Haberler

Geleceğin yıldızları #18: Golden Dike - Özel röportaj

Haberler
Güncelleme:
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

İspanya, Fransa ile birlikte 2020’lerin en iyi genç oyuncu havuzlarından birine sahip. Fransa; Theo Maledon, Malcolm Cazalon, Timothe Crusol, Killian Hayes gibi isimlerle geleceğini inşa ederken İspanya;

İspanya, Fransa ile birlikte 2020’lerin en iyi genç oyuncu havuzlarından birine sahip. Fransa; Theo Maledon, Malcolm Cazalon, Timothe Crusol, Killian Hayes gibi isimlerle geleceğini inşa ederken İspanya ; Usman Garuba, Santi Aldama, Tom Digbeu, Hector Alderte, Golden Dike, Carlos Alocen gibi isimlerle geleceğe dair ümit besliyor.

2019 U18 Avrupa Basketbol Şampiyonası’nda ülkesinin altın madalya kazanmasında önemli bir faktör olan Golden Dike, Santi Aldama ile birlikte kendi jenerasyonu arasındaki en iyi oyunculardan biri.

205 santimetre uzunluğunda ve 107 kilogram ağırlığında olan Dike, profesyonel anlamda ilk adımlarını doğduğu şehrin takımı olan Unicaja Malaga’da atarken sonrasında Luka Doncic, Usman Garuba, Willy Hernangomez, Matteo Spagonolo ve daha birçok genç yıldızın parladığı Real Madrid’de forma giydi.

2019’daki yükselişinin ardından okyanusun bir diğer ucunun, birçok genç basketbol oyuncusu için en büyük “arena” hedefi olan Amerika Birleşik Devletleri’nden, Loyola Greyhounds’dan teklif aldı. Arkadaşı Santi Aldama ile birlikte Loyola forması giyen Dike, “garip” olarak nitelendirdiği ilk sezonunda izleyenleri etkilemeyi başardı. Tabii saha içine verdiği önemi saha dışına ve eğitime vermesiyle de farklı bir genç yıldız adayı Dike. Zira eğitimi, basketbola farklı bir perspektif açısı katmak için kullandığını belirtiyor. Ayrıca kültür farklılıklarının getirdiği zorlukları aşmayı da biliyor.


Nasılsınız? Bu dönemde neler yapıyorsunuz?


Teşekkür ederim iyiyim. Kafamı dinlendirmeye fakat vücudumu daima aktif tutmaya çalışıyorum. Dünyanın birçok yerinde değer verdiğim insanlar var. Onlarla konuşup durumlarının iyi olduğundan emin oluyorum. Evde birkaç işle uğraşıyorum. Ödev yapıyorum, sınavları bitiriyorum ve PlayStation’ımda zaman geçiriyorum. Fiziksel olarak diri kalmak için günde bir-iki antrenman yapıyorum. Mobiliteye önem veriyorum. Evde yapabileceğim tüm antrenmanları yapıyorum. Ayrıca bazen salona gidip topla antrenmanlar yapıyorum.




Basketbolla nasıl tanıştınız?


Yedi yaşıma geldiğimde basketbol oynamaya başlamıştım. Açıkçası ilk başlarda tek amacım eğlenmek, boş zamanımı değerlendirmek ve arkadaşlarımla vakit geçirmekti. Fakat yaşım ilerledikçe oyuna olan tutkum arttı. Bu tutkumu ve fiziksel özelliklerimi, yeteneklerimi fark eden antrenörler basketbolda iyi bir geleceğimin olabileceğini söylediler. Onlarla ve ailemle konuşup işleri profesyonel bir hâle getirdim. Malaga genç takımına yükselmemle birlikte hobimi meslek hâline getirdim.


Geçen yıl Real Madrid’in genç takımında forma giydiniz. Mario Nakic, Usman Garuba, Luka Doncic, Matteo Spagnolo derken Real, birçok genç yıldıza ev sahipliği yaptı ve siz de onlardan birisiniz. Oradaki ortam nasıl?


Muhteşem! Bence Real Madrid’de oynamaya karar vermem ve öncesinde onların ilgisini çekebilmem, kariyerimdeki en iyi şeylerden biri. Orada yüzlerce şey öğrendim. Hedeflerime ulaşmak için hem saha içinde hem de saha dışında nasıl bir kimlik yaratmam gerektiğini gördüm. Tecrübeli antrenörlerle çalıştım. Ben ve benim gibilere sürekli yardımcı olan oyuncularla antrenman yaptım. Hedeflerimi belirledim, profesyonel atmosferi yaşadım. Genç yaştayken bunlara sahip olmak, bunları yapabilmek bir sonraki adımı atmamı sağladı.


2019 yazında İspanya U18 takımıyla altın madalya kazandınız. Finalde Türkiye’yi yenmiştiniz. O turnuvadan neler öğrendiniz?


Harika bir turnuvaydı. Mükemmel bir deneyimdi. Türkiye’ye karşı zorlu bir final maçı oynadık. Turnuva boyunca birçok şey öğrendim fakat açıkçası, en önemli şeyleri finalde öğrendim. Bildiğin gibi, az farkla da olsa öndeydik fakat sonlara doğru daima bir çekişme vardı. Fark azalıyordu. Bir ribaund hatta bir perde savunması bile parkedeki genel planımızı altüst edebilirdi. Bazen bunları yaşadık ama günün sonunda şampiyon olduk. Oyunun en küçük parçası bile kariyerinizi değiştirebilir, tıpkı kader gibi.


Bu sezon başında Loyola ile anlaştınız. ABD’de forma giyiyorsunuz. Oraya gitme sürecinizden biraz bahseder misiniz?


