Bakan Pakdemirli TBMM Müsilaj Sorununu Araştırma Komisyonunda konuştu
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, 7 il, 23 bölgeden alınan balık numunelerinin akredite laboratuvarlarda analiz edildiğini belirterek, analiz sonuçlarının, Türk Gıda Kodeksi Mikrobiyolojik Kriterler Yönetmeliği ve Türk Gıda Kodeksi Bulaşanlar Yönetmeliği mevzuatına uygun bulunduğunu belirtti.
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, 7 il, 23 bölgeden alınan balık numunelerinin akredite laboratuvarlarda analiz edildiğini belirterek, analiz sonuçlarının, Türk Gıda Kodeksi Mikrobiyolojik Kriterler Yönetmeliği ve Türk Gıda Kodeksi Bulaşanlar Yönetmeliği mevzuatına uygun bulunduğunu belirtti.
TBMM Müsilaj Sorununu Araştırma Komisyonu, AK Parti İstanbul Milletvekili Mustafa Demir başkanlığında toplandı.
Komisyona müsilajla mücadele çalışmaları hakkında bilgi veren Bakan Pakdemirli, Marmara Denizi'nde oluşan kirlilik yükü ve iklim değişikliğinin de etkisiyle 2007'de kısa süre görülen müsilajın daha uzun ve görülür şekilde tekrarlandığını ifade etti.
Pakdemirli, yapılan çalışmaların, müsilaja sadece Türkiye'den kaynaklanan kirliliğin değil, Karadeniz'e kıyısı olan ülkeler ve Tuna Nehri yoluyla gelen kirliliğin de neden olduğu sonucunu ortaya çıkardığını söyledi.
Pakdemirli, müsilaj probleminin çözülmesi için paydaşlar, bilim insanları ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca 22 maddelik Marmara Denizi Müsilaj Eylem Planı oluşturulduğunu anımsatarak, Bakanlığının sorumluluğunda yürütülen 5, iş birliğiyle gerçekleştirilecek 6 eylem bulunduğunu belirtti.
"Balık yenilenebilir mi?" sorusuna cevap
Sunumunda eylem planını yeniden aktaran Pakdemirli, "Balık yenilebilir mi?" sorusuna "7 il, 23 bölgede il müdürlüklerimizce balık numuneleri alınarak Bakanlığımızın akredite olmuş laboratuvarlarında analiz edildi. Analiz sonuçları, Türk Gıda Kodeksi Mikrobiyolojik Kriterler Yönetmeliği ve Türk Gıda Kodeksi Bulaşanlar Yönetmeliği mevzuatımıza uygun bulunmuştur." cevabını verdi.
Bekir Pakdemirli, çift kabuklu yumuşakça üretim alanlarında yapılan izleme çalışmaları sonuçlarına göre de alan sınıflandırma kriterlerine aykırı bir durum tespit edilmediğini bildirdi.
Müsilaj eylem planı kapsamında Çanakkale ilinde mercan resiflerinin bulunduğu alanları balıkçılık koruma alanı olarak belirlediklerini anlatan Pakdemirli, "Marmara Denizi'nden avcılık yoluyla elde edilen ve dökme olarak adlandırılan küçük balıkların avlanmasını ve balık unu yağı fabrikalarına nakledilmesini yasakladık. Marmara Denizi'nde 2021 yılında şimdiye kadar 25 bin denetim yaparak 66 gemiye el koyduk. Geçen yıl ile birlikte Marmara'da el konulan gemi sayısı 168 oldu." diye konuştu.
"Balıkçılara destek ödemesi bu hafta yapılacak"
Tarım ve Orman Bakanı Pakdemirli, Marmara Denizi'nde geçimini balık avcılığı ile sağlayanlara önemli destekler verdiklerini dile getirerek, "Marmara'da 3 bin 447 balıkçımız ödeme için başvurdu. Başvuran bölge balıkçılarımıza yaklaşık 8,2 milyon lira destekleme ödemesini bu hafta yapacağız." dedi.
Marmara Denizi Eylem Planı ile sucul biyolojik çeşitliliğin korunması ve geliştirilmesi için gerekli adımları attıklarının altını çizen Pakdemirli, şunları kaydetti:
"İstanbul'da yürüttüğümüz yapay resif projelerinde; 2021 yılı içerisinde 510 resif, 41 anti trol bloğu denize bırakıldı. 2022 yılında 200 resif daha bırakacağız. Marmara Denizi'ne İstanbul kıyılarından 40 bin levrek, 3 bin kalkan, 75 bin midye bırakıldı, bırakılmaya da devam edilecek. Mevcut projelerle birlikte, yatırım ve izin süreci devam edenler hayata geçtiğinde Marmara Denizi, 45 bin ton yıllık midye üretim kapasitesine ulaşacak. Bu kapsamda bir nevi biyolojik su arıtma sistemi kuruyoruz. Böylece saatte 22,5 milyar litre su, midyeler tarafından filtre edilerek temizlenecektir."
Su kanunu
Pakdemirli, geçtiğimiz ay Cumhuriyet tarihinin gerçekleştirilen ilk su şurasında "suyun tek elden yönetilmesi ve su kanununun çıkarılması ile ilgili" başlığın en önemli konu olduğunu söyledi.
Su kanununun çıkarılmasıyla suyun yönetilmesindeki yetki karmaşası ve çok başlılığın giderileceğini vurgulayan Pakdemirli, "Özellikle denizlerimizi besleyen iç su kaynaklarının korunması ve yönetimi çok daha etkin bir şekilde yapılabilecektir. Bu da su kanununu zorunlu kılıyor. Su Ürünleri Kanunu'nun güncellenmesinde olduğu gibi, benzer bir desteğin yüce Meclisimiz tarafından su kanununun yasalaşması için sağlanması; suyun korunması ve kullanılmasında bugün yaşadığımız pek çok sorunun giderilmesini sağlayacaktır." şeklinde konuştu.