Selim İleri Terk Edilmişlerin, Unutulmuşların Yazarı"
TÜYAP Tüm Fuarcılık Yapım AŞ tarafından Türkiye Yayıncılar Birliği iş birliğiyle düzenlenen 37. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı'nda yurt içinden ve dışından 800 yayıneviyle sivil toplum kuruluşu yer alıyor.
TÜYAP Tüm Fuarcılık Yapım AŞ tarafından Türkiye Yayıncılar Birliği iş birliğiyle düzenlenen 37. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı'nda yurt içinden ve dışından 800 yayıneviyle sivil toplum kuruluşu yer alıyor.
Anadolu Ajansı'nın (AA) Global İletişim Ortağı olduğu fuar, TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi-Büyükçekmece'de ziyaretçilerini ağırlıyor.
Fuar kapsamında TÜYAP ve Everest Yayınları tarafından düzenlenen "Selim İleri Edebiyatı" başlıklı panelde, bu yılki "Onur Yazarı" Selim İleri konuşuldu.
Selim İleri'nin de izleyici olarak katıldığı panelin yöneticiliğini yapan yazar Faruk Şüyün, İleri'yi insan ve yazar yönleriyle 40 yıldır tanıdığını söyledi.
Şüyün, İleri'nin kendi dilini geliştirmiş ve vardığı noktayla yetinmemiş biri olduğuna işaret ederek, "Türkiye'deki yazarlar dünya edebiyatçılarına benzetilmeye çalışılıyor. Kıymetleri bu ve buna benzer sözcüklerle ifade ediliyor ama ben düşünüyorum ki söz konusu Selim ise kelimeleri çok dikkatli seçmek gerekiyor. O önce Türk sonra dünya edebiyatının Selim İleri'sidir. 'Selim İleri edebiyatı' olarak anılacak birçok sayfa açılmasını çoktan hak etmiştir." diye konuştu.
"Selim'i hiçbir zaman ideolojik bazı ölçütlerle değerlendirmedim"
Kültür Fuarları Danışma Kurulu Başkanı Doğan Hızlan da Selim İleri'nin İstanbul'un duyarlılığını ve İstanbul'da yaşayan insanların arka bahçelerini anlattığını dile getirdi.
Hızlan, Selim İleri'nin terk edilmişlerin, unutulmuşların, unutturulmak istenenlerin yazarı olduğunu anlatarak, şunları kaydetti:
"Toplumu yazmak, belli bir ideolojinin, inancın tekelinde değildir hiç şüphesiz. Çünkü toplumumuzun nereden nereye geldiğini, cumhuriyet öncesinden buraya hangi aşamalardan geçtiğini, bir Selim İleri inceleyicisi fark etmelidir. O yüzden de ben Selim'i hiçbir zaman ideolojik bazı ölçütlerle değerlendirmedim. Çünkü bütün ideolojiler o ölçütlerden yararlanabilir, onları yorumlayabilirler diye. Biri Selim İleri'nin malzemesini Marksist olarak değerlendirebilir, biri de tutucu, klasik bir eleştirmen sıfatıyla değerlendirebilir. Ben her yazarın bu kadar zengin malzeme sunduğu kanaatinde değilim."
Yazar Beşir Ayvazoğlu ise İleri'nin Türk edebiyatına çok sayıda eser kazandırdığına dikkati çekerek, "İstanbul, Selim İleri'nin şehri. Doğma büyüme İstanbullu olduğu için şanslı olanlardan. Ben de İstanbul hakkında çok yazdım ama İstanbullu değilim. İstanbul'u sonradan tanıyan ve keşfetmeye çalışan bir kardeşinizim." dedi.
"Her şeyi irdelemiştir, derinlemesine bilir"
İstanbul'u birçok yönüyle ele alan Selim İleri'nin bilgiyle yaşanmışlıkları harmanladığını aktaran Ayvazoğlu, "Dünya edebiyatında, yazdıkları veya yaşadıkları şehirle anılan birçok yazar var. St. Petersburg denilince aklımıza Dostoyevski ya da Dostoyevski denilince aklımıza St. Petersburg gelir. Joyce denilince Dublin gelir. İstanbul denilince aklımıza Yahya Kemal, Ahmet Hamdi Tanpınar geliyor ama benim aklıma her zaman Selim İleri de geliyor." ifadelerini kullandı.
Sanat tarihçisi ve yazar Gül İrepoğlu da Selim İleri'nin yazdığı kitapları, denemeleri, köşe yazıları, senaryo veya tiyatro oyunlarıyla herkesin hayatına bir biçimde dokunduğunu belirtti.
Yazdıklarının her satırında derin bir edebiyat bilgisine rastlandığını aktaran İrepoğlu, şöyle konuştu:
"Çoğu zaman Selim'le keyifli sohbetlerimizde kendimi mahcup hissetmişimdir. Çünkü sözünü ettiği eseri bazen okumamış olabiliyorum ve her zaman bana 'Okumadın mı bunu?' diye kızar. Neredeyse her şeyi okumuştur ve her şeyi irdelemiştir, derinlemesine bilir. Onun o çok incelikli, duyarlı eserlerinde, müthiş romanlarında sonsuz hayal gücü ile birleşen bu dünya ve Türk edebiyatının kahramanlarına rastlarız. Onları belki bizim daha önce görmediğimiz, fark etmediğimiz biçimlerde ele alır, onların içine sızar adeta."
Kitapseverlerin yanı sıra birçok yazar ve akademisyenin de takip ettiği programda, yazar ve çevirmen Ayşe Sarısayın da konuşma yaptı.