AK Parti'li Yılmaz: "'evet'in Önde Olduğunu Biliyoruz"
AK Parti Medya ve Tanıtımdan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Yılmaz, “’Evet’in önde olduğunu biliyoruz.
Ak Parti Medya ve Tanıtımdan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "'Evet'in önde olduğunu biliyoruz. Biz hiçbir şekilde rehavete kapılmadan çalışmak durumundayız. Genel merkez ve teşkilatlarımız olarak rehavete kapılmadan çok tozpembe tablolar çizip kendimizi tembelliğe itmeden çalışmak durumundayız. Bu ruh hali içinde hareket etmemiz lazım" dedi.
Ak Parti Medya ve Tanıtımdan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Yılmaz, parti genel merkezinde gazete ve televizyonların Ankara temsilcileriyle bir araya gelerek gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Yılmaz, referandum kampanyasının hayat memat mantığıyla mı hazırlandığının sorulması üzerine, "Mümkün olduğunca halk oylaması kavramını kullanmaya çalışıyoruz. Burada nihai kararı millet verecek. 1950'lerde rahmetli Menderes, 'Yeter söz milletindir' demişti hatırlarsanız o günkü siyasi ortam içinde. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan bunu bir adım daha ileriye taşıdı, geçmiş referandumlarda 'Yeter sözde kararda milletindir' dedi. Milletimizin kararına biz her zaman saygı duyduk. Bundan sonrada saygı duymaya devam edeceğiz. Milletimizin büyük oranda, güçlü bir şekilde evet diyeceğine yürekten inanıyoruz. Esas itibariyle kendisini milleti yetkilendiren güçlendiren bu sürece milletimizin çok güçlü bir evet diyeceğine yürekten inanıyoruz" değerlendirmesinde bulundu.
"Evet olanları pekiştirmek, hayır diyenleri de ikna etmek için bu kampanyada yoğun bir gayret içinde olacağız"
Son yapılan anketlerde ne noktada olunduğunun ve daha önce açıklanan anketlerde kararsızların yüksek olduğu ve kararsız seçmeni kazanmak için neler yapacaklarının sorulması üzerine Yılmaz, "Anketler konusunda henüz anketlerin paylaşılabilir sonuçlar verdiğini düşünmüyoruz. Saha tam anlamıyla ısınmış değil. Önümüzdeki birkaç hafta içinde daha sağlıklı sonuçlar alacağımızı düşünüyoruz. Ama evetlerin önde olduğunu takip ediyoruz. Kararsızlar her seçimde halk oylamasında olduğu gibi elbette kararsız kitle de var. Zaten kampanyalar da bunun için var. Herkes kararını vermişse kampanya yapmanıza da gerek kalmaz zaten. Kampanyaların asıl hedefi kararsız kitlelerdir. Yeterince bilgi sahibi olmadığı için henüz kararını netleştirmeyen bir seçmen grubu olabilir. Onlara biz ulaşıp bilgilendirmeyi en güzel şekilde yapmak istiyoruz. Yüz yüze iletişimle teşkilatlarımız kanalıyla her tarafa ulaşmak istiyoruz ve kararsızları ikna etmeye dönük çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Evet olanları pekiştirmek hayır diyenleri de ikna etmek için bu kampanyada yoğun bir gayret içinde olacağız. Sadece partiler olmayacak sivil toplum kuruluşlardı da gayret içinde olacaklar. Seçime doğru yaklaştıkça bu kararsızların oranının azalacağını, sandık günü de herkesin kararını vereceğini göreceğiz" ifadelerini kullandı.
