Haberler

Prof. Dr. Koylan: Omega 3 Eksikliği Kanser Riskini Artırıyor

Prof. Dr. Koylan: Omega 3 Eksikliği Kanser Riskini Artırıyor
Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

İstanbul Tıp Fakültesi Kardiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nevrez Koylan, Yetişkinlerde Omega 3 Alınmasının Yararlarının Pek Çok Çalışma Tarafından Ortaya Konduğunu Belirterek, "Omega 3 Eksikliği Sonucunda Direnç Azalması, Yorgunluk, Halsizlik, Kalp Hastalığı ve Kanser Risklerinin Artması Gibi Sorunlar da Ortaya Çıkmaktadır" Dedi.

İstanbul Tıp Fakültesi Kardiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nevrez Koylan, yetişkinlerde omega 3 alınmasının yararlarının pek çok çalışma tarafından ortaya konduğunu belirterek, "Omega 3 eksikliği sonucunda direnç azalması, yorgunluk, halsizlik, kalp hastalığı ve kanser risklerinin artması gibi sorunlar da ortaya çıkmaktadır" dedi.

Prof. Dr. Koylan, omega 3 ile ilgili ANKA'ya yaptığı değerlendirmede, yetişkinlerde omega 3 alınmasının yararlarının pek çok çalışma ile ortaya konduğunu belirterek, omega 3 eksikliği sonucunda direnç azalması, yorgunluk, halsizlik, kalp hastalığı ve kanser risklerinin artması gibi sorunların ortaya çıktığını söyledi.

Prof. Dr. Koylan, özellikle büyüme çağındaki çocuklar, aktif çalışanlar, gebeler, süt veren kadınlar, diabetliler, hipertansiyonlular ve 40 yaşın üzerindeki kişilerde omega 3 takviyesinin önemli olduğuna işaret etti. Ayrıca kronik hastalığı olanlarda da omega 3 ihtiyacının arttığına dikkat çeken Prof. Dr. Koylan, bugün için günlük kalorinin yüzde 0.5'i kadar omega 3 alınmasının gerekli olduğunu belirtti. Prof. Dr. Koylan, şunları dile getirdi:

"Günlük kalorinin yüzde 0.5'i, ortalama günde 3 bin kalori alan birisinin günde 15 kalori kadar, yani 1,5 gram kadar omega 3 alması demektir. Doğal kaynaklar bu miktarı genellikle karşılamadığı için günde 500 mg kadar omega 3 alınması önerilmektedir. Sözünü ettiğimiz gruplarda bu ihtiyaç daha da artar. Omega 3 kapsülleri tercihen günde bir kez ve yemekten sonra alınmalıdır."

-OMEGA 3 İLAÇ DEĞİL, GIDA DESTEĞİDİR-

Prof. Dr. Koylan, omega 3'ün bir ilaç değil, gıda desteği olduğunun altını çizerek, "Bu nedenle, tedavi edici olarak değil, ancak destek olarak kullanılmalıdır. Bu konuda doktora danışılması mutlaka gereklidir" uyarısında bulundu.

Prof. Dr. Koylan, gebeler, süt veren kadınlar ve büyüme çağındaki çocuklarda omega 3 takviyesinin önemine işaret ederek, "Çünkü omega 3, bu durumda bebeklerin ve çocukların hem zeka hem de vücut gelişimine belirgin olarak olumlu etki eder. Aynı zamanda, omega 3 gebe ya da süt veren kadında ortaya çıkabilecek hızlı metabolik yıkımı önlemek açısından son derece önemlidir" diye konuştu.

-AKTİF ÇALIŞANLARDA TOKSİK ARTIKLARA KARŞI OMEGA 3-

Aktif çalışan kişilerde yüksek metabolizma hızı sonucunda fazla miktarda oksijen serbest radikalleri başta olmak üzere toksin metabolizma artıklarının ortaya çıktığına dikkat çeken Prof. Dr. Koylan, şunları kaydetti:

"Özellikle kimi metabolizma ara ürünlerinde de eksiklik doğar. Bunun sonucunda kronik yorgunluk, uykusuzluk, depresyona eğilim, kronik iltihabi hastalıkları, kanser ve damar sertliği eğiliminin artması, şeker hastalığına gidişin kolaylaşması gibi tablolar gözlenebilir. Yeterli omega 3 alınması durumunda bu yıpranmalar büyük ölçüde ortadan kalkar."

-HIZLI YAŞLANMAYA KARŞI DA OMEGA 3-

Prof. Dr. Koylan, kırk yaşın üzerindeki kişilerde de metabolizmada gelişen yavaşlamanın azaltılması açısından yine omega 3 takviyesinin önemini anlattı. Prof. Dr. Koylan, yaşın ilerlemesiyle değişen hücre metabolizması sonucunda kanser, damar sertliğine bağlı kalp ve damar hastalıkları, diabet, yıpranmaya bağlı kemik ve eklem hastalıkları, çeşitli beyin fonksiyon yetersizlikleri, Alzheimer ve diğer bunama şekilleri gibi sorunların ortaya çıkışına ve yaşlanmanın hızlanmasına dikkat çekti. Prof. Dr. Koylan, şunları ifade etti:

"Bu durumda omega 3 takviyesi metabolizmanın değişimini azaltır ve dolayısıyla da yaşlanmayı ve hastalıkların gelişimini yavaşlatır. Örneğin romatoid artrit ve benzeri iltihaplı romatizma tiplerinde tedaviye omega 3 eklenmesi, ağrılı atakların sayı ve şiddetini azalttığı gibi eklem hareketlerini de rahatlatır. Trigliserid yüksekliğinin bilinen en etkili tedavilerinden biri yüksek doz omega 3 yağ asitleridir. Kalp krizi sonrasında tedaviye omega 3 eklenmesinin kalp krizinin tekrarı olasılığını azalttığı kanıtlanmıştır. Benzer şekilde omega 3 yağ asitleri diabette de kan şekerinin kontrolünü kolaylaştırmaktadır."

-SAFLAŞTIRILMIŞ OMEGA 3 KULLANIN-

Prof. Dr. Koylan, omega 3 desteğinin, piyasadan düz balık yağı olarak sıvı ya da saflaştırılmış omega 3 kapsülleri olarak temin edilebileceğini belirtti. Saflaştırılmamış balık yağlarında deniz kirliliğinden ötürü civa başta olmak üzere ağır metal toksisitesi riskine dikkat çeken Prof. Dr. Koylan, şu uyarılarda bulundu:

"Bu nedenle saflaştırılmış kapsüller alınmalıdır. Bu sahada denetim tüm dünyada son derece sınırlı olduğu için ruhsatlar gıda takviyesi olarak verilir. Bu nedenle de bu ürünlerde firma güvenilirliği büyük önem taşır. Omega 3 çoklu doymamış yağ asitlerinden en önemli olan ikisi EPA ve DHA'dır. Bu sebeple önemli olan kişinin sadece balık yağı kullanması değil, EPA ve DHA yağ asitlerini tüketmesidir."(ANKA)

(NR/ÖMR)

Kaynak: ANKA / Güncel
title
Close