Yavuz Bingöl ile Bin Yılın Ozanları
Türk Halk Müziği'nin sevilen isimlerinden Yavuz Bingöl, değerli ozanların eserleri ile CRR Konser Salonu'nda sizlerle olacak.
Türk Halk Müziği'nin sevilen isimlerinden Yavuz Bingöl, değerli ozanların eserleri ile CRR Konser Salonu'nda sizlerle olacak.
Yavuz Bingöl ile Bin Yılın Ozanları "Yunus Emre & Şah İsmail"
Oda Orkestrası Eşliğinde Şef: Orhan Şallıel
Halk ozanları, toplumun değerlerini kuşaklar boyu tanıtmakta önemli aracı olmuş ve bunları kalıcı kılmışlardır. Halk ozanlarının doğaçlama saz çalıp türkü söyleme yetenekleri vardır. Toplumdaki olumlu ya da olumsuz gelişmeler, ozanın sazına, sözüne ve sesine konu olur. Ozanlar toplumun sorunlarını dile getirmek, olup biteni daha erken görmek ve gelecek nesillere mesaj vermek özellikleriyle de tanınmıştır. Böylece halka mal olmuşlardır. Ozanlık geleneğinde doğa sevgisi vardır, halk sevgisi vardır, vatan sevgisi vardır, hak sevgisi vardır. Halkın bağrından kopar ve temsil ettiği toplumun sorunlarını, mesajlarını sazıyla anlatır. Halk ozanlığı, değişen yaşam koşulları ve değer yargıları karşısında gerileme yaşasa da kültürün vazgeçilmez simgelerinden biri olma özelliğini korumuştur.
Yunus Emre (1240-1321)
Anadolu'da yaşamış, Türkçe şiirin öncüsü olan tasavvuf ve halk şairi, Türk İslam düşünürüdür. Hayatı ve şahsiyeti üzerine pek az şey bilinen Yunus Emre, Anadolu Selçuklu Devleti'nin dağılmaya ve Anadolu'nun çeşitli bölgelerinde büyük-küçük Türk Beylikleri'nin kurulmaya başlandığı 13. yy. ortalarından Osmanlı Beyliği'nin kurulmaya başlandığı 14. yy. ilk çeyreğine kadar Orta Anadolu havzasında doğup yaşamış bir şair ve erendir. Yunus Emre, Hacı Bektaş-ı Veli Dergahında bulunduysa da, onu "Bizim Yunus" yapan manevi yükselişini Hacı Bektaş Veli'nin kendisini yolladığı Taptuk Emre Dergahı'nda yaşamıştır ve dergaha çok hizmetler etmiştir. Yunus Emre, Allah sevgisini, aşk ve güzel ahlakla ilgili düşüncelerini, İslam tasavvufunu işleyerek yüceltmiştir. Anadolu'da gelişen Türk edebiyatının en büyük adlarından sayılan Yunus Emre, yalnız halk ve tekke şiirini değil, divan şiirini de etkilemiştir. Hece ve aruzla, vezinleriyle yazdığı şiirlerinde sevgiyi temel almıştır. Tasavvufla, İslam düşüncesiyle beslenen dizelerinde insanın kendisiyle, nesnelerle, Allah'la olan ilişkilerini işleyip, ölüm, doğum, yaşama bağlılık, ilahi adalet, insan sevgisi gibi konuları ele almıştır. Çağının düşünüş biçimini ve kültürünü konuşulan dille, yalın, akıcı bir söyleyişle dile getirmiş; kendinden önce yetişmiş İran şairlerinin, çağdaşlarının yapıtlarında geçen kavramlara yeni bir öz, yeni bir deyiş katmıştır. Bu yanıyla tasavvuf düşüncesini, Alevi-Bektaşi inançlarını zenginleştirmiştir. O irşadı en has yol ile, şiir ile gerçekleştiren bir hak dostu idi. Yunus; duymuş, düşünmüş ve bütün duyuş, düşünüş ve inanışlarını büyük bir sadelik ve kolaylıkla şiirleştirmeye muvaffak olmuştur.
Şah İsmail (Hatayi) (1487-1524)
17 Temmuz 1487 tarihinde Erdebil şehrinde Safevi Tarikatı'nın şeyh ailesinin çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. Şah İsmail'in babası Şeyh Haydar, dedesi ise Şeyh Cüneyd'dir. İsmail'in annesi Alemşah Halime Begim, Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan'nın kızıdır. Şah İsmail, "Hatayi" mahlasıyla şiirler yazdı. Sanatçı kişiliği çok zor koşullar altında geçen çocukluğu sırasında oluştu. Aruz ve heceyle yazdığı şiirler Azerbaycan edebiyatının Nesimi ve Fuzuli arasındaki döneminin en güçlü temsilcisi olduğunu kanıtlar. Özellikle heceyle yazdığı şiirler Anadolu'da gelişen tekke edebiyatını büyük ölçüde etkiler. Alevi-Bektaşi edebiyatının en güzel örneklerini sunar. "Hatayi" takma adı ile Azerbaycan Türkçesinde şiirler de yazmıştır.