Süper Lig’e dönüş | Medipol Başakşehir
Sessiz sedasız ligin üst sıralarına senelerdir kamp kuran Başakşehir’in zirveden ayrılmaya niyeti yok. Bu sene de istikrarlı oyununu sürdüren İstanbul ekibi, bu kez Okan Buruk’la şampiyonluk hayalinin peşinden gidiyor.
Sessiz sedasız ligin üst sıralarına senelerdir kamp kuran Başakşehir’in zirveden ayrılmaya niyeti yok. Bu sene de istikrarlı oyununu sürdüren İstanbul ekibi, bu kez Okan Buruk’la şampiyonluk hayalinin peşinden gidiyor.
Kadro istikrarının getirdiği başarı, sürdürülebilir bir vaziyette devam ediyor. Taraftar baskısının hissedilmediği, kendi taraftar sayısının neredeyse 15-20 katı kadar dolu tribünler önünde oynadığı bilinçli futbol, Başakşehir’in neden üst sıralarda yer aldığını anlatır nitelikte.
İlk 26 hafta
Lig Başakşehir için hiç de iyi başlamamıştı. İlk iki haftada alınan iki mağlubiyet herkesi şaşırtmıştı. Okan Buruk’un bu görev için uygun olmadığına dair birçok haber çıkmıştı bile medyada. Ama ne olduysa bu iki maçtan sonra oldu. Bir sihirli değnek adeta Başakşehir’i şaha kaldırdı.
Ligin ikinci haftasında Fenerbahçe’ye mağlup olan turuncu-lacivertli ekip, bu maçtan sonra oynadığı 16 karşılaşmada mağlubiyet yüzü görmedi. İstanbul ekibinin yükseliş trendinde olduğu dönemde belki de en dikkat çekici detay, kötü oynadıkları karşılaşmalarda bile en az bir puan almayı başarmalarıydı. Beşiktaş, Trabzonspor ve Sivasspor’dan birer puan alıp Galatasaray’ın iç sahadaki 41 maçlık yenilmezlik serisine de son veren Başakşehir, sezonun ilk yarısını ikinci sırada tamamlamayı başardı.
Lig devam ederken aynı zamanda UEFA Avrupa Ligi gruplarında da mücadele eden Okan Buruk’un öğrencileri, Roma ve M’Gladbach’ın bulunduğu zorlu gruptan çıkmayı başarmıştı. İlk kez hem lig, hem de UEFA Avrupa Ligi aynı anda devam edecekti. İki kulvardan en az birinde aksamalar yaşanacağı tahmin edilse de Başakşehir bu algıyı yerle bir etti. Ligin ikinci yarısında oynadığı dokuz karşılaşmadan yalnızca bir mağlubiyet alan turuncu-lacivertli ekip, UEFA Avrupa Ligi’nde de Sporting Lizbon’u inanılmaz bir maç sonrası “tuş” ederek son 16’ya kalmayı başarmış, bu turda eşleştiği Kopenhag'ı ilk maçta 1-0 mağlup etmişti.
Lig ve Avrupa maçları aynı anda yüksek verimle devam ederken yaşanan salgın nedeniyle liglere verilen aradan nasıl çıkacakları meçhul olsa da mart ayına kadar sergilenen performans, La Liga ekiplerinden Atletico Madrid’e benzetilebilir. Terazinin iki kefesine de ağırlık vermeden dengede uzun soluklu yol almaya devam ediyorlar.
Oyun şablonları
Genel bir dizilişe bağlı kalmak yerine çoğu maçta 4-1-4-1 oynayan ama bunun yanında 4-4-2 ve 4-2-3-1 sistemlerini de oynayan Başakşehir, maç içinde çift liberoya ya da çift forvete dönüş yaptığı maçlar da oynadı.
Okan Buruk’un yegâne isteği, ikinci bölgede topun olduğu bölgede kalabalıklaşmaktı. Bunun için de forvet oyuncularının sürekli mobil olması gerekiyordu. Crivelli gibi güçlü ve rakibi yoran forvet oyuncusuyla bu emelini gerçekleştirdi. Demba Ba’nın da yaşına paralel istekli oyunu takımın oyun iştahını açan başka bir etmen olarak göze çarptı.
Farklı sistemler denendiği için oyun içinde çok fazla zenginlik ve öngörülemezlik mevcuttu. Bir maçta Visca boşta kalıp merkeze koşu yaptığı için sıradaki maçın antrenörü takımını buna göre hazırlıyordu. Ama Okan Buruk bu kez Visca’yı blöf olarak kullanıp İrfan Can Kahveci için boş alan yaratacak bir şablon hazırlıyordu. Hal böyle olunca 26 karşılaşmada yalnızca üç mağlubiyet aldılar.
