İstanbul'u Mücevhere Sığdıran Usta" İzleyiciyle Buluştu
Dünyaca ünlü mücevher ustası Sevan Bıçakçı'nın hikayesini anlatan "İstanbul'u Mücevhere Sığdıran Usta" isimli uzun metrajlı belgesel film, Ankaralı izleyiciyle buluştu.
Dünyaca ünlü mücevher ustası Sevan Bıçakçı'nın hikayesini anlatan " İstanbul'u Mücevhere Sığdıran Usta" isimli uzun metrajlı belgesel film, Ankaralı izleyiciyle buluştu.
Yönetmen Ümran Safter, Cermodern'de düzenlenen galada, mesleğe 12 yaşında Kapalıçarşı'da çırak olarak başlayan Sevan Bıçakçı'nın hayat hikayesini anlatan belgesel hakkında bilgi verdi.
Safter, "İstanbul Üçlemesi" filmlerinin ilkini Ara Güler'in hayatının konu edildiği " İstanbul'un Gözü" belgesiyle, ikincisini ise Sevan Bıçakçı ile yaptıklarını söyledi.
Bıçakçı'nın İstanbul'u, camileri, boğazı, anıtları, martıları ve kiliseleriyle mücevhere taşıdığını ve bundan çok etkilendiklerini belirten Safter, Bıçakçı'yı belgesele ikna etmenin kolay olmadığını anlattı.
Safter, belgeseli, Kültür Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğünün desteğiyle İstanbul, Londra ve Newyork'ta çektiklerini belirterek, "Zümrüt bir yüzüğün yapımından başlıyor bütün hikaye. O yüzüğün oluşumuna paralel olarak Sevan Bıçakçı'nın çocukluğunu, kalfalığını ve ustalığını anlattık. Zümrüt değerli bir taş ama risk alıyor Sevan. Taşın içine bir şey oyuyor, kimi zaman heykel, kimi zaman minyatür yapıyor." diye konuştu.
Belgeselde önemli uzmanlar, tarihçiler ve küratörlerle röportaj yaptıklarını dile getiren Safter, "Güler Sabancı, İlber Ortaylı, Victoria Albert Müzesinin kıdemli küratörü Tim Stanley'in aralarında olduğu Bıçakçı'nın ustalık, çıraklık dönemlerinden arkadaşlarının aralarında olduğu yaklaşık 40'a yakın insanla röportaj yaptık. Uzun bir hazırlık ve çekim süreci oldu." dedi.
Safter, 71 dakikalık uzun metrajlı belgesel filmi, dünyanın pek çok film festivaline göndermeyi planladıklarını ifade etti.
"Usta-çırak ilişkisi bitmeden, şekil ve kabuk değiştirmeli"
Mücevher tasarımcısı Sevan Bıçakçı ise yönetmen Ümran Safter'in teklifini ilk başta kabul etmediğini belirterek, "Benim davama benden daha çok inandılar. Hiçbir gişe beklentisi yok. Üniversitelerde ve film festivallerinde yayımlanacak. Çok emek harcayacaklardı ve çok inanmışlardı. Ben de ikna oldum." dedi.
Belgeselin önemli mesajlar içerdiğini vurgulayan Bıçakçı, "Usta-çırak ilişkisi yakın zamanda yok olacak, bitecek. Bu bir eğitim modeli. Ben usta-çırak modeliyle yetiştim. İlkokul mezunuyum. Dünyada marka olduysam, bu, modelin işe yaradığının kanıtıdır. Bu belgesel de bu kanıtın kanıtıdır." diye konuştu.
Sanatsal yetenek gerektiren işlere en geç 12-13 yaşlarında başlanması gerektiğini söyleyen Bıçakçı, "yeni nesil çıraklığın" eğitim sisteminde yer alması gerektiğine işaret etti. Bıçakçı, yasal düzenlemelerle kapalı çarşının büyük tecrübelere sahip, emekliliği yakın ustalarının kaybedilmeden, üniversitelerin tasarım, modacılık ve diğer sanat bölümlerinde okuyan gençlere ders vermelerinin ve bildiklerini aktarmalarının sağlanması gerektiğini söyledi.
"Usta-çırak ilişkisi bitmeden, şekil ve kabuk değiştirmeli." diyen Bıçakçı, belgeselin aslında ustaların ve Kapalı Çarşı'nın hikayesi olduğunu ve kendisine başrol verilmiş gibi hissedildiğini ifade etti.
Yapım ve yönetmenliğini Ümran Safter'in, senaristliğini Ahsen Diner'in yaptığı belgeselin müziklerini Derya Türkan, görüntü yönetmenliğini Orkun Telli ve Bülent Yılmaz, kurgu yönetmenliğini Erol Çulhacı, proje koordinatörlüğünü Nezih Tavlaş üstlendi.