TBMM Yapay Zeka Araştırma Komisyonu, Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi yetkililerini dinledi

Haberler
Güncelleme:
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkan Vekili Yusuf Tancan, yapay zekanın gelişimine ve etkilerine dikkati çekerek, "Bu dönüşümü ıskalayan ülkeleri zorlu bir gelecek bekliyor.

Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkan Vekili Yusuf Tancan, yapay zekanın gelişimine ve etkilerine dikkati çekerek, "Bu dönüşümü ıskalayan ülkeleri zorlu bir gelecek bekliyor. Türkiye, bu konuda erken aksiyon alan ülkelerden biri durumunda. Konunun Türkiye Büyük Millet Meclisi bünyesinde de ele alınması, güçlü politikaların benimsenmesi açısından oldukça kıymetli." dedi.

Yapay zekanın kazanımlarına yönelik atılacak adımların belirlenmesi, bu alanda hukuki altyapının oluşturulması ve yapay zeka kullanımının barındırdığı risklerin önlenmesine ilişkin tedbirlerin belirlenmesi amacıyla kurulan Meclis Araştırma Komisyonu, AK Parti Eskişehir Milletvekili Fatih Dönmez başkanlığında toplandı.

Dönmez, toplantının açılışında, dün komisyon olarak Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumunu (TÜBİTAK) ziyaret ederek Türkiye'nin en güçlü süper bilgisayarı ARF ACC hakkında uzmanlardan detaylı bilgi aldıklarını söyledi.

Ardından, yapay zekanın sunduğu fırsatlar ve tehditler, ulusal yapay zeka stratejisi ve ekosisteminde TÜBİTAK'ın rolü, gerekli altyapının oluşturulması, insan kaynağının yetiştirilmesi ve bilim insanlarının desteklenmesi konularında sunum aldıklarını söyleyen Dönmez, toplantıya tüm üyelerin katıldığını bildirdi.

Komisyon Başkanı Dönmez'in açılış konuşmasının ardından, Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi yetkilerince sunum yapıldı, milletvekillerinin soruları yanıtlandı.

Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkan Vekili Yusuf Tancan, komisyona yaptığı sunumda, ofis olarak 4 ana başlıkta çalışma yürüttüklerini bildirerek, bunlardan birinin de yapay zeka olduğunu kaydetti.

"Devletlerin gücü artık veriden değer üretebildikleri ölçüde artmakta"

Tancan, verinin, günümüzde ekonomik kalkınmanın ve rekabetin kilit unsuru durumunda olduğunu belirterek, "Devletlerin gücü artık veriden değer üretebildikleri ölçüde artmakta. Büyük hacimli ve anlamsız bu veri yığınlarından değer üretmenin en etkili aracı ise yapay zeka." diye konuştu.

Yapay zekanın, insan nefesinden olası hastalıkları tespit edebilecek bir seviyeye ulaştığına dikkati çeken Tancan, "Makineler artık sadece düşünmüyor; görme, duyma, dokunma, tat ve koku gibi deneyimleri de dijital ortamda dahi olsa sağlayabiliyor. Hemen her alanda uygulanma potansiyeli olan bu teknolojinin, küresel ekonomik büyüme üzerinde son derece belirleyici olacağı artık genel bir kabul görüyor." ifadelerini kullandı.

Tancan, yapay zeka teknolojilerine hakimiyetin, küresel güç çekişmesinin ana fay hatlarından biri konumunda olduğunu belirterek, yapay zekanın elektrik, nükleer ve uzay teknolojisi ve internet gibi büyük bir etki yaratacağının yaygın bir şekilde kabul gördüğünü aktardı.

Bu potansiyelin farkında olan ülkelerin hem bu teknolojiyi doğru anlamaya hem de uygun politika ve stratejiler geliştirmeye çalıştıklarını kaydeden Tancan, "Bu devrime ayak uydurabilmek için 60'tan fazla ülke yapay zeka stratejisi hazırladı. Bu dönüşümü ıskalayan ülkeleri ise zorlu bir gelecek bekliyor. Türkiye bu konuda erken aksiyon alan ülkelerden biri durumunda. Konunun Türkiye Büyük Millet Meclisi bünyesinde de ele alınması, güçlü politikaların benimsenmesi açısından oldukça kıymetli." değerlendirmesinde bulundu.

