Modern Futbol Nedir?
Herkes kullanıyor, futbol konuşurken mutlaka lazım oluyor.
Futbol sohbetlerinde bakış açısı sınırsızdır. Bir pozisyon, bir futbolcu, bir takım üzerine sayısız yorum yapılır ve fikirlerin sıklıkla argümana ihtiyacı olmadığından her şey hesaba katılır. Duygular, sevinçler, kaçan goller, yatan kuponlar… Bunların hepsi daima birer veridir. Muhabbet uzar, genelde bir yere varmaz ama değişmeyen gerçek şudur ki, her fikrin bir muhalifi vardır. An gelir, nesnel başarılar ve topluma mal olmuş efsaneler dahi yalanlanır. Kupalar, şampiyonluklar, gol krallıkları; halbuki aslında şu şu şartlarda elde edilmiş olabilir. Bir şeyler ters gitse bambaşka şeyler konuşuluyor olunabilir ve o anda devreye bazı tabirler girer.
Saha içinde futbolun kırılma anlarını belirleyen 11 isim
Modern futbol, işte bunlardan biri. Bir milat koymak gerektiğinde, öncesiyle sonrası arasında bir karşıtlık kurmak lazım geldiğinde kullanımı sihir yaratır. Maç görüntülerini izleyemediğimiz nice isimli futbolcu ya da demeçlerini okuyamadığımız nice etkileyici antrenör, yeri gelir 'modern futbolda' sözüyle üzerine konuşulanlardan ayrılır. Yeri gelir, geçmişle bugün arasında perde olur. Değişimi anlatmaya çalışır, ama her daim kullananın öne sürdüğü fikri destekler. Anlamı sürekli değişir.
Bugünün futbol tartışmalarında 'modern futbol' tanımı birbirinin aynı iki insana rastlamak, neredeyse imkansız. Bir değişimi, farkı, artık eskisi gibi olmayana anlatmasına karşın modern futbolun geniş kabul gören bir miladından söz etmek mümkün değil. Ne zaman eskisi gibi olmamaya başladı sorusuna verilen cevaplar birbirinden çok farklı. Ancak bana öyle geliyor ki, en azında futbol üzerine yazıp çizenler, kendi fasit dairelerinde anlamda ortaklaşmayı sağlarsa tartışmalar bazen bir sonuca bağlanabilir.
Eski bir tartışma
Kelime anlamı itibariyle modern, çağdaş kelimesinin yerine kullanılır. İçerisinden yaşanan dönemde geçerli, geçmişteki gibi değil manasını içerir ve bu şekilde kullanıldığında ifade ettiği anlam açıktır. Bir futbolcu, bir antrenör, bir takımın oyunu eğer modernse kazanabilir, başarabilir ve süreklilik arz edebilir. Örneğin Türkçe futbol yazılarında kullanılan bazı önemli kavramların çevirmeni ve mucidi Doğan Koloğlu, bir keresinde şöyle yazmıştır:
Saha dışında futbolun kırılma anlarını belirleyen 11 isim
"Modern futbol topsuz oynanıyor. Bizim futbolcularsa topa endeksli hareket ediyor, top varsa oyundalar. Yoksa seyirci gibiler." 19 Şubat 1998, İsrail 4-0 Türkiye maçı sonrası
Rahmetli gazeteci, bu yazısında futbolun 'eskisi gibi' olmadığı iddiasında. Eskiden toplu oyunun taşıdığı önemin bir kısmını, hatta belki de büyük bir kısmının topsuz oyuna devrolduğunu ve Türkiye Milli Takımı'nın oyuncularının bu duruma uyum sağlayamadığını düşünüyor. Yahut tersten bakarsak, futbolda topla oynamanın topsuz oyuna göre çok daha önemli olduğu zamanlar olmalı ki, topsuz oyun görece önem kazanmış olsun. Bu noktada ülkemiz basınında biraz daha geriye gidersek, henüz Türkiye'de futbolun profesyonelleşmediği günlerden bir yazıdan bahsetmemiz yerinde olacaktır:
"Avusturyalıların Viyana klasik futbol sistemini terk ederek modern futbola intibak etmeleri pek tabiidir ki zaman meselesidir. Ancak bu zaman zarfında Avusturyalıların arzu ettikleri neticeleri alıp alamayacakları şüphelidir. (…) Rakiplerini 4-1 yenmelerine karşın, sahada yeni futbolu yadırgadılar. Yeni futbol sisteminde topla fazla oynamanın neticeye ulaşmaktaki mahzurlarını bildikleri halde Wacker'in futbol yıldızları topla oynamakta zaman zaman ısrar etmişlerdir." 18 Mart 1958 – Faruk Keskinel
Bu yazıdan anlıyoruz ki futbolda topla oynamanın önemi, daima tartışmalı bir meseleydi. Bir döneme damga vuran Avusturya futbolu, söz konusu yazıda da öngörüldüğü gibi sonraları sahneden çekildi. Ama bunun nedeni oynama biçimine ilişkin bir değişiklik miydi, yoksa çok farklı dinamikler mi etkili oldu; tüm bunlar soru işaretleri içermekle birlikte bu yazının konusu değil. Buradan öğrendiğimiz şu ki, 'modern' tabiri çağdaş; yani geçerli olanı ifade ettiğinde kolayca anlaşılabiliyor. Sağlamasını yapmak da mümkün, eğer İsrail'e 4-0 yeniliyorsanız modern değilsiniz.
