Tutuklu sanık Salim Güran: Narin'i bulmak için jandarmayla birlikte üfürükçüye gittik
Narin Güran cinayeti davasında 2. duruşma bugün kaldığı yerden amca Salim Güran'ın savunmasıyla başladı. Kolluk kuvvetleri ile üfürükçüye gittiklerini ve Narin'i aradıklarını belirten tutuklu sanık Salim Güran, Nevzat Bahtiyar'ın eşinin Narin'in katili olabileceğini söyledi.
Diyarbakır'da kaybolduktan 19 gün sonra dere yatağında çuvalda cansız bedeni bulunan Narin Güran cinayeti davasında ikinci duruşma bugün kaldığı yerden devam ediyor.
AİLE YAKINLARI İÇERİ ALINMADI
Dünkü duruşmada açıklanan mütalaada 4 sanık hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep eden savcı, "Herkes suç ortağı. 'İyi hal'e yer yok. Aile, polisleri yanlış yönlendirdi" ifadelerini kullandı. Mütalaanın ardından salonda arbede yaşandı, tutuklular salondan çıkartıldı. Bugün ise salon düne göre çok sakin. Yaşanan arbede nedeniyle aile yakınları içeri alınmadı.
GELİŞMELERİ DAKİKA DAKİKA AKTARIYORUZ
2. gün amca Salim Güran'ın savunmasıyla başladı. Haberler.com olarak duruşmadan gelişmeleri dakika dakika canlı olarak aktarıyoruz;
- Salim Güran, savcının ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemine karşı savunmasını yapıyor.
- Salim Güran: Sabah erken kalkıp tarlaya gittim. Daha sonra Bağlar tarafından ATM'den para çektim, iki oğlum çay ocağında oturdum. Daha sonra aynı istikametten köye doğru geldik petrolden yakıt aldık. Eve geldik sonra hava sıcaktı, eşim kahvaltılık bir şeyler hazırladı. Kahvaltı yaptıktan sonra tekrar yukarı tarlaya gittim. Ben işlerimi çok iyi takip ediyorum.
- Salim Güran: Tarlada pamuğun kurtlandığı eğer müdahale etmezsem verim alamayacağım söylendi. Daha sonra elektrik arızası nedeniyle elektrikçi trafoya çıktı. Daha sonra tekrar eve geldim. Evde fazla durmadım. Hüseyin amcayı görmeye gidecektim oğlum benimle gelmek istedi gel dedim. Oradayken Ramazan beni aradı burada şüpheli bir araç var dedi. Köyü yolundan yukarı çıktım aracın olduğu yere gittim direksiyon eğitime verildiğini öğrendim. Daha sonra da tarlaya gittim Ramazan Atasoy oradaydı.
- Salim Güran: Köye geldiğimde kalabalık sesi vardı. Herkes ağlıyordu. Bağırma sesleri vardı. Komutanı arayarak kardeşimin kızının kayıp olduğunu söyledim. Komutan ise ekip göndereceğini söyledi. Okulun anahtarını istediler kameraya bakmak için. Kameraya baktıklarında Narin'in patika yoldan geldikten sonra kameranın görüşünden çıktıktan sonra kayboluyor. Daha sonra ise aramalara başladık. Patikadan çıktığı için bağ bahçe her tarafa baktık. Çünkü başıboş köpeklerde vardı. Her tarafa baktık bulamadık.
"KOLLUK KUVVETLERİYLE ÜFÜRÜKÇÜYE GİTTİK"
- Salim Güran: Köpeklerde arama çalışmalarında kanalın etrafında yer aldı. O gece her tarafa bakıldı bulunamadı. Ertesi gün yine herkes aramalara katıldı. Nevzat'ı işaret ederek oda bizimle aramalara katıldı. Kayınım bana, bu herkesin dolabına başını sokuyor dedi. Dalgıç ekipleri geldi aramalara katıldı. Şüphelendiğimiz her yere baktıktan sonra köye geldik. Daha önce Nevzat ile Arif Güran ile ilgili araç konusunda sorun olmuştu. Bu konudan sonra ise kardeşinin evinin sıvası için görüştük. Anlaşamayınca bu adamla biz yaklaşık 3 ay boyunca hiç görüşmedik.
- Salim Güran: Kolluk kuvvetleri hep aileyi suçluyordu. Arama çalışmalarında köyde yer alan kuyuları da komutana söyledikten sonra baktık. Kolluk demek ki benden şüpheleniyordu. Üfürükçüye gittik. Kolluk kuvvetleriyle beraber gittik. Ama ben üfürükçülere inanmıyorum. Üfürükçü Muhammet'in üzerine okuyor konuşuyor. Kimi görüyorsun dediler. Muhammet bir dede gördüğünü söyledi. Dedeye Narin'i bana göster dediler. Dede, bizim evin oraya gidiyor dedi. Muhammet'e sen de git dediler, dedi karanlıktır. Sonra ise dedeye aydınlık yap dediler. Dede aydınlık yaptı dediler. Eve girdim dedi Muhammet. Narin'i gördün mü dediler. Muhammet evet Narin içerde makarna yiyor dedi. Yanında birkaç kişi var yüzleri karanlık görünmüyor dedi. Sürekli arama çalışmalarına katılıyordum. Bazen açlıktan başım ağrıyordu. İçim gidiyordu açlıktan. Gözaltına alındıktan sonra bana muhtar Narin'in DNA'sı benim aracımda çıktı dediler. Çıkmasa şaşarım. Beni medyanın önüne attılar. Battaniye meselesi ve petrolde yakıt aldığımı söylediler. Ceset senin aracında battaniye sarılı dediler. Asla dedim. Komutanım söylediğiniz yanlış dedim. Islak mendil aldığımı söylediler. Ben araçtan inmedim dedim. Daha sonra beni tutukladır. Ömrü hayatımda cezaevi görmemişim.
"BEN 3 AYDIR BU ADAMLA KONUŞMUYORUM"
- Salim Güran: Narin'in cesedi bulunduktan sonra bari bırakın yeğenimin cenazesine gideyim dedim. Bırakmadılar. Bir medya bu kadar kötü olamaz. Bir aileyi yok ettiler. Beni niye tutukladılar. Beni tutuklamasalardı (Nevzat'ı işaret ederek) bu zalim zaten itiraf edecekti. Ben 3 aydır bu adamla konuşmuyorum. Kabullenecek dediler, kabullenmez dedim. Aracımda DNA çıktı diye sürekli ifade verdi. Cezaevindeyim çocuklarım ve kardeşlerim görüşüme geliyor. Allah korusun aynı şey çocuklarımın başına gelse kardeşlerimin aracında aynı şey çıkar. Ben gitmediğim yere HTS daraltılmış baz neden gösteriyor. Bu kadar kötülük neden bana yapılıyor. Bizim akrabaların çoğu tutuklandı. Nevzat'ın bir tane ailesi var mı yok. Hem kızımı hem ailemizi yok etti.
- Salim Güran: Türkiye'yi parmağında oynatıyor. DEM Parti'sinin yemek aracını kovdum. İhtiyacımız yoktu. Vardı ama basını peşine takmıştı. Herkes şov peşindeydi. Narin'den küçük kızım var. Görüşüme geldi. Ben babamın kızıyım dedi. Benim yengem çocukları için ölüyor. Yeğenlerim kız kardeşleri için ölüyor. Kızımızı öldürdünüz. Namusumuzu lekelemeyin. Sen vahşiymişsin. Niye karını ve kızını söylemiyorsun. Sen bizim ailemizi neden söylüyorsun. Allah bizimledir. Bizi yok etmeye çalışıyorlar. Herkes şov peşindedir. Bu katilin avukatının eşi Nevzat'ın eşiyle fotoğraf çekiyor. Belki karısı katildir. Namusumuz gitti, kızımız gitti. Bittik artık, şov yapmayın. Yeğenimin ölümüyle burada yargılanıyorum. Benim ölümümdür. Annem yaşlı bağırması, ağlaması gözümün önünden gitmiyor. Ailem artık perişan. Sosyal medyaya da sesleniyorum. Yeter artık. Ailemiz yok oldu. Bir DNA yüzünden başıma ne geldi. Yeter artık. Suçlamaları kabul etmiyorum. Beraatimi istiyorum.
