İspanyol Silindiri
Turkish Airlines Euroleague Top 16 turunda 9.hafta geride kaldı.
E Grubu
Haftanın maçında Top 16'nın bu sezonki tek yenilgisiz takımı Barcelona, Fenerbahçe Ülker'i konuk etti. Maça iyi başlayan Barcelona, özellikle Ante Tomic ile boyalı alanı etkili kullandı. Temsilcimiz ise Emir'in oyunu kontrol etme çabalarıyla farkı çok açtırmasa da, Bojan ve Kleiza etkisiz kalınca ikinci çeyrekte geri düştü. Devre biterken Barcelona'nın 45 sayı bulmuş olması, zor bir ikinci yarı olacağının göstergesiydi. Üçüncü çeyreğe Barcelona fırtına gibi başladı. Yalnız burada Obradovic'in ikinci yarıya başladığı beş tercihinin de hatalı olduğu kanısındayım. Emir çok kenarda oturdu, kötü oynayan Bojan ve Kleiza'da çok ısrar edildi, Bjelica daha fazla sahada kalabilirdi. Neticede 7 sayılık fark 3 dakika içinde 20 sayıya çıktı ve maç koptu. Bir ara fark 26'ya kadar çıkmıştı ama 93-73 bitti. Kazanılsa çok ekstra olacaktı ama kötü şekilde kaybedildi.
Haftanın çok kritik maçlarından birinde Milano, Olimpiakos deplasmanına çıktı. İtalya'daki ilk maçı Milano 30 sayı farkla kazanmıştı. Bir kez daha Spanoulis'ten yoksun Olimpiakos, evinde oynamasına rağmen çok zorlandı. Maça daha iyi başlasalar da dakikalar geçtikçe Milano kontrolü ele aldı. Alıştıkları bire birler üzerinden Keith Langford'un dışarıdan, Gani Lawal'ın içerden attığı sayılar, momentumu İtalyanlar'a geçirdi. Son çeyrekte Olimpiakos teslim olmadı, üçlüklerle geri geldiler ama Hackett'ın kritik üçlüğü maçı bitirdi. Olimpiakos'un yenilmesi grupta hesapları karıştırırken, Milano son 8 yolunda büyük bir adım attı.
Bir diğer temsilcimiz Anadolu Efes de Malaga'da Unicaja ile karşılaştı. Maça 17-1 ile inanılmaz başlayan Unicaja, Efes'in maça girmesine hiç fırsat vermedi. Rahat bir tempoyla maçı sürdüren ev sahibi ekip, Zoran Dragic'in 24 sayıyla kariyer rekoru kırdığı geceyi mutlu kapattı. Efes için de umutların artık çok azaldığını söylemek lazım. Unicaja ise rakiplerinin kaybettiği gecede çok değerli bir galibiyet elde etti.
Haftanın en büyük sürprizi ise OAKA'dan çıktı. Panathianikos, grubun son sırasında yer alan Laboral Kutxa'yı evinde ağırladı. Son derece düşük skorlu ve mücadele dozu yüksek geçen ilk yarıyı İspanyollar 28-27 önde kapattı. Pana, Diamantidis dışında skor üreten istikrarlı bir isim bulamadı. Üçüncü çeyrekte Nocioni ve Pleiss ile hücumda müthiş oynayan Laboral, farkı çift hanelere çıkardı. Son bölümde de Pana geri gelemeyince Laboral'in umutları sürdü. Son 7 maçlarını kazanamamışlardı, bu hafta kazanarak grubun dengesini de alt üst ettiler. Ama bizim takımlarımız için iyi oldu.
F Grubu
Grupta liderlik mücadelesi veren takımlardan CSKA Moskova, Zalgiris deplasmanına çıktı. Grupta iddiası olmasa da siyasi nedenlerden ötürü Rusya'yı protesto etmek isteyen Litvanyalılar'ın tribünleri doldurması, maç boyunca yaptıkları tezahüratlar ve sahadaki mücadele, ortaya harika bir maç çıkardı. Son saniyelere büyük çekişme içinde girildi. Zalgiris adına 28 sayıyla oynayan Justin Dentmon'un son hücumdaki üçlüğünü Aaron Jackson bloklayınca, CSKA maçı 88-86 kazandı.