Dijital Dönüşüm Ofisi Başkan Vekili Yusuf Tancan, yapay zekanın temelde veri ile eğitilmiş bir istatistiksel model olduğunu ve her istatistiksel model gibi sınırlı veri ve algoritmalarla çalıştığını kaydederek, "Haliyle her sorunu çözebilecek sihirli bir değnek değildir. Teknik kısıtları vardır. Birçok durumda insan gözetimi gerektirir ve eğitmek için kullanılan veri setlerindeki eksiklikler karar verme kalitesine doğrudan yansır. Dolayısıyla insanın bilgi, duygu, algı, ahlak, kültür, inanç gibi unsurları kullanarak işlettiği karar verme mekanizmasına nispetle çok daha basit bir mantık süzgecinin ve istatistiksel modelin olduğu bir karar verme mekanizmasının devrede olduğunu bilmemiz gerekiyor." değerlendirmesinde bulundu.

Yapay zekanın, hayatın birçok noktasında iş süreçlerini kolaylaştıran ve hızlandıran bir teknolojik araç olduğunu söyleyen Tancan, diğer taraftan insan gibi düşünen, hisseden ya da bilinç sahibi olmadığı dikkate alındığında, geliştirilmesi ve uygulanmasına yönelik etik kuralların ve yasal düzenlemelerin oluşturulmasının da son derece önemli bir ihtiyaç olduğunu dile getirdi.

Tancan, yapay zekanın yakıtının veri olduğuna dikkati çekerek, küresel birçok teknoloji devinin müşteri verilerini toplamaktaki "iştahı"nın da buradan kaynaklandığını söyledi.

Verinin, yapay zeka sistemlerinin uygulamalarının en temel odağında yer alan birleşenlerinden biri konumunda olduğunu belirten Tancan, "Bunun yanında modeli eğitecek yazılımlar ve bu yazılımları çalıştıracak bir donanım altyapısı gerekiyor. Grafik işlemci kartları veya süper bilgisayarlar gibi son derece yüksek işlem gücü olan yüksek maliyetli altyapılardan bahsediyoruz. Yapay zeka çalışmaları açısından en azından şimdilik bu altyapıları işletecek, yazılımları ve modelleri geliştirecek nitelikli insan kaynağı da son derece önemli bir faktör." diye konuştu.

Yusuf Tancan, yapay zekayla yapılabileceklerin oldukça fazla olduğunu, yerli otomobil Togg'dan SİHA'lara, tarımdan sağlığa kadar birçok kullanım alanı olduğuna da değindi.

"Küresel yapay zeka pazarının 2031'de 2,3 trilyon dolara yükselmesi bekleniyor"

Yapay zekanın hem mevcut ekonomik aktivitelerde üretkenliği artırma hem de yeni pazarlar, ürün ve hizmetler oluşturma yoluyla küresel ekonomik büyümeyi beslediğini bildiren Tancan, özellikle pandemi sonrasındaki dönemde veri üretiminin "inanılmaz" ölçüde hızlandığını kaydetti.

Önceki 30 yılın toplamında oluşturulan verinin artık bir yılda oluşturulur hale geldiğini belirten Tancan, "Yapay zekanın 2030 yılına kadar küresel ekonomiye 15 trilyon dolar ek büyüme sağlaması bekleniyor. Aynı paralelde, küresel yapay zeka pazarının da 2024 yılındaki 277 milyar dolar değerinden, 2031 yılında 2,3 trilyon dolara yükselmesi bekleniyor. Benzer eğilimleri ülkemizde de görüyoruz. Türkiye'deki girişim ekosisteminde yer alan ve yapay zeka kullanımı yoğun firmalarımız da hızlı bir büyüme kaydediyor." dedi.

Yusuf Tancan, yapay zekanın faydaları ve olumlu yöndeki potansiyelinin yanında bazı riskleri ve sorunları da barındırdığını aktararak, "Yapay zekanın bazı durumlarda önceden öngörülemeyen kararlar vermesi mümkün. Bu kararlar bazen bir işçi seçiminde taraflı davranmasına sebep olabileceği gibi, bazı durumlarda da insan hayatını tehlikeye sokan kazaların ortaya çıkmasına yol açabiliyor." dedi.

Ardından yapay zekanın yol açtığı sorunlar üzerinden örnekler veren Tancan, bu örneklerin yapay zekanın kullanımı konusunda hukuki ve ahlaki soruları gündeme getirdiğini bildirdi.

