Siyasi Partilerde Bayramlaşma
AK Parti Ankara Milletvekili Murat Alparslan, "Ülkenin bir ana muhalefet partisinin bu cennet vatanı emanet eden şehitlerimizin ruhlarını muazzep edecek bir tavır içinde bulunmasının şiddetini ve bir anlamda ne kadar uygunsuzluğunu ifade edebilmesi anlamında çok isabetli bir söylem.
AK Parti Ankara Milletvekili Murat Alparslan, "Ülkenin bir ana muhalefet partisinin bu cennet vatanı emanet eden şehitlerimizin ruhlarını muazzep edecek bir tavır içinde bulunmasının şiddetini ve bir anlamda ne kadar uygunsuzluğunu ifade edebilmesi anlamında çok isabetli bir söylem. Manşet ve hafızalarda yer bırakan bir söylem oldu." dedi.
AK Parti Ankara Milletvekili Alparslan ve beraberindeki heyet, Kurban Bayramı dolayısıyla MHP'yi ziyaret etti.
AK Parti heyetini, MHP Genel Merkezi'nde Genel Başkan Yardımcısı Mevlüt Karakaya ve Ankara Milletvekili Mustafa MİT karşıladı.
Alparslan, ziyarette yaptığı konuşmada, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın selamını getirdiğini belirterek, siyasette farklı söylem ve yaklaşımların olabileceğini ifade etti.
Murat Alparslan, "Ama özellikle vatan, bayrak, devlet, millet söz konusu olduğunda her türlü farklılıkların bir kenara bırakılıp, bir araya nasıl gelinebildiğinin en yakın örneğini 15 Temmuz'da gördük." diye konuştu.
15 Temmuz'un bu ülkenin, milletin belki de bugüne kadar gördüğü en kalleş, en vahşi işgal girişimi ve darbe teşebbüsü olduğunu vurgulayan Alparslan, hep beraber yerli ve milli duruş ortaya konularak bunun üstesinden başarıyla gelindiğini, bu mücadelelerinin hala her alanda devam ettiğini belirtti.
Dünyanın dört bir yanında başta Müslümanlar olmak üzere, her kesimden insanların bazı zulümlere maruz kaldığını anlatan Alparslan, şöyle devam etti:
"Bu anlamda özellikle gündemde yoğun bir şekilde Myanmar ve Arakan'daki Müslüman kardeşlerimizin çektiği zulümleri hep beraber üzülerek izliyoruz. İzlemekten de öte neler yapabiliriz diye en üst düzeyde girişimlerimiz de var. Sizlerin zaten duruşu belli. Bu meselelere yaklaşımınız bizlerle, milletle, devletle aynı. O sebeple başta Arakan'da olmak üzere, dünyanın dört bir yanında zulme maruz kalmış kardeşlerimizin dertlerine deva olacak bir duruşu hep beraber gösteririz diye temenni ediyorum."
Eşi, benzeri az görülen vahşet
MHP Genel Başkan Yardımcısı Mevlüt Karakaya da özellikle son yıllarda dünyada İslam coğrafyasında, Müslümanlar'ın yaşadığı bölgelerde çok ciddi sıkıntılar ile kan ve gözyaşı olduğunu bildirdi.
Arakan'da yaşanan vahşetin bugüne kadar eşi benzeri az görülen vahşetlerden olduğunu vurgulayan Karakaya, "Sadece orada değil, belki burası son günlerde biraz daha şiddetini artırdı ama bu trajedi Doğu Türkistan'da sürekli yaşanıyor, Müslüman, Türk İslam coğrafyalarında sürekli yaşanıyor. Burada bize Türkiye olarak çok iş düşüyor. MHP olarak bu konulardaki siyasi yaklaşımlarımız çok açık ve net." dedi.
Özellikle konu dış politika olduğunda MHP'nin her zaman ülkesinin, devletinin, ülkeyi yönetenlerin yanında olduğunu belirten Karakaya, "Çünkü dışarıya karşı biz parti olarak yarışmıyoruz, bir ülke olarak yarışıyoruz. Burada hep birlikteyiz. Onun için MHP sadece bugün değil, geçmişte, tarihinde de hep bu misyonu taşıdı. Tavır ve davranışlarını, politikalarını ona göre belirledi." dedi.
Myanmar'da şiddeti artan insanlık dışı vahşetin durdurulması konusundaki isteklerini ve hükümetin girişimlerini aktaran Karakaya, bu vahşetin bir an önce bitmesi gerektiğini ifade etti.
Türkiye'nin hem içeride hem dışarıda çok ciddi sorunları bulunduğunu kaydeden Karakaya, terör ve terörle mücadelenin bunun başında geldiğini vurguladı.
