Hazal Subaşı ve Mehmet Ozan Dolunay'dan samimi itiraflar!
Ozan, oyunculuğa karşı hissin ve bakış açın nedir?
Ozan, oyunculuğa karşı hissin ve bakış açın nedir?
Ozan Dolunay : İlkokulda, ortaokulda, lisede tiyatro yaptım. Üniversiteye gelene kadar oyunculuğa dair hep bir ilgim vardı. Onunla ilgili bir şeyler hep yaptım. Ama oyuncu olma hayali ile büyümedim. Çünkü çok ulaşılmaz bir hayaldi. Bir ihtimal değildi benim için. Üniversiteyi kazanıp mühendislik okumaya başladım. Çok kolaylıkla o bölümleri okuyup bitiren insanlar da var zorlananlar da. Benim kanımca zorlananlar yanlış mesleği seçmiş oluyor. Ben de zorlanıyordum ama bunun sebebi becerememek değildi. Onun içinde var olamıyordum. Çok mekanik çok teknik bir eğitim. Duygulara hiç yer olmayan bir alan. Öyle olunca o tarafın ben de bir boşluk oluşturduğunu hissettim. Sevmediğim için değil; seviyorum bunları da. Ama insanlıktan uzaklaştıran bir şey gibi hissettim. Tabii benim için bu böyle, herkes için değil.
Kamera arkasından oyunculuğa nasıl evrildin Hazal?
Hazal Subaşı : Ben reklamcılık okudum ama sinema alanından yüksek lisans yapmak istiyordum. Sitelerde çalışmak ve reji yapmak istiyordum. Çünkü ben tam görev adamıyımdır. Hala bilirim çalıştığım işte kim kaçta gelecek, hangi gün ne çekilecek. Meraklıyım o konuya.
Gerçek hayattaki Hazal'a inanmak çok zor gibi duruyor. Bu mizacınla mı ilgili? Bu durum oyunculuğuna yansıyor mu? Cast'larda işe yarıyor mu?
Hazal Subaşı : Bunu çok duyuyorum. Hatta yakın arkadaşlarımdan dahi duyuyorum.
Bu durumun sıkıntısını yaşıyor musun?
Hazal Subaşı : Bazen yaşıyorum çünkü güvenilmez geliyor. Ben daha düz biriyim. Çok fazla duygularımla hareket etmem, çok fazla şey düşünmem. Bence bu durum yansıyor. Konforlu bir alan. Bir şeyin bana çarpmasını engelliyor genelde.
Nasıl buluştunuz? "Bizi Ayıran Çizgi" nasıl oldu?
Ozan Dolunay : Yönetmenimiz buluşturdu.
Hazal Subaşı : İkimiz de seçildiğimiz zaman tanıştık.
Anlaşabileceğinizi düşündünüz mü?
Ozan Dolunay : Direkt anlaşırım dedim. Acaba anlaşır mıyız, oyunculukla ilgili ne düşünüyor gibi bir düşüncem olmadı.
Hazal Subaşı : Ben de öyle dedim. Çok rahat ve hazırdık.
Ozan Dolunay : İkimizin doğum günü de aynı. Birçok konuda anlaşıyoruz. Daha sakin insanlarız.
Proje nasıl geçti?
Hazal Subaşı : Çok güzel geçti. İki oyuncu olmak çok konforlu bir şeymiş. Konsantrasyon sen de ve odaklanabiliyorsun her şeye.
Kendinizi izliyor musunuz?
Hazal Subaşı : Evet, ben izlemeyi seviyorum.
Ozan Dolunay : Ben severek izlemiyorum. Ne yaptığımı görmek için izliyorum.
Kimine çok iyi gelen bir sahne kimisi için çok düz olabiliyor. Bir oyuncunun iyi ya da kötü oynadığı nasıl anlaşılıyor?
Hazal Subaşı : Mesela bir sahnede çok kişi vardır ve gerçekten çok iyi yaşatmışlardır. Bir kafe sahnesi diyelim. Kasiyer bir şey yapıyordur, arkadan biri geçiyordur, araba kaza yapıyordur. O sırada Ozan bir şey oynuyorsa çok daha etkili olabilir belki. Oyuncu onun genelini daha fazla görüyor olabilir.
Ozan Dolunay : Ben de bazen bir şey izlerken vay be ne güzel oynamış diyorum.Ama oyunculukla ilgili fikirlerine güvendiğim birisi beğenmeyebiliyor. Bence bu algı ile alakalı. O, oyunculuktan anlıyor ya da ben anlamıyorum demek değil. Oyuncunun temel işi nedir? Yaşanan bir duyguyu aktarmak. Bunu düzgün aktarabiliyorsa ve yaşanan gerçek şeyi karşı tarafa hissettiriyorsa senin için iyi oyunculuk yapmış demektir. Bunun bir doğrusu yanlışı yok. Ben, bir karakteri okuduğumda başka bir şey çıkarabilirim. Başka bir oyuncu okuduğunda başka bir şekilde oynar.
Hazal Subaşı : Kesin bir şey yok bence de. İzlerken ne beklediğinle alakalı. Sen izlerken bir insanın içindeki şeyi gözünde görmek istiyorsundur. Başka biri çok daha fazlasını görmek ister. Çok öznel bir şeye giriyor. Bilinçli olmak, oyuncu olmak, başka bir sektörden olmanın dışında bence bunun önemi var.
En son en çok istediğin şey neydi?
Hazal Subaşı : Tatile gitmek istiyorum. Dün bunu konuştum, baktım ama gidemiyorum.
Ozan Dolunay : Uzun zamandır yaz ve kış aralıksız çalıştım. En azından 1 hafta tatil yapmak istiyorum.
En son en çok hüzünlendiğin anı paylaşır mısın?
