda hekim var. İsteyen hekim, aile hekimleri de dahil acilde çalışmak için başvurup buradaki açığı kapatmaya çalışsın. Hastanede çalışan doktorları özendirmek için ise nöbet ücretleri artırılabilir. Oradaki yığılmayı başka hakimlerle kapatmanın, o hekimlerin gerçek hizmetlerini engellemenin bir anlamı yok. Ülke olarak yapmamız gereken, aile hekimiliğini beslemek, hastaların birinci basamak başvuru sayısını artırmaktır" dedi.
EĞİTİM FAALİYETİ
Pempe Kurdele Derneği Başkanı Prof.Dr. Ekmel Tezel ise yıl başından itibaren eğitim faaliyetleriyle başladıklarını, bu kapsamda 22 bine yakın aile hekimine meme kanseriyle ilişkili tanı orgaritmaları kitapçığı hazırlandığını kaydetti. Amaçlarının, aile hekimlerinin tam donanımlı olmasını sağlamak olduğunu hatırlatan Ekmel Tezel, "Her uzmanlık grubu kendi alanında derinlemesine bilgiye sahip ama aile hekimleri her alanda her şeyi bilmek zorundalar. Bu da ancak eğitimle yapılabilir. Bunun için faaliyetlerimizi bu konuda yoğunlaştırdık. Sağlıkta tedavi mümkün ancak önlemek daha önemli. Özellikle değiştirilebilir birtakım risk faktörlerini taşıyan bireylerin bilinçlendirilmesi için aile hekimlerine çok önemli görevler düşüyor. Burada basın mensuplarına da önemli görevler düşüyor. Burada önemli olan şey farkına varabilmektir. Meme kanserinin ailesel faktörleri Angelina Jolly ile duyuldu. Bundan da memnun olduk. Meme kanseri konusunda bir farkındalığa sebep oldu" dedi. - ANTALYA