"Üç konu ve alanda hükümeti destekliyoruz"
MHP olarak özellikle üç konu ve alanda hükümeti desteklediklerini bildiren Karakaya, bu alanlara ilişkin şunları söyledi:
"Bunun birincisi terörle mücadeledir. Terörle mücadelede sonuna kadar, terörün kökü kazınıncaya kadar MHP bu konuda yapılan mücadelenin yanında olmuştur, olmaya da devam edecektir. İç siyaset ne olursa olsun, kim ne derse desin. Çünkü bu tehdit ve tehlikeyi biz üzerimizden kaldırmadan bu coğrafyada bize rahat yok. Biz bu coğrafyada rahat olamayınca gerek Müslümanlar'ın yaşadığı coğrafyalarda gerekse bölgede bir istikrarın olması mümkün değil. Bunun ön şartı terörün kökünün bir defa bu ülkeden kazınması, tehdit ve tehlike olmaktan çıkarılması. İkinci alan dış politika. Dış politikaya bizim bakış açımız diğer siyasi partilerin yaklaşımından farklı olabilir. Bu farklılıktan dolayı da son derece gurur duyduğumuzu ifade etmek istiyoruz. Çünkü tek bir Türkiye var. Dolayısıyla dışarıya karşı bunun savunmasını da hep birlikte yapmamız gerektiğine inanıyoruz. Üçüncü alanda anayasa değişikliğiyle yapılan yeni hükümet sistemine bağlı olarak uyum yasaları konusundaki çalışmalara katkı vermek, bir uzlaşı içerisinde."
Karakaya, bunun dışında kalanların da muhalefetin alanına girdiğine değindi.
"Biz bir de 'dil' diyoruz"
"Tek devlet, tek vatan, tek millet, tek bayrak" ifadesinde bir eksik gördüklerini aktaran Karakaya, şunları söyledi:
"Tek dil. Biz bir de 'dil' diyoruz. Dil konusu çok farklı bir şey. Çünkü tek dili kaldırdığınız zaman diğerlerinin hepsi gidiyor. Onu zaman zaman anlatıyoruz. Bir ara o açılım sürecinde, tabii şimdi bizlerde olayı daha net görüyoruz, anlıyoruz. O açılım sürecinde Feto'nun da birtakım farklı yönlendirmeleri oldu. Sayın Cumhurbaşkanı tarafından da ifade ediliyor. Dil devreye girdiği an ayrıştırma, ayrışma başlıyor. O ayrışma zaten başka şeyleri getiriyor."
Alparslan'ın, "Resmi dil malum, tek" karşılığını vermesi üzerine Karakaya, "Konuşma ayrı sosyal, kültürel orada bir şey yok ama resmi dil, eğitim dili haline getirdiğiniz zaman sıkıntı orada başlıyor zaten. O zaman okullar ayrılıyor, mahalleler ayrılır. O ayrışmalar kendiliğinden gelir ve onun arkası da tamamen yabancılaşma. Biz sayarken beşli sayıyoruz öteden beri." dedi.
"Manşet ve hafızalarda yer alan bir söylem oldu"
Alparslan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin "kör Niko'nun meyhanesi" tartışmasının sosyal medyada yer aldığını belirterek, "Hem mekan hem plak olarak da ifade edilse aslında orada bu ülkenin bir ana muhalefet partisinin bu cennet vatanı emanet eden şehitlerimizin ruhlarını muazzep edecek bir tavır içinde bulunmasının şiddetini ve bir anlamda ne kadar uygunsuzluğunu ifade edebilmesi anlamında da çok isabetli bir söylem. Manşet ve hafızalarda yer bırakan bir söylem oldu." diye konuştu.
Mevlüt Karakaya ise şu değerlendirmeyi yaptı:
"Doğru yani kimseye bu memlekette 'içki içmeyin' diyemezsiniz ama her zaman bir yeri vardır, o sizin kişisel sizin tercihiniz. Bilmiyorum basında, medyada yer aldı. Ne kadar doğru. Bazen bazı şeyler çarpıtılabiliyor, yanlış haberler, yanlış anlaşılmalar olabiliyor. Doğruysa sonuçta şehitlik kavramı değer verdiğimiz kutsal bir kavram. O değer ve kutsallığı da inançlarımızdan kaynaklanıyor. Şimdi öyle bir konuda, öyle bir mekanda uhreviyetin çok yüksek seviyelerde olduğu veya hissedildiği o mekanlara bu tür davranışlar, dinen yasaklanmış olan veya günah sayılan bu tür faaliyetlerin icrası doğal olarak insanları üzüyor. Değerlerine bir saygısızlık olarak algılanmasına neden oluyor.
Bir taraftan siyaset toplumu birleştirici, uzlaştırıcı, en azından hoşgörü içerisinde bir arada tutmaya, ortak güzel zeminler oluşturmaya çalışırken de bunun temel şartlarından biri olan değerlere karşılıklı saygı noktasında bir zafiyeti gösteriyor. Genel Başkanımızın da orada vurgu yapmak için yani 'içilebilir, insanlar içebilir, buna bir şey diyemezsiniz ama gidin kör Niko'nun meyhanesinde için' şeklindeki şeyi yerinde olmuştur."
Alparslan da şehitlerin ruhlarını muazzep edecek davranışlardan kaçınılmasının her bir siyasetçinin en önemli ve birinci vazifesi olması gerektiğini hatırlattı.