Tek forvetle oynadıkları maçlarda; savunma ikinci bölgeye çok yakın alanda kurulurken, orta saha merkez oyuncuları savunmaya yakın konumlanıp İrfan Can ve Crivelli de ikinci bölgenin içindeki pas oyunlarına dâhil oluyordu. Kanat oyuncuları ise takım boyunu uzun tutup rakibe zorluk çıkarmak adına kenar forvet rolüne bürünüyorlardı. Rakip zaten merkezde kalabalık olan Başakşehir’i aşamadığı için zorluk yaşarken, bek oyuncularını da emniyet amaçlı Visca ve Elia’yı marke etmesi için görevlendirince hücum anlamında noksan kalıyorlardı.
İstatistiklere baktığımızda çoğu maçta kalesine gelen şut sayısının fazla olduğunu görebiliriz. Bu sayıları yeşil sahaya entegre etmiş olsaydık Başakşehir’in şu an üst sıralarda yer alması çok da mümkün olmazdı. Bu şutların verimli olması işte işin en kritik noktası!
Rakibe şut imkânı tanırken bunu tehlikeli bölgenin dışında yapıyorlardı. Kötü oynadıkları maçlarda ise takımı ipten alma görevi Mert Günok’a kalıyordu. Takıma tabiri caizse “imece usulü” savunma yapmayı aşılayan Okan Buruk, bunu da başarmış durumda. Herkes birbirine yardım ederek açık bıraktığı alanı kapatıp arkadaşını rahatlatıyor.
Kanat ve bek oyuncuları her ne kadar hücumu seviyor ve görevlerini yapıyor olsalar da Başakşehir, kanattan merkeze yönlendirilen pozisyonlarda sıkıntı yaşıyor. Özellikle geniş alanı iyi kullanan kanat oyuncuları, İstanbul ekibini zor duruma sokabiliyor. Başakşehir’in net şekilde göze çarpan bu sorunu için gelecek haftalarda nasıl bir şablon hazırlanacak, bekleyip göreceğiz.
Trio
Edin Visca
Her sene ortalamanın bir iki gömlek üstünde skor katkısı sağlayıp takım savunmasına da aynı derecede katkı veren bir oyuncu olmaya devam ediyor. Okan Buruk’un 26 maçın tamamında ilk 11’de sahaya sürdüğü Visca; hem sıfıra kadar inerek rakip savunmayı zora soktu, hem de bekle stoper arasına yaptığı koşularla savunmanın dengesini bozarak ceza sahası içinde tehlike yarattı. 26 maçta; sekiz gol, 12 asist üreterek yine takımının bayrak adamı olmayı başardı.
İrfan Can Kahveci
Son yıllardaki dikkat çekici oyununu tecrübesiyle harmanlayarak daha “derli toplu” bir görüntü çiziyor. Orta sahada ona verilen görev; ikinci ve üçüncü bölgedeki geçişi hızlandırıp doğru alanlara pas atmak. Oyun içinde taktik gereği kanada yaklaşınca, arkasındaki beki oyuna dahil ederek bulunduğu alanı efektif kullanmayı başardı. Bu sezon 22 karşılaşmada forma giyen milli oyuncu; dört gol ve iki asist üretti.
Enzo Crivelli
Transfer edildiği günden itibaren “Başakşehir’e uygun mu?” diye çok kez sorgulandı. 33 maçta altı gol kaydeden forvetin transferi, oyunu salt rakamlar üzerinden yorumlayanlar tarafından eleştiri oklarının hedefi oldu. Formayı giydiği günden itibaren sahada her şeyini veren, topu ayağına istemek yerine sürekli oyun içinde kendini takım oyunun bir dişlisi olarak kabul ettirmesi herkesin takdirini topladı. Bu sezon 22 maçta kaydettiği, 10 gol ve iki asist de güzel oyununun bir nevi meyvesi oldu.
Geriye ne kaldı?
Medipol Başakşehir - Alanyaspor
Ankaragücü - Medipol Başakşehir
Medipol Başakşehir - Galatasaray
Antalyaspor - Medipol Başakşehir
Medipol Başakşehir - Denizlispor
Konyaspor - Medipol Başakşehir
Medipol Başakşehir - Kayserispor
Kasımpaşa - Medipol Başakşehir