"Birlikte faaliyetler de mümkün ama şu faaliyettir deme aşamasında değiliz"
MHP ile evet kampanyasıyla ilgili sahada birlikte yürütecekleri mitingin olup olmayacağının sorulması üzerine Yılmaz, "MHP ile bizim amaç birlikteliğimiz var bu kampanyada. Her iki partide bu yeni sistemi hükümet sistemini destekliyor. Mecliste de ortak hareket edildi. Kampanyada da amaç birliği söz konusu. bir taraftan da iki ayrı partiyiz tabi. Her parti kendi öncelikleriyle üslubuyla kampanya yapacaktır. Bir taraftan da bu amaç birliğinin getirdiği bir diyalog ortak bazı faaliyetlerde mümkün elbette. Bunları henüz tam anlamıyla şekillendirmiş değiliz. Cumhurbaşkanımızın çalışmaları bizim için önemli. Onların netleşmesini bekliyoruz saha çalışmaları açısından. Onunla uyumlu bir kampanya planlaması yapmamız bizim için tercih edilen bir durum. Dolayısıyla bunu bekliyoruz. Bazı taslak çalışmalar var. Bunlar netleştikçe yol haritamızı paylaşacağız. Birlikte faaliyetlerde mümkün ama şu faaliyettir deme aşamasında değiliz. Burada amaç birliği önemli. Sadece MHP değil, sivil toplum veya meclis dışından çeşitli kesimlerle evet diyen kim varsa sahada da belli oranda ortak faaliyetlerde mümkün" şeklinde konuştu.
"Hiç kimse Kürt vatandaşlarımızdan statükonun bekçiliğini yapmalarını beklemesin"
Kararsız seçmen içerisinde en büyük kitleyi Kürtlerin oluşturduğunu ve Ak Parti'nin kararsız Kürtleri ikna etmek için bölgeye özel stratejisinin olup olmadığı sorusu üzerine Yılmaz, şunları kaydetti:
"Mevcut sistemden en fazla sıkıntıyı Doğu, Güneydoğu'da yaşayan vatandaşlarımız Kürt vatandaşlarımız çektiler. Asimilasyon politikalarından, kimliğin reddinden, dil yasaklarına varıncaya kadar birçok yasağı mevcut sistem altında yaşadılar. Mevcut sistemin çok sorunlu olduğunu en iyi bilen toplumsal kesimlerimizden biri Kürt vatandaşlarımız. Dolayısıyla hiç kimse Kürt vatandaşlarımızdan statükonun bekçiliğini yapmalarını beklemesin. Sistemin bekçiliğini hiçbir şekilde bu vatandaşlarımız yapmayacaklardır. Değişimden yana olacaklardır, statükodan yana olmayacaklardır. Statükonun bekçiliği daha çok CHP'ye yakışan bir durum. CHP'nin de yönetimine yakışan bir tavır. Kürt vatandaşlarımızın bu çizgiyi izleyeceğini düşünmüyorum. Özellikle terör örgütünün çukur siyasetiyle oradaki vatandaşlarımızla büyük bedeller ödettiğini de biliyoruz. Ekonomik, sosyal sonuçlarını oradaki vatandaşlarımız yaşadı. Bununda karşılığının önümüzdeki süreçte olacağına inanıyorum. Vatandaşlarımız bu çukur siyaseti izleyenlere en güzel cevabı sandıkta vereceklerdir diye inanıyorum. Bölgeye dönük güvenlik politikalarımızı güçlendirmiş durumdayız. Geçmişte vatandaşımızın özgür şekilde tercihlerini sandığa yansıtmalarına engel olanlar bu seçimde bunu yapamayacaklar. Kırsal alan başta olmak üzere daha güvenlikli ortamda vatandaşımızın neye inanıyorsa özgür iradesiyle sandığa tercihini yansıtacak. Bizim bölgeye dönük çok önemli programlarımız oldu. Bunların da sahada karşılığını bulacağına inanıyorum."
Cumhurbaşkanının 10 yıl görev yaptıktan sonra aday olamayacağı hatırlatılarak, 5 yıl ara verdikten sonra tekrar aday olmasının önünde engel olup olmayacağı sorusuna Yılmaz, "En fazla iki dönem diye biliyorum ben. Tekrar olma şansı olmaz diye düşünüyorum. Bazıları bu işi mekanik bir şekilde düşünüyorlar. Seçmenimiz o kadar basiretli ve ferasetli ki gereksiz alınan herhangi bir kararın cezasını mutlaka sandıkta verir. Manipülasyonlara da müsaade etmez. Manipülasyonlar sandık olmadığı zaman olur. 28 Şubat'ta biz bunu yaşadık. Sandığa gittiğiniz zaman artık kimsenin çok manipülasyon yapma şansı yok. Yapma niyetinde olanlar ayak oyunları yapanlarda milletten gerekli cevabı sandıkta mutlaka görürler. Gereksiz bir işlem yapılırsa millet bunun siyasi değerlendirmesini yapar. Gerekli cevabı sandıkta verir" yanıtını verdi.
