Haberler ›› Hz.İsa ›› Biyografi

Hz.İsa Biyografisi

Hz.İsa Kimdir ?

İÖ 6 - İS 30)

Bundan yaklaşık 2.000 yıl önce Anadolu'nun ve Yunanistan'ın bazı büyük kentlerinde gecenin geç saatlerinde ya da gün doğmadan kapalı kapılar ardında toplanan küçük gizli dernekler vardı. Dernek üyeleri kendilerini "İseviler" ya da "İsa'yı izleyenler" olarak adlandırıyordu. İsa'nın Yahudi izleyicileri ona "kutsanmış" anlamında "Mesih" (Yeşuah) derlerdi. Yunanlılar bu sözcüğü kendi dillerine evirerek İsa'ya "Hristos" adını verdiler. "Hıristiyan" sözcüğü de buradan gelir. İsa'nın öğretileri, Hıristiyanlık dininin temelidir.

Ona ilişkin bilgilerin hemen hemen tümü, Kutsal Kitap'ın Yeni Ahit bölümünde yer alan dört İncilden kaynaklanır. Kesin doğum tarihi bilinmemekle birlikte, İsa'nın, başlangıçta tarihçilerin öne sürdüğünden birkaç yıl önce yani, İÖ 6'da doğduğu sanılmaktadır. İsa, Şeria Irmağı'nın batı yakasındaki Beytlehem kentinde Yusuf adlı bir marangozla nişanlı olan Meryem adlı bir genç kızdan dünyaya geldi. Hıristiyanlar, Meryem ile Yusuf evlenmeden bir süre önce, Cebrail adındaki meleğin Meryem'i ziyaret ettiğine ve ona, çok özel bir bebek dünyaya getireceğini, bu bebeğe "İsa" adını vermesini söylediğine ina­nırlar. Bu olay "Meryem'e müjde" olarak bilinir. Dört İncil'e göre İsa'nın babası dünyalı bir insan değildir.

İsa, Allah'ın bir mucizesi olarak Kutsal Ruh aracılığıyla dünyaya gelmiştir. Bu nedenle Hıristiyanlar İsa'yı babasız bir peygamber olarak da nitelerler. Hz. İsa 30 yaşına kadar marangozluk yaptı. Yoksul ama rahat bir evde büyüdü. Çocukluk ve delikanlılık dönemine ilişkin çok az şey bilinir. 30 yaşlarında, ürdün nehri kıyısında Vaftizci Yahya ile karşılaştı ve ondan manevi feyz alarak peygamberlik göreviyle görevlendirildi. Vaftizci Yahya, Şeria Irmağı kıyılarında vaazlar verir ve Yahudiler'in beklediği kurtarıcının (Mesih'in) gelmesinin yakın olduğunu anlatırdı. Bu nedenle Hz. Yahya, çoğunlukla İsa'nın "müjdecisi" olarak nitelenir. Yahya, tövbe ederek, Mesih'in gelişini bekleyenleri Şeria Irmağı'nın sularıyla vaftiz eder, ruhlarını arındırırdı. Bu nedenle, Vaftizci Yahya olarak anılagelmiştir. Hz. İsa da Vaftizci Yahya tarafından Şeria Irmağı'nda vaftiz edildi. Çok geçmeden izleyicilerinden küçük bir grupla birlikte dolaşa­rak vaaz vermeye başladı. Kendisi de bir Yahudi olduğu için bazen Yahudiler'in ibadet yeri olan sinagoglarda ama genellikle açık havada vaaz verirdi. Vaazlarında Allah'ın egemenliğinin yakın olduğunu, insanların bu müjdeye inanmalarını söylüyordu. Bu çağrı yüzyıllardır Allah'ın bir kurtarıcı göndermesini bekleyen Yahudiler üzerinde etkili oldu.

Yahudiler, topraklarını yitirmiş, ezilmiş ve kendi yurtlarından sürgün edilmişlerdi ama Allah'ın onları kurtarmak üzere Mesih göndereceğine, Mesih'in barışın ve adaletin egemenliğini kuracağına olan inançlarını sürdürüyorlardı. Hz. İsa vaizliğinin ilk döneminde, Celile'deki Kefernahum kentinde yaşadı ve çevredeki kasaba ve köylere geziler yaptı. İnciller'e göre bu dönemde çeşitli mucizeler gerçekleştirerek dinsel gücünü kanıtladı. Kutsal Kitap'ta ölülerin diriltilmesi, şeytan kovma, hastaların iyileştirilmesi, rüzgârların ve dalgaların durdurulması gibi birçok mucizeden söz edilir.

Hz. İsa çoğunlukla, kısa öyküler ya da sıradan insanların yaşamlarından derlediği vurucu olaylar anlatarak iletmek istediği mesajı in­sanlara ulaştırırdı. İçinde yaşadıkları düzenden hoşnut olmayan insanlar İsa'nın, kendisini onaylamayan din yetkililerini açık sözlülükle eleştirmesinden hoşlanıyordu. Yahudi önderler ise onu, Musevilik'in kurallarına aykırı davranmakla suçladı.

