Ortadoğu Barış Süreci
Filistin'in Ankara Büyükelçisi Maruf: "İsraillilerin barış yapmak niyetinde olduklarını düşünmüyorum. Filistin devletinin kurulmasını da istemiyorlar. Müzakere sürecini devam ettirerek zaman kazandıklarını düşünüyorum" "Eğer 1967 sınırlarına sahip Filistin Devleti'nin kurulmasına götürecekse hepimiz müzakereden yanayız"
Sinan Polat/Hasan Tosun - Filistin'in Ankara Büyükelçisi Nebil Maruf, İsrail'in barış yapmak niyetinde olduğuna inanmadığını fakat Filistin yönetiminin iyi niyetini uluslararası topluma göstermek adına müzakerelere katıldıkları belirtti. Maruf, başta ABD ve Avrupa olmak üzere uluslararası kamuoyunun gücünü ve etkisini kullanarak İsrail'i Filistin'in 1967 sınırlarına sahip olacağı iki devletli bir çözüme zorlamaya çalıştıtıklarını söyledi.
Filistin ve İsrail arasında yürütülen müzakereler hakkında AA muhabirine konuşan Filistin'in Ankara Büyükelçisi Nebil Maruf, İsrail'in barış yapmak niyetinde olduğuna inanmadığını fakat uluslararası topluma Filistin yönetiminin iyi niyetini göstermek için müzakerelere katılmayı kabul ettiklerini söyledi.
Maruf, ABD'nin girişimiyle geçtiğimiz günlerde yeniden gündeme gelen müzakerelerde Filistin yönetiminin sınırlar ve güvenlik olmak üzere iki önemli konuyu ele alacaklarını hatırlatarak şunları söyledi:
"Filistin'in Birleşmiş Milletler'de ülke olarak tanınması ve iki devletli çözüme bağlı olarak, İsraillilere ileteceğiz, ABD ile de görüş birliğine vardık, kurulacak Filistin devletinin sınırları 1967'deki sınırlara sahip olmalı. İsrailliler bunu reddediyorlar, bu konuyu müzakere edeceğiz. İkinci önemli nokta ise güvenlik. Bildiğiniz gibi İsrail'le ilişkilerde ya da Filistin topraklarının İsrail tarafından işgal edilişi konusunda en önemli nokta İsrail'in, 'biz İsrail devletinin güvenliğini sağlamaya çalışıyoruz' argümanı. Güvenlikten bahsediyorlar. Diyorlar ki: Filistin devletini kursanız da biz Filistin içinde de askeri ordu bulundurmak zorundayız. Konu hakkında teklifimiz, daha önce ABD ile de müzakere ettiğimiz gibi, İsrail'le Filistin devletinin kurulması konusunda çözüme ulaştığımız zaman Filistin topraklarında asla ve asla İsrail askeri görmek istemiyoruz. Bu durumda bizim güvenliğimiz ne olacak? diye sorabilirler. Teklifimiz, ABD ile de müzakere ettiğimiz gibi, biz güvenliği sağlamak için üçüncü parti olarak uluslararası bir gücün Filistin'de bulundurması. Yani İsrail askerleri yerine NATO kuvvetlerinin gelmesini teklif ediyoruz."
Öncelikli hususun iki devletli bir çözüm konusunda anlaşmaya varılması olduğunun altını çizen Maruf, ancak iki devletli çözüm ve sınırlar konusunda anlaşmaya varıldıktan sonra takas edilecek topraklar dahil diğer konuların müzakeresinin yapılabileceğini dile getirdi.
-"Ne savaş, ne barış"-
Büyükleçi Maruf, İsrail'in üstünlüğü elinde bulundururken müzakere masasına oturmasını nasıl değerlendirdiği yönündeki bir soruya ise "İsraillilerin barış yapmak niyetinde olduklarını düşünmüyorum. Filistin devletinin kurulmasını da istemiyorlar. Müzakere sürecini devam ettirerek zaman kazandıklarını düşünüyorum" şeklinde cevap verdi. Müzakerelerin başarılı olacağına dair kendilerine yeterince güven verilmediğini belirten Maruf, "ABD'nin gösterdiği iyi niyete karşılık Filistin yönetiminin de müzakerelerde rol alarak kendi iyi niyetini ortaya koyduğunu ve barış sürecinde sorun çıkaran taraf olarak görünmek istemediğini" söyledi.