Tancan, dünya genelinde yapay zeka uygulamalarının hızla artması ve bu alanın büyük bir ekonomik ve toplumsal dönüşüm kapasitesi taşımasının, Türkiye'yi proaktif bir yaklaşıma yönelttiğini söyleyerek, bu doğrultuda 2021'de Türkiye'nin ilk yapay zeka stratejisini yayımladıklarını hatırlattı.

Stratejinin ana hedefinin, Türkiye'yi yapay zeka çağında sadece teknolojiyi kullanan değil, bu alanda teknolojiyi üreten ve standartları da belirleyen bir ülkeye dönüştürmek olduğunu vurgulayan Yusuf Tancan, "Strateji belgemizde 6 stratejik önceliğimiz var. Yapay zeka alanında ülkemizin teknik altyapısını ve uzman insan kaynağını geliştirmek, yapay zekanın yakıtı olan kaliteli veriye erişim imkanlarını artırmak, yapay zeka alanında girişimciliği beslemek, firmalarımızın ve iş gücünün yapay zeka ile birlikte çalışabilme yetkinliklerini geliştirmek, uluslararası işbirliğini artırmak ve mevzuat altyapımızı iyileştirmek." dedi.

Tancan, bu öncelikler doğrultusunda 119 tedbir ve bunların sorumlu kurumlarını belirlediklerini, belirlenen tedbirlerin ise temelde yapay zekayı etkin bir şekilde kullanarak toplumsal refahı artıracak girişimleri hayata geçirmeye ve riskleri yönetmeye yönelik olduğunu kaydetti.

Stratejide belirlenen hedeflere ulaşmak için bir eylem planı da hazırladıklarının bilgisini veren Tancan, bu eylem planının 2021-2024 dönemini kapsadığını bildirdi.

"Burs, staj ve akademik destek programları devreye alındı"

Bu planın uygulandığını ve yüzde 60'ının hayata geçirildiğini söyleyen Tancan, şöyle devam etti:

"Bu kapsamda, geçtiğimiz 3 senede yürütülen çalışmalarla üniversitelerimizde yapay zeka odaklı lisans ve lisansüstü programlar artırıldı. Genç yeteneklerin araştırma ve girişimcilik ekosistemine kazandırılması için burs, staj ve akademik destek programları devreye alındı. Kamu ve özel sektörde yapay zeka uzmanlarının istihdamı artırıldı. Teknik altyapı ve Ar-Ge merkezlerinde yüksek başarımlı hesaplama altyapısı genişletildi. Uluslararası süper bilgisayar platformlarında yer alarak, küresel deneyimi ülkemize taşıma fırsatı yakaladık. Veri mahremiyeti ve sorumlu yapay zeka kullanımı için düzenleyici çerçeveleri netleştirirken, farkındalığı artırmak adına eğitimler, seminerler ve kamu spotlarıyla destekler sağlandı."

Tancan, yapay zeka alanındaki güncel teknolojik ve ekonomik gelişmeler doğrultusunda eylem planının güncellenmesine ihtiyaç duyulduğunu söyleyerek, "Bu doğrultuda eylem planı 2024'te güncellendi ve yeni eylem planında özellikle firmaların yapay zeka kullanımını teşvik etme, insan kaynağını geliştirme ve üretken yapay zekayı geliştirmeye yönelik çalışmaları ön plana çıkardık ve bunlara yönelik 71 yeni eylem belirledik. Bu güncellenmiş eylem planıyla, kazananlarımızı küresel gelişmeler ışığında daha ileri bir noktaya taşımayı amaçlıyoruz." diye konuştu.

Üretken yapay zekanın yaygınlaşmasının "büyük dil modellerinin" geliştirilmesi konusunu da birçok teknoloji firmasının gündemine getirdiğini bildiren Tancan, "büyük dil modeli"nin en genel anlamda, herhangi bir dildeki içeriği anlayıp o dilde içerik üretebilen bir makine öğrenmesi modeli olduğu bilgisini verdi.

Bunun en yaygın ve bilinen örneği "ChatGPT" olduğunu belirten Tancan, "ChatGPT gibi uygulamaların yaygınlaşmasıyla Türkiye'de de kendi dilimizle ve kendi sistemlerimizle çalıştırabileceğimiz Türkçe için büyük dil modelleri açık kaynak ve kapalı ağ altyapılarıyla geliştirilmeye başlandı. Bu çalışmalar, yapay zeka alanında ulusal kapasitemizi artırmayı, yabancı teknolojilere bağımlılığımızı azaltmayı ve Türkçe'nin küresel rekabette güçlü bir yer edilmesini amaçlıyor." sözlerini sarf etti.