Sözlerini tamamlamasının ardından Salim Güran'ın avukatı kürsüye geldi.
- Avukat: Salim'in tek avukatıyım ve 2 saat süre istiyorum. 21 Ağustos'ta Narin kayboldu, Salim DNA yüzünden 30 Ağustos'ta gözaltına allındı. Nevzat ise 8 Eylül'de gözaltına alındı. Nevzat ilk anda tespit edilebilseydi, yani Salim'den önce yakalansaydı hiçbir kurgusu olmayacaktı.
- Avukat: Nevzat'a çalışma, tasarlama ve suçu birinin boynuna bırakma fırsatı verildi. Nevzat iki buçuk hafta sonra gözaltına alındı. O da kendisi itirafçı olmuş değil, kendisi de teslim olmuş değil. Aksine oğlunun evinde yatağın altında bir korkak gibi saklanırken yakalandı.
- Avukat: Yakalanmasının sebebi günler sonra Jandarma'nın olay yerini gören Çiftlik kamerasına bakmayı akıl etmiş olmasıdır. Çiftlik kamerasına tam 19 gün sonra bakıldı. Daran 2 'ye 19 gün sonra bakıldı. Dönen kameralar silindi. İhmaller zinciri saymakla bitmez. Çiftlik kamerasını incelediklerinde kırmızı arabanın dereye indiğini fark ettiler ve ancak öyle Nevzat yakalandı"
- Avukat: Gözaltına aldıklarında Nevzat bize iki ayrı hikaye anlattı. Daha sonra bu hikayeleri giderek çoğaldı. Birinde dedi ki Anca Salim arabasının ön koltuğunda, --bakın bagajda değil, arka koltukta değil, herkes görecek şekilde ön koltukta-- cesedi taşıyordu. Bunu neden böyle söylüyor. Çünkü soruşturma makamı gizlilik kararı verdiği dosyadan, aleni olarak çarşaf çarşaf kendi eli ile DNA raporları dahil tüm belgeleri aleme servis ediyordu.
"NARİN, 15.13'TE NEVZAT'IN ELLERİNDE CAN VERİYOR"
- Avukat: Nevzat da 30 Eylül tarihli Van Kriminal'in raporundaki DNA'nın nerde bulunduğu bilgisini medyadan öğreniyor. O yüzden bagaj demiyor, o yüzden arka koltuk demiyor. Ben arabadan indim o da arabadan indi, arabanın ön koltuğunu göstererek bunu ortadan kaldır yoksa seni ve aileni öldürürüm. Yaparsan da sana 200 bin veririm dedi. Arabanın bagajında çuval var mı dedi , bagajdan çuval çıkardım. Birlikte çuvala koyduk. Dere kenarına götürdüm dedi. Hikaye bu kadar. Bir gün sonra savcılıkta hikayeyi değiştirdi. Dedi ki ben aslında hortumumla bahçeyi suluyordum. Bana Salim yukarıdan bağırdı, bekle geliyorum, bir yere gitme işim var seninle dedi. Sonra yanıma arabayla geldi, beni takip et dedi. Biz beraber mezarlık yoluna gittik. Arabalarımızdan indik. Bu kez cesedi orda çuvala koymadığını, Salim'den battaniye içindeki cesedi battaniyeyi sıyırarak teslim aldığını, evine götürdüğünü evinde çuvala koyduğunu, çuvalla dereye götürdüğünü anlatıyor.
- Avukat: Şimdi burada ısrarla gözden kaçırıldı. Bu cinayetin ne zaman işlenmiş olabileceğine dair yaklaşık bir zaman bilgisi vardı elimizde. Narin, 15.11'de son kez okul kamerasında görüldü. O yol üzerinde zaten öldürüldü. Kızın içinde ölü halde durduğu araba ise 15.40'ta dereye indi. Yani arada 29 dakika var. Size Narin'in ölüm dakikasını söyleyeyim mi? Narin, 15.13'te Nevzat'ın ellerinde can veriyor. Geriye 27 dakikalık bir zaman dilimi kalıyor. 5-6 dakikada dereye gidiş süresi... En fazla 21 dakika. 21 dakika içerisinde çocuğun patikaya çıktığını düşüneceksek, 2 dakika daha çıkaralım. En fazla 19 dakikalık bir zaman diliminden bahsediyoruz. 19 dakika içerisinde karmaşık bir olay örgüsüyle, çok sayıda faille bu cinayetin işlenmesini kim bana akıl ve mantıkla izah edebilir? Dolayısıyla sanık sayısının olabildiğince az, olay örgüsünün de mümkün olduğunca basit olması gerekiyor. Yani karmaşık olmaması gerekiyor.
"JANDARMA ELİNE BİR CİNAYET SORUŞTURMASI GEÇİNCE BOCALADI"
- Avukat: Burada Jandarma'nın çok büyük kabahati oldu. 19 gün boyunca çocuk bulunamadı. Bakılması gereken yerlere bakılmadı, yapılması gerekenler yapılmadı ve Nevzat ilk başta tespit edilemedi. Fail tespit edilemeyince de olur olmaz tutanaklar ihdas ettiler. Fail bulunamayınca fail üretmeye kalktılar. Çok net söylüyorum, Jandarma mesela ilk Ahmet isimli kişiyi tutuklasaydı, Nevzat ifadesini ona göre kurgulama zamanına da sahipti. Salim'den sonra tam 9 günü vardı.
- Avukat: Bir de Jandarma Komutanı'nın 3. gün verdiği talihsiz müjdeli haberini unutmayalım. O arada Narin 3 gündür derenin altındaydı. Kolluk, cinayeti çözemeyince agresifleşti. Agresifleşince de hatalar yaptı. Hatanın da ötesinde kasıtlı olarak yani ailenin işkence iddiaları, yalan yanlış tutanakları, yok bunun bununla ilişkisi varmış da bunun yengesiyle ilişkisine yönelik bilgi varmış falan.
- Avukat: Neticede, Jandarma 40 yılın başında eline bir cinayet soruşturması geçince bocaladı, eline yüzüne bulaştırdı ve hırsına yenildi. Bu iş polislere verilseydi böyle olmazdı. Jandarma her ifade ile başka bir hikayenin peşine düştü. Kim ne dediyse, çocuğun en son görülme saati ona göre değişti. Saatler değişti, zamanlar değişti, failler değişti, her bir hikayenin peşinden koştu. İş çözülemez hale geldi.
"NEVZAT TÜM TÜRKİYE'Yİ PARMAĞINDA OYNATTI"
- Avukat: Nevzat Bahtiyar'ın eşi Gazal Bahtiyar belki en azından cesedi gören kişilerden biri. Bakın en az diyorum. Cinayeti işleyenlerden biri, ya da azmettiren de olabilir. Bizim bu konuda ciddi şüphelerimiz de var. Siz hiç Gazal'dan şüphelenmediniz mi? Adam cesedi eve götürdüm diyor, evde arama yapmıyorlar. Adamın karısının evden eşya taşımasına Jandarma beraber eşlik ettiler. Cesedin taşınma ihtimalinin olduğu bir evden eşya taşındığı nerde görülmüş. Artık orası suç mahalli değil midir?
- Avukat: Maalesef birçok insanın bu dosyada farklı menfaatleri var. Kimisi gündemde kalmak ister, kimisi gündeme oturmak ister, kimisi Narin'in adından para kazanır, kiminin aileyle husumeti vardır elindeki fırsatı değerlendirir, kimi aile kavramının kendisinden, Kürtlerden nefret eder bunu fırsat olarak görür. Ya bir gazeteci nasıl olur da Nevzat'ı ölümüne savunur? Nevzat'ı eleştirenleri hedefine alır? Ne oldu tarafsız gazeteciliğe?