Ortak iyi ve kötü örnekler
Ancak bir de 'iyi' olanı ifade etmesi durumu var. Bunun da arkasında ülkenin çağdaşlaşma sürecinde dile yerleşen 'modern' sözcüğünün ulaşılması gereken ideal ve ortak iyi gibi manalara sahip olması yatıyor olmalı. Bir şey modern ise bizi ileriye götürür, eğer değilse ama işe yarıyor olsa da zaman içerisinde yanlışla sonuçlanır ön kabulüne sıkça rastlanıyor ve en çok da fazlasıyla muğlak kullanıldığı görülüyor:
Bağış Erten: "Futbol tanrıları modern zamanların 'realist' futbolu karşısında ilk defa romantiklerin kalbine göre bir son hazırladı ve Barça son dakikada Chelsea'yi eledi." 8 Mayıs 2009
Mehmet Demirkol : "…Ancak sonradan başlarına iş açacak iki zaafları vardı. Modern futbolun emrettiği üzere savunmalarını ileri çıkarıyorlardı. Ama hiç beceremedikleri bir ofsayt taktiğine de takılmışlardı." 20 Mart 2010
Banu Yelkovan: "Dünya Kupası gösterdi ki modern futbolda artık 'joga bonito' öncelik değil. Rasyonel, pragmatik, realist... Şampiyonlar Ligi'nde şekillenen akım, Dünya Kupası'nda zirveye ulaştı. Futbolda yeni dalga artık bu." 6 Temmuz 2010
Demirkol'un iddiasına göre modern futbol savunmanın ileri çıkartılmasını emrediyor. Ancak biz biliyoruz ki 2004'te Yunanistan ve yazının yazıldığı sezon Inter savunmayı derinde kurarak büyük turnuva kazanmışlardı. Yani geçerli olandan, kazanandan bahsetmiyor. O halde geriye iki seçenek kalıyor; ya kişisel fikrinde "iyi" olandan bahsediyor ya da genel geçeri vurguluyor. Ama örnekler gösteriyor ki, savunmayı öne çıkartmadan da başarmak mümkün.
Erten ve Yelkovan ise kendilerinde çizdikleri modern futbol çerçevesinde rasyonel, pragmatik ve realist olanın kazanmaya başladığı, geçmişte ise böyle olmadığı iddiasındalar. Almanya'nın yarım asrı aşan daimi başarısı ya da Brezilya'nın en çok kazanan ulusal takım olmasına karşın dönem dönem yaşadığı hayal kırıklıkları bu pencereden nasıl görünüyor acaba? Mantığa oturmadığı kesin, fakat bu ikilinin Demirkol'un saha içi odaklı 'modern futbol' tabirinden farklılaştığı aşikar. Sözü edilen topyekün bir değişim ve vardıkları sonucun tutar yanı yoksa da çıkış noktası önemli.
UEFA'dan bir müdahale
Modern olan, aynı zamanda geçmiştekinden çok daha karmaşık olandır. Bu yönüyle futbolun birden fazla miladı olduğu ve şu günlerde yaşadığımız bazı şeylerin geçmişte var olmadığı ya da bu kadar sık ve yoğun görülmediği kesin. Öyle bir şeyler oldu ki futbol, başka bir şeye dönüştü ve her şey birbirine karıştı, kontrolden çıktı. Bu konuda mevki sahibi bir futbol adamına kulak vermek iyi olabilir.