Tancan, kamuda dijitalleşmeyi hızlandırmak adına kurumlardaki yapay zeka yetkinliklerini geliştirmenin de başkanlığın önemli bir önceliği olduğuna değinerek, bu yetkinlik yükseltilmeden yapay zekadan yeterince faydalanmanın mümkün olmadığını dile getirdi.

Bu doğrultuda "Kamuda Yapay Zeka Dönüşümü Programı"nın hayata geçirildiğini bildiren Tancan, programın temel amacının, kamu çalışanlarının yapay zeka okur-yazarlığını artırarak, büyük veri ve yapay zeka teknolojilerinin kullanımını etkinleştirmek olduğunu belirtti.

Bu kapsamda 250 saatlik yapay zeka eğitim müfredatı hazırlandığını söyleyen Tancan, Milli Savunma Bakanlığında başlatılan pilot uygulamada 140 saatlik özel bir yapay zeka atölyesi gerçekleştirildiğini ve bunun halen devam ettiğini kaydetti.

Tancan, tüm kamu kurumlarına talep etmeleri halinde çeşitli büyüklükte eğitimler vereceklerini aktardı.

"Üniversitelerin yapay zeka kulüplerinde yer alan öğrencileri tek bir çatı altına toplamayı hedefliyoruz"

Genç yetenekleri yapay zeka ekosistemine kazandırmanın da öncelikleri arasında olduğunu vurgulayan Tancan, şu şekilde konuştu:

"Ocak 2024'te Dijital Genç Yapay Zeka Ekosistemi adıyla bir proje başlattık. Bu projede, üniversitelerin yapay zeka kulüplerinde yer alan öğrencileri tek bir çatı altına toplamayı hedefliyoruz. Şu an itibarıyla 110 üniversiteden 226 öğrenci kulübü ekosisteme dahil olmuş durumda. Bu kulüplerdeki öğrenci sayısı 60 binin üzerinde. 30 farklı ilde öğrencilere yönelik 200'den fazla etkinlik düzenlendi ve toplamda 400 saatten fazla eğitim verildi. Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi'nde yapılan özel bir programda yine 24 gencimize 140 saat yoğun bir eğitim programı uygulandı. Yükseköğretim Kurulu ile işbirliği çalışması devam ediyor. Bu çalışmalar neticelendiğinde, bu eğitimler üniversitelerde mesleki seçmeli ders olarak da kabul ediliyor olacak."

Tancan, sayılara bakıldığında, yapay zeka ekososisteminin Türkiye'de hızla büyümekte ve güçlenmekte olduğunu ifade ederek, "Bu büyümeyi sayısal verilerle değerlendirdiğimizde gelişimimizin somut göstergelerini net bir şekilde ortaya koyuyoruz. Bugün itibarıyla 25 üniversitede yapay zeka lisans programı bulunmakta. Yapay zeka alanında 357 lisansüstü programımız var ve bu alanda çalışan 1326 akademisyenimiz bulunuyor. Bu alanda 3 bin 301 tez ve 1552 proje üretilmiş durumda. Ülkemizde 1004 yapay zeka girişimi faaliyet göstermekte." dedi.

Başkanlık olarak Türkiye'nin küresel yapay zeka endekslerindeki konumunu da yakından takip ettiklerini söyleyen Tancan, "Oxford'un yayımladığı '2024 Dünyada Yapay Zeka Hazırlık Endeksi'nde Türkiye, 188 ülke arasında 53'üncü sırada yer aldı. Yürüttüğümüz çalışmalarla önümüzdeki yıllarda bu sıralamaları daha da yukarıya taşımayı hedefliyoruz." diye konuştu.

Yusuf Tancan, yapay zekanın ortaya çıkardığı yeni ve daha üretken iş modelleriyle yeni risklerin, bu modelleri destekleyecek ve riskleri yönetebilecek etkin bir mevzuat altyapısının oluşturulması ihtiyacını beraberinde getirdiğini kaydederek, Türkiye olarak bu alandaki uluslararası çalışma ve eğilimleri yakından takip ettiklerini ve çalışmaları da bu doğrultuda yönlendirdiklerini bildirdi.