Gruptaki temsilcimiz Galatasaray Liv Hospital, sahasında Avrupa'nın en formda takımı Real Madrid'i konuk etti. Maçın ilk yarısında sahaya çok iyi mücadele koyan, büyük efor sarf eden Galatasaray Liv Hospital, hep oyunun içinde kaldı. Fakat üçüncü çeyrekte eşleşme sorunu yaratan Nikola Mirotic'i bir türlü durduramadık. Mirotic bu çeyrekte 11 sayı bularak dengeyi tamamen Real Madrid lehine değiştirdi. Son çeyrekte çift haneli farkı eritemeyen sarı-kırmızılılar, rakibine mağlup olmaktan kurtulamadı. Belki kağıt üzerinde de eksi yazılan bir maçtı ama Kuban'ın kazandığı haftada iyi olmadı.
Rus temsilcisi Kuban, grubun zirve adaylarından Maccabi'yi evinde konuk etti. İlk çeyreğin sonu ve ikinci çeyreğin başını çok iyi oynayan Kuban, 10-0'lık seriyle oyunun kontrolünü ele aldı. Maccabi sürekli rakibini geriden takip etti. Son hücumda öne geçme şansını yakalasalar da kullanamadılar ve Kuban çok değerli bir galibiyete uzandı. Kronuslav Simon, bu sezonki iyi performanslarına bir yenisini daha ekledi. Galatasaray Liv Hospital için keşke Maccabi kazansaydı.
Grupta son 8 mücadelesi veren takımlardan ikisi Partizan ve Bayern Münih karşılaştı. Bayern, o atmosferde maça çok tutuk başladı. Pavlovic önderliğinde 13-2'lik seri bulan ev sahibi farkı açtı. Kinsey'nin de skora katkı vermesiyle ikinci çeyrekte fark 18'e kadar çıktı. Rahat oyun sonrası maçı kazanan Partizan, iddiasını sürdürdü. Bayern için umutlar azalıyor.
Haftanın oyuncusu
Zoran Dragic: Unicaja için belki kağıt üzerinde grubun rahat maçlarından biri olarak gözüküyordu ama geçen hafta Barcelona'yı elinden kaçıran Efes'e karşı işi sıkı tuttular. Avrupa Şampiyonası ile kariyerini iyice parlatan Zoran Dragic, takımını hücum anlamında sürükleyen isim oldu. Çok iyi yüzdelerle 24 sayı atan Dragic, 3 ribaunt, 3 asist üretirken 4 de top çaldı. Toplamda 30 verimlilik puanı topladı.
Haftanın takımı
Laboral Kutxa: Aslına Olimpiakos'u deplasmanda yenen Milano da buraya aday olabilirdi ama kriterlerim farklı. O maçta Spanoulis yoktu ve Milano, Laboral'e oranla daha iyi bir takım. Grupta iddiası neredeyse yok olan Laboral'in, Panathinaikos deplasmanında hem de böyle rahat şekilde kazanması hiç beklenmeyen bir şeydi. Özellikle Fenerbahçe Ülker'in de işine yaradığını söylemek lazım. Gerisi gelir mi bilinmez ama en azından bir haftalığına herkes Laboral'i konuşuyor olacak.
Haftanın beşi
Keith Langford – EA7 Milano (20 sayı, 8 asist, 5 ribaunt)
Zoran Dragic – Unicaja Malaga (24 sayı, 4 top çalma, 3 ribaunt, 3 asist)
Tarence Kinsey – Partizan (21 sayı, 4 ribaunt)
Andres Nocioni – Laboral Kutxa (16 sayı, 13 ribaunt)
Giorgios Printezis – Olimpiakos (16 sayı, 9 ribaunt)