"Tanımlanamayan Cisim Gibi Oldum"
İclal Aydın, sunucu, oyuncu ve yazar kimliğinin kendisini ilk başta zorladığını söylüyor.
Yazar, oyuncu ve sunucu İclal Aydın, şimdi hafta sonları a Haber'de 'İclal Aydın ile Yaşasın Hafta Sonu' adlı programıyla ekrana geliyor. Aydın, cumartesi ve pazar günleri 09.00 ile 12.00 arasındaki programında her hafta 12 konuk ağırlıyor. Aydın, Yeni Aktüel'den Arda Uskan'a programını ve yeni projelerini anlattı.
Programın için neden bir haber kanalını seçtin?
Haber kanalında olmanın çok büyük bir avantajı var. Büyük kanalların büyük beklentisi oluyor. Bana pek oturmayan gömlekler giydirmeye çalıştılar yıllardır ve doğrusunu istersen pek de başarılı olamadım.
"Ah kör olasıca reytingler" diyorsun yani?
Öyle. Mesela ben Yıldız Tilbe'yle karşılıklı göbek atmak yerine onu efkarlanarak dinlemeyi tercih ederim ama diğer kanallarda işler öyle hızlı değişiyor ki; ben buna yetişemiyorum. Majör kanalların kadın seyircileri de beni orada benimsemediler sonunda.
O HAZZI BULDUM
Geçmişteki kadın programlarıyla zirvedeydin!
O zaman öyleydi. Şimdi bir kanala konuk olarak gidiyorum, 'Bu kadının acayip reytingi var, müthiş izleniyor' falan deniyor. Kendim program yapıyorum, reyting almıyor. a Haber çok doğru bir buluşma oldu. Burada büyük kanallardan kazandığımız parayı kazanamayız ama karşılığında büyük hazlar kazanırız. Çok özlediğim hazzı ve heyecanı yaşıyorum şimdi.
Konuklarınla farklı konularda konuşuyorsun. Bu kadar çok konuya nasıl hakim oluyorsun?
Ben merak ettiklerimi soruyorum zaten. Dur bakalım bir altı ay gitsin... Ayrıca çok iyi bir ekip var, haber kanalı olduğu için de her taraftan haber yağıyor. Tematik kanalların böyle bir şansı var. Mesela Müjgan Halis'in yaptığı 'karda doğum yapan çocuk gelin' haberi vardı. Müjgan bunu takip ediyordu, ben de onu takip ettim. Burada haberden ziyade haberciyi ortaya çıkaran bir şey yaptım. Haberci gelip haberini anlatıyor, ekranlarda bugüne kadar böyle bir şey yoktu. Mesela; genç bir müzisyeni merak ediyorum, onu çağırıyorum. Çok popüler insanlarla işim yok.
Son olarak 'Veda'da rol aldın. Alışılmadık biçimde başka bir oyuncunun yerine girdin.
Aslında baştan beri ben bu rolü çok istiyordum. Fatih Aksoy beni geçen sene 'Umutsuz Ev Kadınları' için istemişti; ben 'hayır' demiştim. O da bana "Çok pişman olacaksın" demişti.
AŞKI ÖZLEMİYORUM
Sonradan çok dövündün mü?
Hayır, zaten içim ısınmamıştı. Songül Öden için çok iyi oldu, onun rolüydü. Orada sadece kazanamadığım para için üzülebilirim. O parayı alsam iyi olabilirdi.
Hayatında bir erkek var mı?
İnan ki yok!
Özlemiyor musun aşkı?
Bu ara hiç özlemiyorum ve bundan da biraz endişe duymaya başladım. Endişelenmeli miyim sence? Aşk bir yana, hayra alamet de değil ama tek başıma seyahat etmekten ve yemek yemekten daha çok keyif almaya başladım. Gittim New York'a, kimseye haber vermeden, altı hafta tek başıma yaşadım.
Eskilerden biri çıkıp gelse, revize olmuş haliyle... Ne yaparsın?
Geçenlerde Nişantaşı'nda bir kafede oturuyorum... Bir baktım eskiden çok sevdiğim bir adam geldi, karşı masaya oturdu. O zamanlar ne kadar üzülmüşüm; ailemi, dostlarımı karşıma almışım onun için! Hatta pek çok şeyi göze almışım, ne gözyaşları dökmüşüm. Ömrümün çok ciddi bir bölümü oraya gelmiş, karşımda oturuyor işte. Sonra düşündüm ki; ne kadar garip, adam el olmuş...
ERKEKLER ÇOK DİŞİLEŞTİ!
"Ne gazeteciler, ne edebiyatçılar ne de oyuncular dünyasına ait biriyim" demişsin...
Başta çok zorlandım. İnsan bir yere ait olduğu zaman korunabileceğini sanıyor. Birkaç farklı iş yapınca, tanımlanamaz bir cisim olarak yıprandım ben. "Bu kız karar versin" dediler.
ka dınlar be ni sever
"Kadınlara zararsız olduğumu anlatmaya çalıştım" demiştin... "Beni kocalarınızdan kıskanmayın" gibi bir şey mi?
Her türlü rekabeti düşün. Artık biliyorum, kadınların çok sinirini bozmayacaksın. Aslında onların sevdiği biriyim; özellikle Anadolu kadınının ama Etiler ve Nişantaşı insanlarının da sinirini bozmamak, onlara rakip olmamak gibi bir kaygım vardı o zamanlar.
Bu bir nevi 'kadın tarafını fazlasıyla ortaya koymak' değil mi?
Evet. Çünkü erkekler çok dişileşti de ondan. Bizim kaygılarımız onlarla yer değiştirdi.
İNANILMAZ YORGUNUM
Galiba bir yaştan sonra üzerimize bir miskinlik çöküyor aşk konusunda...
Doğru. Bu yüzden de inanılmaz yorgun hissediyorum kendimi ama sevilmeyi elbette özlüyorum. Mesela bir film izlerken, yanındakine bakıp hiç konuşmadan bir şeyi paylaşmak istersin ya... Bazen öyle bir şey oluyor ama sonra bakıyorum bir sürü arkadaşıma; bir beraberliği sürdürürken bile en az benim kadar bu anı özlüyorlar. O zaman "Allah'ıma şükürler olsun, o bir sürü yükü taşımıyorum" diyorum ve de artık öyle bir erkek olduğuna da inanmıyorum.
Sabah : http: //www.sabah.com.tr