Türkiye'nin ana dış ticaret paydaşı olması sebebiyle Avrupa Birliği'nin (AB) yapay zeka alanındaki güncel mevzuatını yakından takip ettiklerini dile getiren Tancan, şöyle konuştu:

"Bu anlamda AB'nin hazırlayıp uygulamaya koyduğu Yapay Zeka Tüzüğü, son derece önemli ve yapay zekaya yönelik riskleri de ele alan ilk yasal çerçeve. Yapay Zeka Tüzüğü, AB piyasasına arz edilecek yapay zeka sistemlerinin risk temelli sınıflandırılması, genel amaçlı yapay zeka modellerine yönelik düzenlemeler ve yapay zeka aktörlerine getirilen yükümlülükler gibi temel unsurları kapsıyor. Biz de Türkiye'de söz konusu tüzüğe uyum sağlamaya yönelik, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız ile birlikte mevzuat hazırlığı çalışmalarını yürütüyoruz. Söz konusu tüzüğe uyum, ülkemizdeki üreticilerin AB pazarına arz edeceği yapay zeka destekli ürün, hizmet ve sistemlerin sertifikalandırılıp denetlenmesi açısından son derece önemli ve bu alanda ülkemizdeki üreticilerin AB pazarındaki rekabet gücünün belirleyicilerinden biri olacak."

Tancan, Avrupa Konseyi tarafından hazırlanan ve bu alanda yasal bağlayıcılığı olan ilk uluslararası sözleşme olacak "Yapay Zeka, İnsan Hakları, Demokrasi ve Hukukun Üstünlüğü Çerçeve Sözleşmesi"nin 5 Eylül 2024'te imzaya açıldığını, söz konusu sözleşmenin hazırlık aşamasında Türkiye adına tüm müzakereleri yürüttüklerini ve sözleşmenin nihayet halini almasında ciddi anlamda katkı sunduğunu söyledi.

Başkanlığın halihazırda Dışişleri Bakanlığı ile işbirliği içinde imza sürecine yönelik hazırlıklarını sürdürdüğü bilgisini veren Tancan, Türkiye'nin de yakın zamanda bu çerçeve sözleşmesinin bir imzacısı olacağını kaydetti.

Yusuf Tancan, yapay zekanın artık birçok ülke tarafından askeri, ekonomik ve teknolojik dengeleri değiştiren "teknopolitik" bir çekişme alanı olarak görüldüğünü belirtti.

Yapay zekanın ulusal güvenlik politikalarını da kökten dönüştürdüğüne dikkati çeken Tancan, siber savunma, otonom silahlar ve istihbarat analizlerinin bu alanda gelişen kritik uygulamalar olduğunu dile getirdi.

Tancan, siber saldırılar ve dezenformasyon gibi tehditlerin de artış gösterdiğini anımsatarak, "Yapay zekanın sınır aşan doğası nedeniyle bu teknolojilerin kötüye kullanımını engellemek için uluslararası işbirlikleri ve bağlayıcı anlaşmaların hayata geçirilmesi kaçınılmaz görülüyor. Aynı gerekçeyle, yapay zekanın yakıtı olan verinin yönetişimi ve kontrolü de küresel ilişkilerde belirleyici bir unsur haline gelmiş durumda. ABD ve AB arasında yürütülen veri gizliliği çerçevesi anlaşmaları, bu konudaki en bilinen örneklerden biri." ifadelerini kullandı.

Yapay zeka destekli sahte haberler ve "deepfake" teknolojilerinin demokratik seçim süreçlerini ve uluslararası ilişkileri tehdit eden yeni bir boyut kazandığını aktaran Tancan, bu riskleri ve gerilimleri yönetebilmek, yapay zekanın insanların faydasına olacak şekilde kullanımını temin etmek ve gelişmekte olan ülkeleri de bu alanda etkin kılabilmek için küresel işbirlikleri ve düzenlemeler oluşturulmasının elzem olarak görüldüğünü vurguladı.

"Ülkemizin küresel yapay zeka yönetişimindeki etkinliğini artırmayı hedefliyoruz"

Tancan, Türkiye olarak OECD, BM, G20, NATO gibi uluslararası platformlarda politikaları, etik ilkeleri ve teknik kapasiteyi küresel normlarla uyumlu hale getirmek için çeşitli çalışmalar yürüttüklerini aktararak, "Bu işbirlikleri, dijital dönüşümden veri yönetişimine, etik ilkelerden güvenlik standartlarına kadar geniş bir yelpazede ülkemizin küresel yapay zeka yönetişimindeki etkinliğini artırmayı hedefliyoruz." dedi.