"Cumhurbaşkanı yenilemeye karar veriyor, o durumda aday olma şansı yok"
Yılmaz, "İki durum var. Cumhurbaşkanı seçimi yenileme kararı verirse Cumhurbaşkanı ve Meclis birlikte seçime gider ve ikinci dönemse tekrar aday olamaz. Ama Meclis karar verirse seçimi yenilemeye, o dönemde tekrar aday olma şansı var. Birinde Cumhurbaşkanı yenilemeye karar veriyor, o durumda aday olma şansı yok. İkinci dönemindeyse ama Meclis bu kararı verdiyse tekrar aday olma imkanı var" şeklinde konuştu.
"Yargının denetimi, gözetimi altında YSK'nın denetimi, gözetimi altında gerçekleşecek seçim olacak"
Yurt dışında basında OHAL dönemi olması nedeniyle halk oylamasının adil olamayacağı yönündeki eleştirilerin hatırlatılması üzerine Yılmaz, "Türkiye ilk defa seçim yapmıyor. Çok ciddi seçim tecrübesi olan bir ülkeden çok köklü bir demokrasi seçim geleneği olan çok partili sistem geleneği olan ülkeden bahsediyoruz. Türkiye ile ilgili konuşanların bunu dikkate alması lazım. Bizim çok uzun bir tarihimiz var. Seçim tecrübemiz var. Türkiye her zaman seçimler konusunda hassas bir ülke olmuştur. Bir kültürü olan ülkedir. Bütün seçimlerimiz bizim Yüksek Seçim Kurulunun yargının denetimi ve gözetimi altında gerçekleşir. Bu seçimde farklı olmayacak. Yargının denetimi, gözetimi altında YSK'nın denetimi, gözetimi altında gerçekleşecek seçim olacak. Bu tür tartışmalar yapanlar seçimin sonucuna güvenmiyorlar. Şimdiden kendilerine bir takım bahaneler arıyorlar. Demokratik ülkeyiz, hukuk devletiyiz. Her şey hukukun gözetimi denetimi altında oluyor. Bu seçimlerde halkımız özgür iradesini sandığa yansıtacak. Hiç kimse de buna engel olabilecek güce kudrete sahip değil. Bir taraftan da herkes kampanyasını yapacak. En güçlü şekilde halkı ikna etmeye çalışacak. Burada evet diyenlerle hayır diyenler arasında polemiklerde yaşanacak siyasi atışmalarda olacak. Bunlarda demokrasinin olağan siyasi görünümleri olarak algılanmalı. Türkiye'de seçim güvenliğine hiç kimsenin gölge düşürmeye hakkı yok. Bunu yapanlar Türkiye'ye büyük bir haksızlık yapmış olur. OHAL halka yönelik değil, devlete yönelik ilan edilmiş bir OHAL. Devletin içine sızmış bir takım terör unsurlarını temizlemeyi hedefleyen ama halkımızın gündelik hayatına da minimum ölçüde etki yapmasını özenle istediğimiz bir OHAL. Halkımız gündelik hayatını olağan şekilde devam ettiriyor. Bu OHAL ile yapmaya çalıştığımız FETÖ benzeri yapılanmaların ve diğer terör yapılanmalarının devlete sızmasını engellemek devleti bu yapılardan temizlemek çok daha iyi işler bir hale getirmek. Bunun dışında OHAL'in seçmen davranışlarına etki edecek bir özelliği söz konusu değil. Tam aksine bazı bölgelerimizde geçmişte terör örgütlerinin gerek PKK, gerek FETÖ yapılanmasının halkın tercihlerini olumsuz etkilemeye dönük çabaları olmuştu. Şimdi onlarında ortadan kalktığı bir ortamda halkımız çok daha güvenlik içinde gidip özgür iradesini sandıklara yansıtmış olacak" açıklamasında bulundu.
