Haberler
Netanyahu'dan orduya Orta Doğu'yu cehenneme çevirecek talimat: Yoğun savaşa hazırlanın

Netanyahu'dan orduya Orta Doğu'yu cehenneme çevirecek talimat

Türkiye sınırında kritik gelişme: Muhalifler, ikinci büyük kenti ele geçirmek üzere

Türkiye sınırında kritik gelişme! Muhaliflerin ikinci büyük kenti geçirmesi an meselesi

İslam Memiş uyardı: Sadece dolar değil sahte euro da var

Kritik uyarı: Sadece dolar değil sahte euro da var

Fuhuşa zorlanan 17 yaşındaki kızın anlattıkları kan dondurdu: Günde 180 kişi ile birlikte oluyordum

Günde 180 kişiyle birlikte olmaya zorlamışlar

Subaylık Hayalini "Sahte Raporla" Kararttılar

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sonrasında Türk Silahlı Kuvvetleri'nden (TSK) ihraç edilen tabip subay tarafından daha önce hakkında düzenlenen sahte sağlık raporuyla askerlik hayalinin yarım kaldığını anlatan Tunç Burak Ünal, vatan ve millet savunmasında yeniden görev almak istiyor.

ŞAHİN OKTAY - Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sonrasında Türk Silahlı Kuvvetleri'nden (TSK) ihraç edilen tabip subay tarafından daha önce hakkında düzenlenen sahte sağlık raporuyla askerlik hayalinin yarım kaldığını anlatan Tunç Burak Ünal, vatan ve millet savunmasında yeniden görev almak istiyor.

Ünal, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türk Silahlı Kuvvetleri'ndeki hikayesinin 2010'da uzun bir mülakat, bedeni yeterlilik ve sağlık taramalarının ardından Kara Harp Okuluna kabul edilmesiyle başladığını söyledi.

"Şok Mangaları" adı altında diğer arkadaşlarından ayrı eğitimlerde türlü "işkence ve zorlamalara" maruz kaldıklarında TSK içerisindeki FETÖ yapılanmasının farkına vardıklarını anlatan Ünal, darbe girişimi sonrası ortaya çıkan ve ihraç edilen isimlere baktığında bu ayrımcılıkla ilgili daha somut delillere ulaştıklarını kaydetti.

Ünal, FETÖ mensuplarının belli başlı görevlere daha kolay geldiklerini ve disiplin puanını düşürecek hiçbir uygulamayla karşılaşmadıklarına şahit olduklarını savunarak, bu yapının sınav haftalarında kendilerinden olanlara sorularını verdiklerini de bildiklerini dile getirdi.

Kendisine uygulanan baskı ve yıldırma sürecinin ilk olarak 2011'de askeri eğitim kamp yeri Urla'da fiziki baskılarla başladığını ileri süren Ünal, "Diğer arkadaşlarımız normal eğitimlerini icra ederken, biz ayrı bir grup olarak sürekli dikenlik alanlarda sürünüp, bölük etrafında teçhizatlı koşuyorduk." dedi.

"Sınavlara hazırlanmamızı önlemeye çalışıyorlardı"

Ünal, eğitim sırasında parkurlara diğerlerinden ayrı sokulduklarını belirterek, şöyle konuştu:

"Diğer arkadaşlar parkurları rahat bitirirken bizlere o eğitim bitmiyordu. Sızma parkuru denen bir eğitim alanı mevcuttur. Bu parkur, düşman saflarına sızmayı sembolize eder. Ben bu parkura bir eğitim boyunca 15 defa girdim ve hiçbirinde bitirmeme izin vermediler. Sürekli ben ve arkadaşlarımı başlangıç noktasına gönderip tekrar başlatıyorlardı. Bu parkur sürekli sürünerek geçilen bir parkurdur. Bu sırada üzerimize yerden aldıkları taşları atıyorlardı. Ayrıca, mataralarımızdaki suları üzerimize döküp sonra da tahkimat kürekleri ile de bol bol toprak atıyorlardı hatta bir arkadaşım boru kanalının içinden geçerken sis bombasını kanal içine attılar ve arkadaşımız buradan nefesler içerisinde çok zor çıkabildi."