İsrail yönetiminin Filistin'den çekilmeyi istemediği gibi "ne savaş-ne barış" durumunu muhafaza etmeye çalıştığını ileri süren Maruf, "Yani 'sizinle müzakere ediyoruz ama anlaşmaya varamadık. O zaman anlaşmaya varana kadar müzakerelere devam edelim.' Peki ne kadar sürecek? 50 yıl, 100 yıl, 200 yıl kimse bilmiyor" dedi.
İsrail'i çözüme zorlamak için uluslararası kamuoyunun gücünü ve etkisini kullanmaya çalıştıklarını ifade eden Maruf, Filistin Lideri Mahmud Abbas'ın İsrail'le ilişkilerde şiddete başvurmadan her zaman barış sürecinden yana ve Filistin'in uluslararası kamuoyu nezdinde kredisini artırarak şeklinde diplomasi ve siyaset yürüttüğünü kaydetti.
Uluslararası toplumun İsrail'e karşı daha sert tavırlar ve kararlar almaya başladığına işaret eden Maruf, "Uluslararası kamuoyunun ahlaki etkisini kullanıyoruz. Belki Avrupa ve ABD tarafından uygulanacak baskı, İsrail üzerinde gerçek bir etki yapacak ve böylelikle çözüme ulaşacağız. Elimizdeki tek yol bu ve yaptığımız da bu" şeklinde konuştu.
Avrupa'nın çözüm sürecinden yana olduğunu dile getiren Büyükelçi Maruf, barış sürecini zora sokan taraf olarak görünmedikleri sürece Avrupa'nın desteğini almaya devam edeceklerini söyledi.
-"İsrail, Filistin ile asla çözüme yanaşmaz"-
Filistin halkının müzakere görüşmeleri konusundaki tutumuna da değinen Maruf, Filistin halkının çoğunun barıştan ve iki devletli çözümden yana olduğunu belirterek, "Eğer 1967 sınırlarına sahip Filistin Devleti'nin kurulmasına götürecekse hepimiz müzakereden yanayız" dedi.
Maruf iki ayrı grubun müzakerelere karşı çıktığını hatırlatarak şunları söyledi:
"İsrail, Filistin ile asla çözüme yanaşmaz, 'neden müzakere yapalım' diyerek müzakerelere karşı çıkıyor. Fakat bu grup, bölgesel ve uluslararası durumu hesaba katmıyor. Filistin yönetimi olarak bölgesel ve uluslararası bağlara sahip olmamız gerektiğine inanıyoruz. Nihayetinde çözüm bizim zayıf İsrail'in güçlü olduğu için değil, -ki ABD, yüzde 100 İsrail'i destekliyor- uluslararası kamuoyu sayesinde başarılacak. İsrail ve bize gelince, biz bir şey elde edemeyeceğiz çünkü güçlü olan onlar ve oldukça güçlü desteğe sahip ve iyi korunuyor. Müzakerelerle bir şey elde edilemeyeceğini söyleyen insanlar bence haklılar ama soru şu ki: Eve gidip oturmalı mıyım? Eğer reddedersem alternatif nedir? Savaşmak mı? Eğer yeniden intifadaya gidersek ve İsrail'le savaşırsak kazanacak mıyız?
Kazanamayacağız çünkü güçlü olan onlar, uluslararası kamuoyunun desteğini de kaybedeceğiz çünkü bizi destekleyen uluslararası kamuoyunun özellikle Avrupa, İsrail'in kendini savunma hakkına sahip olduğunu söylemeye başlayacak. Bunu söyleyen insanlar haklı olabilirler ama fakat uygun alternatifler de sunmuyorlar. İkinci grup ise İsrail devletini tanımaya inanmadıkları için müzakerelere karşı çıkıyor. Onlarda savaştan yanalar. Peki savaşsan bir şey kazanabilir misin? Hayır. Filistin halkından sorumlusun ve liderliğini yaptığın insanlara uygun kanallar sağlamak zorundasın." - Ankara