"Hukuk dışı yapılacak müdahalelere yönelik her türlü girişimi yapmak durumundayız"
FETÖ'nün yurt dışında etkin olduğu hatırlatılarak, buraya kurulan sandıklara müdahale etme gücüne karşı önlemlerin olup olmadığı sorusuna Yılmaz, "Yurt dışında Dışişleri Bakanlığımız, konsolosluğumuz kanalıyla vatandaşlarımız oylarını kullanabilecekler. Oralarda hukuk dışı yapılacak müdahalelere yönelik her türlü girişimi yapmak durumundayız. Vatandaşımızı orada hukuk dışı etkilemeye çalışanlar varsa hem kendi imkanlarımızla hem de o ülkelerin yetkili organları kanalıyla gerekli girişimleri mutlaka ilgili kurumlarımız yapacaklardır" yanıtını verdi.
"MHP tabanına dönük en etkili kampanya MHP'nin kendi yaptığı kampanya olacaktır"
MHP tabanında anayasa değişikliği teklifine destek vermeyeceğini açıklayanların olduğu belirtilerek, onların nasıl ikna edileceğinin sorulması üzerine Cevdet Yılmaz şöyle konuştu:
"MHP kendi kampanyasını başlatmış durumda. MHP tabanına dönük en etkili kampanya MHP'nin kendi yaptığı kampanya olacaktır. Cumhurbaşkanımızda bütün partilerin tabanlarına seslendi. Çok kuşatıcı söylem sergiledi. Ak Parti'nin tabanı kadar CHP'nin MHP'nin ve HDP'nin tabanına yönelik olarak da bir çağrıda bulundu. Gelin yeni sistemde bir birlik sağlayalım dedi. Hem Elazığ hem Türkiye'nin karşı karşıya kaldığı tehditleri milletçe milli duruşla karşılamamız anlamında da çok önemli bir çağrı olduğunu düşünüyorum. Biz bütün tabanlara yönelik çalışmalarımızı yapacağız. Ama geçmişten şunu biliyoruz MHP'nin tabanında gerçekten çok sağduyulu Türkiye'nin karşı karşıya kaldığı riskleri bilen, Türkiye'nin fırtınalı dönemden güçlü bir şekilde çıkması ve yoluna devam etmesi için tercih kullanacak çok sayıda insan olacağını biliyoruz. CHP gerek Ak Parti'nin gerek diğer evet diyen partilerin tabanlarının kafasını karıştırmak için farklı strateji izliyor gibi. Tabiri caizse daha şirin görüntü sergilemeye çalışıyor. Ama Meclisteki tavrını hatırlatmak istiyorum. Bu şirinliklerin 16 Nisan sonrasında devam edeceğini kimse beklemesin. Yeni sistem olursa sürekli bir şekilde halka gidilmesi gereken sistem olursa CHP'nin yeni üsluba daha uzun vadeli şekilde de sahip olacağını bekleyebiliriz aksi takdirde mevcut sistemle CHP'nin üslubunu tavrını ve Mecliste yaptıklarını hep birlikte gördük biliyoruz. Geçici bir şekilde bizim AK Parti tabanını veya diğer evet diyenlerin tabanını olumlu etkilemek için ılımlı kampanya yürütmek şekilnde yaklaşımları söz konusu bu güzel bir şey. Yeni sistemin etkilerinin şimdiden siyasete yansıdığını gösteren bir durum ama kalıcı içselleştirilmiş bir şey değil şuanda. Çok da samimi olmayan bir tutum."