Not ortalamasının 4 üzerinden 3,35 civarında olduğunu ve bunun harbiyede yüksek ve güzel bir ortalama olduğuna dikkati çeken Ünal, "Sınav haftalarına geldiğimiz zaman bulunduğumuz bölükteki komutanlar bizlere sınav zamanlarında iş, görev ve sorumluluklar vererek sınavlara hazırlanmamızı önlemeye çalışıyorlardı fakat biz bu durumları daha önceden yaşadığımız için derslerimize sürekli düzgün çalışarak işimizi sınav haftalarına bırakmıyorduk. Sınav zamanında Nutuk'u baştan sona yazan arkadaşlar, depoları düzenleyenler, bütün gece takım komutanının odasının önünde esas duruşta beklemelerle, sınavlara çalışmamızı engellemeye çalıştılar." şeklinde konuştu.

"Sınav sonuçlarını değiştiriyorlardı"

Ünal, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bir keresinde bana 100 tane anahtar ve 100 tane kilit verdiler, hangi anahtar ve kilidin birbirini açtığını bulmamı istediler. Bu tarz yıldırma politikalarının işe yaramamaya başladığını gördüklerinde, sınav kağıtlarımızdaki notlarla oynamaya başladılar. Ben sınavlara zaman buldukça çok titiz çalışan bir harbiyeliydim. Birçok arkadaşıma ders anlatırdım fakat sınav sonuçları gelmeye başladıkça derslerden geçemediğimi gördüm. Bir türlü anlam veremedik. Sınavlar test ve klasik olmak üzere iki parça ve ellişer puana bölünerek yapılırdı. Klasik bölümden 49-50 civarında notlar alırdık fakat test kısımları 1 veya 0 gelirdi. Bir anlam veremiyorduk. Biz de sınavlardaki test kısımlarının altını tükenmez kalemle işaretleyip üzerini de kurşun kalemle geçiyorduk fakat bu sefer de bölüklerimize savunmalar gelmeye başladı. Kurşun kalem haricinde bir kalemle soruların çözüldüğünü tespit etmişler. FETÖ mensupları geçmesini istemedikleri kendilerinden olmayanların sınav sonuçlarını değiştiriyorlardı."

"Sahte sağlık raporuyla ben ve 10 arkadaşımın ilişiği kesildi"

Ünal, "Bizleri gece-gündüz odalarına çağırıp hakaret ediyorlardı. 'Bizlerden adam olmayacağını, sivile çıkıp limon satmamız gerektiğini, ahlaksız olduğumuzu' söylüyorlardı hatta vatan haini olduğumuza kadar saçma iftiralar atıyorlardı. İtmeler, kakmalar, bağırmalar artık bizler için rutin bir baskı haline gelmişti adeta." ifadesini kullandı.

FETÖ'cülerin kendilerini eğitim ve yıldırma ile atamayacaklarını anladıklarında son çare olarak hakkında sahte sağlık raporları düzenleyerek okuldan atmayı denediklerini ve bunu başardıklarını savunan Ünal, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Sınıflandırma muayeneleri sırasında bizi en son muayene ettiler ve kardiyoloji bölümünden 'D42F10' olarak kodlanan 'Romatizmal Mitral Yetersizliği' rahatsızlığından sahte bir sağlık raporu vererek amaçlarına ulaşmış oldular. Tabip Binbaşı Zekeriya Arslan, bizler odaya girdiğimizde elindeki listeye baktı ve sonra steteskop ile kalbimizi dinledi ve bu kodu verdi. Zaten ihraç ve tutuklanma listelerinde bizlere bu raporları veren kişilerin de isimlerini görmekteyiz. Ben bu rapora inanmayıp sivilde kendime tam bir check-up yaptırdım. Özellikle kalp konusunda Florence Nightingale Hastanesine giderek sağlam olduğuma dair yazılı ve görsel veriler aldım. Daha sonra bu raporu o FETÖ mensubu doktora gösterdim ve bana 'O rapor burada geçmez, sivil tıp ile askeri tıp farklıdır' diye saçma bir cevap verdi. Netice olarak 2013 Haziran'da ben ve 10 arkadaşımın okulla ilişiği bu sahte raporla kesilmiş oldu. Hem alt hem de üst devrelerimizden bu yolla atılan birçok arkadaşımızın olduğunu da bilmekteyim."

