Son 25 Yılda Savaşlarda Ölen Müslüman Sayısı 12,5 Milyon"
Türk Tarih Kurumu (TTK) Başkanı Prof. Dr. Refik Turan, savaşın hayatın bir gerçeği olduğunu belirterek, "Yakın zamanda çıkan bir araştırmaya göre, son 25 yılda dünyadaki mücadele ve savaşlarda ölen Müslümanların sayısı 12,5 milyonu bulmuştur.
Türk Tarih Kurumu (TTK) Başkanı Prof. Dr. Refik Turan, savaşın hayatın bir gerçeği olduğunu belirterek, "Yakın zamanda çıkan bir araştırmaya göre, son 25 yılda dünyadaki mücadele ve savaşlarda ölen Müslümanların sayısı 12,5 milyonu bulmuştur." dedi.
Turan, Birlik Vakfı tarafından Cumartesi Sohbetleri kapsamında Milli Türk Talebe Birliği (MTTB) Konferans Salonunda düzenlenen "Dünya Savaşları, Türkiye ve Suriye Üzerinde Bitmeyen Güçler Mücadelesi" konulu konferansta, tarih boyu insan topluluklarının birbirleriyle savaştıklarını ve savaşın insanlığın kaçınılmaz bir kaderi olduğunu söyledi.
Savaşın iki gücün isteklerini birbirlerine kabul ettirmek için gerçekleştirdikleri mücadele olarak tanımlayan Turan, "Genellikle savaş iki devlet arasında olur ama ülke içinde gerçekleşen savaşlar da vardır. Savaşın sonuçları kestirilemez. Savaşlar hayatımızın bir gerçeği. Yakın zamanda çıkan bir araştırmaya göre, son 25 yılda dünyadaki mücadele ve savaşlarda ölen Müslümanların sayısı 12,5 milyonu bulmuştur. Bu neredeyse bir dünya savaşındaki kayba mal oluyor. Ne kadar plan yapılırsa yapılsın, teori kurulursa kurulsun, savaşın bir bilinmeyeni vardır." diye konuştu.
Turan, "Milli mücadele", "Kültür, ideal ve medeniyet" ve "Sömürge emperyalizm ve tahakküm" olmak üzere savaşın 3 kategoriye ayrıldığını belirtti.
"İstanbul'un fethi, medeniyet savaşıdır"
Bedir Savaşı'nın ilk milli mücadele savaşı, Çanakkale Savaşı'nın da bir milli mücadele ve hayatta kalma savaşı olduğunu vurgulayan Turan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kültür, ideal ve medeniyet savaşlarına en büyük örnek İstanbul'un fethidir. Malazgirt Savaşı bir medeniyet savaşıdır. Malazgirt Savaşı savaşa son veren bir savaştır. Haçlılar ve Müslümanlar arasındaki savaş da bir medeniyet savaşıdır. Sömürge emperyalizm ve tahakküm savaşları, savaş bir felakettir sözünü karşılamaktadır, çok berbat savaşlardır. Dünyada hayatını altüst etmiştir. Bu sömürge savaşlarında Avrupa sömüren, dünyanın diğer yerleri sömürülen olmuştur. Bu sömürge soyguna dönüşmüştür. Değerli madenleri gemilere yükleyip Avrupa'ya götürmüşlerdir. Altın ve gümüş yüklü gemiler o kadar ağırdırlar ki okyanusların dibine batmış birçok gemi vardır. Bunların bir kısmı çıkarılmış, bir kısmının da çıkarılması için çeşitli planlar yapılmaktadır."
İlk dünya savaşının Hititler ve Mısır firavunları arasında 33 asır önce yapılan Kadeş Savaşı olduğunu hatırlatan Turan, ilk yazılı anlaşmanın da bu savaşla tarihe geçtiğini ifade etti.
" Münbiç'e yeniden ok saplandı, çıkarılması lazım"
Prof. Dr. Turan, Münbiç'in Haçlıların ilk düşürdükleri yerlerden biri olduğuna dikkati çekerek, " Münbiç'i geri almak için Elazığlı Balak Gazi büyük mücadele vermiştir. Münbiç'i almak için savaşırken Balak Gazi, kendine atılan bir okla şehit düşüyor. Onun tarih kitaplarına geçen bir sırrı var. Göğsüne saplanan oku tutarak, 'Bu ok sadece bana değil tüm İslam dünyasının kalbine saplanmıştır' diyor. Münbiç'e yeniden ok saplandı, onun çıkarılması lazım." değerlendirmesini yaptı.
Birinci Dünya Savaşı'nın ana mevzusunun Osmanlı'nın parçalanması olduğuna işaret eden Turan, bazı yerlerin materyal ötesi değerlerinin olduğuna işaret ederek, Kudüs'ün ve İstanbul'un bu değerlere sahip bir kutsallığı olduğunu söyledi.
Tarih bilinci olmayan milletlerin savaşamayacağını vurgulayan Turan, "Savaşta sevk ve idare vardır. Savaş, iman, teknoloji, hukuk ve bütçe gerektirir. Devletler savaşlarının bütçelerini yaparlar. Savaş çok zor bir şeydir, aya gitmekten bile zordur. Bunun için savaş yapabilen nesillerimiz var, buna şükredelim. Şehitliği göze alamayan nesilleri olan milletlerin yaşama hakkı yoktur. Savaşa hazır olmak lazım, bu her millette yok." ifadelerini kullandı.
"ABD, Rusya ve İran, Suriye'de barış istemiyor"
Dünyanın sınırlarının yeniden çizilmek istendiğini belirten Turan, sözlerini şöyle tamamladı:
"Birinci hedef İslam dünyası, onunda başında da Türkiye ve İstanbul geliyor. Türkiye'nin tam teşekküllü güney sınırı yok. Suriye yıkıldı, Irak can çekişiyor. Türkiye bu sınırları tutmaya çalışıyor. Afrin'de, Cerablus'da mücadele etti. İnşallah Münbiç'te verecek. Türkiye, Suriye'nin yüzde 80'ine hitap etmektedir. Bu potansiyel hiç kimsede yoktur. Münbiç de teröristlerden alındıktan sonra, oradaki ışık tüm Suriye'yi aydınlanacaktır. Şu anda Suriye'de etkilenmemiş hiçbir şehir kalmadı. 22 milyon civarında Suriyeli vardı. Bunun 12 milyonu yerlerinden ayrılmak zorunda kaldı. 6 milyonu yurt dışında yaşıyor. Suriye'deki sonuç Türkiye'nin elinde. ABD, Rusya ve İran, Suriye'de barışın olmasını istemiyor. Türkiye öyle bir ülke ki, dünya ekonomisinin yüzde 1,1 gibi küçük bir kısmını temsil ediyor ama Türkiye bir kutup ve alternatif bir devlet. Türkiye'nin kendi gücünün, nüfusunun, yapısının, hacminin dışında güçleri var, yani potansiyeli var."