"Partili olmak kötü bir şey değil"
"Evet çıkması halinde bu yeni paket 3 tarihte yürürlüğe girecek" diyen Yılmaz, "Birincisi hemen yürürlüğe girecek maddeler var. Bu Cumhurbaşkanının partili olması meselesi hemen yürürlüğe girecek maddeler arasında. HSYK ile ilgili düzenlemeler hemen yürürlüğe girecek maddeler arasında. İkincisi ilk seçimlerden önce adaylık süreci başladığında yürürlüğe girecek maddeler var. Üçüncü grup ise yeni Cumhurbaşkanı seçildiğinde yürürlüğe girecek hususlar var. Üç ayrı yürürlük tarihi var. En önemli husus partili cumhurbaşkanı. Partili olmak kötü bir şey değil. Vesayetçi sistemle mantıkla baktığınız zaman partili olmaya bazı eleştiriler getirebilirsiniz. Ama biz tek parti döneminde değiliz. Demokratik çoğulcu bir ortamda partiler demokrasinin vazgeçilmez unsurlarıdır. Partiler halkla devlet arasında köprüdür aslında. Partili olan yöneticiler ortak akla daha fazla yaslanırlar. Halkla daha fazla diyalog içine girerler. Çok partili bir düzeni kast ediyorum. Bir devletin ve bir partinin olduğu düzenden bahsetmiyorum. Bugünde başbakanlarımız partili ama seçildikten sonra bütün toplumun başbakanı. Partili olmak hizmetlerde tarafsızlığınızı kaybedeceğiniz anlamına gelmiyor. Siyasi tercihlerinizin şeffaf samimi şekilde toplumla paylaşıldığı bir ortamı ifade ediyor. Ama görevinizi yaparken elbetteki partiler üstü mesele varsa orada tavrınızı koyabilirsiniz. Bu yeni sistemde üç alternatifi var seçilecek cumhurbaşkanının. Birincisi partili olmama şansı da var. Biz yasağı engeli kaldırıyoruz. Zorunlu şekilde partili olmak diye bir şey söz konusu değil. Partili olmak isteyen cumhurbaşkanında iki alternatifi var. Üye olarak partili olabilir genel başkan olarak partili olabilir" diye konuştu.
"Yeni sistem aşama aşama hayata geçecektir"
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Yılmaz, konuşmasına şöyle devam etti:
"2019'a kadarki süreç çok önemli. Burada da uyum kanunları gerekecektir. Yürütmeyle, yasamayla, yargıyla ilgili olabilir. Seçim kanunlarıyla ilgili de gençler örneğin 18 yaşında olanlar milletvekili olabilecek ama kanunlarla da düzenlenen bir takım seçimler var. Oralarda da gerekli uyum yasaları çıkarılacaktır. Milletvekili olan bir gencin belediye meclis üyesi olmayacağı düşünülemez. Orada da gerekli uyum kanunları yapılacaktır. Bu da zaman alacaktır. Yeni sistem aşama aşama hayata geçecektir. Niye hemen uygulamaya koymuyoruz? Burada da bir taraftan uyum kanunları ihtiyacı var. Diğer taraftan şuanda mevcut cumhurbaşkanımız ve başbakanımız aynı siyasi gelenekten oldukları için ve uyum içinde çalıştıkları için sistemle ilgili bahsettiğimiz sıkıntılar şuan için dönemsel olarak yaşanan sıkıntılar değil, şuanda daha uyumlu bir tablo var karşımızda. Dolayısıyla şuan için hemen uygulanması diye bir durum söz konusu değil. Bu süreci daha çok uyum kanunlarıyla ve yeni sistemin alt düzenlemelerini yaparak hazırlayacağız ve aşamalı şekilde hayata geçmesi sistemin sıhhati açısından daha doğru olacaktır diye düşünüyoruz."