Loyola dışında daha birçok okuldan teklif almıştım ancak orası aralarında en fazla ilgimi çeken yerdi. Koç Ivo ve Santi (Aldama) orada olduğu için Loyola ile anlaşmaya karar vermem daha kolay oldu. Çünkü üçümüz de aynı kültürden geliyoruz. Koç Ivo, tam bir Avrupa basketbol uzmanı fakat ABD atmosferini de iyi biliyor. Santi ise uzun süredir arkadaşım. Biliyorsun aynı takımlarda oynadık. Amerika Birleşik Devletleri’ndeki insanlar çok nazik ve öğretici olsa da aynı kültürden geldiğim insanlarla birlikte olmak, aynı dili konuşmak en önemli şey olan adaptasyon için çok kritik. Demek istediğim, çok yetenekli olabilirsin fakat takımın kültürünü, felsefesini anlamıyorsan işler daima zorlaşır. Saha dışı hayatın çok önemli bir faktör.


ABD demişken, oradaki hayatınız nasıl gidiyor?


Ülkemden uzak olmak çok zor, özellikle de bu yaşlarda. Fakat dediğim gibi, Santi ile birlikte konuşup o kültürü öğreniyoruz. Sanırım birkaç gün önce onunla sen de konuştun. O da genel kültür farklılıklarının en çok zorlandığı şeyler olduğunu söylüyordu. Benim için de öyle. Fakat takımdaki arkadaşlarımız bize yardımcı oluyorlar. Kültürleri samimi fakat yapı olarak tamamen farklı. İspanya ile aralarında bir bağ bile yok. Yemekler, danslar, televizyon alışkanlıkları… Bütün bu unsurlara alışmak biraz zordu ama genel olarak ABD’deki hayatımdan keyif alıyorum. Mutluyum.


Bu sezona dair neler söylemek istersiniz?


Çok garipti. Her anlamda garipti. Oyunun kuralları temelde tabii ki aynı fakat birkaç küçük noktada büyük farklar var. Uzun forvet ve pivot pozisyonlarında oynadığım için işler biraz daha zorlaşıyor. Ayrıca sezon da yarıda kaldı. Dediğim gibi, her anlamda garipti. Elimden geldiğini yaptığımı düşünüyorum umarım daima gelişmeye devam eder ve hayallerime ulaşırım.




Sizce oyun özelliklerinizdeki artı ve eksiler neler?


Bence zekiyim. Oyunu iyi okuyup ona göre aksiyon alabiliyorum. Pozisyonumu koruyabiliyorum, pota etrafında iyi bir bitiriciyim. Setlerdeki perde rolünü iyi yapıyorum. Savunmada dört ve beş numaralar karşısında sertim, agresifim. Eksilerimde ise kesinlikle ama kesinlikle şut öne çıkıyor. Daha iyi şut atmam gerekiyor. Ayrıca adam değişim savunması sonrasında daha istikrarlı olmam gerekiyor.


Bireysel antrenmanlarınızda en çok hangi konulara yoğunlaşıyorsunuz?


Pota etrafında “durdurulamaz” seviyeye yaklaşmak için çabalıyorum. Çünkü bu konuda biraz daha iyi olabilirsem gelecekte büyük fark yaratabilirim. Evet, spacing kavramı üçlüğü gerektirdiği için bu tarz klasik uzun hareketlerine çok fazla ihtiyaç duyulmayabilir ama günün sonunda potanın etrafında bitiren ve bu konuda hata oranı düşük olan uzunlara ihtiyaç duyulacak. Bu konuda en iyilerden olmaya çalışıyorum. Tabii diğer departmanlarda da öyle.


En sevdiğiniz hücum ve savunma setleri neler?


Hücumdayken pick&roll sonrası rakibin zayıf savunma kanadına saldırmayı seviyorum. Orayı baskı altına almayı, rakibi boğmayı, dominant bir şekilde sayı üretmeyi seviyorum. Bu setlerde seviyemin yükseldiğini düşünüyorum. Savunmada ise alanda aktif kalan oyuncu rolünü üstlenmeyi seviyorum.


ABD’deki eğitim-basketbol dengesi nasıl?


Harika! Bizim yaşımızdaki basketbol oyuncuları için basketbol ve eğitim, ideal bir uyum içindeler. Basketbola dair onlarca teknik detay öğreniyorsunuz, kariyerinizde büyük bir aşama kaydediyorsunuz. Fakat eğitim, hayata bakış açınızı değiştiriyor. Zihninizi daha iyi çalıştırıyor. Sizi daha iyi bir insan yapıyor.


Hobileriniz neler?


Açıkçası okuldan ve antrenmanlardan, maçlardan dolayı boş zamanım kalmıyor. Oyun repertuvarıma yeni şeyler ekleyip insanları şaşırtmak için çalışıyorum. Kafamı tamamen basketbola veriyorum. Ancak tabii ki bazen zihinsel açıdan rahatlamak için futbol oynuyorum, plaja gidip arkadaşlarımla, kız arkadaşımla zaman geçirmeyi ve konsol oyunları oynamayı seviyorum.


Son olarak Avrupa ve NBA’den favori beşlerinizi sayabilir misiniz?


Biraz zor bir soru. Düşünmem lazım. Sanırım Avrupa ile başlayacağım. Oyun kurucu ikilisi olarak Drazen Petrovic ve Juan Carlos Navarro’yu almak istiyorum. Forvette ise, mükemmel, Toni Kukoc var. Uzun ikilim ise Dirk Nowitzki ve Pau Gasol.

NBA’de ise işler biraz daha kolay. Net bir oyun kurucum yok fakat Michael Jordan, Kobe Bryant ve LeBron James üçlüsünü kısalara yerleştiriyorum. Uzunlarda ise Tim Duncan ve Kareem Abdul-Jabbar var.

Kaynak: EuroSport.com / Spor
title
Close