Haberler
Sahte dolarların piyasaya sürüldüğü iddiasına ilişkin soruşturma başlatıldı

Piyasaları sarsan sahte dolar iddiası için harekete geçildi

Halep'te taarruz başlatan Esed karşıtı Heyet Tahrir Şam 32 bölgeyi ele geçirdi

Rejim karşıtı grup 32 bölgeyi ele geçirdi, 10 bin sivil evlerini terk etti

Muhtarın yerine kayyum atandı

Muhtarın yerine kayyum atandı

Genç kız, toplu taşımada yaşadığı tacizleri gözyaşları içinde anlattı

Toplu taşımada yaşadığı tacizleri gözyaşları içinde anlattı

Her seyahatte yeniden doğuyorum

Haberler
Güncelleme:
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Kitapta kendine 'seyahat arsızı' diyorsun. Senin tabirinle bu 'arsızlık' ne zaman başladı?

Kitapta kendine 'seyahat arsızı' diyorsun. Senin tabirinle bu 'arsızlık' ne zaman başladı?

Bence doğuştan var. Daha ilkokulu bitirmeden, evden çıkıp birkaç aylığına kuzenlerimin yanına tatile gidebiliyordum. 10'lu yaşlara gelmeden yaşadığım yerdeki ormanlarda saatlerce yürüyüşler yapıyor, ormanın içindeki ağaç evde kalıyordum. Lise birinci sınıfta ilk yurtdışı gezilerime başladım. Üniversitede otobüsle Polonya'ya gittim. Sonra Portekiz'e, Fransa'ya... Şu an iki hafta sonu üst üste İstanbul'da kalsam hafakanlar basıyor. Mutlaka bir yerlere gitmek istiyorum. Virüs bir kez insanın içine girdi mi bence bir daha çıkmıyor.

Sana 'profesyonel gezgin' diyebilir miyiz?

Ne gezginim ne de turist. Kendimi ikisinin ortasında görüyorum. Düzenli işim olmasa kesinlikle sırt çantalı bir gezgin olurdum. Gezgin olamadığım için hayıflansam da yapabildiğimin en iyisini yapıyorum ve gezebildiğim kadar geziyorum.

Gittiğin yerlerden biri, Hindistan- Myanmar sınırı. Kabile savaşlarında dört kafa kesen, kestiği başlardan birini mızrağın tepesine diken bir adamla görüştün orada. Sende biraz delilik var mı?

O çok ilginç bir hikaye. Bölgedeki kabileler, 1970'li yıllara kadar birbiriyle sürekli savaş halindeymiş. Nagay kabilesi, savaştıkları kabilelerdeki insanları öldürmekle kalmıyor, kafalarını da kesiyormuş. Neyse ki bu gelenek bölgeye giden misyonerler sayesinde son bulmuş. Ama sonuçta kafa kesen insanlar hala oradalar. Ben de onları görmeye gittim. Görülmeyeni görmek, çekilmeyeni çekmek istedim. ve evet, tabii serde biraz da delilik var.

Evet, serde biraz delilik var

Başka hangi seyahatinde bu kadar çok heyecanlandın?

Ruanda'da gümüş sırtlı dağ gorillerini görünce öyle heyecanlandım ki... Bizi onların yanına götüren rehberler neredeyse goril dilini öğrenmişti. Onlar gibi mırıldanıp homurdanıyor, bir şekilde iletişim kuruyorlardı. Bu goriller dünyada sadece birkaç yüz birey kaldı; onları da bir yılda görebilen insan sayısı çok sınırlı. O kişilerden biri olmak için dört saat durmadan yürüdüm. 250 kiloluk goril ailesinin lideri alfa gorile sadece iki metre yaklaşmak, insanın nabzını 190 attırıyor.

Seyahat yazısı yazmak, dışarıdan dünyanın en keyifli işi gibi duruyor. Öyle mi?