Türkiye olarak İslam İşbirliği Teşkilatı'nın ekonomik ve ticari işbirliği organı olan İSEDAK çatısı altında, üye ülkelerle birlikte dijital ekonomiden yapay zekaya, veri yönetiminden siber güvenliğe kadar geniş bir yelpazede ortak politikalar geliştirmeye öncülük edildiğini söyleyen Tancan, "Önümüzdeki dönemde üye ülkelerle yapay zeka konusunda farkındalığı artırmak ve kapasiteyi geliştirmek amacıyla 'Sorumlu Yapay Zeka Eğitim Programı' başlatıyoruz. Bu program kapsamında interaktif bir platform üzerinden yapay zeka uygulamalarıyla ilgili temel eğitimler sunulacak ve üye ülkelerin kamu kurumlarıyla özel sektör temsilcileri için rehber niteliğinde birtakım içerikler oluşturulacak." ifadelerini kullandı.

Yapay zeka alanında küresel ölçekte rekabetçi olabilmek için yapılması gereken daha çok çalışma olduğunu belirten Yusuf Tancan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Öncelikle yapay zeka altyapımızı ciddi ölçüde güçlendirmemiz gerekiyor. ABD'nin, Çin ve bazı diğer ülkelere uyguladığı yapay zeka çipi ve teknik altyapılarına ilişkin ambargoları ve kısıtlamaları medyada mutlaka görmüşsünüz. Öyle görünüyor ki bu alandaki çekişme, önümüzdeki dönemde daha da artıyor olacak. Bizim de Türkiye olarak geliştireceğimiz uluslararası işbirlikleriyle yapay zeka ekosistemimizin ihtiyaç duyacağı altyapılara etkin erişim sağlamanın yollarını ve mekanizmalarını oluşturmamız gerekiyor. Nitelikli insan kaynağı bu alandaki en önemli rekabet avantajı. Burada, hem yapay zeka teknolojilerini geliştirecek hem de bu teknolojilerin ekonominin tüm sektörlerinde uygulayarak üretkenlik artışı sağlayacak profildeki insan kaynağından bahsediyorum. Bu insan kaynağını yetiştirmek, önümüzdeki dönem için en önemli önceliklerimizden biri olmaya devam edecek."

Tancan, yapay zeka düzenlemelerini uluslararası çerçevelerle ve yaklaşımlarla uyumlu hale getirmek için de çalışmaya devam etmek gerektiğini belirterek, "Teknolojinin sürekli olarak geliştiği ve yeni iş modellerini ortaya çıkardığı böyle bir dünyada, mevzuat altyapımızı bunu destekleyecek şekilde sürekli güncellememiz de kaçınılmaz. Kamu ve özel sektörde yapay zeka projelerini desteklemeye devam ediyoruz, devam da etmeliyiz. Zira hem finansmana hem de nitelikli çalışanlara erişim için bu tür kamusal destekler önemli bir açığı kapatıyor ve yenilikçi projelerin ortaya çıkmasını kolaylaştırıyor." ifadelerini kullandı.

Yapay zeka kullanımının etik, hukuki ve sosyal boyutlarının birlikte ele alındığı kapsayıcı bir regülatif çerçeveye olan ihtiyacın her geçen gün kendini daha fazla hissettirdiğini söyleyen Tancan, "Doğru algoritmalar oluşturmak kadar insan merkezli tasarımın önemini de kavramamız gerekiyor. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin bu alandaki çalışmaları, yasal çerçevenin şekillendirilmesi ve gerekli kaynakların ayrılması bakımından büyük önem arz ediyor." dedi.

Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkan Vekili Yusuf Tancan, sunumunun ardından komisyonun sorularını cevapladı.

Komisyon Başkanı Fatih Dönmez'in, konu hakkında yasa seviyesinde bir düzenlemeye ihtiyaç olup olmadığı ve bunun aciliyetinin ne olduğuna dair sorusu üzerine Tancan, şu an itibarıyla AB Yapay Zeka Tüzüğü uyumlaştırma çalışmalarının devam ettiğini kaydetti.

Tancan, "'Hızlı bir şekilde birtakım uyumlaştırmaları hayata geçirebilmek için yönetmelik seviyesinde bazı düzenlemeleri hızlıca hayata geçirelim' şeklinde bir görüş var. Bizim kurum olarak görüşümüz, bu tabii ki yapılabilir ama hemen arkasından yasa seviyesinde ele alınması ve düzenlenmesi gereken konuların başında geliyor." değerlendirmesinde bulundu.

Kaynak: AA / Oguzhan Sarı - Politika
500
Haberler.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve haberler.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.
title