"FETÖ, hayalimize engel oldu"

Ünal, TSK'ya katılmasının hayatının en mutlu anı olduğunu dile getirerek, "Bu vatana hizmet etmek adına görev yapacağım için çok sevinçliydim fakat FETÖ örgütü bu hayalimize engel oldu. İyi bir subay olmak, görev ve sorumluluklarımı yerine getirmek, ülke savunmasına yardımcı olmak bizlerin, Türk gençlerinin bir numaralı amacıydı fakat bu vatansever gençleri engellediler. Bu yara hayatımızın her döneminde bizle olacak." diye konuştu.

TSK'dan ayrıldıktan sonra kendisini boşlukta hissettiğini ve hiçbir şeyden tat almaz olduğunu belirten Ünal, "Yaptığım her iş bana huzursuzluk veriyordu, kendimi hep uzaklara atmak istedim. Sanki çevreme ve aileme karşı bir suç işlemiş, vatanıma ve milletime ihanet etmiş gibi hissettim ve uzaklaşmak istedim. Ailem bana çok destek oldu ve travmayı kısa süre de attım. 2013'te Kocaeli Üniversite Makine Mühendisliği Bölümüne geçiş yaptım. 2016'da yüksek bir ortalama ile mezun oldum." dedi.

"TSK'daki ilk hedefim vatanına, milletine hizmette gözünü kırpmayacak bir subay olmaktı. Kara havacı olmayı çok istemiştim." diyen Ünal, "Zaten sağlıktan sahte raporu da kara havacılık muayeneleri sırasında verdiler. Bu FETÖ örgütü, Kara Harp Okulunu bizim için 'kaybolan hayaller okuluna' çevirdi. Bizlere bu şanlı orduya geri dönme hakkını verirlerse bu görevi kabul etmekten memnun oluruz. Sahte raporlarla elendiğimiz yerlere bizleri tekrar kontrol edip almaları, vatan ve millet için gözünü kırpmayacak gençlerin kanayan yaralarına tedavi olur." değerlendirmesinde bulundu.

Ünal, darbe girişimi haberini aldığında bunun FETÖ mensupları tarafından yapıldığını düşündüğünü anlatarak, "Bunlar, bu vatanın insanı olamazlardı, halka ateş açıp, bombalıyorlardı. Çok şaşırdık. Cumhurbaşkanımızın telefonla bağlantısını izlediğim zaman gerçekleri anladım ve sokaklara çıkarak bu FETÖ denen azmanlara halkla milletin gerçek gücünü gösterdik. Şehit edilen tüm vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet diliyorum." ifadesini kullandı.

FETÖ'nün "Ülkedeki tüm birim ve kuruluşlara sızarak yetkileri kendilerinde toplamaya çalışan bir grup azınlık" olduğunu dile getiren Ünal, sözlerini şöyle tamamladı:

"Kendilerinden olanları istedikleri noktalara getirerek ilerleyen süreçte amaçlarını gerçekleştirmeyi hedeflediler. Vatan ve milletin huzurunu içten bozmaya çalıştılar. Nice sahte dava ve soruşturma ile bu vatana gönül vermiş insanları görevlerinden alıp, kendi amaçlarına hizmet edecek insanları getirdiler. Dini ekran koruyucusu yapıp, arkasına saklandılar ama başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere yüce Türk milleti, bu azgın gruba cevabını vermiştir ve vermeye devam etmektedir."

Kaynak: AA / Güncel
title