Michel Platini'nin başdanışmanı ve UEFA'nın perde arkasındaki en önemli akıllarından biri olan William Gaillard'a göre futbolun yaşadığı en büyük kırılma noktası, 80'lerin ikinci yarısından sonra gerçekleşti. Bu dönemden sonra futbol, yüzyıldır kendi hukukunu oluşturan futbol politikacılarının ve esas paydaşlarının kontrolünden çıktı. Tıpkı dünya tarihini benzer şekilde okumasını yapan düşünce adamlarının Fransız İhtilali'ni takiben gerçekleşen Sanayi Devrimi'ne atfettiği rol gibi, havuz sistemi içerisinde gerçekleşen televizyondan naklen yayın ve onu izleyen Bosman Davası futbolda modernliği başlattı. Futbolcu davranışlarından oyunun kurallarına, taraftar tutumlarından hukukun futbola bakışına kadar her şey, bu dönemden itibaren kökünden ve hızlı biçimde değişti. Modernlik, başlı başına bir anlam ifade eder oldu ve şimdilerde yürürlükte olan Finansal Fair-Play da bunun bir parçası. Hem Türkiye'nin ana akım futbol medyasında da Gaillard ile paralel düşünen birileri yok değil:
"Avcı ile Terim dönemleri arasındaki fark, milletler arası futbolun ilkel evresiyle modern evresi arasındaki fark gibi. İlkel dönemde (90'ların ortasına kadar) milli futbolcunun motivasyona ihtiyacı yoktu, çünkü dünyaya kendini tanıtmanın tek yolu ulusal takımla büyük turnuvalara gitmekti. Modern çağda, yani 2000'lerle birlikteyse büyük ligler yüzün üstünde ülkede yayınlanmaya başladı, milli forma artık büyük futbolculara zül geldi." Uğur Meleke - 12 Ekim 2013
Meleke'ye göre futbolun modern çağı, 2000'lerle birlikte ve lig maçlarının dünya çapında naklen yayını ile başlıyor. Aynı zamanda yabancı patronlar aynı dönemde türedi ve en bilinen Roman Abramovich olmak üzere bir akımın başını çekti. Bu dış etkenler, futbolun dışında üretilen paranın futbola yüklü biçimde akışı ile taşları yerinden oynatırken, Uğur Meleke'nin 'modern futbol' tabirine atfettiği tek anlam bu değil:
"Aslında modern futbolda hemen herkes set oyununa mükemmel hazırlanıyor hemen herkes sahaya kusursuz yerleşiyor. Herkes çok koşuyor, herkes çok mücadele ediyor." Uğur Meleke - 28 Kasım 2013
Burada açıkça çağdaş olandan bahseden Meleke, üst düzey futbolda takımların ortaklaştığı bir niteliği vurguluyor. Böyle olduğunda 'modern futbol' tabiri, üstte bahsedilen üç muğlak örnekten ayrışıyor. Geçmişle bugün arasına bir perde çektiğinizde, bunun bir miladı olması gerekiyor. Nitekim oyunu oynama biçimine dair 'modern' düşüncenin, yine tıpkı Avrupa tarihinde olduğu gibi rasyonel düşünce ile başladığını iddia edenler var. Bu açıdan hücum oyuncularına rakibi kovalatan Viktor Maslov, rakibi de kendi oyununun bir parçası yapmasıyla saha içerisindeki modern oynama biçiminin atası sayılabilir.
Modern futbol nedir?
Sonuçta karşımızda dört adet farklı 'modern futbol' tanımı var. Birinci çağdaş ve geçerli olan anlamında, en genel kullanılan şekli. Ancak burada da neler olup bittiğini doğru tespit etmek elzem. Diğeri ise 'ortak iyi' anlamında, genel geçeri ifade ediyor. Bazısı estetik kaygıları öne koyarken, modern kelimesini bu şekilde kullanan bir diğer kısım ise kendi fikrince olması gerekeni bu şekilde ifade ediyor. Üçüncüsü sırada ise ne anlama geldiğini kullananının da bilmediği, bir başı ya da sonu olmayan laf ola beri gele 'modern futbol' var. Arka planı itibariyle 'endüstriyel futbol' ile eşanlamlı sayılabilir, fakat bunun yeni bir şey olmadığı kesin.
Sonuncusu ve sanırım en akla yatkın olanı ise toplu naklen yayın ve Bosman ile başlayan döneme 'modern' adı verilmesi. Futbola giren yeni ve yüklü para ile her şeyin karmaşıklaşması ve futbolcuların kulüplere karşı çok güçlenmesi ile hızlı biçimde gerçekleşen dönüşüm, Avrupa tarihindeki 'modern' ile örtüşüyor. Bugün futbolda söz sahibi olan yeni paydaşlar, başta oyuncu menajerleri ve çok uluslu şirketler bu dönemden önce futbola çok sınırlı şekilde etki ediyorlardı. Şimdi ise zaman zaman esas belirleyici oluyorlar. Saha içerisindeki modern ise sürekli kazanan ve yeniden kazanmak üzere kendini yeniden üretenden başkası değil.