Keyifli tabii ama o yazıların, fotoğrafların ya da videoların dışında olanı biteni yansıtmadığınız zorlu süreçler oluyor. Bu biraz gülü seven dikenine katlanır hikayesi... Eğer bir şeyi yapmak istiyorsan elbette zorlukları olacak. Aladağlar'da zirvelerden çok güzel fotoğraflar paylaşıyorum ama kimse oraya eşyaları çıkarırken omuzlarımın morardığını bilmez. ya da üniversite yıllarında otobüsle Avrupa'yı gezerken çektiğim fotoğrafları, yazdığım yazıları görenler o otobüse binebilmek için ne fedakarlıklar yaptığımı bilmez... Bilmesi de gerekmez. Bir şeyi istiyorsan yapabilirsin ama her zaman bunun bir bedeli olur.

Enerjim gezerken tükenmiyor, aksine şarj oluyorum

Gazetede yoksan çalışma arkadaşların olarak senin bir yarışta, bir deniz kenarında ya da dağda olduğunu biliriz. Hiç yorulmuyor musun?

İnsanların bunu söylemesi hoşuma gidiyor. Gezdiğim ülkelerin sayısı 80 civarı. Türkiye'de de beş-altı şehir haricinde her yeri gördüm. İçten gelen bir duygu olduğu için yorulmuyorum. Dünyayı bir kez dolaşmış olsam, bir kez de denizden dolaşmak isterim. Enerjimin bitmediği doğru ama ben enerjimi gezerken tüketmiyorum, kendimi şarj olmuş gibi hissediyorum.

Son olarak ne zaman böyle hissettin?

Az önce üç günlük kamptan geldim. Zor bir destinasyondu. Yolu olmayan, deniz kenarındaki kayalıklara şişme botla gittik. Üç gün, üç gece kaldık. Telefon çekmiyordu, internet yoktu. Odun azaldı, su bitti ama ben orada durdukça denizden esen rüzgarla kendimi yeniden doğmuş gibi hissettim. Her seyahatte yeniden doğuyorum. Şehirde kaldığım süredeyse tam tersi oluyor.

Hindistan-Myanmar sınırında son kafatası avcılarıyla...

Asla gitmem dediğim bir yer yok

Seyahate gidecekler sence nasıl bir hazırlık yapmalı?

Ne zaman canım sıkılsa Google Earth'ü açarım. İstanbul'a yakın nerede denize gidilir, nerede kamp yapılır diye sık sık bakarım. Kandıra taraflarında öyle çok küçük koy keşfettim. Son keşiflerimden biri Kilyos tarafındaki Doğadaki Yaşam Okulu. Bilmeden gittim, süper bir yer çıktı. O yüzden malzeme dışında kimin nereye gideceğiyle ilgili tavsiye vermek istemem. Ama bakir bir yere kampa gidecekseniz yanınızda mutlaka ilkyardım çantası ve küçük bir kamp ocağı olsun mesela.

Asla gitmem dediğin bir yer var mı?

İnanmayacaksın ama yok.

Sence ilk kez yurtdışına çıkacak biri hangi ülkeden başlamalı?

Ona öncelikle "Türkiye'yi yeterince gezdin mi? Kapadokya'yı görmediysen boşuna para harcama, önce oraya git" derdim. Türkiye'de Yunanistan'dan daha çok Yunan eseri olduğunu kaç kişi bilir? İnanılmaz bir hazineye sahibiz ama farkında değiliz. Önce bu farkındalık oluşsun isterim. Sonra, illa yurtdışına gideceğim diyenlere İtalya'yı tek geçerim. Tarihine ve doğal değerlerine bu kadar güzel sahip çıkan bir ülkeden başlamalısınız. Kültür olarak da bize benziyorlar.

İtalyan Alpleri'ne I. Dünya Savaşı askerlerinin yolunu izleyerek tırmandım.

Küba'yı 10 gün sokak sokak dolaştım.

Kırgızistan'ın Tanrı Dağları'nda kartallarla dans...

Kenya'da dünyanın en hızlı hayvanı çitalarla...

Kaynak: Hürriyet / Magazin
title