"Biz hiçbir şekilde rehavete kapılmadan çalışmak durumundayız"
Anketlerdeki veri analizlerine göre AK Parti'nin daha çok çalışması gereken yerlerin nereler olduğunun sorulması üzerine Yılmaz, "Sayısal anlamda anketlere girmeyi doğru bulmuyoruz. Ama 'evet'in önde olduğunu biliyoruz. Biz hiçbir şekilde rehavete kapılmadan çalışmak durumundayız. Genel merkez ve teşkilatlarımız olarak rehavete kapılmadan çok tozpembe tablolar çizip kendimizi tembelliğe itmeden çalışmak durumundayız. Bu ruh hali içinde hareket etmemiz lazım. Bıçak sırtı bir durum görmüyoruz ama rehavete bizi sevk edecek tablodan da bahsetmiyoruz. Bu ikisi arasında bir pozisyondan bahsedebiliriz. Tek adam meselesiyle ilgili şunu söylemek isterim, bütün demokratik ülkelerde milyonlarca seçmen gidip sandıklarda oy kullandığında özellikle bu cumhurbaşkanlığı sistemi benzeri yapılarda bir kişiyi elbette seçmiş oluyor insanlar. Demokratik bir seçim sonucu sınırlı bir süreyle yönetim hakkı verilmiş kişilerden bahsediyoruz. Bunu böyle tek adam rejimi gibi sunmaya çalışmak yalandan iftiradan başka bir şey değildir. Halkımızda basiretiyle ferasetiyle bunları görür. Tek adam dediğiniz arkasında milyonlarca seçmen olan insanlar ABD'de de bu var Fransa'da da var başka demokratik ülkelerde de var. Esas olan demokratik rejimin ve milli iradenin güçlü olmasıdır. Kararsız kitleyle ilgili anormal bir durumdan bahsedemeyiz. AK Parti tabanında kararsızlar çok falan değil. Bizim gördüğümüz anketlerde böyle değil. Tam aksine ortalamalardan daha düşük durumda ama toplumda elbette kararsız kitle var buna dönük olarak çalışmalarımızı sürdürüyoruz" açıklamasında bulundu.
"Meclisten atadığı zaman milletvekilliği sona ermiş olacak atanan kişinin"
Cumhurbaşkanının yardımcıları konusunda yapılan tartışmalarla ilgili soru üzerine Cevdet Yılmaz, "Bizim tercih ettiğimiz sistemde Cumhurbaşkanı yardımcıları seçimle gelmiyor. Cumhurbaşkanı seçildikten sonra bir veya birden fazla yardımcı atayabiliyor ve ayrıca bakanlarını atayacak. Meclis içinden de dışından da atayabilir. Ama Meclisten atadığı zaman milletvekilliği sona ermiş olacak atanan kişinin. Kuvvetler ayrılığı ilkesi esas alındı burada. Meclisten seçilen bir kişinin milletvekilliği devam ediyor olsa kuvvetler ayrılığına zarar gelir diye düşünüldü. Allah korusun bir cumhurbaşkanı görevdeyken vefatı halinde makamın boşalması durumunda hızla seçime gitme yöntemi belirlendi. 45 gün içinde hızlı bir şekilde seçime gitme kararı alınacak. Burada vekalet edecek olan cumhurbaşkanı yardımcısı ülkeyi salim bir şekilde seçimlere götürme görevini ifa etmiş olacak. Bu da istisnai bir durum. Yeni sistem mekanik olarak algılanmamalı. Kendi kültürünü siyasi temayüllerini de oluşturacaktır zaman içinde. Milletvekillerinin prestiji zaman içinde siyasi kültürle birlikte çok daha güçlü hale gelecek" değerlendirmesinde bulundu.
"Bir kişi gidip 100 bin imza bulabilirse aday olma şansına sahip"
Tabanlardaki hareketliliğin nasıl göründüğünün sorulması üzerine Yılmaz, doğal olarak en yüksek evetin AK Parti'de göründüğünü söyledi. 100 bin kişinin cumhurbaşkanı adayı belirlemesi yetkisiyle ilgili Yılmaz, "Bu da çok çok önemli yenilik. Bugüne kadar cumhurbaşkanlarını kurumlar aday gösterebiliyordu veya Meclis içinde belli sayıda milletvekili aday gösterebiliyordu. Yeni sistemle birlikte bir kişi gidip 100 bin imza bulabilirse aday olma şansına sahip. Diğer hususta sıkı yönetimin kalkması. Anayasamızda sıkıyönetim var. İnşallah yeni dönemde bu müessese ortadan kalkıyor. Artık sadece OHAL yetkisi olacak sıkı yönetim tarih olacak" şeklinde konuştu. - ANKARA