- Avukat: Herkes bir ata oynadı. Benim atım kazansın istiyor. Bu iş din değil, iman değil, takım da tutmuyoruz, at yarışı da oynamadık. Narin'in ölümü ne kadar korkunçsa haksız yere Narin'in öldürülmesi ile itham edilmek o kadar korkunç değil mi? Bunu neden anlamak istemiyorlar? Nevzat'a karşı bu tarafgirlik niye? Nevzat şimdi diyor ki tek başıma bir köyün hakkından geldim. Hem namuslarına iftira attım, hem kızlarını katlettim, belki de istismar ettim hem de günahımı boyunlarına bıraktım.Yani yedim, içtim hesabı size kitledim. Ve bütün bir toplum bu katile alkış tutuyor. 10 duruşma da olsa 10 ayrı kurgu ile karşımızda olacak. Aman haaa, bak sakın haa sakın Nevzat demeyin bize, Nevzat'ın boynuna bırakmayın diyerek Devlete ve kurumlarına parmak sallayanların o parmakları ne zaman kırılacak ? Nevzat Tüm Türkiye'yi parmağında oynattı, oynatmaya da devam ediyor.
- Avukat: Nevzat'ın ve Salim'in iletişimin tespiti bilgilerine göre Salim, Nevzat'ı en son 21 Mayıs tarihinde arıyor. O tarihten sonra Salim bir daha Nevzat'ı aramıyor. Arada sırada Nevzat kendisini arıyor. Aralarında toplam 47 telefon görüşmesi mevcut. Daha önce de belirttiğimiz gibi Arif ile Nevzat arasındaki para meselesinden sonra Salim Nevzat ile bir daha iletişim kurmuyor, kendisiyle görüşmüyor, selam dahi vermiyor. Olay tarihinden geriye doğru gittiğimizde tam 3 ay boyunca Salim Nevzat'ı aramıyor.
"NEVZATIN KARANLIK ZİHİN DÜNYASINI KİMSE ANLAYAMAZ"
- Avukat: PSA meselesine kısaca değinecek olursak, 12 Eylül tarihli Adli Tıp Raporu'nda Narin Güran'a ait olduğu bildirilen vajen-1 sürüntü örneğinden, külot dış kısım ön sürüntü örneğinden, külot üzerinde tespit edilen lekelerden, mor renkli etek üzerinden tespit edilen lekeden ve yazma üzerinde tespit edilen lekeden hazırlanan preparatların mikroskobik incelemelerinde sperm hücresi görülmedi. Ancak menide ve idrarda bulunan Prostat Spesifik Antijen (PSA) tespit edildi.
- Avukat: Raporda her ne kadar PSA tespit edildiyse de bunun kadınlarda da bulunabileceği belirtiliyor. Çocuk dere yatağında bulunduğu için dereye akan kirli sular, insan dışkıları bulaşmış olabilir deniyor. Yani ihtimaller dahilinde bir belirsizlik var. Ama eğer bir istismar ihtimalinden bahsedeceksek, faili ilk amca olarak mı, abi olarak mı düşüneceğiz? Yoksa aileye düşman olmuş, babaya kinlenmiş, belki de öç alma duygusuyla hareket eden ve psikolojisi analiz edildiğinde pedofili geçmişi olabilecek olan Nevzat'ı mı görmeliyiz? Hangisi daha yakın ihtimal? Salim ile Enes üzerinde kurgulanan iki senaryo ve 'görmemesi gereken bir şey gördü' deniyorsa bunun neticesi istismar mı olur? Eğer çocuğa karşı bir istismar girişimi ya da bulgusu olduysa, bu çok net bir şekilde Nevzat'ı işaret ediyor.
- Avukat: Adli tıp raporunda bir cinsel bulguya rastlanmadığı söyleniyor. Yani cinsel bulgu yok demiyor. Nevzatın karanlık zihin dünyasını kimse anlayamaz hem öç almak hem de dürtülerini tatmin etmiş olmak için de bu cinayeti işlemiş olabilir. Sonraki hareketleri maalesef bunu gösteriyor.
- Avukat: Narin bir cinsel istismara maruz kalmışsa, olağan şüpheli doğrudan Nevzat'tır. Pedofili bir hastanın iç dünyasını anlamak için çok ayrıntılı bir makaleyi heyetinize sunuyorum. Makalenin bir yerinde şu ifadeler yer alıyor: Bir pedofil, çocuklara yönelik fanteziler kuran, onlardan cinsel olarak uyarılan veya onlara karşı cinsel dürtüler hisseden bir bireydir. Pedofiller, bu cinsel dürtülerden ciddi şekilde rahatsız olurlar, bu dürtüler nedeniyle kişilerarası zorluklar yaşarlar veya bu dürtüleri gerçekleştirirler. Yine araştırmalar, pedofiliye sahip kişilerin genellikle aşağılık duyguları, izolasyon veya yalnızlık, düşük özgüven, içsel disfori ve duygusal olgunlaşmamışlık gibi hisler yaşadıklarını göstermektedir.
- Avukat: Narin'e ait pembe tişört, siyah renkli tişört ve çocuk battaniyesinden alınan DNA örnekleri ile müvekkilimin fiili olarak kullandığı araçtaki DNA örnekleri karşılaştırılmıştır. Van Kriminal'den alınan swap ve lekelerden sunulan rapora göre, aracın sol ön koltuğunda, oturma yerinde eser miktarda karışım halinde Narin'e ait sürüntü DNA bulgusu olduğu belirtildi. Araç koltuk kılıfında bulunduğu söylenen bu karışım halindeki sürüntünün kusmuk mu, tükürük mü, salya mı, ter yahut idrar mı, safra sıvısı mı, ölü sıvısı mı... ne tür bir DNA olduğuna ilişkin ek rapor aldırılmasını talep ettik. Ayrıca, bu sürüntünün Narin'in canlıyken mi yoksa ölüm sonrası ölü bedeninden mi bulaşıp bulaşmadığının, teknik olarak mümkünse, Adli Tıp İhtisas Kurulu'ndan sorulmasını istedik. Zannediyoruz ki, heyetiniz bulunan bu sürüntünün eser miktarda olduğu gerekçesiyle ne tür bir DNA olduğunun tespitinin mümkün olamayacağına kanaat getirmiş ve talebimizi kabul etmedi.
- Avukat: Bu dosyada Salim hakkında yapılan en büyük, en korkunç algı da DNA konusu oldu. Herkes çok iyi hatırlar, canlı yayında spikerler ağızlarını doldura doldura, gözlerinden timsah gözyaşları akıta akıta, 'Amcanın aracında direksiyon kısmında kusmuk bulunmuş, ölü sıvısı bulunmuş, yok efendim Narin'in dışkısı araçta bulunmuş' diye hafızalara kazınan haberler yaptılar. Ancak neticede bunun da yalan olduğu ortaya çıktı.
- Avukat: Salim'in aracında sadece Narin'in DNA'sı bulunmuş algısı da tamamen yalan. Bazı kişilerin DNA'larının araçtaki sürüntülerle uyumlu olup olmadığına dair 6 Eylül tarihli Van Kriminal Raporu'na göre, Muhammed Kaya, Devran Güran, Salim Güran ve Kurtuluş Güran'ın DNA'ları da Salim'in kullandığı araçta çıkıyor. Şimdi deniyor ki, 'Narin'in DNA'sı neden şoför koltuğunda çıkıyor?' Ben de soruyorum: O zaman, madem Salim bu aracı hep kullanıyorsa, neden Salim'in DNA'sı sağ ön koltukta sırt ve oturma kısmında çıkıyor da şoför kısmında çıkmıyor? Nevzat'ın iddia ettiği battaniye ön sağ koltuk kısmındaysa, neden Narin'e ait DNA orada bulunmadı? Kaldı ki Arif'in diğer çocuklarının DNA örnekleri karşılaştırma için alınmamış. Mesela müvekkilim, çalışmaya giderken Osman Güran'ı bazen ana yola kadar bırakırdı ya da Eren de arabaya binmiş olabilirdi. Peki, neden bunların DNA karşılaştırmaları yapılmıyor?
- Avukat: Yine Salim'in aracında kendi diğer çocuklarının DNA kalıntıları ortaya çıkmamıştır. Salim'in çocuklarına ve eşine ait örnekler karşılaştırma için Adli Tıp'a gönderilmemiştir. Eğer mesela Arif'in çocuklarının ve Salim'in çocuklarının DNA örnekleri karşılaştırmak için alınsaydı o çocuklar arabada sürekli oynuyorlardı o da çıkardı. Yani sadece Narin'in değil, diğer çocukların da çıkardı.