Hz. İsa ise, Allah'ın, onların yasalarını ya da saygınlıklarını önemsemediğini, onun insanlarda sevecenlik ve hoşgörü aradığını söylüyordu. Din büyüklerine dalkavukluk etmek için hiç çaba göstermeyen Hz. İsa, giderek onların nefretini kazandı. Yahudi önderlerin bir bölümü İsa'nın öğretisinin yanlış olduğunu ve insanları yanlış yola sürüklediğini düşünüyordu. Ötekiler ise o dönemde yönetimde bulunan Romalılar'a karşı siyasal bir hareket başlatabileceğinden, bunun da büyük bir yıkıma yol açacağından kaygılanıyordu. Önderlerin büyük bir bölümü, onun öğretisinin kendi konumlarını tehlikeye düşürebileceğini anla­mıştı. Şu ya da bu nedenle ondan kurtulmaları gerektiği sonucuna vardılar.

Hz. İsa yaşamına ve öğretisine yönelik bu tehdit karşısında hazırlıklı olmak için kendi seçtiği 12 havariyi özel bir eğitimden geçirdi. Dinsel deneyimlerinin en özlülerinden bazılarını onlarla paylaştı. Hz. İsa havarile­rin kendi müjdelediği krallığın, Kudüs'te zafer kazanarak yönetimi ele geçiren bir dünya önderininkine benzemeyeceğini anlattı. Hz. İsa, yaşamının son yılında Yahudiler'in Hamursuz Bayramı için Kudüs'e gitti. O sırada kent, yüzlerce yıl önce Mısır'da yaşayan Yahudiler'in kölelikten kurtulmalarını kutlamaya gelen hacılarla dolup taşıyordu. Başlangıçta her şey iyi gitti.


Kalabalık topluluklar, Hz. İsa'yı Nasıralı peygamber olarak selamladılar. Ne var ki, Hz. İsa, kendisine karşı olanların çoğaldığının ve daha kötüsü, havarilerinden birinin ona sırt çevirdiğinin farkındaydı. Yahuda İskaryot, bulunduğu yeri yöneticilere göstererek O'na ihanet etti. Bu ihanetin nedeni kesin olarak anlaşılamamıştır. Öleceğini anlayan ve bu ölümün havarilerinin inancını sarsacağından kaygılanan Hz. İsa, onları Son Akşam Yemeği'nde bir araya getirdi ve ölmesinin gerekli olduğunu, böylelikle Allah ile insanlar arasında yeni bir bağ kurulacağını açıkladı.

Göğe yükseltildikten sonra Hz. İsa'nın öğretisini yaymak havarilerin görevi olacağı için, onlarla Allah arasında da yeni bir bağ kurulacaktı. Hz. İsa ekmekle şarabı aldı, kutsadı ve havarilerine vererek kendi bedeni ve kanı olduğunu söyledi. Tabiki bu gerçek anlamda değil sembolik bir benzetme olarak kullanılmıştı. Bu son yemekten sonra Hz. İsa ve havarileri Kudüs'ün doğu yakasındaki Zeytin Dağı'na ve oradan da tepenin yamaçlarındaki Gestamony Bahçesi'ne gittiler.

Bu bahçede, Yahuda'nın yol gösterdiği görevliler Hz. İsa'yı tutukladı. Hz. İsa aynı gece yargılanmak üzere Yahudi önderlerin karşısına çıkarıldı. Sorgusu sırasında (HAŞA!) "Allah'ın oğlu musun?" sorusuna olumsuz yanıt verince, Yahudi önderler günah işlediği savıy­la onu ölüme mahkûm ettiler. Verilen bu idam kararı, Romalı Vali Pontius Pilatus'un onayı olmaksızın uygulanamazdı.

Pilatus, aslında Hz. İsa'nın suçluluğuna inanmıyordu ama Yahudi önderlerin ve onların izleyicilerinin bu istekte direnmeleri üzerine Hz. İsa'yı çarmıha gerdirme cezasına çarptırdı. Fakat bu sırada Hz. İsa Allah tarafından bir mu'cize eseri göğe yükseltildi ve yahuda Hz. İsa'nın suretine çevrilerek O'nun yerine Yahuda çarmıha gerildi. O dönemde Romalılar, suçluları haç biçiminde bir kalasa çivileyerek idam ederlerdi.

Hz. İsa'nın yerine Yahuda, kutsal cuma günü Pilatus'un askerlerince başı­na dikenden bir taç giydirilerek çarmıha gerildi. O günün akşamında ölüsü çarmıhtan indirildi ve izleyicilerinden Arimatealı Yusuf'a ait bir mezara kondu. Mezarın girişi büyük bir taşla örtüldü. Böylece, bu olaydan sonra, çevrede Hz. İsa'nın çarmıha gerilerek öldürüldüğü şeklindeki yanlış inanç yayılmış oldu.

title