Avcı, Hiddink'i Bile Aratır Oldu
15 Kasım tarihli Hırvatistan maçından sonra artık takımımızda çok şey değişmesinin gerektiğini konuşuyorduk.
Pek beyhude hislerle izlediğimiz ve 0-0 biten 15 Kasım tarihli Hırvatistan maçından sonra artık ulusal takımımızda çok şey değişmesinin gerektiğini konuşuyor, yazıyor ve hayata geçiriyorduk. Tek isteğimiz Fatih Terim-Mustafa Denizli-Şenol Güneş-Fatih Terim dönemlerinin heyecanını yeniden hissedebilmekti. Ama biz bu dört teknik adamın yarattığı heyecanı tekrar beklerken yeniden Ersun Yanal dönemine girdik. Tek bir oyuncu üzerinden yürütülen konuşmalar hem teknik direktörün hem de oyuncuların dengesini bozarak ulusal takımın şirazesinde kayma yarattı.
HIDDINK'İN PUAN STRATEJİLERİNİ BİLE ARAR OLDUK Avcı ile çıktığımız 4 grup maçında içimizi en çok yaralayan durum sadece 3 puan alabilmemiz değil belli bir puan stratejisini görememek oldu. Çünkü Hiddink dönemindeki puan stratejisini bile hem oyuncuların hem de teknik direktörümüzün demeçlerinde görürdük. Evet Guus Hiddink sadece 3-4 sene önce Avrupa Şampiyonası'nda yarı final oynayan bir takımın deplasmanlarda galibiyet yerine beraberliği de düşünmesini söyleyerek içimizi yaralamıştı ama bu düşünce belli bir zihniyetin örneğiydi. Bunu şöyle açıklamak daha faydalı olur. Daha kura çekildiği gün Türk Milli Takımı'nın Almanya'yı geçemeyeceği belli olmuştu. Sonuçta 2010 Dünya Kupası'nda İspanya'yı elinden kaçırmış bir takımla karşılaşacaktık. Yani Türkiye için en gerçekçi hedef ikincilikti. İkincilik konusunda da en büyük rakiplerimiz Avusturya ve Belçika olduğuna göre bu takımları içeride yenmemiz dışarıda da en azından yenilmememiz gerekiyordu. Hiddink de bunu gerçekleştirdi. Her iki takımı da Şükrü Saracoğlu Stadı'nda mağlup etti. İki deplasmanda da 1-1 ve 0-0'lık sonuçlarla beraberliği alarak bu maçlardan 8 puan çıkardı. Azerbaycan'a karşı alınan sürpriz mağlubiyet olmasaydı belki de son üç maç öncesinde baraj maçlarına kalacağımız kesinleşecekti.
Evet Hiddink diğer takımlardaki performansına göre başarısız olsa da belli bir stratejiyle bizi gerçekçi hedefe ulaştırmıştı. Sadece son baraj maçlarında büyük hatalar yaparak turnuva vizesini kaybetmişti. Ama grupta birinci olma söylemiyle yola çıkan Abdullah Avcı kendisini bu olasılığa o kadar kaptırmış ki ikincilik için gerçekçi bir plan ortaya konmamış. Birincilik ihtimali ilk maçta alınan 2-0'lık sonuçla birlikte suya düşünce de gerçekçi hedeften iyice sapılmış. Bu tarz ikincilik için 3 adaylı gruplarda en gerçekçi strateji içeride 3 dışarıda 1 düsturudur. Biz bunu bile sahaya yansıtamadık. Kaldı ki içeride dışarıda 6'şar puan alalım. AVCI KENDİ HALKLA İLİŞKİLER BAŞARISINI ÇÖPE ATTI Bu 4 maçlık eleme macerasının en garip olaylarından biri de Abdullah Avcı'nın kendisini bu koltuğa getiren halkla ilişkiler başarısını rafa kaldırması oldu. 6 senelik İstanbul Büyükşehir Belediyespor kariyeri ve Hollanda maçının bitişinden önceki kısa süreli Milli Takım kariyerinde Abdullah Avcı'yı hep samimi ve sıcak bulmuştuk. Ancak Avcı kendisini bu pozisyona getiren tüm bu kazanımları tahta-tebeşir, bilgisayar-barkovizyon ikilemeleri vasıtasıyla çöpe attı. Halbuki bu işler bilgisayar-barkovizyon gibi unsurlar üzerinden yürüseydi kendisi bu koltuğa oturamazdı. Çünkü eğer böyle olsaydı zaten Ersun Yanal o koltuktan hiç kalkmazdı.
PEKİ UMUT VAR MI? Ersun Yanal'ın 2006 Dünya Kupası öncesindeki son durumu da Abdullah Avcı dönemine çok benziyordu. Dönemin Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Levent Bıçakçı atik davranmış ve bir zodyak botun üstünde Fatih Terim'i işin başına getirmişti. 4 maçta 3 puanlık durumumuz da o günlerdeki durumumuza çok benziyor. Baraj maçına ulaşabilmemiz için berabere bile kalmamak gerekiyor. Tabii ki en zor virajlar Romanya deplasmanı ve içeride oynanacak Hollanda maçları olacak. Eğer bu iki maçtan da 6 puan alabilirsek, Romanya-Macaristan müsabakalarında da bizi üzecek sonuçlar çıkmazsa kendimizi ikinci pozisyona atabiliriz. Ancak bu durumda da karşımıza en kötü ikincilik problemi çıkacak. Toplamda 9 grup olduğu için 8 takımlık baraj müsabakalarına katılabilmek için en kötü ikinci olmamak gerekiyor. Milli Takımımız son 6 maçta 18 puan çıkarsa dahi en kötü ikinci olma gibi bir ihtimal mevcut. Yani durum fazlasıyla karanlık. Peki umut var mı? Türklerin olduğu yerde her zaman umut kırıntıları vardır ve bu umut kırıntıları onu tabuttan çıkarabilir.
ANALİZ - Erdi AYDEMİR (Futbol Extra Kasım/2012)