- Avukat: Önemli bir husustan da bahsetmek istiyorum. Nevzat'ın ilk ifadesinde, Narin'in cansız bedeninin Salim tarafından alt yola getirildiği, 21 Eylül tarihli ek ifadesinde ise cesedi kendisinin battaniye ile aldığı ve fakat daha sonra battaniyeyi almak için Salim'in aracı ile alt yola geldiği iddiaları, mevcut iki baz raporu ile çürümekte. Nevzat ifade değiştirince oklar Arif'in evine yöneldi. Yukarıda izah ettiğim baz raporundaki Nevzat ve Salim'in hareketliliğini göz önüne aldığımızda, Nevzat'ın tüm ifadeleri boşa düşmüyor mu? Zaten bazılarının dört elle sarıldığı baz raporlarında Salim ile Nevzat'ın baz çakışması yoksa ve Ulusal Kriminal'in tespitlerinden biri olan araçlarının yanaşması hususu Ruhi Kaya'nın kamerası ile çürüdüyse, bu, Salim'in Narin'in cansız bedenini aracına koymadığını çok net bir şekilde göstermiyor mu?
"7 KASIM'DA ÇOCUĞU AHIRIN PENCERESİNDEN VAHŞİCE ATTI"
- Avukat: Ben Nevzat'ı çok iyi analiz ettim, çok iyi tanıyorum. Nevzat her şeyi papağan gibi, bir baykuş gibi televizyondan ezberleyerek, sosyal medyadan öğrenerek bu hale getirdi. Arabada bulunan DNA, ortada bir ceset yokken bir insanın gözaltına alınmasına ve tutuklanmasına sebep oluyor çünkü ortada bir ceset yok ve kişi kasten adam öldürmeden tutuklanıyor ceset olmadığı halde. O zaman bu DNA'nın çocuğun ölüm halinde salgıladığı bir sıvı olması gerekir. Aksi durumda bir kişinin kasten adam öldürmekten tutuklanması mümkün değildir. Ancak Salim direkt olarak tutuklandı.
- Avukat: Birinci senaryoya bakalım. Senaryoya göre, Salim ile Yüksel'in ilişkisi var. Bu ilişki evin içerisinde gerçekleşiyor. Salim, Arif'in evindeki diğer çocuklara aldırış etmeyip eve gidiyor. Tam o esnada Narin geliyor. Evin iki kapısı var. Narin, her iki kapıyı da olağanüstü bir güçle açıyor ve durumu görüyor. Salim, çocuğu öldürmek zorunda kalıyor. Tabii evdeki diğer üç çocuğu öldürmüyor ama Narin gelip görünce onu öldüresi geliyor. Sonra dışarıda hazır bulunan Nevzat'a tepeden sesleniyor. Nevzat eve geliyor. Nevzat'ın 'boş oda' dediği odada Narin'in cesedini görüyor. Tabii bu arada Nevzat, Bahtiyar'ın 4 tane çocuk bazasını göremiyor, ancak Narin'in ağzından köpük geldiğini görebiliyor. Salim, olayı Nevzat'a anlatıyor. Şimdi bu senaryo üzerinden soruyorum: Küçücük bir beden, sözde görmemesi gereken bir şeyi gördüğü için öldürülüyor. Peki, neden cesedi ben taşımıyorum da üç aydır konuşmadığım, aile dışından bir yetişkin yabancıya taşıttırıp kendime yeni bir şahit yaratıyorum? Başka bir ifadeyle, 8 yaşındaki masum bir çocuk şahit olduğu için öldürülüyor ama 50 yaşında aile dışından bir yabancı daha büyük bir suça şahit tutuluyor. Bu senaryoyu akıl ve mantıkla bağdaştırmak mümkün mü?
- Avukat: İkinci senaryoya bakalım. Senaryoya göre, Enes, görülmemesi gereken biriyle ya da bir hayvanla bir şey yaparken Narin şahit oluyor… Narin'i oracıkta boğuyor… Bu hikaye biraz daha absürt… Salim oralarda hazır bekliyor. Veyahut kendisine dumanla birileri haber uçuruyor. Hemen olaya el koyuyor. Organizasyona başlıyor. Organizasyonlar Muhtar Salim'den sorulur… Nevzat'ı çağırıyor. Nevzat yine tehdit edilmiş, ikna edilmiş, Nevzat korkmuş, Nevzat sinmiş, Nevzat gariban, işçi, emekçi, köylü vesaire Nevzat. Nevzat çocuğu ahırında çuvala koyup dere kenarına götürüyor. Ha bu arada, 7 Kasım'da çocuğu ahırın penceresinden 3 metre yukarıdan vahşice attığını itiraf etmesine da kızmayalım, öfkelenmeyelim. Ancak burada kimse şunu sormuyor: Senin öz oğlun, senin öz kızını öldürecek, ben de inisiyatif alıp suç ortağı olacağım. Yetmezmiş gibi, kendim götüreceğime, 3 aydır konuşmadığım bir yabancıyı da suçumuza, günahımıza ortak edeceğim. Bu arada Arif'e hiç danışmıyorum, kimse de kendisini bu konuda aramıyor.
- Avukat: Ya ne kadar saçma! Senin öz oğlun senin öz kızına kıyacak ve ben seni haberdar etmeyeceğim. Sen bana demez misin, 'Ulan bari kızımın bir mezarı olsaydı… Kızım hayvan mıydı dere yatağına gidip gömdünüz?' Onca çocuğumu, çocuklarımın geleceğini unutup Enes için ağırlaştırılmış müebbet hapsi göze alıyorum. Ne için? Onlarca yeğenimden biri için. Ne için? Narin'i öldüren bir yeğen için. Onca tutuklu kadın, erkek, çoluk çocuk da Enes için kendilerini feda ettiler. İşkenceye rağmen itiraf etmediler. Ne için? Enes için, Salim için. Nevzat, oğlunun aracını o gün kullanmak için aldığını, köye getirdiğini Salim nereden bilecekti mesela? Bu soru da kritik. Aramızda, Allah aşkına, bu tiyatroya son verecek bir akıllı yok mu? Bu senaryoları ben uydurmuyorum yanlış anlamayın. Bunlar bazı aklı evvel ilkesiz şuursuzların uydurdukları, konuştukları, 7/24 topluma empoze ettikleri şeyler… Kimse şunu sormuyor… Maden Enes öldürmüş. Salim neden tam cinayet saatinde Arif'i aramıyor? Demez mi kardeşim ne yapalım ne edelim böyle bir olay olmuş?
"ADIMSAYAR HAKKINDA BİR TEKNİK RAPOR ALDIRALIM"
- Avukat: Şimdi gelelim her iki senaryonun da ortak noktası olan en komik kısmına….Kahramanımız Salim, tüm bunlar başına gelirken mobil bankacılık üzerinden 2 tane fatura ödemesi gerçekleştiriyor.15.19 ve 15.28 de... 11 Eylül tarihli ön inceleme raporunu dosyada olmasına rağmen biz yine de 15 Aralık'ta UYAP üzerinden sunduk.
- Avukat: Biz Diyarbakır Barosunun bir üyesi olmaktan onur ve şeref duyuyoruz. Bunu bir kere baştan belirtelim. Bağlı olduğumuz kurum çok güzidedir. Eski baro Başkanı Saygıdeğer Nahit Eren'in savunmalarının çoğunda bizden bahsetmesi, savunmalarının çoğuna sirayet etmiş olmamız bizi gururlandırdı. Sayın Nahit Eren, şahsımızı sosyal medyada delilleri tartışmakla suçladı. Maden sen delil tartışırsın, ben de tüm savunmamı senin üzerine kurarım, çabasına girdi. Kendisi bizden yaşça çok büyüktür, kendisine hürmetimiz var. Ancak Nahit Bey şunu unutuyor, Bu davayı alevlendiren, çığırından çıkaran tamamen sosyal medya ve sosyal medyadaki korkunç algılardır. Kolluğun soruşturmada sorduğu neredeyse bütün sorular sosyal medyada atılan iftiralardır. Örneğin benzinlikçi, örneğin direksiyonda kusmuk bulunmuş yalanları… Biz hiçbir şeyden korkmadan, yılmadan, bir şöhret , ün arzusu gütmeden, adımızı koyarak sosyal medyadaki yanlış algıları düzeltmek adına Twitter'a girdik. Biz savunduklarımızla, ortaya koyduğumuz delillerimizle en azından vicdan sahibi insanlara "ya Nevzat da olabilirmiş, bak görüyor musun bizi yanıltmışlar" dedirtebildik?