Hazal Subaşı : Kedim sürekli evden kaçıyor ama buluyorum. Fakat geçen gün yine kaçtı ve çok zor buldum. Büyük panik ataklar geçirdim. Hayatımda bir şeyler yolunda giderken ya da yeni şeyler başlarken bir şeylerin gideceğini düşünüyorum. O, bir denge gibi geliyor bana. O inanç, hayatımda iyi bir şeyler oluyor ve kedim gitti diye düşündürdü.
Ozan Dolunay : Bir proje için görüşüyorduk. Ben de her oyuncunun yapması gerektiği gibi o iş için audition verdim. İyi de audition verdiğimi düşünüyordum ama olmadı iş.
En son en çok neye şaşırdın?
Ozan Dolunay : Ben kedi sahiplendim. Gözleri rahatsızdı, ameliyat ettirdim. Ama maalesef iyileşemedi ve görmüyor. Görmeyen bir kedi olmasına rağmen evde sinek yakalıyor, hiçbir yere çarpmadan yürüyebiliyor. Buna genelde şaşırıyorum.
En son en çok neye hayır dedin?
Ozan Dolunay : Bir iş gelmişti, ona hayır dedim. Çok uygun olduğunu düşünmedim.
Bu, senaryo ile mi ilgiliydi yoksa uyuşmazlık mı yaşandı?
Ozan Dolunay : Senaryo ile ilgiliydi. Bin tane parametre var orada sonuçta. Nerede yayınlanıyor, nasıl bir senaryo, nasıl bir ekip gibi. Bana hayır demeleri nasıl normalse benim de onlara demem normal.
Ona aslında öyle olmadığını anlatır mısın?
Hazal Subaşı : Bazen karşı taraf kendi gördüğü, kendi hissettiği şeylerin çok doğru olduğuna inanıyor. Bence karşı tarafı biraz dinlese belki öyle olmama ihtimalini görebilmek sonuçta karşılıklı bir iletişimdir. Bunun önemli bir şey olduğunu düşünüyorum. Kendi duygularına, kendi hissine bu kadar güvenmesi bana tehlikeli gelen bir şey. O zaman karşındakini tamamen yok saymış oluyorsun.
Böyle bir düşüncen olduğundan haberi var mı?
Hazal Subaşı : Var ama bence yine dinlememiştir. O yüzden dinlesin.
Ozan, sen ona aslında öyle olmadığını anlatır mısın?
Ozan Dolunay : Bazı insanlar sadece haklı olmak üzerine yaşıyorlar. Ama hayatta doğrular, yanlışlar ve gerçekler bile sorgulanabiliyor. O yüzden hayatta haklı olmak için değil; anlayabilmek ve anlatabilmek için var olmak gerekiyor. Birilerinin bunu anlaması lazım.
Kendini affettireceğin bir andasın ve seni dinliyor. Anlatır mısın?
Hazal Subaşı : Şu anki aklım, yaşım ve tecrübelerim olsa yapmaya gerek bile duymayacağım bir şeydi. Ama o zaman bunu bilmiyordum. İkimiz arasında buna yol açacağını bilmiyordum. Böyle bir şeyin senin için bu kadar önemli olduğunu bilmiyordum daha doğrusu. O yüzden özür dilerim.
Üzgün müsün?
Hazal Subaşı : Üzgünüm. 6-7 yıl geçti ama neden böyle bir şey yaptım dedim hep. Buna benzer bir konuşma zaten yaptım. Ama bu kadar net değildi ve bu kadar zaman geçmemişti.
Ozan, kendini affettireceğin bir andasın ve seni dinliyor. Anlatır mısın?
Ozan Dolunay : Yanında olmam gereken zamanda yanında olmaktansa seni görmeyip reddetmeyi ve görmezden gelmeyi tercih ettim. Bu, sen de çok büyük yaralar açtı. O yüzden özür dilerim.
Onu nasıl sevdiğini tarif eder misin?
Hazal Subaşı : Hayatıma girdiği günden itibaren bana hiç zararı dokunmamış, hiç kötülük yapmamış aksine beni seven bir tutumda. Bu yüzden ona sevgim çok karşılıksız ve çok sonsuz. Ne yaparsa yapsın onu seveceğim.
Aşk diye bir kavram var mı sence?
Hazal Subaşı : Çok inanmıyorum. Daha doğrusu herkesin aşk kavramının aynı olduğuna inanmıyorum.
Onu nasıl sevdiğini tarif eder misin Ozan?
Ozan Dolunay : İnsanlar, benim gördüğüm kadarıyla sevgi için birbirlerinden bir şey bekliyor. Bu genelde fiziksel şeyler oluyor. Bana şunu yapsın, şöyle yapmasın, şunu alsın gibi. Bu insanı sadece benimle hayatı paylaşmaktan keyif aldığı için ve beni sevdiği için yanımda olduğunu biliyorum. Ben de aynı şekilde aşk ya da sevgi şeklinde bir damga vurmadan sadece hayatı onunla paylaşmaktan keyif aldığım için çok seviyorum. O anı güzel yaşamak için bir insanla beraber oluyorsan o zaman değerli oluyor. Benim de şükürler olsun ki öyle bir ilişkim var. Onunla çok mutluyum.
Dilediğiniz kişiye dilediğiniz bir soruyu 83 milyonun izlediği bir programda sorma imkanı verildi size. Bu kim olurdu ve ne sorardınız?
Ozan Dolunay : Ben, Lost'u senaristine sonunu neden o kadar kötü bitirdiğini sorardım. Game of Thrones için de olabilir.
Hazal Subaşı : "How to Get Away with Murder" diye bir dizi var. Viola Davis, yapımı aldı ve kendi devam ettirdi o işi. Niye bitirdiğini sormak isterdim.