Haberler

Tarihi Saatlerle "Zamana Yolculuk"

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Burdur Arkeoloji Müzesi'nde aralarında 1800 yıllık güneş saatinin de bulunduğu saatler, ziyaretçilerini "zamanda yolculuğa" çıkarıyor Müze Müdürü Ekici: "Taştan, mermerden yapılmış güneş saatiyle başlayan serüven, bugün dijital sisteme kadar geldi"

GÖKMEN YÜCE - Burdur Arkeoloji Müzesi'nde bulunan çeşitli tarihi saatler, saat olgusunun eskiden günümüze nasıl geldiğini gözler önüne seriyor.

Burdur Valiliği, İl Kültür Turizm Müdürlüğü ve Burdur Arkeoloji Müzesi'nin yaptığı çalışma sonucu aralarında MS 2.yy'da yapılmış güneş saati ile 1900'lü yıllarda üretilen saatler bir araya getirildi.

Bakımları büyük bir özenle yapılan saatler, müzede ziyaretçilerin ilgisine sunuldu.

Sergilenen saatler arasında yer alan yaklaşık 1800 yıllık güneş saati, aslan ayağı formunda bir kaide üzerine 60 derecelik bir açıda halka şeklinde taştan yapılmış. İç kısmı dilimli, dış kısmını ise bitkisel bir sarmal motifin süslediği saatin halkasının kenarında yaptıran kişinin adı yazıyor. Saat içinde bulunması gereken sabit gösterge çubuğu (gnomon) ise eksik.

Ahşap kasalı, gong çalabilen, kurmalı, üzerinde eski Türkçe ve Roma rakamları bulunan saatlerin büyük bölümü çalışıyor.

- "Güneş saatiyle başlayan serüven, dijital sisteme kadar geldi"

Müze Müdürü Hacı Ali Ekinci, AA muhabirine yaptığı açıklamada, insanların yaşamın başlangıcından bu yana zaman dilimini tayin etme arzusunda olduğunu ve bunun sonucunda ilk güneş saatlerinin ortaya çıktığını anlattı.

Bu saatlerin Mezopotamya'dan, Mısır'dan ve Anadolu'daki diğer kültürlerden günümüze geldiğini belirten Ekinci, "Anadolu'da yaşayan kültürler içerisinde antik kentlerin bir çoğunda güneş saatleri vardır. Burdur'da da Sagalassos Antik Kenti kazısında çıkarılan güneş saati bunlara güzel bir örnektir" dedi.

İnsanların güneş saatinden sonra gecenin de zamanını bilmek istediklerini ve bunun için su, kum ve mum saatleri gibi saatler ürettiklerini ifade eden Ekinci, şöyle konuştu:

"İnsanoğlu 15. yy'dan itibaren mekanik saate geçmiş. Osmanlı döneminde de saatler genellikle 19.yy'da camilerimizin duvarlarında görülmüştür. Mekanik saatler gelişince kentlerimizin bir çoğunda saat kuleleri oluşmaya başlamış. Osmanlı döneminde padişahlar tren garlarında, camilerde büyük duvar saatleri ya da ayaklı saatler yaptırarak Anadolu'ya da bunları yaygınlaştırmışlar."

Ekici, saat olgusunun eski çağlardan günümüze geldiğini, günümüzden sonra da gelecek kuşaklara aktarılacağını kaydetti.

Ekici, "Taştan mermerden yapılmış güneş saatiyle başlayan serüven, bugün dijital sisteme kadar geldi. Şimdi insanların büyük kısmının kolunda saat yok. Çünkü cep telefonunda da, bilgisayarlarda da dijital saatler var. Ama saate olan ihtiyaç her zaman sürecek" dedi. - Burdur

Kaynak: AA / Kültür Sanat
title
Close