- Avukat: Ünlü olmak isteseydik, bazılarının yaptığı gibi canlı yayınlara çıkar yüzümüzü gösterirdik. Herkesin savunduğunu savunmak çok kolay. Biz herkese rağmen, onca hakaret, tehdit ve telkinlere rağmen bu yola girdik. Eğer bu parayla ölçülebilir bir şeyse kusura bakmayın biz yediğimizi, içtiğimizi, aldığımızı unuttuk. Biz Arif'in acısını kendi acımız bilerek tüm gayretimizle ortaya bir şeyler koyduk. Nahit bey savunmalarının yarısından fazlasında bizden ve şahsımın bulduğu delillerden bahsediyor, bunları çürütmeye gayret ediyor. Tekrar söylüyorum. ben bundan Onur duydum, gurur duydum. Lakin biz bu aşamadan sonra kendisinden bahsetmeyeceğiz. Çünkü kendisinin dosyaya maddi hakikatin ortaya çıkması için bir katkısının olduğunu düşünmüyoruz. Yani bizim Nahit Eren savunmaları üzerinden bir beyanda bulunmamız anlamsız. Zira kendisi dosyada ekstra bir maddi delil ortaya koyabilmiş değil.
- Avukat: Şimdi diyorlar ki mobil ödeme olmuşsa çocukları da yapabilir. Ya da otomatik ödeme söz konusu da olabilir. Bunu kanıtlamak çok kolay. İlgili bankalara müzekkere yazılsın, sorulsun. Çünkü bankaların giriş çıkış hareketlerini ve eşleşmiş cihaz bilgilerini kaydetme huyları var. Siz bu kadar gpss, baz falanla çürütmeye gayret edeceğinize buyurun hodri meydan diyorum, eğer çekindiğiniz bir şey yoksa bankaya müzekkere yazılsın. 18 Aralık tarihinde talebimiz üzerine tutulan tutanakla Salim'in sadece 45 adım attığı kanıtlanmış oldu. Şimdi herkese içtenlikle şunu soruyorum. Elinizi vicdanınıza koyun. Eğer 45 değil de 145 adım çıksaydı şimdi herkes katil Salimdir diye ilan etmiş olur muydu, olmaz mıydı? Şimdi herkes Avukat Onur Akdağ'ın kendi eli ile müvekkilini katil ilan ettiğini bas bas bağırılmaz mıydı? Arkadaşlar bu bir, gayret, inanç ve cesaret dersidir. Ben buradaki meslektaşlarımın çoğundan tecrübesiz, bilgisiz, yetersiz olabilirim. Hepsi benim başımın tacıdır. Ancak kabul edin, çok cesurum. Bir şeye inanıyorsam üstüne giderim. Ben müvekkilime inandım, ben bu davaya inandım. Mesela 145 adım çıksaydı, yok efendim adımsayarın hata payı vardır, adımsayar doğruysa önceki saatler ve sonraki saatlerle, yaşandığı iddia edilen olaylar arasında bu kadar çelişki olmazdı diye bazıları çarpıtıp durmazdı. Salim Diyarbakır'da eşi ve kızları alışveriş yaparken oğlu Miran ve Yusuf ile kahvede oturuyor. Bunu ifadelerden bilmiyor muyuz? Neden çarpıtıyorsunuz?
- Avukat: Yok efendim, tarlada 19 ile 20 arasında neden bu kadar çok adım attı da diğer saatlerde atmadı? Asıl soru bunlar değil. Bakın, asıl soru şu: Bu uygulamanın hata payı var mı yok mu? Neden bunu bir teste tabi tutmak için talebiniz yok? Adımsayar hakkında bir teknik rapor aldıralım o halde. Şimdi olayı kişiselleştireceğimize, bu kadar net bir delil ortadayken ve hepimizin amacı yalnızca maddi hakikatin ortaya çıkmasıyken neden ehemmiyetsizleştirme çabasındasınız? Biz bu davada aynı yerde durmalıyız. Ya bakın, 'Onur Bey şu delili bulmuş, neden biz göremedik, bakalım gerçekten bizi hakikate ulaştırabilir mi' diye bilimsel bir metotla teste tabi tutmayı arzulamak yerine, neden elbirliğiyle savcısıyla, barosuyla buruşturup atıyorsunuz? Gerçekler bazılarını rahatsız etse de biz onun peşindeyiz, onun. Yoksa biz de ifadeler arasındaki çelişkiye değinip savunmamızı yapar, başımızı sallar geçerdik.
- Avukat: Baz raporuna göre Salim'in evinden çıkması, Arif'in evine gitmesi, müştemilata girmesi, ahırın çevresinde dolaşması için en az 400 adım gerekiyor. Biz adımsayara bakılmasını istemeseydik, herkes baz raporunu kesin, tartışılmaz ve üstünde konuşulmaz olarak görüyordu. Baz raporundaki hareketliliği çok iyimser değerlendireceğim şimdi. Salim, 14.55'te kendi evi ile Arif'in evi arasındaki yolda. 14.55 ile 15.18 arasında put gibi durduğunu varsayalım. Çünkü önceki bütün adımlarını 15'ten önce gerçekleştirmiş olsun.
- Avukat: - 15.20: Evin kapısında. En yakın mesafeyi baz aldık, 20 adımda Arif'in evinin kapısında.
- - 15.20-15.22: Ahıra gidip geliyor. Minimum 120 adım.
- - 15.22-15.32: Arif'in evinin içerisi ve diğer odalarında hareketli. Burada 50 adım daha attığını varsayalım.
- - 15.36: Tekrar ahırın arka kısmına geçiyor. Gidiş 70 adım, git-gel 140 adım.
- - 15.41: Ahırın arkasından Arif'in evine dönüş. 60 adım.
- - 15.42: Arif ile kendi evinin arasında bulunan yolda. 80 adım.
- - 15.43: Arif'in evinin önünde. Minimum 20 adım.
- - 15.52: Tekrar Arif'in evinde, içeride hareketli. 10 adım. Bu hareketliliği baz alırsak, adımsayar bu rakamları net bir şekilde göstermeli. Ancak adımsayar meselesi konuşulmaya başlandığında herkes şunu söylemeye başladı: 'Zaten kimse Salim öldürdü demiyor artık, ama Enes öldürdü, Salim de organize etti.'
- Avukat: Şimdi ben Enes'in avukatı değilim, ancak şunu belirteyim: Salim'i bu işin içinden çektiğimizde, bu dosya bir yığın halinde bütün günahıyla Nevzat'ın başına çökmüyor mu? Çünkü diyelim ki Enes öldürdü! O zaman sormazlar mı Nevzat'ı kim çağırdı? Yani Salim burada organizatör rolündeyse, Enes öldürdüyse, Salim organize ettiyse ve Nevzat da gömdüyse, bu Nevzat'ı kim çağırdı, kim tehdit etti, kim ikna etti? Kalkmış diyorlar ki, 'Adımsayar uygulamasında veriler saat saat silinebiliyor.' Ben de hodri meydan diyorum. Bilirkişi marifetiyle adımsayar uygulamasında bir silme işlemi var mı yok mu mutlaka buna bakılsın. Kaldı ki biz araştırmamızı yaptık. Salim'in telefonundaki uygulamadan saat saat veri silmek mümkün değil. Salim Güran, 21 Ağustos'ta toplam 11.526 adım atmış, 6 kilometre yürümüş ve 461 kalori harcamıştır. Bu aktivite, 2 saat 21 dakika sürede gerçekleştirilmiştir. Şimdi herkes şu noktaya takılmış: '24 saatte yalnızca 2 saat 21 dakika mı yürümüş?' Bu süre, her adım atıldığında işleyen bir süreyi ifade eder. Örneğin, uyurken adımsayar aktif olmaz. Aynı uygulamaya ilişkin bazı örneklerle, atılan adımlarla harcanan sürenin ne kadar orantılı olduğunu göstermek istiyorum.
