Hdp Sözcüsü Bilgen
HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen, "OHAL ile yönetilen ülkelerin uluslararası arenada hiçbir saygınlığı, itibarı olmaz. OHAL ile yönetilen bir ülkenin diplomatı, uluslararası arenada asla itibar görmez.
HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen, "OHAL ile yönetilen ülkelerin uluslararası arenada hiçbir saygınlığı, itibarı olmaz. OHAL ile yönetilen bir ülkenin diplomatı, uluslararası arenada asla itibar görmez. OHAL ile yönetilen bir ülkenin siyasetçilerinin, başka ülkelerde yaşanan insan hakları sorunlarına dair söyleyecek hiçbir sözü olmaz, olamaz." dedi.
Bilgen, partisinin TBMM Grup Toplantısı'ndaki konuşmasına, 28 Kasım 2015'te Diyarbakır'ın Sur ilçesinde terör saldırısında hayatını kaybeden eski Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi'yi anarak başladı.
Bugün tek gündemlerinin olağanüstü hal (OHAL) olduğunu dile getiren Bilgen, 28 KHK çıktığını ve bunlardan sadece beşinin Mecliste görüşüldüğünü söyledi. Bilgen, KHK'ların anayasal sınırları belirlenmesine rağmen kış lastiğinden araba filmlerine kadar birçok konunun KHK'larla düzenlendiğini ifade etti.
OHAL ile yönetilen ülkelerin uluslararası arenada hiçbir saygınlığı ve itibarının olmayacağını ifade eden Bilgen, şöyle devam etti:
"OHAL ile yönetilen bir ülkenin diplomatı, uluslararası arenada asla itibar görmez. OHAL ile yönetilen bir ülkenin siyasetçilerinin, başka ülkelerde yaşanan insan hakları sorunlarına dair söyleyecek hiçbir sözü olmaz, olamaz. Bugün Türkiye, OHAL ile üstünü örttüğü, halının altına süpürdüğü bütün gündemler dolayısıyla uluslararası platformda yargılanıyor. Bakın, kendileri ' Türkiye yargılanıyor, Rıza Sarraf yargılanmıyor.' dedikleri için ben de aynı cümleyi kullanıyorum.
AİHM'de önümüzdeki dönemde muhtemelen bizim eş başkanlarımız ya da milletvekillerimizle ilgili kararlardan daha önce referandumla ilgili karar çıkacak. Rıza Sarraf davası gibi Türkiye ile ilgili AİHM'deki davalar da Türkiye'yi adeta sıkıştırmış durumdadır."
Ayhan Bilgen, OHAL döneminde yapılacak hiçbir bütçenin halkın bütçesi olamayacağını öne sürdü. OHAL'in işçi ve emek düşmanı olduğunu savunan Bilgen, bu dönemde KHK'lerle 110 binin üzerinde kamu görevlisinin işinden atıldığını ve 22 bin 747 kişinin sözleşmelerinin feshedildiğini kaydetti.
OHAL döneminde çıkartılan KHK'lerle işinden atılan 37 kişinin canına kıydığını belirten Bilgen, "Bir ülke için bundan büyük ayıp, utanç olamaz. Halen OHAL'in arkasına saklananlara sadece bu 37 kişinin canına kıymış olmasını hatırlatmamızın bile yetiyor olması lazım. Canına kıyanlar olduğu gibi bu ülkede umudunu yitirip, umudunu insan kaçakçılarına, tacirlerine bırakan ve başka yerlerde yaşamanın yolunu arayıp sonra cesetleri, cenazeleri, umutları sahile vuran Maden ailesi gibi aileler var. OHAL, KHK'ler öldürüyor ama galiba hepsinden önemlisi de vurdumduymazlık ve sorumsuzluk öldürüyor." diye konuştu.
Bilgen, OHAL şartlarında demokratik bir seçimin olamayacağını, şimdiden bütün muhalefet partilerinin çok yüksek sesle dillendirmesi ve bu tavrın arkasında durması gerektiğini ifade etti.
Siyaset üzerindeki vesayetin OHAL vesilesiyle çok daha pekiştiğini ve derinleştiğini ileri süren Bilgen, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Birileri iktidara geldiklerinde tören kıtasını Meclisin kampüsünden çıkarmayı ya da Atatürk'ün üniformalı resimlerini duvarlardan indirmeyi sivilleşme, demokratikleşme sanıyorlardı. Elbette sembolik şeyler anlamlı olabilir ama işin özü çöktükten sonra bu semboller sadece bir kandırmaya dönüşür. Evet Türkiye'de askeri vesayet önemli bir tehdittir ama bugün Türkiye aslında o günkü gibi açık olmayan, askeri gibi gözükmeyen, sivil görünümlü, aslında apoletsiz diye tarif edebileceğimiz bir başka vesayetle karşı karşıyadır."