- Avukat: Salim ile Nevzat'ın BTK'dan gönderilen dokümanlarında internet kullanım veri geçmişlerini inceledik, hareketlerini karşılaştırdık. Salim Güran, tam kritik dakikalarda, yani 15.10 ile 15.40 arasında yer yer yoğun bir şekilde internete giriyor, veri indiriyor. Hatta 15.28'deki yoğunluk, kendisinin mobil bankacılıktan ödeme yaptığının da bir göstergesidir. Salim'in bu dakikalardaki internet dökümü tam 16 sayfa. Nevzat'ın ise sadece 3 sayfa. Aynı dakikalar arasında Nevzat Bahtiyar'ın internet hareketliliğinde neredeyse hiçbir şey yok. Telefonunun arka planda çalışmasından dolayı sınırlı veri indirimi var; internete girmiyor. Neden mi? Çünkü eli dolu, çünkü cinayet işlemekle meşgul maalesef, çünkü Narin'i boğup dere yatağına götürmekle meşgul. Ha, bu arada sakın demeyin Nevzat fakirdir, internet paketi azdır falan. İlerleyen saatlerde Nevzat, internet kullanımında rekorlar kırıyor. Şimdi dün, Salim'in 15.10 ile 15.40 arasında internet kullanımının diğer saatlere göre yok denecek kadar az olduğu şeklinde bir algı yapıldı. Ancak gerçek bambaşka. Biz bu maddi hakikati ortaya koyarken sadece Salim'in internet veri geçmişinden bahsetmiyoruz. Nevzat ile Salim'in veri kullanımını karşılaştırdığımızda bir anlam ifade ediyor. Dün sadece Salim'in internet kullanımından bahsedilerek algı yaratıldı.
"ULUSAL KRİMİNAL'İN RAPORU TAM BİR FİYASKO"
- Avukat: (Fotoğraf gösteriyor) Ulusal Kriminal'in raporunun tam bir fiyasko olduğunu söylemek gerek. Sayın Mahkemeniz, Ulusal Kriminal'den 4 talepte bulundu. Bu taleplerden 3 tanesi raporda yer aldı. Ancak Nevzat'ın ilk ve son ifadesinde belirttiği alt yoldaki araç hareketliliği tespiti yapılmışsa da, bunun gerçeklikten uzak olduğunu Ruhi Kaya'nın kamerasından görüyoruz. Mavi traktör ve beyaz Fluence meselesi… Bakın, Ulusal Kriminal'in tespit ettiği araçlar bunlar.
- Avukat: Ulusal Kriminal, Narin'in kıyafet unsuruyla patikaya çıktığını ve bunun takip edilebildiğini söylüyor. Peki, Narin'i tespit ettiğini iddia eden bilirkişiler, neden Nevzat'ın tepeye çıktığını ya da Salim'in tepeden seslendiğini tespit edemiyor? Bu durumda, cüssece Narin'den 2 kat büyük Nevzat'ı nasıl tespit edemiyorsunuz? Doğru, onlar da haklı. Zira Nevzat, Narin'in kocaman yüreğinin tırnağı bile etmiyor, o yüzden görememişler. Ulusal Kriminal'e göre Narin, 1 dakika içinde patikayı çıkmış. Ben iddia ediyorum, bir yetişkin bile depar atsa 2 dakikada çıkar o dik yokuşu. Bu yöndeki tespitler tamamen asılsız
MAHKEME BAŞKANINI ŞAŞIRTAN PAYLAŞIM
- Avukat: Bu arada, Ulusal Kriminal bir şey başarmış gibi, kendi PR çalışmasını yapması yetmemiş gibi, bir de başkanı kalkmış patates hatlarla Güran ailesinin kendilerini arayıp tehdit ettiklerini iddia ediyor. Senin tarafsızlığına ne oldu? Buyurun o paylaşım... (Sosyal medyada yapılan o paylaşımı gösteriyor.)
- Avukat: Geçmişi şaibelerle dolu Ulusal Kriminal'e tabii ki tek başına bel bağlamadık. Biz kendi imkânlarımızla ulusal ve uluslararası kuruluşlara dosyayı gönderdik. Bu bakımdan da sizlerden süre istiyoruz.
SES KAYITLARI DİNLETİLDİ
- Avukat: (Salim'in Güran'ın, Narin Güran'ın kayıp haberiyle gerçekleştirdiği telefon görüşmelerinin ses kayıtları dinletiliyor...) Mütalaada, 'İki çingene ile çingene rengi kırmızı aracın' görüldüğü konusunda Salim'in ses kaydından bahsediliyor. Savcılık makamı, muhtarın bu sözüyle aramaların Suriyelilere yönlendirildiğini iddia ediyor. Ek olarak, kırmızı araç ile Nevzat'ın aracı kastedilerek şüphelerin Nevzat'a çekilmesini arzuladığı ima ediliyor.
- Avukat: Şimdi dilerseniz birlikte ses kaydını dinleyelim. Bakın, bu ses kaydı ile net olarak görülüyor ki, Salim köy halkından ne duyuyorsa onu anlatıyor. Bir nevi yansıtıcı görevinde. Salim hatta yanındakine soruyor, çünkü bu bilgiyi ondan duymuş ve ondan öğrenmiş. Salim'in ifadeleri, birebir duyduklarının aktarımından ibarettir. Bu nedenle, ses kaydında suç yöneltilecek bir durum değil, köyde konuşulanların yansıması bulunmaktadır.
- Avukat: Yine bazı ses kayıtlarında Salim çocuğun kaybolduğu saati ilk başta 15.30 gibi söylüyor. Sonra da giderek bu saati ilerletip en son 17.00 civarları söylüyor. Burada da aynı şekilde Salim ne duyuyorsa onu söylüyor. Tarladan köye gelince köylülerin beyanına göre ilk 15.00-15.30 olduğunu bir Jandarma personelini arayarak söylüyor. Köyde her kafadan bir ses çıkıyor. Kim çocuğu ne zaman görmüşse Salim'e aktarıyor. Ya en basitinden madem Salim Birsen'i 17.40 demesi konusunda telkin ediyorsa, o zaman Salim neden ilk başta daha ilk gün Şükrü Başçavuşa 15 ile 15.30 arasında kaybolduğunu söylüyor? Ben hem Birsen'i telkin edeceğim hem de gerçek saati ilk başta kameralar incelenince Jandarma'ya kendim söyleyeceğim.
"BAZ SİNYALİ KÖYÜN 2-3 KİLOMETRE DIŞINA NASIL ÇIKIYOR?"
- Avukat: Nevzat'ın minik kızımızı soğukkanlılıkla nasıl dere yatağına götürdüğüne ilişkin yer göstermesini tüm Türkiye izledi. Yer göstermede Nevzat, aracını bıraktığını söylediği stabilize yoldan dere yatağına tam 5 dakikada ulaştı. 5 dakika git, en az 5 dakika da iddia edildiği gibi çocuğun üzerine 2 taş koy, 5 dakikada geri dön. Bu iş için en az 15 dakika gerekiyor.
- Gecenin karanlığında, köydeki o kadar Jandarma personeline rağmen Salim'in oraya gittiğini düşünsek, sanki kendisi gömmüş ve nokta olarak yeri biliyormuş gibi kabul etsek bile mantıken zamanlar uyuşmuyor.
- Bakın cesedi ilk kez bulan Jandarma personeli, cesedin bulunduğu yeri nasıl tarif ediyor: "Üç ayrı taş ile bastırılmış şekilde ve etrafı çalılarla kaplanmış." Ve ben bunu gece gidip bulabiliyorum.
- Kamera kaydı, baz raporları ve ses kaydı karşılaştırıldığında müvekkilim Salim, mütalaada belirtildiğinin aksine, olay günü gece vakti kesinlikle Narin'in bulunduğu yere gitmiyor.
- 3 Aralık tarihli baz raporuna göre, köy içinden baz çalışması yapıldığında en az 22 bazdan sinyal alındığı ve bu yüzden tespitlerin kesin olduğu iddia ediliyor. Peki, o halde köyde olan birinin baz sinyali köyün 2-3 kilometre dışında nasıl çıkıyor?
- Madem en az 22 bazdan sinyal aldığını iddia ediyorsun, Salim'in 22.48 ile 22.55 arasında baz sinyali nasıl köy dışına atıyor? Aynı rapor, müvekkilimi 22.47'de mısır tarlası civarında konumlandırmış. Tam koordinat neden belirlenememiş o halde? Eğer bilirkişiler koordinatı dosyada görememişse, 9 Eylül tarihli tutanakta zaten yazılı.
- 3 Aralık tarihli raporda sonuç kısmında şöyle bir şerh düşülmüş: "Narin Güran cinayeti ile ilgili olarak dosyada bulunan HTS kayıtları ve Salim Güran'ın ilk ifadesi dışında herhangi bir delile temas edilmemiş, ifadelerden örnek alınmamış ya da kamera kayıtları ile ilgili tutanak, rapor alınmamış olup sadece sahada yapmış olduğumuz çalışmalar sonucu elde edilen veriler raporlanmıştır."
- Neden buna ihtiyaç duydunuz? Kim sordu bunu? Kendinizden bir şüpheniz mi var ki bunu belirtmek zorunda kaldınız?
- 13 Eylül'de Salim'in ek ifadesi alındığında odada yaklaşık 12-13 kişiydik. Bilirkişilerden biri savcının odasındaydı ve ifadenin sonuna kadar orada kaldı. Müvekkile ve bize dik dik bakıyordu.
- Bu noktada taşlar yerine oturdu ve tarafsızlık konusunda ciddi şüphelerimiz oluştu. Sayın Başkan, bu saatten sonra bilirkişi olarak atanan kişilerin tarafsızlığına inanmıyoruz. Bir üniversiteden bilirkişi raporu aldırılmasını talep ediyoruz.
- Avukat: Bir an diyelim ki baz raporu doğru. O halde Gazal Bahtiyar neden hala tutuklanmıyor? Çünkü Gazal yalan söylüyor, yalan ifade veriyor. Bahtiyarlara uygulanan bu korumacı içgüdü, bu çifte standart nedir? Sayın Savcımız, mütalaasında 4 Eylül tarihindeki kamera görüntülerine dayanarak Ahmet Akgül'e karşı kasten yaralama, tehdit, suçluyu kayırma, suç delillerini yok etme ve gizleme suçundan suç duyurusunda bulunmayı biliyor. Hele ki Ahmet Akgül, canlı yayında her şeyi açıkça ve samimiyetle söylemişken. Peki o zaman neden Gazal Bahtiyar hakkında herhangi bir işlem yapılmıyor? Eğer Gazal doğru söylüyorsa baz raporlarını çöpe atalım ki zaten çöp oldu. Yok, baz raporu doğruysa Gazal hakkında şu an ihbarda bulunuyorum; lütfen bir zahmet tutuklansın.
- Baz raporlarında Nevzat'ın çocuğu ahıra getirdiğine ilişkin bir veri mevcut değil. Baz raporu, Nevzat'ın ifadelerini de yalanlıyor ve bize bambaşka bir senaryo çiziyor. Hani Nevzat çocuğu ahıra götürüp çuvala koymuştu? Ek baz raporunda 2 metre veya 1 dakikalık sapmadan bahsediliyor. 2 metre mi yoksa 1 dakika mı? Bir dakikada ben 70 adım atıyorum, bu da yaklaşık 50-55 metre eder. Evet, ek rapordan itiraf gelmiş de haberimiz yok. Daraltılmış baz analizlerinde en az 50 metrelik sapma olacağından bahsediliyor. Evler zaten iç içe, biz hala bu delili tartışıyoruz.
- Dar alan baz çalışmasıyla ilgili yabancı dilde yazılmış ve çevirisi yapılmış 4 adet teknik makaleyi dosyaya sunuyoruz. Vakit kaybını önlemek için önemli kısımları sarı ile işaretledik. Bu makalelerde, hücresel veri ve baz analizi ile ilgili olarak, bilimsel açıdan neden net bir konum analizi yapılamayacağı teknik açıdan anlatılıyor. Ekli tablolarda, baz analizinin 'en iyi koşullarda' verebileceği en dar alan 100 metre olarak belirtiliyor. Bu da sadece çok işlek bir şehirde, birçok baz istasyonu varsa ve kule sorunları yoksa mümkün. Bluetooth düşük enerji teknolojisiyle bile en az 10 metre, Wi-Fi teknolojisiyle ise 50-75 metre sapma payı olduğu ifade ediliyor.
- Danimarka ve Amerika'dan örnekler sunuluyor. Danimarka'da 2019 yılında 10.000 yargı kararı, yanlış daraltılmış baz analizine dayandığı için iptal edilmiş. Sürüş testi, bölgeye gidip telefonla konuşma ve vakit geçirme gibi işlemlerle konum verisinin doğruluğunu ölçmek için yapılan bir kontrol işlemidir. Bu tür çalışmalar yapılmadan baz analiziyle dar bir alanda kesin sonuç elde etmek mümkün değildir. Dar alan baz çalışmalarının asla ve asla güvenilmeyecek bir yöntem olduğunu açıkça ortaya koyuyoruz. Hele bu kadar dar alanlara odaklanıyorsak, daha da dikkatli olunmalıdır. Buna ilişkin makaleleri dosyaya sunuyoruz.
"SENİN AMCAN ANNENLE BUNLARI YAPACAK VE ÜSTELİK KIZ KARDEŞİNİ DE ÖLDÜRECEK"
- Avukat: Herkes dilinin ucuyla konuşuyor. Lütfen artık ağzımızdaki baklayı çıkaralım. Daraltılmış baz ile, Ulusal kriminal raporu bize ne söylüyor? Artık herkes katilini söylesin. Kör dövüşü yapmayalım. Katil Salim mi? Yoksa Enes mi? Biz katil Nevzat derken boşuna söylemiyoruz. Birçok delil çıkardık sunduk. Ama bize ne söyleniyor? Nevzat hariç herkes katil olabilir… Mütalaada da katilin kim olduğu, çocuğun nerede öldürüldüğü söylenemiyor. Salim ile Yüksel'in yasak aşk iftirası okları Salim'e çekti, sonra da yok prenses köpek yok ensest ilişki deyip deyip okları Enes'e yöneltiyorlar. Baz raporuna önem atfedeceksek, baz raporunu bir an olsun kabul edeceksek o zaman baz raporu Salim'in 15.22'de Arif'in evinin içinde olduğunu söylüyor. Peki öyleyse bu ne anlama geliyor? Birincisi Nevzat su meselesi bahanesi ile Salim'i ararken evde değildi. Çünkü 15.10'da Arif'in evi ile Salim'in evinin parke yolunda. Yani Salim kendisine patikadan da seslenmiyor. Nevzat ilahi bir işaretle patikaya çıkıyor. O sırada hala çocuk patikaya bile yönelmemiş…
- İkincisi de Salim, çocuk eve girdikten sonra eve giriyor. Salim'in eve girişi 15.22 deniyor. Yani ben raporun ağzındaki baklayı çıkarayım. Yüksel ile Salim iftirası rapora göre bile çürütülmüş oldu. Yüksel Hanım'a müjdeler olsun. Arif'in evinin iki kapısı var. Dış demir beyaz kapı demir telle dışarıdan zor açılıyor. Hatta o gün Hediye eve gelince kapıyı Eren kendisine açıyor. Bir de iç kahverengi kapı var. Evde iki kapı var. Üç tane de çocuk var. Ben Enes'e ilk celsede sordum. Senin amcan senin annenle bunları yapacak ve üstelik kız kardeşini de öldürecek. Sen bu durumda Salim'e ne tepki verirsin? Bana verdiği cevabı hepimiz duyduk. Hiçbir şey elimde olmazsa en azından mutfaktan bıçak alır paramparça ederim amcamı dedi.
- Şimdi baz raporunda bize çizilen senaryoya kısaca bakalım: Salim 14.52'de kendi ikametinden çıkmış, 15.18'de dışarıda Arif'in evinin civarında. Tabi bu arada senaryoya göre çocuk patikayı çıkalı 4 dakika geçmiş. Salim 15.22'de de eve giriyor. 15.22 ile 15.26 arasında mutfak karşısındaki boş odada olduğunu söylüyor. Diğer bir durum Nevzat'ı biz 15.40'da çocuğu dere yatağına götürürken gör Diğer bir durum Nevzat'ı biz 15.40'da çocuğu dere yatağına götürürken görmedik mi? Bakın baz raporu Nevzat için diyor ki 16.00'da Narin Güran'ın cesedinin bulunduğu yerde… Evet haklısınız bilime inanmamak aptallık. Avukat bey sen bilime inanmıyor musun? Ben inanıyorum da sen bu raporu bilimsel zannediyorsun yanılgın oradan geliyor hemşerim… Yine aynı raporda Nevzat Bahtiyar, 16.35'te Narin Güran'ın cesedinin bulunduğu yerden ayrılarak Tavşantepe köyüne geri dönüyor! Yav Arif'in tabiri ile bu Nevzo bu Nevzo o sıralarda baldızı tarafındaki evine peynir almaya gitmiyor mu? Biz bunları ifade ve kayıtlardan görmedik mi?
SÖZ SIRASI NEVZAT BAHTİYAR'DA
- Duruşma 2 saatlik ara sonrası Nevzat Bahtiyar'ın savunmasıyla devam ediyor.
- Nevzat Bahtiyar: Ben sadece cesedi taşıdım, sadece bu suçu işledim. Başka da bir şey yapmadım. Salim, tüm suçu benim üzerime yıkmaya çalışıyor. Salim'in avukatı bana 'vahşi papağan' dedi. Ben o kelimeyi kullanmak istememiştim. Ben papağan değilim. Eğer öyle olsaydım, ormanda yaşardım. Ben ahırın içinde cesedi vahşice atmışım, öyle mi? Peki, neden öyle yapayım? Arka tarafta bir yer var, biri beni görebilirdi.
- Nevzat Bahtiyar: Ailem güvende olmadığı için yalan söyledim, korktum. Ailem cezaevine gelince rahatladım. Güvence altına alındığımda 'Her şeyi söylemeye hazırım' dedim. Ben papağan değilim. Ailem yanıma gelene kadar saçımı bile kestirmedim. Cezaevinde ne televizyon var, ne de radyo. Ben bu bilgileri nereden bilebilirim? 'Patlıcan' dedim, herkes güldü. Ben bunu espri olsun diye söyledim
- Nevzat Bahtiyar: Ailemin güvenliği sağlanana kadar sustum. Salim, araba konusunda yalan söylüyor. Adam arabayı satamadı. Ben de Salim'e, "Paran varsa kendine al," dedim. O da gidip anlaşarak arabayı aldı. Kardeşi bilmesin diye arabayı benim üstüme yazdırdı. Sonra ev meselesi çıktı. Bana, "Kaça yapacaksın?" diye sordu. Akşam arayıp, "270 bin lira olur ama senin için 150 bin lira olur," dedim. O da, "Biri 140 bin lira, biri de başka bir fiyat verdi," dedi. "İşçilik, içme suyu gibi masraflar da onlara ait olacak," dedi. Şimdi kalkmış, "200 bin lira fiyat verdi," diyerek yalan söylüyor. Ben sana ne söylediysem onu anlat. Sen beni çağırdın, Narin'i teslim ettim. Ben bunu inkar etmiyorum. Ben sadece taşıdım, suçumu kabul ediyorum. Ama onların da suçlarını kabul etmesi lazım. Ancak etmiyorlar, her şeyi benim üzerime atıyorlar. Benim tüm suçu üstlenmemi istiyorlar, ama bunu kabul edemem. Benim söyleyecek başka bir şeyim olmayabilir. Onlara bir şey söyleyecek ya da iftira atacak durumda değilim. Hakikat neyse o ortaya çıksın.
NE OLMUŞTU?
Bağlar ilçesi kırsal Tavşantepe Mahallesi'nde 21 Ağustos'ta kaybolduktan sonra arama çalışmalarının 19'uncu gününde dere yatağında çuvalda, üstü 30, 25 ve 20 kilo ağırlığındaki 3 taşla kapatılıp, çalılıklarla gizlenmiş halde cansız bedeni bulunan Narin Güran cinayetine ilişkin tutuklanan 12 kişiden 4'ü hakkında Diyarbakır 8'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede; aracında Narin'e ait DNA ve kıl örneği bulunan amcası Salim Güran, annesi Yüksel Güran ve ağabeyi Enes Güran ile gözaltına alındıktan sonra cesedi dere yatağına taşıdığını itiraf eden komşuları Nevzat Bahtiyar hakkında, HTS ve baz istasyonu kayıtlarına göre olay anında aynı evde oldukları tespit edildiği belirtilerek, 'İştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi. Davanın ilk duruşması, 7 Kasım'da görüldü. 3 gün süren duruşma sonunda mahkeme heyeti, ara kararını açıklayarak, sanıkların tutukluluk halinin devamına karar verip, duruşmayı 26 Aralık'a erteledi.
SANIKLAR, YOĞUN GÜVENLİK ÖNLEMLERİ EŞLİĞİNDE ADLİYEYE GETİRİLDİ
Dün başlayan duruşmada Salim Güran'ın işçisi 15 yaşından küçük R.A., pedagog eşliğinde adli görüşme odasında Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) üzerinden dinlendi. Ardından Çoban A.A. ve Narin'in amcası Erhan Güran dinlendi. Baba Arif Güran duruşmada söz aldı, tutuklu sanıklar ve avukatlar savunma yaptı. Savcı 14 sayfalık mütaalasının özetini açıklayarak "Herkes suç ortağı. 'İyi hal'e yer yok. Aile, polisleri yanlış yönlendirdi" ifadelerini kullandı. Elde edilen veriler ve dosya kapsamındaki delillere bakıldığında sanıkların olay günü Arif Güran'ın evinde olduğunun belirlendiğini ifade eden savcı, Salim Güran, Yüksel Güran, Enes Güran ve Nevzat Bahtiyar hakkında iştirak halinde çocuğu öldürmek suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istedi. Savcı, TCK'nın ilgili maddeleri gereği sanıkların cezalarında iyi hal indirimine gidilmemesini talep etti.
DÜNKÜ DURUŞMA 14 SAAT SÜRMÜŞTÜ
Mahkeme başkanı, dün 14 saat süren duruşmayı bugün sabah 09.00'a erteledi. Duruşma öncesi tutuklu sanıklar, cezaevinden yoğun güvenlik önlemleri eşliğinde çıkarılarak adliyeye getirildi.
İŞTE SAVCININ OKUDUĞU MÜTALAA
Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi'inde görülen Narin Güran'ın öldürülmesine ilişkin davada savcılık, esas hakkındaki mütalaasında şu taleplerde bulunmuştu;
- Sanıklar Enes Güran ve Yüksel Güran, İştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme suçundan, Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 37/1 maddesiyle birlikte 82/1-d,e, 53/1 ve 63. maddeleri gereğince ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılmaları talep edildi.
- Sanıklar Salim Güran ve Nevzat Bahtiyar, aynı suça ilişkin TCK'nın 37/1 maddesiyle birlikte 82/1-e, 53/1 ve 63. maddeleri gereğince ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılmaları talep edildi.
- TCK 62. Maddesi(Ceza indirimi): Sanıkların eyleminin niteliği ve yargılama sürecindeki tutumları dikkate alınarak ceza indirimi uygulanmamasına karar verilmesi talep edildi.
- Cezaların ağırlığı dikkate alınarak sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesi istendi.
- Hak mahrumiyeti: Suçun niteliği nedeniyle TCK 53. madde gereğince sanıkların belli haklardan yoksun bırakılması talep edildi.
- Cezanın mahsup edilmesi (Sanıkların gözaltı ve tutuklulukta geçirdiği sürelerin cezalarından düşülmesi istenmiştir)
- Yargılama giderleri: 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 325/1 maddesi uyarınca yargılama giderlerinin sanıklardan tahsil edilmesi talep edildi.
- Erhan Güran'a ilişkin görüntüler: Van Kriminal Şube Müdürlüğü'ne gönderilen kamera kayıtlarının incelenmesi sonucunda görüntülerde yer alan şahısların, "kasten yaralama, tehdit, suçluyu kayırma, suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme" suçlarına ilişkin deliller taşıdığı değerlendirilmiş ve Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunulması talep edildi.